Sovyet çocukları için Atatürk anması
Cumhuriyet’in kurucusu, büyük devrimci önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, iyi ilişkiler kurduğu Sovyetler Birliği’nde sadece sağlığında değil hayatını kaybettikten sonra da iyi anıldı. Sovyetlerin büyük yayın organları, Atatürk’ü bir ay boyunca andı. Çocuklara yönelik de özel yayınlar yapıldı.
Atatürk’ün ölümünün Sovyet parti ve devlet yayın organları Pravda ve İzvestiya’ya yansımalarını “Kasım 1938: Dünya Basınında Atatürk” (2018) başlıklı derleme eserde ele almış, konuya dair bir ay boyunca çıkan haberleri tam metin olarak yayımlamıştım.
Ancak Sovyetler’in büyük Türk liderin ölümünü anması sadece merkez yayın organlarıyla sınırlı kalmamış, hatta buna dair Sovyet çocuklarına yönelik yayın da yapılmıştır.
‘KENDİNİ MİLLİ DAVAYA ADAMIŞ SEÇKİN DEVLET ADAMI’
Sovyet çocukları için kurulan izci benzeri Piyoner teşkilatının gazetesi “Piyonerskaya Pravda” bunların başında gelmektedir. 1925 yılından beri basılan gazetenin 12 Kasım 1938 tarihli ve 153 (2147) sayılı nüshası, ikinci sayfasından Atatürk’ün ölümünü Sovyet çocuklarına duyurmuş ve onu geleceğin kuşaklarına şu şekilde anlatmıştır:
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI VEFAT ETTİ
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk, önceki gün sabah saatlerinde hayata gözlerini yumdu. Kemal Atatürk, kendini milli davaya adamış seçkin bir devlet adamıydı. Büyük bir askeri yeteneğe ve büyük bir zekâya sahipti ve evrensel olarak Türk halkının lideri olarak tanınıyordu. Kemal Atatürk'ün komutasındaki Türk Ordusu işgalcileri ülkelerinden kovmuş ve yeni Türkiye'nin bağımsızlığını savunmuştur. 29 Ekim 1923'te Türkiye'de cumhuriyet ilan edildi. Kemal Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi ve hayatının sonuna kadar bu görevde kaldı. Kemal Atatürk köhnemiş, barbarca yasaları kaldırdı. Tüm enerjisini Türkiye'nin dönüşümüne adadı. Dini devletten ayırdı, kadınların haklarını erkeklerle eşitledi, Arap alfabesi yerine Latin alfabesini getirdi. Türkiye Cumhuriyeti ile SSCB arasında dostane ilişkiler kurulmasını teşvik etti.” (“Umer Prezident Turetskoy Respubiliki”, Pionerskaya Pravda, No. 153 (2147), 12 Kasım 1938, s.2)
ATATÜRK VE EĞİTİM
“Piyonerskaya Pravda” gazetesi, sayfalarında Atatürk’ü sağlığında ve ölümünden sonra farklı zamanlarda da anmıştır.
4 Haziran 1936 tarihli gazetede yayımlanan “Sıcak Ülkelere Yolculuk” başlıklı yazıda Sivastopol’den başlayıp Vladivostok’a kadar gemiyle seyahat eden ve Türkiye’ye de uğrayan Maks Polyanovskiy’in seyahat notlarındaki aşağıdaki satırlar, bunun bir örneğidir:
”Çok değil, 1920'lerden önce Türkiye bir cumhuriyet değildi. Padişah tarafından yönetiliyordu ve o günlerde çok az insan eğitimliydi. Ülkede çok az sayıda okul vardı. Zenginlerin ve tüccarların çocukları okumak için başka ülkelere giderdi. Nüfusun çoğunluğu okuma yazma bilmiyordu.
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk gençlerin eğitimine çok önem veriyor. Genç cumhuriyetin eğitimli insanlara ihtiyacı var. Onlar, güçlü ve kültürlü bir ülkenin yaratılmasına yardımcı olacaklar.” (Maks Polyanovskiy, “Puteşestvie v Jarkie Stranı”, Pionerskaya Pravda, No. 75 (1717), 4 Haziran 1936, s.2)
PAYLAŞILAMAYAN ATATÜRK PULU
Atatürk, vefatından sonra da Sovyet çocuklarının gazetesinde yayımlanan bir öyküye konu olmuştur. Daha doğrusu bir Atatürk pulu. 17 Haziran 1975 tarihli nüshada yayımlanan “Pullar” başlıklı çocuk öyküsünün kahramanı Denis, anlaşılacağı üzere pul koleksiyonu yapmaktadır:
“Denis, ayrıca pul koleksiyonu da yapıyordu. İyi bir koleksiyonu vardı. Ancak bütün pullarını okula getirmiyordu. Sadece takas etmek istediği pulları getirirdi. O gün ise dört pul getirmişti, hepsi de güzeldi. Biri horozlu Fransız puluydu, ikisi Doğu Almanya'dan gelmişti. En ilginci ise üzerinde cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk'ün portresi olan bir Türk puluydu. Çocukların hiçbirinde böyle bir pul yoktu. Denis, buna çok değer veriyordu.”
Denis, kendisine Atatürk pulu karşılığında birden fazla pul önerilse de hiçbirini kabul etmemiş ve puluyla övünüp durmuştur. Öykü de çocukların Atatürk pulunu bir türlü paylaşamaması ve herkesin o pulun sahibi kendisinin olması üzerine kurulmuştur. Tabii sonunda öykü, paylaşımcı mutlu bir sonla bitecektir. (Vladimir Dejin, “Marki”, Pionerskaya Pravda, No. 48 (5943), 17 Haziran 1975, s.4)