Suriye'yi bölmenin formülü bulundu! Aşama aşama bölünme planı
Suriye’de yürürlükte olan bölünme planı ABD öncülüğünde adım adım işletiliyor. Halihazırda sahada çok sayıda gizli ve açık görüşme yapılıyor. Barzani de devreye girerken, AK Parti Hükûmeti plana dahil olduğunu gösteren işaretler veriyor
Suriye’de HTŞ’nin İdlib’den salınarak Beşar Esad Hükûmeti’ni devirmesinin ardından ülkenin yeni yönetim şekli masaya konuldu. İsrail, Suriye’de bir federasyon kurulması için bastırıyor. ABD de Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk bir yönetim teşkil edeceği formüller üzerinde çalışıyor. HTŞ’nin Şam’a girmesinin hemen ardından Suriye’nin kuzeydoğusuna giden ABD’li ve Fransız heyetler, son 1 aydır PYNK ile ENKS arasında mekik dokuyor. “Kürt-Kürt diyaloğu” adı verilen bu süreç, özünde Suriye’nin parçalanmasının taşlarını döşüyor.
ENKS, “Suriye Kürt Ulusal Konseyi”nin Kürtçe kısaltması. Konsey, 26 Ekim 2011’de Suriye’de bulunan Barzani çizgisindeki 11 parti ve örgütün birleştirilmesiyle oluşturuldu. Kuruluş, Erbil'de ilan edildi. 16 Aralık 2011’de ise bu kez PKK/PYD çizgisindeki örgütler bir araya gelerek “Batı Kürdistan Halk Meclisi”ni oluşturdu. Bu birleşim Mayıs 2020’de genişletilerek PYNK’ya (Kürdistan Ulusal Birliği Partileri) dönüştü. Kuruluş, Kamışlı’da ilan edildi.
İşte bugün Kürt-Kürt diyaloğu adı verilen süreç, bu ENKS ve PYNK denilen çatı örgütler arasında yürütülüyor. Özünde ise Suriye’deki PKK ile Barzani’ye yakın gruplar birleştirilmeye çalışılıyor. Bu konudaki ilk çalışmalar daha Nisan 2020'de bizzat ABD gözetiminde başlatılmıştı. O dönem Erbil ve Paris’in de destek verdiği müzakerelerde, 16 Haziran 2020'de taraflar arasında uzlaşıya varıldığı açıklanmıştı. PKK/PYD elebaşı Mazlum Abdi ve ABD’nin o dönemki Suriye Özel Temsilcisi Danışmanı William Roebuck’ın da hazır bulunduğu açıklamada, taraflar 32 kişilik bir siyasi yönetim oluşturulacağı bildirilmişti. Ancak söz konusu diyalog, muhtemelen Türkiye’nin müdahalesi ve ENKS’nin masadan kalkmasıyla 2020 sonlarına doğru durduruldu.
Aralık 2021’de PYD Eşbaşkanı Enver Müslim, diyalog sürecinin yeniden başlatılacağını duyurdu. “Rojava’da ABD temsilcilerinin bulunmaması nedeniyle diyalog süreci askıya alınmıştı, ancak artık bu da sona erdi. Çünkü ABD'nin Suriye/Rojava temsilcileri atandı.” diyen Müslim, şu ifadeleri kullanmıştı: “Diyalog için PYNK hazır. Ancak bazı şeylerin açıklığa kavuşturulması gerekiyor; işgale karşı, göçe zorlanmış vatandaşlarımıza karşı, Türkiye’nin Afrin’de ve bölgede Kürtlere yönelik tavrına karşı duruşumuz nasıl olacak? PYNK olarak nihai stratejimiz demokratik ve adem-i merkeziyetçi bir Suriye diyaloğunun başarıya ulaşması.”
Ancak bu süreç de ilerletilemedi. Her seferinde masadan kalkan ENKS, PKK/PYD’nin karşısında konumlanmaya başladı. PKK/PYD’nin sözde seçimlerini tanımadığını ilan etti, boykot kararları aldı. PKK/PYD de ENKS’nin Suriye’deki ofislerini kapattı. Gruplar zaman içinde birbirlerini ihanetle suçlamaya başladı. Taa ki 8 Ekim 2024 gününe kadar…
ABD VE FRANSA DEVREDE
Beşar Esad Hükûmeti’nin düşürülmesinin hemen ardından Suriye’nin kuzeydoğusuna giden ABD’li ve Fransız heyetler, HTŞ ile masaya oturacak ortak bir “Kürt heyeti” oluşturmak için görüşmelere başladı. Süreç hakkında bilgi veren ENKS Sözcüsü Faysal Yusuf, Kamışlı’daki görüşmelere ABD’nin Suriye İşlerinden Sorumlu Temsilcisi Scott Bowles’ın katıldığını bildirdi. ENKS Sözcüsü, Amerika'nın toplantıda “Kürt tarafının” birleşerek Suriye'nin Geçici Hükûmeti ile tek ses olarak müzakere etmesi gerektiğini vurguladığını söyledi.
ENKS’nin önde gelen ismi Süleyman Oso da toplantılarla ilgili Basnews’e konuştu. ABD’nin ve Avrupa’nın Suriye’deki varlığını takdir eden Oso, federalizmden endişe edilmemesi gerektiğini savundu. Oso, “Suriye’de federalizminden korkulmaz çünkü dünyadaki birçok güçlü ülke federaldir ve biz de Kürt Ulusal Konseyi olarak Kürtlerin birliğine vurgu yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
BARZANİ’DEN ENKS’YE AYAR
Ardından sürece bizzat Mesud Barzani de dahil oldu. 7 Ocak’ta Pirmam’da ENKS heyetiyle görüşen Barzani, “Suriye’de Kürt taraflar arasında birlik ve dayanışmanın sağlanmasını” istedi. ENKS tarafından görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada da şunlar kaydedildi:
l Kürt halkının Suriye'nin geleceğinin şekillendirilmesine katılması önemli.
l Rojava'daki Kürt partilerinin birliği şarttır.
l Kürt halkının hakları konusunda ortak bir Kürt vizyonu üzerinde mutabakata varılmalı.
l Suriye'deki çeşitli ulusal güçler ve mevcut yönetimle işbirliği yapılmalı.
