‘Nafaka verilerini çalıştayda konuşalım’
CKD Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nuriye Kadan, nafakanın kadına bir ‘lütuf’ olmadığını, yasaların mağduriyeti önleyici düzenlemeler içerdiğini söyledi. Kadan, Hükümeti konuya ilişkin verileri açıklamaya davet etti.
Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın nafaka konusunda yaptığı açıklamaları, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) mercek altına aldı.
Bakan Göktaş açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Süresiz nafaka ödemek gibi bir uygulama kabul edilebilir olamaz. Bu durum adil değil. Bazı insanlar 1990’larda evlenmiş, bunu ele almak, dikkat etmek lazım. Mağduriyet oluşuyorsa üstesinden gelmek lazım. Mağdur olan erkeklerimiz varsa onların da yanındayız. Sonuçta biz Aile Bakanlığıyız; kadına, erkeğe, gence, yaşlıya, engelliye her kitleye hitap ediyoruz.”
KOŞULLAR OLUŞTUĞUNDA SONLANABİLİR!
Açıklamayı değerlendiren Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nuriye Kadan sözlerine başlarken “Yoksulluk nafakası erkeklerin kadınlara bir lütfu değil, devletin kadınların güçlenmesine ve kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik aldığı tedbirlerden biridir” dedi.
Her konuda olduğu gibi, nafaka konusunda da sorun çözerken ilk adımda tanımların ve görevlerin doğru tayin edilmesinin önemini anlatan Kadan şunları kaydetti: “Süresiz nafaka deniyor, halbuki belirsiz sürelidir, alacaklı tarafta evlenme, evliymiş gibi yaşama, yoksulluğun ortadan kalkması gibi koşullar oluştuğunda sonlanabilir. Borçlu tarafta mali durumun bozulması durumunda miktarı azaltılabilir. Bunlara mahkemeler karar verir. Hükümetlerden beklenen nafaka süresi ve miktarını sınırlaması değil, kadını nafakaya muhtaç olmayacak düzeye getirmesidir.”
MEDENİ HUKUK, YARGISAL İÇTİHATLARLA KÖKLEŞMİŞTİR
“İstisnai mağduriyetlerden yola çıkıp tüme varmak, Cumhuriyet’le gelen Medeni Hukuk’un yargısal içtihatlarla kökleşmiş kurumuna birtakım yanlış algıların, lobi faaliyetlerinin etkisiyle müdahalelerde bulunmak uygun değildir. Her olayın kendine özgü durumları vardır. Boşanma davalarında nafaka belirlenirken hâkimler tarafları ve durumlarını hakkaniyetle incelerler ve vicdani kanaatlerine göre kararlarını verirler. Hâkimin takdir yetkisinin kaldırılması, nafakanın süre ile sınırlanması halinde, haksızlıklara ve daha büyük mağduriyetlere neden olunması kaçınılmazdır. Uygulamada yaşanan aksaklıkların Aile Mahkemelerinin iş yükünü azaltacak önlemler, meslek içi eğitimler gibi yöntemlerle en aza indirilmesi mümkündür.”
BİLGİLER AÇIKLANSIN ÇALIŞTAY YAPALIM
“Bir ‘mağduriyet’ lafıdır gidiyor. Bu mağduriyetler nelerdir, mağdur olanlar kimlerdir, Türkiye’de boşanma sayıları nedir, bunların kaçında nafaka, yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilmiştir, karar verilen yoksulluk nafakalarında miktarlar nedir, nafakaların ne kadarı ödenmekte ne kadarı ödenmemektedir? Nafaka bağlanan, kesilen, ödenen, ödenmeyen, vb. istatistiki bilgileri Hükümetimizden ortaya koymasını talep ediyoruz. Bu bilgilerin ışığında bütün tarafların katılacağı, bizlerin de katkı sunacağı bir çalıştay düzenlenmesini teklif ediyoruz.”
‘DEVLETİN GÖREVİ KADINI GÜÇLENDİRMEKTİR’
CKD Genel Yönetim Kurulu üyesi, Avukat Elif Eskin, nafakaya konulacak sınırlamaların toplumsal yapıyı bozma tehlikesine dikkat çekti, şunları söyledi:
YOKSULLUĞA DÜŞECEK KİŞİ ÜZERİNDEN TANIM YAPILIR
“Yoksulluk nafakası, adı üstünde, boşanma sonrasında ‘yoksulluğa’ düşecek eşe ve boşanmadaki kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer eş tarafından ödenir. Yasada erkek ya da kadın ayrımı yapılmaksızın yoksulluğa düşecek kişi üzerinden tanım yapılır. Yoksulluk nafakasının özünde ahlaki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yer alır.
“Yasa kadın erkek ayrımı yapmadığı halde biz neden nafaka alacaklısını hep kadın, borçlusunu da erkek olarak görürüz ve biliriz? Çünkü bu bizim sosyal gerçekliğimizdir, ekonomik durum maalesef kadınlar aleyhinedir, yoksulluk nafakasının kadını koruması nesnel bir durumdur.“
KADIN, BOŞANMAYI TERCİH EDEMEYECEK KONUMA İTİLİR
“Toplumumuzda çoğu kadın, evlilikle birlikte ya da çocuklar doğduktan sonra iş hayatından uzaklaşmak zorunda kalır. Kadınlar evdeki iş bölümünde çocukların ya da yaşlıların bakımını üstlenir. Ev içinde ücretsiz emek sarf eder. Yıllarca bu şekilde çalışmış kadın boşandıktan sonra nasıl iş bulabilir, para kazanabilir mi?
“Nafakaya getirilecek sınırlamalarla eşitsizlik körüklenir. Ekonomik ve psikolojik açıdan evlilik içinde olumsuzluklar yaşayan kadın boşanmayı tercih edemeyecek konuma itilir. Boşanma iradesi kadının elinden alınmış olur. Buradan, şiddet dahil, toplumsal yapının bozulması tehlikesi ortaya çıkar.”
EŞİTLİĞİ BİLİNÇLERE YERLEŞTİRELİM
“Bu tehlikelere karşı devletin görevi kadını güçlendirmektir. Kadının iş yaşamında yer almasını sağlamak, yoksullaşmasını önlemektir. Eşitliği gözeten sosyal politikalar üretmektir. Bütün bunlarsa yasalardaki eşitliğin bilinçlere de yerleştirilmesi, kız çocuklarının erken evliliklerden korunması ve çağdaş, kaliteli eğitim imkânlarından eşit oranda yararlandırılması, kadınların meslek edinmelerinin sağlanması, kadın istihdamına ve kadın girişimciliğine yönelik teşviklerin artırılması, kreş imkânlarının sağlanması, ücretlerde ayrımcılığa gidilmesinin önüne geçilmesi gibi yapısal çalışmalarla mümkündür.”