05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Süleyman Şenel Aydınlık'a konuştu: ‘Kadınlar en duru taşıyıcılar’

‘Her birinin şüphesiz ayrı bir özelliği var. Ama kadından erkek olarak derleme yapmak zor. Bu yüzdendir ki, pek çok kadın ağzı türkü, ağıt, ninni, hep erkeklerin ağzından derlenmiştir, kadına ulaşılamadığı için. Kadının duygularını, erkekler temsil eder yani.

Süleyman Şenel Aydınlık'a konuştu: ‘Kadınlar en duru taşıyıcılar’
A+ A-
Emine Akfırat

TRT sanatçımız İbrahim Can ile birlikte İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Sanatçı Öğretim Görevlisi, Dr. Süleyman Şenel ile, türkü sayfamızın İkinci yılında söyleşimize devam ediyoruz. Hocamız, kadınlardan türkü derlemenin zorluklarını anlatıyor. Derlemenin kuralları var mıdır? Gelin gerisini hocamızdan dinleyelim.

MANEVİ ANNEM ÇOKTUR

Geçen hafta en fazla derlemeyi kadınlardan yaptım demiştiniz. Kadınlardan derleme yapmak da önemli bir konu. Bu konuyu da biraz açar mısınız?

Tabii. Kadınlardan derleme yapmak gerçekten zordur. Ancak, Anadolu'da kadın anaçtır, sizi bağrına basar severse sorun yok, yaşadınız o zaman. Benim her ortamda bir "ablam" ve bir "annem" vardı, hâlâ da vardır. Eşim çok kızar, senin kaç tane annen var, diye. Benim elbette bir tane biyolojik annem var; ama manevi annem o kadar çok ki. Hemen hiçbir kapıdan geri dönmedim, derlemelerim boyunca. Çünkü Anadolu kadının en yumuşak yanı annelik duygusudur. Gencim, daha yirmili yaşlardayım, konuşkanım, özgüvenim var... Onların deyimiyle temiz, güleç ve sempatik yüzlüyüm (öyle söylüyorlardı). Kendilerine yakın hissediyorlar, evlatları gibi görmeye başlıyorlardı. Ama bu her ortamda değil tabii. Mutaassıp ortamlarda bu yöntem işe yaramıyor. Evin erkeği, anneniz yaşındaki karısının hatta annesinin tırnağını dahi göstermez size, bırakın kadının yüzünü görmeyi... Velhasıl, kadından derleme yapmak işi ayrı bir husus ve çok daha zor bir iştir bir erkek için. Yakın akrabadan derleme yapmak bu bakımdan da gerekli ve kolay.

Yani kadınlar kadınlara bilgi veriyor ama erkekler bu anlamda çok da şanslı değil.

Evet. En kötü ihtimalle kadın, kadının boynuna sarılır, elini öper falan. Alır alacağını.

ERKEĞİN KADINDAN DERLEME YAPMASI KOLAY DEĞİL

Ama en önemlisi, kadınlarımız da çok önemli türkü taşıyıcıları değil mi?

Elbette... Hem de çok önemli duru taşıyıcılar. Her birinin şüphesiz ayrı bir özelliği var. Ama kadından erkek olarak derleme yapmak zor. Bu yüzdendir ki, pek çok kadın ağzı türkü, ağıt, ninni, hep erkeklerin ağzından derlenmiştir, kadına ulaşılamadığı için. Kadının duygularını, erkekler temsil eder yani. İşler ters giderse, kadın derleyiciler de kadınlardan derleme yapamayabilir, derleme yapmakta zorlanabilirler. Kadının farklı bir ruh hali vardır çünkü, onu yakalamak lazım. İzmir, Tire'de Ali Baba dergahında üç gün kaldım. Hasan Baba'nın hanımı Naciye Anabacı ve yanı başında Dilber Valide'de de (Girit göçmeni idi) bana o üç gün boyunca annelik yaptılar. Unutamam! Üç gün boyunca onlar nefesler mersiyeler, Türkçe-Rumca eserler okudular, ben kaydettim. Beni sevmeselerdi, verirler miydi hafızalarındaki o cevherleri?

Yılı?

1990'dı galiba...Tanımadıkları bir yabancıya niye yardım etsinler? Evlerinde misafir etsinler, ağırlasınlar, karnını doyursunlar, annelik yapsınlar... Yabancılaştıkça, yakın çevrenden uzaklaştıkça zorlaşır işler. Onun için yakın çevrede çalışmak çok önemli oluyor.

HACI TAŞAN’IN YARATTIĞI COŞKU

Yücel Paşmakçı Hocamız elinde sazı ile Radyo’ya gelen mahalli sanatçılardan bahsetmişti.