Barzani ile görüşmede, ENKS heyetinde Muhammed İsmail, Süleyman Oso, Faysal Yusuf ve Nimet Davud’un yer aldığı bildirildi. ENKS Sözcüsü Faysal Yusuf, aynı gün Rûdaw'da görüşmenin içeriğini değerlendirdi. Yusuf, görüşmenin Barzani'nin talebi üzerine gerçekleştiğini belirterek, “Başkan Barzani, Suriye'deki son gelişmeler ve değişiklikler hakkında bilgi almak istedi. Başkan Barzani sürekli olarak Rojava'daki Kürt taraflarıyla görüşmeler yapıyor ve Kürtlerin birbirine yakınlaşması için çaba gösteriyor.” dedi. Yusuf şunları kaydetti:
“Başkan Barzani Kürtlerin birliğine vurgu yapıyor, birliğin öneminden çokça bahsetti. Başkan Barzani, birlik için yapılacak her girişimi destekleyeceğini vurguladı. Başkan Barzani sadece ENKS'yi değil, tüm Kürt halkını destekliyor. Rojava'daki taraflar arasında Kürt birliğinin sağlanması için üç kez girişimde bulundu.
“SDG Komutanı Mazlum Abdi ile görüştük ve uygun bir ortam oluşturulmasını bekliyoruz ki tekrar bir araya gelelim. PYNK ve ENKS olarak ortak bir görüşümüz olduğunu ve daha önce anlaşmaya vardığımız konulara tekrar dönmeye gerek olmadığını düşünüyoruz.
“Kürtlerin istişare kurulu konusunda da anlaşmaya vardık; yüzde 40'ı ENKS'den, yüzde 40'ı PYNK'den ve yüzde 20'si bağımsızlardan oluşacak. Tüm bileşenlerin kendilerini içinde bulabilecekleri demokratik ve federal bir Suriye istiyoruz.”
Son olarak Yusuf, ENKS ve partilerinin faaliyetlerini normal şekilde sürdürdüklerini ve kendilerine herhangi bir engel çıkarılmadığını belirtti. Ayrıca Suriye genelinde çalışmalar yürüteceklerini ve ofisler açacaklarını bildirdi.
MESRUR BEŞTEPE’DE
Mesud Barzani’nin ENKS heyetine rota çizdiği görüşmenin bir gün öncesinde, yani 7 Ocak’ta ise Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani Türkiye’ye geldi. Mesrur Barzani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Beştepe’de kabul edildi. Görüşme sonrası bir açıklama yayınlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Erdoğan’ın kabul sırasında Barzani'ye “Suriye’deki gelişmelerin bölgede yeni istikrarsızlıklara yol açmaması için gayret gösterdiğini, yeni Suriye’nin geleceğinde terör örgütleri ve iltisaklı unsurların olmadığını, Irak'ın istikrar ve güvenliğinin muhafazasına önem atfettiğini” söylediğini bildirdi. Görüşmede ENKS-PYNK diyaloğunun gündeme gelip gelmediği ise açıklanmadı.
YABANCI SAVAŞÇI ALDATMACASI
Cumhurbaşkanı’nın bu görüşmedeki “yeni Suriye’nin geleceğinde terör örgütlerine yer olmadığı” vurgusu önemliydi. Bunun formülünü de bizzat Dışişleri Bakanı Hakan Fidan buldu. Fidan, YPG’ye ABD üzerinden bir ültimatom verdiklerini belirterek, “Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan gelmişlerin behemehâl Suriye’yi terk etmeleri gerekiyor.” dedi. Hatta HTŞ yönetimine de ülkedeki yabancı teröristlerin bir listesini verdiklerini söyledi. Böylece 50-60 bin teröristten oluşan PYD/YPG yapısı korunarak, içindeki 300-500 tane “dışarıdan gelmiş” PKK’lıya odaklanıldı. Bu formül ABD’liler, hatta PYD/YPG tarafından da kabul gördü. Tüm taraflar ortak bir dil kullanmaya başladı. İki gündür Ankara’da olan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Vekili John Bass, “PKK da dahil olmak üzere yabancı teröristlerin zaman zaman Suriye’deki durumdan faydalandığına dair Türkiye’nin endişelerini kabul ediyoruz.” dedi. PYD elebaşı Mazlum Abdi ise şöyle konuştu: “Biz de, Türkiye'ye ait güçler ve bağlantılı güçler ile aramızda ateşkes sağladıktan sonra, bu sürece dahil olmaya hazırlanıyoruz. Suriye'de yeni gelişmeler olduğu için savaşta bize yardımcı olan savaşçıların kendi yerlerine alınları açık şekilde geri dönmelerinin vakti geldi.”
Türk basını da bu kelime oyunlarını köpürtmeye başladı. John Bass’ın açıklamalarını “ABD SDG’yi terk ediyor!” başlıklarıyla sunan Türk basını, yaşananları Ankara’nın büyük diplomasi başarısı olarak tanımladı. Ancak ortada sunulandan bambaşka bir tablo var…
PKK/YPG silah bırakmıyor
Terör örgütü PKK’nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne bağlı Kadın Savunma Birlikleri (YPJ)’nin elebaşlarından Rohılat Efrin, yeni açıklamalarda bulundu. