Spor yazarı Serkan Korkmaz, Avrupa futbolunda yaşanan kaosu Aydınlık'a değerlendirdi: Her kriz bir fırsattır!
Avrupa'nın 12 köklü futbol kulübünün Avrupa Süper Ligi adı altında ayrı bir yapılanmaya gitme kararı alması krizi de beraberinde getirdi. Ortaya çıkan tabloyu değerlendiren Korkmaz, UEFA'nın alacağı tavrın belirleyici olacağını söylerken, "Bu kaos, içerisinde fırsatları da barındırıyor" dedi.
Avrupa futbolu, 6 İngiliz, 3 İspanyol ve 3 İtalyan kulübünün aldığı "Avrupa Süper Ligi" kararı ile çalkalanıyor. Kurucu kulüpler, bu organizasyonla Avrupa futbolunun daha çok gelir elde edeceğini ve "kurtulacağını" iddia ederken, futbol dünyasının büyük bir çoğunluğu ise "yarı kapalı" bu oluşumun futbolun rekabetçi doğasına ölümcül zararlar vereceğini ifade ediyor.
Üç gündür futbol gündeminin ilk sırasında yer alan konuyu, televizyon programcısı ve spor yazarı Serkan Korkmaz ile konuştuk.
'UYGULANABİLİR AMA FUTBOLA KATKISI OLMAZ'
12 kulübün Avrupa Süper Ligi adı altında ayrı bir çatı kurmasını teraziye koyduğumuzda, Avrupa futbolunun bugünü ve yarınları için getireceği artıları ve eksileri nasıl değerlendirirsiniz?
Her kriz bir fırsattır diye düşünenlerdenim. Bu krizin sonunda Avrupa futbolunun lehine daha adil, daha eşitlikçi, daha güzel bir futbol ortamı oluşması açısından bu krizi bir fırsat olarak görüyorum. Ama mevcut haliyle biçimlenmiş Avrupa Süper Ligi girişiminin futbola bir katkısı olacağı görüşünde değilim.
Avrupa Süper Ligi'ni uygulanabilir buluyor musunuz?
Uygulanabilir buluyorum ama dünya üzerinde farklı coğrafyalarda farklı şekillerde gelişmiş o futbol kültürünü özümsememiş insanlar tarafından kurgulandığını düşünüyorum.
'KESİN TAVIR UEFA'NIN ELİNİ GÜÇLENDİRİR'
Açıkçası bu girişimin bir blöf olduğunu düşünüyordum son ana kadar, "UEFA ile 12 kulüp arasında orta yol bulunur" diyordum. Olan bitenlerden sonra orta noktada buluşulması halen mümkün mü?
*** Kesinlikle mümkün. Orta yol demeyelim ama ayrıcalık isteyen bu kulüplere de UEFA ödün vermeyecek diyemeyiz.
İlk etapta bu kulüplere karşı çok dik bir duruş sergilenmesi gerektiğini düşünüyorum. FIFA ve UEFA'nın kol kola girip bu organizasyonun içinde yer almayan kulüplerle -ki buna İngiliz, İspanyol ve İtalyan kulüpleri de dahil- birlikte çok net bir duruş sergilemesi gerekiyor. Ancak, FIFA ve UEFA'nın içinde bu yeni organizasyona yönelik tavır koyabilecek karar vericiler var mı, bundan şüphe etmekteyim. Kurumsal olarak değil ama karar verici makamlarda oturan önemli insanların bu kulüpleri kayırabileceği şüphelerim var.
Şu ana dek demeçler yeterince sertti. Özellikle Cuma günü bu konuda UEFA'dan çok net bir tavır göreceğimiz yönünde bir beklenti oluştu. Yani bu organizasyona katılan kulüplerin ve bu kulüplere yerel liglerinde yer veren federasyonların UEFA ve FIFA organizasyonlarından futbolcularla birlikte men edilmesi kararı çıkacak gibi duruyor. Bu karar uygulanırsa UEFA ve FIFA'nın elinin daha çok güçleneceğini düşünüyorum. Çünkü bu 12 kulübün taraftar kitlelerinde, kanaat önderlerinde ve aktif teknik adamlarında bile yeni projeye karşı tepki türedi.
