Sovyet vatan kahramanı beyaz perdede
İkinci Dünya Savaşında Almanlar tarafından idam edilen 18 yaşındaki Zoya(Tanya)'nın hikâyesi sinemaya aktarıldı. Naziler tarafından 29 Kasım 1941 tarihinde yakalanarak asılan Tanya, ölümünden sonra Sovyetler Birliği'nin en saygın kahramanlarından biri oldu.
Alman cephe gerisinde sabotaj faaliyeti yürütürken düşmanın eline geçen Tanya, asıl ismi ile Zoya Anatolyevna Kosmodemyanskaya’nın hikayesi, ölümünün 80. yıl dönümünde peyaz perdeye taşındı. Rusya'da gösterime giren filmin ne zaman ve hangi platformlarda Türk sinemaseverlerle buluşacağı konusunda henüz bir bilgilendirme yapılmadı.
VATAN SAVUNMASINDA ÖNCÜ OLDU
Bir kütüphaneci ile öğretmenin çocuğu olan Zoya, bir Sovyetler Birliği Kahramanı idi. Henüz lise öğrencisiyken Nazilere karşı vatan savunmasına katıldı. Ekim 1941’de, halen Moskova’da bir lise öğrencisi iken, bir partizan birimi için gönüllü oldu. Onu vazgeçirmeye çalışan annesine “Düşman çok yakın olduğunda ne yapabiliriz? Onlar buraya gelirse yaşamıma devam etmek mümkün olmaz.” şeklinde yanıtladı.
Moskova yakınlarındaki Petrischevo köyünde Zoya, işgalci Nazi kuvvetlerini sabote etmek için at ahırları ve evleri ateşe vermeyi başardı. Ancak, bir Nazi işbirlikçisi onu fark etti ve Alman askerlerine bildirdi. Bu olaydan sonra Almanlar Zoya'yı yakaladı. Tutuklandıktan sonra Kosmodemyanskaya soyuldu, dövüldü, sorgulandı ve 200 kırbaçla işkence gördü ve vücudu yakıldı ancak herhangi bir bilgi vermeyi reddetti. Ertesi sabah, boynunda Rusça ve Almanca "Evlerin kundakçısı"' yazan bir tahta ile köyün merkezine doğru yürütüldü ve asıldı.
HEPİMİZİ, 200 MİLYON KİŞİYİ ASAMAZSINIZ!
Zoya Kosmodemyanskaya'nın asılarak infaz edilmeden önce, "Yoldaşlar! Neden bu kadar kasvetlisiniz? Ölmek için korkmuyorum! Halkım adına öleceğim için mutluyum!" ve Almanlar'a, "Siz şimdi beni asıyorsunuz ama yalnız değilim. Biz iki yüz milyon insanız. Hepimizi asamazsınız." şeklinde son sözleri olduğu iddia edilmiştir. Almanlar Zoya'nun vücudunu birkaç hafta darağacında asılı bıraktılar. Sonunda Sovyetler Ocak 1942'de bu toprakları ele geçirmesinden hemen önce toprağa verilmiştir.
NAZIM HİKMET’İN TANYA İÇİN YAZDIĞI ŞİİRDEN ALINTI;
“düşmanın karşısında dimdik duran sesi,
Hayır, diyen,
Söylemem, diyen
ve düşmana hiçbir şeyi dogru söylememek için
kendi adını bile gizleyen.
ZOE'ydi adı,
ismim TANYA, dedi onlara.
Tanya,
Bursa Cezaevi'nde karşımda resmin.
Bursa Cezaevi'nde.
Belki duymamışındır bile Bursa'nın adını.
Bursa'ın yeşil ve yumuşak bir memlekettir.
Bursa Cezaevi'nde karşımda resmin.
Sene 1941 degil artık
sene 1945.
Moskova kapılarında değil artık
Berlin kapılarında dövüşüyor seninkiler,
bizimkiler,
bütün namuslu dünyanınkiler.
Tanya,
senin memleketini sevdiğin kadar
ben de seviyorum memleketimi.”
Nazım bu şiiri yazdıktan sonra 1951’de Moskova’ya gider. Uçakla havaalanına iner. Büyük bir ilgiyle karşılanır, yazar ve şair arkadaşları onu karşılar. Kucak dolu güller Nazım’a verilir. Geri yandan bir kadın yaklaşır ve o da bir gül uzatır, şöyle der; “Ben Zoya’nın annesiyim, hapishanede yazdığınız Zoya şiirinin kahramanı benim kızımdır!”