Evet…Size bir de Yücel Paşmakçı Hocamızın sözünü ettiği, Radyoevi'ne elinde sazı ile gelen halk sanatkarlarından derleme yapma yönteminin farklı bir versiyonunu anlatayım.

1986 yılında TRT İstanbul Radyosu’nda dış yapımcı olarak açıklamalı programlar yapıyorum. O günlerde rahmetli Şemsi Yastıman'la görmek için Keskin'e gittim. Keskin'de tanıştığım müzisyenleri de İstanbul'a davet ettim. Gelirseniz, size program da yaptırırım dedim. Çok usta müzisyenlerdi.

Gerçekten de bir gün Zurnacı Şırnaz Baran ve arkadaşları, İstanbul'a geldiler, doğru Harbiye'deki Radyoevine... Onlar için bir stüdyo saati rica ettim şube müdürlüğünden. Kayıt yapmak üzere, stüdyonun hazırlanmasını bekliyoruz. Şırnaz Baran, çok lezzetli zurna üfler, çok güzel ses çıkarırdı. Stüdyonun hazırlanmasını beklerken, onları çalışma odama aldım ve hem ustaları hem akrabaları olan rahmetli Hacı Taşan'ın bantlarını dinletmeye başladım.

Hacı Taşan’ın sesini duyunca, bu ustalar bir coştular ki anlatamam. Hacı Taşan, onların emmileri. Bir saat kadar Hacı Taşan’ın sazını ve sesini, okuduğu bozlakları, türküleri dinlettikten sonra, stüdyoya yansıdı onların coşkuları. Bir havaya girdiler ki sormayın. Kolay değil tabii…

SAYGI, ÖZGÜVEN, SABIR VE CİDDİ HAZIRLIK

İnsanların hafızalarındakini sorguluyorsunuz. Coşkunluk yaratmadan derleme yapmak, heyecanlarını almak, tedirginliklerini gidermek, moral vermek hiç kolay değil. Kısaca derleme yapmanın bin bir tane yolu ve yöntemi var. Esas olan o ruh halini yakalamak, yaşatmak ve pratik zekâyı kullanabilmek.

Derlemenin kuralları var mı? Nelerdir?

Her zaman kuralları var. En büyük kuralı da karşı karşıya gelindiğinde karşılıklı saygı, özgüven ve sabır. Sonra doğru adres, uygun zamanlama, uygun ortam ve uygun hazırlık. Bunların hepsi lazım.

DERLEMENİN TESTİ OLUR MU?

Bulduğunuz türküyü birkaç kişiye sorarak test ediyor musunuz?

Bu bir yöntemdir ama ben yapmayı pek tercih etmem.

Neden?

Şunu bilirim, elini nereye atsan orada ciddi bir kaynak vardır ve esas olan malzemeyi ayrıştırmaktır. Derleme önceliği, hiçbir malzemeye öncelik ve ayrıcalık kazandırmaz. Farklı zaman, farklı mekan, farklı kaynak kişi ve söz gelimi melodik, ritmik, stilistik, tematik farklılıklar esere kimlik kazandırdığından, derleme anında bir eserin test edilmesi ve sorgulanması gibi bir yöntemin fazla bir faydası olmaz. Derlenen malzemeyi ayrıştırırken kullanılacak yöntemlerin, alanda sağlamasının yapılması her zaman verimli sonuç da vermez.

Nasıl yani?

Her malzemenin kendi derinliği vardır. Ve o derinliği keşfedebiliyorsanız bir anlamı vardır. O zaman, malzemenin tanımlanmasını zorunlu kılan gerekçeleri bulursunuz. Zira her malzeme değerlidir. Bir de sahada ne derlemek istiyorsunuz? Esas mesele budur. Yöntemlerden birisi bunun üzerine şekillendirilebilir. "Ben sadece kuru fasulye tarifi derleyeceğim", dediğinizde, "bizde bakla var!" diyenin tarifini alıp almamak bu yöntemi belirler mesela. Yok kardeşim beni ilgilendirmez de diyebilirsiniz, ben sadece kuru fasulye tarifi alacağım da diyebilirsiniz, bulduğunuz her bilgiyi kaydedebilirsiniz de.

Bu bir program, tercih ve yöntem işidir. "Ben semah derleyeceğim" diyorsanız, onun seslendirildiği uygun ortama gideceksiniz. "Abi, bende semah yok, sana halay havası çalayım" diyenin teklifini kabul edip etmemek size kalmış bir şeydir.

