Sözleşmeli üretim yazı dizisi 3: Çiftçi toprağında köle gibi çalışıyor
Yasal düzenlemeler çiftçiyi değil, alıcı firmayı koruyor. Üreticinin pazarlık gücü olmadığından, fiyat da daima alıcı tarafından dayatılıyor. Demirtaş, ‘Çiftçinin kendi toprağında köle gibi çalıştırılabildiğine’ işaret ediyor.
SUNUŞ
Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, sözleşmeli üretimde, sözleşmenin “güçsüz ve örgütsüz” tarafı olan üreticinin, her zaman “mağdur” duruma düştüğünü söyledi. Yasal mevzuatın alıcı firmalar lehine düzenlenmiş olduğuna dikkat çeken Demirtaş, öncelikle hukuksal alt yapının düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Üreticinin kaynak sorunu olduğundan pazarlık gücünün de olmadığını vurgulayan Hüseyin Demirtaş, fiyatın bu nedenle alıcı tarafından tek taraflı olarak belirlendiğini söyledi. Demirtaş, “Sözleşme eşit şartlarda yapılmadığı müddetçe sorunlar bitmeyecek” dedi.
ALICININ TAZMİNAT HAKKI VAR ÜRETİCİNİN YOK
Sözleşmeli üretim yasası, Resmi Gazete'de 30 Haziran 1996 tarihinde yayımlanan bir tebliğle yürürlüğe girdi. 1998, 1999 ve 2000 yıllarında yeniden düzenlendi.
Demirtaş, 1998 tarihli tebliğle, üretici aleyhinde düzenlemeler getirildiğini söyledi. Yasal düzenlemeye o tarihte “Üretici tarafından teslim edilecek ürünün sözleşmede yer alan normlar dışında; ticari değerlerini etkileyecek herhangi bir şekilde hatalı, hileli, bozuk, çürük, hasta ya da başka ürünlerle karışık deforme olmayacağı” maddesi eklenmişti. Demirtaş, böylece, sözleşmenin alıcı lehine tamamen tek taraflı sözleşme haline geldiğini anlattı. Üreticiye don, kuraklık, sel ve deprem gibi doğal afetler olduğunda herhangi bir hak tanınmadığını belirten Demirtaş, şöyle sürdürdü:
“Tam tersine sözleşmede alıcı taraf olağanüstü durumlarda yani grev, lokavt, teknik aksaklıklarda üreticiye tazminat hakkı engellenirken; üretici taahhüt ettiği ürünü zamanında ve miktarında teslim etmezse, alıcı firma tazminat hakkını kullanabilmekte. Ayrıca üreticinin, ürününü üçüncü kişiye satma şansı da yok. Bu çifte standart değil de nedir?”
FİYATI ALICI BELİRLİYOR
Sözleşmelerin tek taraflı sözleşmeler olduğuna, fiyatı daima alıcının dayattığına dikkat çeken Demirtaş, alıcının “çiftçiyi kendi toprağında köle gibi çalıştırılabildiğine” işaret etti.
Alıcı firma ya da sanayici, hasattan yaklaşık bir yıl önce fiyat belirliyor. Üretici girdi fiyatları yani üretim maliyeti ise sürekli yükseliyor. Maliyetlerin yükselmesiyle bazı üreticilerin ürününü vermekten kaçındığını belirten Demirtaş, “Tersi olunca da bu kez alıcı, piyasadan ucuza mal alıp üreticiyi mağdur ediyor” dedi.
Demirtaş şöyle konuştu: “Sözleşme eşit şartlarda yapılmadığı müddetçe sorunlar bitmeyecek. Üreticinin finansman, kaynak sorunu olduğundan pazarlık gücü de olmayacak.”
BAKANLIK ÜRETİCİDEN YANA OLMALI
Demirtaş, sözleşmelerin ilgili bakanlıkların denetiminde olmasını, uymayanlara da caydırıcı yaptırımlar getirilmesini talep etti. Hüseyin Demirtaş, şöyle konuştu:
“Üretici ve tüketici hakem heyetinde sıkıntılar çözülmeli. Özellikle Tarım Bakanlığı yapılan sözleşmelerde üretici lehine taraf olmalı ve denetim mekanizması çalıştırılmalı.”
ÜRETİM PLANLAMASI İÇİN BEŞ MADDELİK ÖNERİ
Sözleşmeli tarımda sorunların çözülmesi yetmiyor. Tarım ekonomisi kurallarına bağlı kalınmasını, arz talep dengesine göre planlama yapılmasını isteyen Demirtaş, “Tüm dünyada desteklenen tarım, serbest piyasa terk edilmemeli” dedi. Demirtaş, üretim planlaması doğrultusunda şu önerileri yaptı:
Tarım topraklarının korunması ve arazi kullanımı planlanmalı.
Çiftçi odaklı ihracata yönelik ulusal tarım politikası oluşturulmalı.
Tarımın yapısal sorunları çözülmeli.
Sözleşmeli tarımda hukuksal altyapı düzenlenmeli.
Kamucu anlayış öne çıkarılmalı.
DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ
Sözleşmeli üretim yapanlara verilen destekleri Demirtaş, şöyle anlattı:
“Sözleşmeli üretimle ilgili usul ve esaslar hakkında 2008 seneli yönetmelik kapsamında, sözleşmeli tarımsal üretim yapan ya da yaptıranların giderlerinin finansmanına yönelik olarak bankaların düşük faizli kredi imkanlarından yararlanması sağlanıyor. Tabi, üretici, bankaların istediği şartları yerine getirirse... Bankalar kredi verirken tapu, ipotek, geriye yönelik 3 yıllık blanço gibi belgeler istiyorlar.”
TÜKETİCİYE DE YARAR
Sorunlar çözülürse sözleşmeli üretimin yaygınlaşacağını belirten Hüseyin Demirtaş, bunun tüketiciye de yarar getireceğini vurguladı: “Tarladan sofraya kadar geçen süreçte zincirin halkaları kısalacak, aracı ve tüccar devre dışı bırakılacak, gıda enflasyonu dizginlenecek.”