'İŞBİRLİKÇİLER VARSA İKLİM DEĞİŞEBİLİR'
Bu kararlılık sonrası 12 kulübün yönetimleri ve sahipleri geri adım atmaya zorlanabilir mi?
*** UEFA ve FIFA'nın içinde bu kulüplerin işbirlikçileri varsa iklim bir anda onların istediği şekilde gelişebilir. Bununla birlikte, aynı gün içerisinde UEFA'nın 36 takımlı bir kurgudan bahsedip bunu 2024'ten itibaren yürürlüğe koyacağını deklare etmesi önemliydi. Yani UEFA "isterseniz siz çıkın, ben siz olmasanız da yine 36 takımlı büyük bir değer üreteceğim bir projeyi ortaya koyuyorum. Gelin buyurun, 36 takım demek daha çok maç ve para demek" mesajını da 12 kulübe alttan alttan vermiş oldu.
'ARKALARINDA AMERİKALI GİRİŞİMCİLER VAR'
90'larda ve 2000'lerde Ajax, Deportivo, Valencia, Galatasaray, Porto son dönemde de Atalanta ve yine Ajax gibi Avrupa devlerine kafa tutan takımlar çıkmıştı. Yeni lig kurulursa bu "geleneğin" de önü kapanacak gibi...
Bu yeni oluşumu kurgulayanlar, ki bunların geneli Amerikalı girişimciler. Arkalarında JP Morgan'ın olduğu bir organizasyon. JP Morgan'ı internette arama motorlarına yazıp araştırdığınızda, bu kulüplerin arasındaki sermayeyi ve kendi aralarındaki ilişkileri mercek altına aldığınızda, global finansal spekülatörlerin de işin içinde olduğunu göreceksiniz. Konu aslında, çok da basit biçimde daha çok para isteyen kulüplerin çıkardığı bir krizden ibaret değil. Avrupa Birliğinin fikri ve felsefesini dahi sarsıntıya uğratabilecek tonlar var içerisinde.
ALMANYA, FRANSA VE RUSYA'NIN DURUŞU
Fakat Almanya ve Fransa'nın, Avrupa Birliği içindeki bu iki güçlü ülkenin ve kıtanın en önemli ekonomilerinden ve nüfuslarından olan Rusya'nın karşı olduğu bu projeyi engellemek de sanıldığı kadar zor değil. Ama dediğim gibi, UEFA'nın tam olarak niyetini henüz çözemedim. Bunu net olarak Cuma günü anlayacağım. Cuma günü UEFA'nın koyacağı tavrın dozu ve netliği kısa ve orta vadede bizleri neyin beklediğini gösterecektir.
Şampiyonlar Ligi dünyanın en önemli spor markası. UEFA da bu spor markasının patronu ve sahibi. UEFA bakalım bu markayı korumak adına neler yapacak, mevzu budur.
'36 TAKIMLI FORMAT İÇİN AVANTAJ SAĞLAYABİLİRİZ'
Avrupa'daki bu kaosun Türk futboluna yansımaları da olacaktır muhakkak...
Ülkemizdeki yansımalarından bahsedecek olursak, konu maalesef sen katılırsın ben katılırım sığlığında, sosyal medya trollerinin birbirine girmesi şeklinde tezahür ediyor. Konu bu kadar basit değil. Bu krizin içinde Türk futbolu için fırsatlar var. Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) öncülüğünde, Türk halkının da desteğini alacak biçimde, siyasetiyle, bürokrasisiyle, profesyoneliyle ortak bir tavır sergileyerek bu kriz fırsatlara çevrilebilir.
Örneğin, lafın gelişi söylüyorum, Şampiyonlar Ligi'ne eleme turu oynayarak gidebilen bir ülkeden, 36 takımlı yeni formatta 3 kulüp katılımı hakkı elde edecek noktaya gelebiliriz. Burada önemli bir fırsat bulunuyor.