Suriye sorununda iki cephe!
Bakan Fidan son açıklamasında Türkiye’nin Şam’a ‘önce muhaliflerle anlaşın’ şartını masadan kaldırdı. Amerikancı cephe ise ‘Türkiye himayesinde Kürdistan’ planını devreye sokarak, Suriye’nin bölünmesini istiyor
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerin elini sıkması ve Öcalan’ı Meclis kürsüsüne davetiyle başlayan yeni süreç, Suriye’deki kriz konusunda iki farklı cephe yarattı. Bahçeli’nin çıkışıyla özgüven bulan Amerikancı isimler, ABD ile birlikte PKK/PYD’nin tanınması planını dillendirirken, Ankara ise Türkiye-Suriye ve bölge ülkeleri ile işbirliğinde ısrarcı olduğunu ortaya koydu.
‘BU BİR ÖN ŞART DEĞİL’
Ankara’da önceki gün basın mensuplarıyla buluşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Esad rejimiyle, istihbarat birimleri haricinde, diplomatik yönden herhangi bir temas söz konusu mu? Liderlerin bir araya gelmesi gündemde mi?” sorusuna yanıt verdi.
Daha önce sarf ettiği “Bizim temennimiz, Esad’ın kendi muhalefeti ile anlaşması” sözlerine açıklık getiren Fidan, açıklamasında bunun ön şart olmadığını vurguladı. Fidan şu ifadeleri kullandı:
“Suriye tarafı, özellikle şu süreç içerisinde belli konuları çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık gözükmüyor. Yani kendi muhalefetiyle görüşmeye bile açık değil. Ben bunları anlattığım zaman, ‘Türkiye, Esad'ın muhalefetle anlaşmasını ön şart koşuyor’ diyenler oluyor. Hayır, bu bir ön şart olarak değil. Ama benim sorunumu halletmesinin yolu pratikte bu türden bir şeyden geçiyor. Yani bana şöyle demesi çözüm değil: ‘Ya biz seninle anlaşalım, sen bana güven. Ben terörle mücadele edeceğim, sen de benim sınırlarımdan çık, gerisine karışma’. Çünkü bunun gerçeklikte hiçbir bir karşılığı yok.”
‘DAHA İYİ TEKLİF OTURUP KONUŞULMALI’
“Bizim Astana Süreci sayesinde orada arazideki güçler arasında sağladığımız ve yıllardır da devam eden bir ateşkes var. Yapılması gereken, bunu daha iyi bir yapısal mekanizmayla ve ancak daha iyi bir hedef için değiştirmektir. Bundan daha iyi bir alternatif sunmadığınız zaman, getireceğiniz her türlü teklif bizim için kabul edilemez bir öneri olacaktır. Daha iyi bir teklifin ne olacağı meselesi ise ancak oturup konuşmak suretiyle çözülebilir.”
Fidan “Suriye, Irak ve Türkiye üçü birbirine kara hududu olan ülkeler. Üç ülkenin de bir araya gelip belli konuları daha yapısal şekilde konuşmaları gerekiyor. Üçlü işbirliği mekanizmasını biz açıkçası destekliyoruz.” sözleriyle bölge ülkeleriyle çözüm arayışını dile getirdi.
‘TERÖR YAPILARINI YOK ETMEMİZ LAZIM’
Azerbaycan’dan dönerken geçen hafta açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da önceliğin bölgedeki terörün bitirilmesi olduğunu vurgulamıştı. “Ben hâlâ Esed’den umutluyum.” diyen Erdoğan, iki ülkenin birlikte terörü temizlemesi gerektiğini söylemişti: “Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hâlâ umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Suriye’de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak adımlar da bellidir. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz.”
Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanmasının silahla ezilmesine karşı ‘Türkiye himayesinde Kürdistan Planı’ da dillendirilmeye başladı.
ABD PLANLARININ SÖZCÜSÜ CENGİZ ÇANDAR OLDU
ABD planlarının sözcülüğünü ise DEM Partili Cengiz Çandar yaptı. Dışişleri Bakanlığı 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmelerinde konuşan Çandar, Türkiye’nin, geçen yıldan bugüne Suriye Devlet Başkanı Başar Esad ile ilişkilerin yeniden başlaması girişimleri konusunda nafile çaba harcadığını ifade etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK’nın silah bırakması ve Öcalan çağrılarını, ‘yeni sürecin’ miladı kabul eden Çandar şunları kaydetti:
‘TÜRKİYE PKK/PYD İLE İLİŞKİ KURSUN’
“Bu yıl, 1 Ekim’den başlayarak, Türkiye’deki mevcut güçler dengesi, Suriye politikasının tepeden tırnağa değişmesi için gayet elverişli şartları ortaya koyuyor. Esad ile ilişkileri yeniden tesis etmek için beyhude ve nafile bir mesai harcandı… Suriye topraklarının yaklaşık üçte birinde ve sınırlarımızın dibinde oluşmuş yönetimle kurmak için harcansaydı, her bakımdan çok daha isabetli bir iş yapılmış olacaktı. Suriye’de -bir klişe olarak tekrarlanıyor- bir terör koridoru yok. Orada tam 12 yıldır hüküm süren bir yönetim var ve bu yapı, Suriye’den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmayı da hedef almıyor. Onları, Amerika ve İsrail’in potansiyel maşaları, o bölgeyi Amerika ve İsrail’in nüfuzu altına girecek ‘uydu yapı’ olarak niçin görüyorsunuz? Orayı, niçin Amerika ve İsrail’in eline bırakmayı öngörüyorsunuz? Türkiye o bölgeyle yoğun ve doğal bir ilişki kurmak durumundadır, zorundadır. Trump’ın bugünlerde kurduğu ekibe bakarsanız, bu adımı yani söz konusu bölge ve yönetim ile barışçı ilişkileri bir an önce kurmakta, o adımı atmakta sonsuz yarar var.”
BÖLÜNMÜŞ IRAK’I ÖRNEK GÖSTERDİ
Çandar, Irak’taki federasyon yönetimine işaret ederek, Erbil hükümeti örneğini verdi.
“Irak Kürdistan Bölge Yönetimi için nasıl bir dil kullanılıyordu buralarda. Oysa bugün Türkiye’nin bütün Ortadoğu’da en sıkı ilişkilere sahip olduğu yer orası, siyasi, ekonomik ve ticari olarak Türkiye’nin en yakın ortağı. Suriye’deki söz konusu bölge niye farklı olsun? Orası, Türkiye’nin her yönden en yakın ortağı olmaya adaydır.”