25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyal medya ‘ağları’

ZERRİN ÖZTÜRK

Sosyal medya ‘ağları’
A+ A-

Sosyal medya olgusu artık, milletimizin önüne en büyük kültürel sorun olarak çıkmaya başladı. Sosyal medya karanlık bir deniz olmuş; Milletimizin varlığı, birliği, dirliği ciddi tehdit altında bulunuyor.

İnsanımızın günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu manevi besinlere, emperyalizmin sosyal medya patronları, toplum mühendisleri karar veriyor. Sosyal medya ağlarına takılan milyonlar, yırtıcı dev balinalara ve keskin dişli piranha sürülerine yem ediliyor.

Sosyal medya gibi derin ve bulanık bir deryada kaybolmamak, canavarlara yem olmamak için yapılacak en acil iş, sorunu devlet düzeyinde ele alıp çözüm yolları üretmektir. Milli, çağdaş projeler ışığında, bu alan toplumsal gelişmemiz için sağlıklı hale getirilmelidir. Örneğin, çocuklarımız, emperyalizmin savaş oyunlarında mazlumları öldüren katil ruhlu savaşçılara değil, kendi milli kahramanlarımıza özendirilmelidir. Oysa bugün video oyunlarında çocuklar, öldürdükleri “Afgan ya da Rus” askerlerinin sayılarıyla övünüyorlar.

Sosyal medya bu haliyle kadın, gençlik, çocuk, aile yapısı, arkadaşlık, dostluk, komşuluk vb. alanlarda bozucu, çürütücü, çözücü rol oynamaktadır. Gazetelerin baskı sayılarını etkileyen, sayısız bağlantıyı elimizin altında bulduğumuz ve paylaşabildiğimiz bir teknolojik olanağın “canavarlaştırılmasından” söz ediyoruz. Durum o derecede vahimdir.

Kendimizi, ailemizi bu saldırıdan korumak önemli. Birkaç yol var: Sosyal medyaya girişi azaltmak, farklı hobiler ya da yeni arkadaşlar edinmek, kendi yeteneklerimizi geliştirmek, dış dünyayla ilgilenmek, spora yönelmek vb. Bilinçli bir sosyal medya kullanıcısı, arkadaşına şöyle sesleniyor: “Sosyal âlem bizim mahallenin bir sokağı dahi olamaz Gülüm”. Ne kadar haklı bir tespit değil mi? Bilgisayar ekranı hiç, pencerenizin önünden akıp geçen, gerçek hayatın yerini tutabilir mi?

Gerçek hayatın yerine koyduğunuzda, içine girdiğiniz sanal dünyanın renkleri, dünyanızı kuşatıp, sizi ona gittikçe yabancılaştırmıyor mu? Bu yanılsama ve gerçeklerden kopuş da, giderek içsel yalnızlaşmalarınıza yol açmıyor mu? Açıyor.

Sosyal medyanın insanın yaşamında yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırabilmek için, bu konuda doğru bilinç yaratılmasında yapılacak ilk iş, kadınların ve gençlerin aydınlanmasıdır. Biz de elimizden geldiğince sayfamızda bu konuyu işleyeceğiz.

Toplumsal yararın ölçülerini, objektif, bilimsel ve çağdaş, laik ilkelerle belirleyerek gerekli hukuksal çerçevenin oluşturulması, kadın, aile, gençlik ve çocuklar açısından oldukça ivedi bir hâl aldı. Devletimize ve bireylere düşen sorumluluklar bilinçle yerine getirildiğinde, milletimiz, emperyalizmin karanlık “ağlarından” kurtulabilecek ve Yükselen Asya Uygarlığında, kendi hayat dolu, aydınlık iletişim ağlarını kuracaktır.

Sosyal medya karanlık deniz yeni arkadaşlar yetenek keşfetmek