22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriyeli Profesör Bessam Abu Abdullah: Türk ve Suriye orduları ortak mücadele etmeli

Ulusal Kanal'da konuşan Bessam Abu Abdullah,'Yapılması gereken Suriye Ordusu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türden terör örgütlerine karşı ortak mücadele iradesi ilan etmesidir.' dedi

Suriyeli Profesör Bessam Abu Abdullah: Türk ve Suriye orduları ortak mücadele etmeli
A+ A-
HABER MERKEZİ

Suriyeli Profesör Bessam Abu Abdullah, önceki gün Ulusal Kanal'da Seda Anık’ın sunduğu Görüş Alanı programına telefon ile bağlanarak Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel, Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Türkkan ve Gazeteci Ceyhun Bozkurt'un sorularını yanıtladı.

Bessam Abu Abdullah, konuklardan gelen İdlib’den Türkiye’ye yeni bir göç dalgasının yaşanabileceği ihtimali, Suriye’ye dönenlerin ekonomik ve sosyal geleceği, PKK/PYD ve diğer terör örgütleri ile mücadele, Türkiye-Suriye ilişkilerinin nasıl normalleşeceği konusundaki sorulara yanıt verdi. Abdullah konuşmasında, Türkiye’nin Suriye’nin doğusundaki terör unsurları ile etkin mücadele edebilmesi için Suriye ile ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini belirtti. İdlib’den Türkiye’ye olası bir göç dalgasının yaşanıp yaşanamayacağına da değinen Abdullah, Dera örneğini gösterdi. Terör örgütlerinden kaçarak Suriye Ordusu’na sığınan Suriyelilerin, imza vererek ailelerinin yanlarına güvenli bir biçimde döndüğünü söyledi. Vatanlarına dönen Suriyelilerin ekonomik ve sosyal durumları ile ilgili gelen soruya da yanıt veren Abdullah, “Önce bağımsızlık!” dedi.

'İDLİB İDDİASI TEMELSİZ'

Prof. Dr. Bessam Abu Abdullah, olası İdlib göçmen krizi ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Hükümete yakın bir gazetede yazan gazeteci Burhanettin Duran’ın bugün yayınlanmış olan bir makalesini okudum. Suriye ordusunun İdlib’deki bir amacının da İdlib’den on binlerce Suriyeliyi Türkiye’ye doğru itmek ve Türkiye’ye gitmelerini sağlamak iddiası temelsizdir ve doğru değildir. İdlib sahasında mevcut olan önemli bir tabloyu Türk kamuoyunun bilmesinde yarar var. İdlib’de mevcut olan silahlı terör örgütlerinin çok büyük kesiminde yabancı savaşçılar mevcut. Özellikle İdlib’de Uygur, Çeçen ve diğer Kafkas ve Orta Asya temelli birçok silahlı örgüt mensubunun mevcut olduğunu biliyoruz. Bu yabancı savaşçıların içinde yer aldığı örgütlere karşıt Suriyeliler de mevcut. Ancak İdlib’de yaşayan ve Suriye halkının önemli bir parçasını oluşturan İdlib halkı, bu yabancı savaşçılardan ve onların örgütlerinden kurtulduğu zaman Suriye Devleti ve ordusu ile barışık bir şekilde orada yaşayacağını biliyoruz. 2015'ten önceki 4 sene, bu savaş başka bölgelerde sürmüş olmasına rağmen İdlib şehir merkezi Suriye Ordusu’nun egemenliğindeydi. Esas itibarıyla o bölgeye İdlib düştükten sonra yabancı savaşçılar nakledildiler. Bu sebeple İdlib sahasında özellikle hem Suriye’yi hem de bölgeyi tehdit eden yabancı savaşçılara karşı bu operasyonlar birinci dereceden yürütülecektir.”

