‘Suda yüzüyorum sanırım’
Narnia Günlükleri’nin klasik olmasını sağlayan en önemli özelliği gerçekle kurgu arasında sağlam bir köprü kurmasıdır. Okur ise bu köprüden her geçişinde farklı bir manzarayla karşılaşır.
Bu muhteşem seriyi her okuduğumuzda hikâyede farklı bir gerçekliğin ortaya çıktığını görürüz. İşte bu yüzden hayatımızın hangi döneminde okursak okuyalım, bize anlatacakları hiç bitmeyen ve dünya klasikleri arasına çoktan girmiş Narnia Günlükleri’nin tamamının yer aldığı bu cilt, hayatımız boyunca elimizi bırakmayacak bir dost gibidir.
Andrew Dayı ve çalışma odası aniden yok oldu. Sonra bir an için, her şey birbirine karıştı. Ondan sonra Digory’nin fark ettiği şey, yukarıdan yumuşak, yeşil bir ışığın geldiği ve aşağısının kapkaranlık olduğuydu. Ne herhangi bir şeyin üzerinde dikiliyor ne oturuyor ne de yatıyordu. Hiçbir şey ona değmiyor gibiydi. “Suda yüzüyorum sanırım” dedi Digory. “Ya da sualtındayım.” Bu, onu bir saniyeliğine korkuttu, ancak aynı anda hemen yukarıya doğru hareket etmekte olduğunu hissetti. Sonra birden başı sudan dışarı, havaya çıktı ve kendini küçük bir gölün kenarındaki düzgün, çimli alana doğru tırmanırken buldu.