12 Ocak 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Strateji ve harp üzerine-1: Millet, ordu, siyaset

Clausewitz’in politik-askerî literatüre yaptığı katkıların başında, strateji ve harp bağlamında 'millet, ordu ve siyaset' arasında kurduğu hassas denge gelir. Ulu Önder Atatürk, İstiklal Harbimizin stratejisini 1927 yılında anlatırken 'millet, ordu ve siyaset' bağlamında ele almıştır.

Strateji ve harp üzerine-1: Millet, ordu, siyaset
A+ A-
ATIF KAMÇIL

Antik çağda yaşamış tarihçi ve General Tukididis’in M.Ö. 431–404 yılları arasında bizzat katıldığı Peloponez Savaşı hakkında yazdıklarından ya da M.Ö. 218 yılında İkinci Pön Savaşı sırasında “Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız” diyerek filleriyle birlikte ordusunu Alp dağlarından geçiren Kartacalı siyaset adamı ve General Hannibal’dan bu yana harbin karakteri evrilse de, doğası değişmemiştir.

Nitekim, strateji ve harp literatüründe Carl von Clausewitz, Antoine-Henri Jomini ve Liddle Hart gibi temsilcileri referans alan okulun her ne kadar daha çok Batı ekolünü; Sun Tzu, Mao Zedong ve Vo Nguyen Giap gibi temsilcileri merkezine koyan disiplinin ise Doğu ekolünü yansıttığı şeklinde bir eğilim bulunsa da, harbin doğası gereği günümüzde strateji ve harp alanında Doğu-Batı ekolü şeklinde keskin ayrımlarda bulunmak yanıltıcı sonuçlar verebilmektedir.

Prusyalı General Carl von Clausewitz’in Savaş Üzerine adlı başyapıtı, kaleme alınmaya başlamasından yaklaşık iki asır sonra dahi strateji ve harp sanatı alanında başucu kitaplarından birisi olması açısından önem arz etmektedir.

Machiavelli, Guibert, Scharnhost ve Lilienstern gibi diplomat ve asker aydınlardan etkilenen Clausewitz, Prusya askerî ekolünün öncüleri arasında yer almıştır.(1) Clausewitz, XX. yy.daki üç büyük devrimin liderleri olan Lenin’in, Atatürk’ün ve Mao’nun teori ve pratiğinin oluşumunda ayrıca etkili olmuştur. (2)

Clausewitz’in strateji ve harp bağlamında “millet, ordu ve siyaset” arasında kurduğu hassas denge ile “etik değerlerin” harbin ve stratejinin başarıya ulaşıp ulaşmamasındaki önemi noktasında yaptığı etraflı inceleme gelmektedir.

Prusyalı general, eserinin “Harbin Doğası” isimli ilk bölümünde bu yazının da konusunu oluşturan birinci katkı ile ilgili olarak, kendi alanlarında derin köklere sahip; ancak birbirleri ile olan ilişkilerinde ise dinamik bir yapıya bürünen “millet, ordu ve siyaset” üçlemesinin her birini farklı birer kanun olarak tasvir etmektedir. Clausewitz, bu üçlemeden herhangi birini dikkate almayan ya da aralarında rastgele bir ilişki tesis etmeye çalışan bir teorinin gerçeklik ile ters düşeceğini ve dolayısıyla da başarısız olacağını ifade etmektedir. Tam da bu noktada, üçleme arasında -tıpkı üç çekim merkezi arasında askıda kalan bir nesne gibi- denge gözetecek bir teori geliştirmeyi görev addetmektedir. (3)

Harbi özetle siyasetin başka yöntemlerle devamı veya siyaseti metaforik olarak içerisinde genel hatları tıpkı embriyo misali ilkel olarak belirgin olan harbin geliştiği bir tür rahim olarak tanımlayan Clausewitz, anılan eserde politika ve harp arasındaki ilişkiyi çoğu zaman soyutlamaya da başvurarak etraflıca tartışmaktadır.Strateji ve harp üzerine-1: Millet, ordu, siyaset - Resim: 1