‘DERA’DA NE YAPTIYSA İDLİB’DE TATBİK EDECEK’

“Suriye Ordusu'nun İdlib’de gündemine aldığı askeri operasyonları Dera bölgesinde yürütmüş olduğu askeri operasyonlara benzetebiliriz. Suriye Ordusu ve devleti Dera’da ne yaptıysa aynısını İdlib’de tatbik edecektir. Ne zaman ki Suriye Ordusu operasyonlarıyla Dera’da terör örgütlerini ablukaya aldı, bu terör örgütleri tek çarenin Suriye Ordusu’na ve devletine teslim olmak olduğunu gördüler. Yapılan bütün propagandalar, bu terör örgütü mensupları silahlarını bıraktığı zaman ordu tarafından katledilecekleri veya işkenceye maruz kalacakları yönündeydi. Halbuki bu terör örgütlerine mensup militanlar teslim oldular, imzalarını attılar ve evlerine döndüler. Zira devlet kendi vatandaşına bir güven teşkil edebilmek için verdiği sözün arkasında durmak zorundadır. Çok farklı sebeplerden ötürü bu örgütlere katılmış olanlar bir müddet sonra ordunun ve devletin kendilerine kucak açtığını gördüğünde, Suriye vatandaşı olan bu insanlar Suriye Devleti ile barıştılar. Aynı şeyi İdlib’de de yapmak mümkün ve bu yapılacak. Ama burada bir fark var, İdlib’de yabancı savaşçılar var.”

ÖNCE BAĞIMSIZLIK

Suriye’ye dönen Suriye vatandaşlarının ekonomik ve sosyal geleceği hakkında da konuşan Bessam Abdullah, şunları söyledi:

“Suriye sadece 10 senedir değil, 10 sene öncesinde de ABD’nin ambargosu altındaydı. Bir devlet özellikle ülkesini bırakıp dışarıya gitmek zorunda kalan vatandaşlarının geri dönmesi halinde onların temel ihtiyaçlarını ve ekonomik ihtiyaçlarını gidermekle ilgili bir program ve plan üzerinde düşünmek zorundadır. Ama bundan da önemlisi bölgeye bir sorun var diye bu yurtdışından dönmeleri halinde Suriye Devleti’ne ekstra bir ekonomik yük yükleyeceği gerçeği olmasına karşın, ilk etapta kendi toprakları üzerinde olan yabancı güçlerin ve terör örgütlerinin bu ülkeden çıkmasını sağlamak, kendi vatandaşına ekonomik bir gelecek sağlamasının en önemli unsurudur. Suriye ilk defa uluslararası ambargolara maruz kalmıyor. Suriye çok ciddi ambargolara maruz kalmasına rağmen sanayi de ve tarımda atılımlar yapabildi. Zira kendi bağımsızlığına sahipti. Ama bugünkü tabloda hem ülkesi terör örgütleri tarafından işgal edilmiş durumda hem de bunun yanı sıra ülkesinde yabancı ordular var. Bu orduların ve terör örgütlerinin mevcudiyeti Suriye’nin ekonomik sorunlarını çözmek ve kendi milletinin sorunları ile uğraşmaya imkân tanımamaktadır.

Suriye iktisadının yeniden hayat bulması, makinelerin işlemesi, tarımın işlenmesi ancak ve ancak kendi topraklarında mevcut olan işgalin ve bu işgale destek olan terör örgütlerinin tamamen ortadan kaldırılması ile mümkündür. Hiçbir devlet kendi ülkesi işgal altındayken ekonomi, sanayi gibi konulara odaklanmaz. Odaklandığı en önemli husus kendi topraklarını yabacı işgal kuvvetlerinden ve onların iş birlikçisi terör örgütlerinden ülkesini kurtarmaktır.”

PKK İLE MÜCADELE

PKK’nın Suriye’nin doğusundaki varlığının nedeni olarak Türkiye’yi gösteren Bessam Abdullah, Adana’daki Güvenlik Mutabakatı'nı hatırlattı: “1998 tarihinde Adana’da Suriye ve Türkiye arasında bir Güvenlik Mutabakatı imzalandı. Bu mutabakat sonrasında PKK’ya karşı mücadele etme, istihbarat bilgileri paylaşma, ortak askeri operasyonlar yapma, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Suriye toprakları üzerinde operasyon yapma ve ofisler açma yönünde bir karar alınmıştı. Ve bu karar harfiyen tatbik edildi. İki ülke arsında PKK’ya karşı çok ciddi operasyonlar yapıldı. Yüzlercesi Suriye tarafından Türkiye’ye teslim edildi ve o tarihlerde PKK, Türkiye’yi tehdit edebilecek bir yapıdan rafa kardırıldı. Maalesef bugün Suriye’de bir PKK’nın varlığından söze ediyorsak Türkiye’nin de burada oynadığı olumsuz role işaret etmek gerekiyor. Bugün Suriye’de Fırat’ın doğusunda PKK varlığı söz konusuysa burada Türkiye’nin katkılarını hatırlatmakta fayda var. Eğer Türkiye, Suriye ile birlikte 10 sene boyunca terör örgütlerine karşı birlikte hareket etmiş olsaydı mevcut tablo yerine ortaya konulan askeri ilişkileri konuşmuş olacaktık. Ama maalesef Suriye Devleti zayıf düşünce, Suriye’ye yönelik bu kadar geniş kapsamlı bir saldırı başlatılınca ve dünyanın her yerinde Suriye’ye bu terör militanları taşınınca, PKK kendisine orada çok rahat çalışabileceği ortamı buldu. Kendi kurumlarını kurabilme yetisi kazandı. Suriye Ordusu mecburen o sınır bölgelerinden iç bölgelere çekilmek durumunda kaldı. Çünkü her yerden saldırı ile karşı karşıya idi. Bu nedenle savunma hatlarını kent merkezinde kurmak zorunda kaldı. Sınır bölgelerinde ortaya çıkan bu boşluğu terör örgütleri doldurdu. Bunlardan birisi de PKK.”