TÜRKÜMÜZÜN KAYNAK KİŞİSİ: CEMİLE CEVHER

‘Karadeniz türküleri onun sesinde can buldu’

1926 yılında Trabzon, Maçka'da dünyaya geldi. Yirmi yaşına kadar Trabzon’da yaşadı. Müzik tutkusu bu yıllarda başladı. İstanbul'a taşındıktan sonra müzik ortamlarına girdi. Mahallesinde, "Cihangir Bülbülü" olarak ün yapınca, meşhur bestekar Saadettin Kaynak'ın dikkatini çekti. Saadettin Kaynak’ın 1950 yılında İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Müdürü Cevdet Çağla'ya tavsiyesi sonrasında, müzik programlarına davet edilmeye başlandı. İstanbul Radyosu'nda uzun bir süre Rizeli Hasan Sözeri'nin yönettiği "Karadeniz'den Sesler Topluluğu"nda ses sanatçısı olarak yer aldı. Döneminde, ayrıca program yapan müzik topluluklarının ve programların aranan solist-korist sanatçılarından biri oldu.

Süleyman Şenel Aydınlık'a konuştu: ‘Kadınlar en duru taşıyıcılar’ - Resim: 1

1953 yılından itibaren Sadi Yaver Ataman'ın yönettiği "Memleket Havaları Ses ve Tel Birliği" topluluğu ile Nedim Otyam'ın "Yurdun Her Köşesinden Deyişler Söyleyişler" topluluklarında çalıştı. Maçkalı hemşehrisi Hasan Tunç ile de bağımsız programlar yaptı.

1954 yılında İstanbul Radyosu'nda, Yurttan Sesler Topluluğu kuruldu. Cemile Cevher 1955 yılında, Muzaffer Sarısözen'in önerisiyle, Yurttan Sesler Topluluğu’na yetişmiş sanatçı olarak kabul edildi. Onun sesiyle Karadeniz Bölgesi türküleri, horon havaları daha çok sevildi ve tanındı. İstanbul Radyosu'ndaki görevi 1979 yılında emekli olana kadar sürdü.

Süleyman Şenel Aydınlık'a konuştu: ‘Kadınlar en duru taşıyıcılar’ - Resim: 2

ALİ EKBER ÇİÇEK VE CEMİLE CEVHER

Cemile Cevher, kendisi gibi sanatçı olan Ali Ekber Çiçek'le yaptığı evlilikten dolayı, "Cemile Cevher Çiçek" adıyla bilindi. Al Ekber Çiçek ile 8 yıl evli kaldı.

Cemile Cevher onlarca türküyü derleyip notaya aldı ve ayrıca çocukluğunda öğrendiği yöresinin türkülerinin de kaynak kişisi oldu. Çeşitli kurumlarda, eğitimci olarak görevler aldı. Çok sayıda öğrenci yetiştirdi.

Cemile Cevher 27 Şubat 2010'da, Şile'deki evinde hayatını kaybetti ve Şile'deki merkez mezarlığa defnedildi.

Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

SEN BU YAYLALARI YAYLIYAMAZSUN

Yöresi: Trabzon, Gomera Köyü

Kaynak Kişi: Cemile Cevher

Derleyen ve Notaya Alan:

Süleyman Şenel

Makamsal Dizi: Hüzzam

Konusu-Türü: Aşk-Sevda

Ses Genişliği: 7 Ses

Sen bu yaylaları yayliyamasun

(gülüm yayliyamasun )

Derindur gölleri boyliyamasun

Oy ellerun gınalidur oynayamasun

Bağlantı:

Ağan var midur, paşan var midur

Seni bağa methettiler, asli var midur

Dema nenene, dema nenene

Dersan nenene, bizi koyar vereme

Rinari nay nam, rinari nay nam

Rinari nay nay nam, rinari nay nam

Soğuksu başında kuzu kebabı

(yavrum kuzu kebabı)

Ener düz ovaya çeker şarabı

O domuz uşağın yoktur dini imanı

Bağlantı

Açuldum açuldum açulamadum

(yavrum açulamadum )

Terazim ufak idi tartilamadum

O domuz uşağa nası darulamadum

Bağlantı:

Aman ibişum, sırma gümüşüm

Okşadı yanağumi, kırıldı dişum

Dema nenene, dema nenene

Dersan nenene, bizi koyar vereme

Rinari nay nam, rinari nay nam

Rinari nay nay nam, rinari nay nam

Süleyman Şenel Aydınlık'a konuştu: ‘Kadınlar en duru taşıyıcılar’ - Resim: 3

Türkü Aydınlık Cemile Cevher Çiçek SÜLEYMAN ŞENEL