"Sosyalleş-me!" tuzağı - 1: Sosyal medyada çürüme
‘İncinsen de incitme. Her ne ararsan kendinde ara. Düşmanın bile insan olduğunu unutma.’ diyen Hacı Bektaş-ı Velileri 13. yüzyılda yaratan kültürümüz, bugün kültürel emperyalizm gibi bir bela ile karşı karşıya.
Öyle ki kendi çürürken diğer tüm medeniyetleri de kendisiyle dibe çekmeye çalışıyor, elindeki tüm imkanları ve kişileri bu yolda harcamaktan çekinmiyor.
Sosyal medya kullanıcısı Jahrein’in reşit olmayan bir kız çocuğuna Twitter’da yazdığı cevaplar gündeme oturdu.
Jahrein, paylaşımına “Sosyal medyayı bırak ve kilo ver” yazan genç kıza, “Memelerini büyüttür” şeklinde cevap verdi. Hadsizlikte sınır tanımayan Jahrein “O fındık memeler acilen büyütülecek. Bakarken midem bulandı” diyerek genç kızdan kendince “intikamını” aldı.
VASIFSIZLIĞIN TEZAHÜRLERİ
Jahrein, gerçek adıyla Ahmet Sonuç, moleküler biyoloji ve genetik bölümünü yarıda bırakıp kendini, günümüzde çalışmadan para kazanma ve vasıf sahibi olma hayallerinin mimarı sanal alemin kucağına atıyor. Twich ve Youtube üzerinden yayınlar yaparak kazanç ve ün sağlayan Jahrein bir dönem de bağımsız milletvekili adayı olacağını söyleyerek gündeme gelmişti.
Sosyal medyanın insanların kendilerini bambaşka bir biçimde yeniden yarattığı bir alan olduğunu varsayarsak Jahrein gibi isimler buralarda kendilerini, kazandıkları birkaç favori (fav) ile tatmin eden vasıfsız elemanlar kategorisine ekleniyor.
Toplumumuzun bireyleri "Aman canım kim uğraşıp okul bitirecek çekelim videomuzu, çekilelim kenara, izlesinler, para kazanalım" mantığı ve basitliği ile hareket ediyor. Elinin altında hâlihazırda var olan sosyal hayatına ve toplum hayatına fayda sağlayacak vasıflarını da kaybediyor bu şekilde. Herhangi bir alanda herhangi bir uzmanlığa sahip olmayan bu isimler nedense her meselede kanaat önderiymişçesine fikir beyan etmekten çekinmiyor.
‘O DA BANA YAPTI!’ KAÇAMAĞI
“Kız,Jahrein’e kilo ver diyerek bodyshaming (vücut utandırma) yapıyor sesiniz çıkmıyor, O da Jahrein’i aşağıladı” biçiminde savunmalarla Jahrein’in yaptığını aklamaya çalışan destekçilerine öncelikle şunu hatırlatmak gerekir: Neoliberal sistemin “onu yok et ki sen var olasın!” mottosu Türkiye topraklarının mayasının sağlamlığı sayesinde burada tutmaz! Sistemin tek tipleştirdiği beden ve estetik algılarına sırtını dayayarak kimsenin bedeniyle uyumlu ve memnuniyet içinde yaşaması engellenemez. Henüz reşit bile olmayan bir kız çocuğu sosyal medyanın dehlizlerine “kısasa kısas” yöntemiyle itilemez.
SANAL ALEMİN ‘GÜZEL’ İNSANLARI
Tüketim kültürü, insanları da pazarlanabilir birer eşya haline getirerek yarattığı güzellik algısıyla birbirine tıpatıp benzeyen kuklalar oluşturmayı deniyor. Bir yanda “Sıfır Beden” modasını yaratırken karşıt görüşü de elinin altında tutabilmek için beden olumlama hareketleri başlatıyor.
Sosyal medyada birçok insan bu güzellik standartlarına “erişebilmek” için türlü taktikler, efektler, fotoğraf filtreleri deniyor. Birçok kız çocuğu “olgun kadınlar” gibi olmaya özenirken yaşça ilerlemiş pek çok kadın da “lolita kızlar” gibi olmayı deniyor. En temelde bireyler mutsuz bir hale dönüştürülüyor. Bir birey ne kadar mutsuz, umutsuz ve memnuniyetsiz ise birkaç renkli ambalaj ile istenilen yerlere ve düşüncelere yönlendirilmesi, birilerinin tek elinde kukla olması kolaylaşır.
Kültürel çürüme, işe insanların bedenlerini ele geçirerek başlıyor. Önce gözler, göğüsler, dudaklar… Daha sonra zihin ve kalp… Ellerini üstümüzden çekmeyen bu sisteme kendimizi kukla etmeyeceğiz!
YENİK DÜŞMESİN HER ŞEY ZAMANA!
"İncinsen de incitme. Her ne ararsan kendinde ara. Düşmanın bile insan olduğunu unutma." diyen Hacı Bektaş-ı Velileri 13. yüzyılda yaratan kültürümüz, bugün kültürel emperyalizm gibi bir bela ile karşı karşıya. Öyle ki kendi çökerken ve çürürken diğer tüm medeniyetleri de kendisiyle dibe çekmeye çalışan, elindeki tüm imkanları ve kişileri bu yolda harcamaktan çekinmeyen bir bela.
Reşit olmayan kızlarımızı, biyolog olabilecek gençlerimizi hedef alan bu sistemin çarklarından kurtulmak için çözüm kolaydır: Sırtımızı özümüzdeki kültüre dayayarak değerlerimizi zamana yenik düşürmeyeceğiz. Bu şekilde de çocuklar ve gençler büyüdükçe güzelleşecek dünya...