FEDERAL, KONFEDERE, ÖZERK TERİMLERE İZİN YOK

“Suriye Devleti ve Suriye Devlet Başkanı Beşer Esad, çok net ifadelerle Suriye toprakları üzerinde federal, konfedere, özerk gibi terimler adı altında bölücü hiçbir faaliyete, Suriye milletini parçalayacak, Suriye milletinden ayrı bir erk ortaya çıkartacak hiçbir faaliyete izin vermeyecektir. Yabancı işgalci kuvvetlere karşı verdiği mücadele 10 sene sürmüş olabilir, 100 sene daha sürse de kendi toprakları üzerinde başka bir örgütün devletten bağımsız ikinci bir silahlı gücün varlığına asla izin vermeyecektir. Suriye Devleti Anayasası'nda da azınlıklara ve etnik kültürlere her türlü hakkın verilmesi çok net olarak yer alıyor. Kürt kardeşlerimizin kültürel haklarını konuşmak ayrı bir konudur ama bu milletten ayrı askeri otorite oluşturması hiçbir milli devlet tarafından kabul edilemez.”

‘TÜRKİYE SURİYE İLE KONUŞMALIDIR’

Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin getireceği faydaları da anlatan Besaam şunları kaydetti:

“Devletler kendi halklarının stratejik çıkarlarına uygun politikalar üretmek zorundandır. Zira bugün Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır ve çevre ülkeler ile konuşmaya çalışırken onun jeopolitik kapısı olan Suriye ile konuşmamaktadır. Türkiye Şam’la barışmadan Mısır, Arap Dünyası ve Suriye’nin komşu ülkeleri ile sağlıklı bir ilişki inşa edemez. Suriye’nin geçen 10 yıllık süreç içerisinde ortaya koyduğu iradeyi ve ortaya koyduğu terör örgütlerine karşı savaşı birçok ülke tarafından kabul edilmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler artık Suriye ile görüşmek ve yeniden diplomatik ilişkilerini kurarak Suriye’yi Arap Birliği'ne kazanmak için uğraş vermektedir. Türkiye bunu iyi okumalıdır. Değişen konjektürü iyi değerlendirmelidir. Değişen bu konjektürde ABD’nin de Suriye’ye yönelik ekonomik ablukalarını yavaş yavaş ortadan kaldırmak istediği, bazı konuları direkt Suriye ile görüşmek istediği konusunu da Türkiye tarafının bilmesinde yarar var. ABD ve diğer ülkeler bu dönüşümü görüyor ve bu dönüşüme uygun konumlanırken Türkiye’deki AKP Hükümeti maalesef ideolojik saplantılar yüzünden, bazı mezhepsel saplantılar yüzünden veya 10 sene boyunca sorumluluğunu taşıdığı örgütlerinin ağırlığının altında ezildiği için meseleyi doğru okumamaktadır. Okuyamadığı için de bu adımları atamamaktadır. Geçmiş hatalardan ders almak, iki milletin yararına olacak faaliyetler çerisinde olmak ve bunu desteklemek gerekiyor. Geçmiş yerine mevcut olanı daha iyiye nasıl taşıyabiliriz konusuna kafa yormak daha doğru.”

Suriye Türk Ordusu PKK PYD İdlib Bessam Abu Abdullah suriye ordusu