Clausewitz, Savaş Üzerine’nin “Genel Olarak Strateji Üzerine” adlı üçüncü bölümünde; şayet harpte cereyan eden münferit muharebelerin esasen birbirlerinden bağımsız olmadığını, başka bir ifade ile harp içerisindeki muharebelerin bir tür birleşik faaliyetler zinciri olduğunu idrak edemezsek, harp içerisindeki bazı kazanımların dahi zamanla olumsuz neticeler doğurabileceğini ifade etmektedir. (4) Prusyalı generalin operatif seviyede ele alınabilecek bu yaklaşımının, günümüz politik-askeri stratejisinde “bütüncül yaklaşım” tanımlamasına tekabül ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Clausewitz’e göre bir devlet adamı veya başkomutan sevk ve idare ettiği harbin doğasını anlama ve içselleştirme noktasında katiyen hata yapmamalı veya harbi olduğundan başka bir olguya dönüştürmeye çalışma gibi harbin doğasına aykırı bir tutum asla takınmamalıdır. Clausewitz bu kuralı stratejik seviyede birincil, en önemli ve sonuçları açısından en etkili muhakeme olarak görmüştür. (5) Nitekim, dünya tarihi bu açıdan sayısız örnek olayla ve bir o kadar da alınan dersle yoğrulmuş ve hâlen de yoğrulmaktadır.

STRATEJİK ÜÇLÜME ARASINDAKİ DENGE

Ulu Önder Atatürk de kökleri XIX. yy.ın son çeyreğine dayanan Türk Devriminin şahlandığı nokta olan İstiklal Harbimizin stratejisini 1927 yılında anlatırken “millet, ordu ve siyaset” bağlamında benzer bir tespitte bulunmuştur: “(…) Tam üç vasıtanın hazırlığının kâfi derecede olduğunu görmek lüzumunu hissediyorum. Onlardan birincisi ve en mühimmi ve asıl olanı doğrudan doğruya milletin kendisidir. (…) İkinci vasıta, milleti temsil eden Meclis’in arzu-yı millîyi izhârda ve bunun icâbatını kanaatle tatbikte göstereceği azm-i celâdettir. (…) Üçüncü vasıta, milletin müsellah evlâdlarından ibaret olup düşman karşısında mütehaşşid bulunan ordumuzdur.” (6) Nitekim; Gazi, emperyalizme karşı zafere giden yolda attığı her adımda bu stratejik üçleme arasındaki dengeyi gözetmiştir. Bunu da özetle, içeride dâhili cepheyi yani kendi ifadeleriyle “bütün memleketin, bütün milletin vücuda getirdiği cepheyi” (7) esas tutarak ve dışarıda ise millî politik hedef rotasında tıpkı aynı zincirin halkaları gibi birleşik ve bütüncül ittifaklar kurarak gerçekleştirmiştir.

Benzer şekillerde, Çin Devriminin önderi Mao ve Ho Chi Minh ile birlikte Vietnam Devrimi'nin sembollerinden olan Genereal Giap da “millet, ordu ve siyaset üçlemesini” dönemin emperyalist devletlerine karşı dâhiyane şekilde yönetmişlerdir. Uzakdoğu Asya’da başarıya ulaşan bu iki devrimde de “kuvvet, zaman ve mekan” bağlamında iç cephede sağlanan gayret birliği ile dış cephede yapılan stratejik ittifaklar dikkatlerden kaçmamaktadır. Çok ciddi somut imkânsızlıklara rağmen, içeride ve dışarıda uygulanan akılcı politikalarla bugünkü Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’nin 1945–1976 yılları arasında önce Fransa’yı ve sonra da “kâğıttan kaplan” A.B.D’yi mutlak birer yenilgiye uğratması insanlık için önemli derslerle doludur.Sonuç olarak; içeride ve dışarıda devam eden bugünkü harp koşullarında bütüncül stratejimizin ayrılmaz bir parçası olan “millet, ordu ve siyaset” düzleminde en önemli hazinemiz olan asil ve fedakâr Türk milletinden aldığımız güçle, binlerce yıllık tarihimiz ve ordumuzla, kadim topraklarda köklü bir uygarlık ve imparatorluk birikimiyle harmanlanmış devlet idaresindeki basiretimizle her türlü zorluğu aşmak bizlerin elindedir. Yeter ki; tarihten alınan dersler ışığında içinde bulunduğumuz koşulları doğru bir şekilde değerlendirebilelim.

Devam edecek...

DİPNOTLAR:

(1) Carl v. Clausewitz, On War, tran. Michael Howard and Peter Paret (New York: Oxford University Press Inc., 2007), PDF e-book, xv.

(2) Michael I. Handel, Masters of War: Classical Strategical Thought, 3rd ed. (UK:Taylor and Francis e-Library, 2005), Apple Books e-book, 482. Atatürk ve Clausewitz için bknz. George W. Gawrych, The Young ATATÜRK: From Ottoman Soldier to Statesman of Turkey (London and New York: I.B.Tauris, 2013), PDF e-book.

(3) Clausewitz, On War, 31.

(4) A.g.e., 139–140.

(5) A.g.e., 30.

(6) Mustafa Kemal, Nutuk (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2015), e-kitap, 502.

(7) A.g.e.

Son Dakika Haberleri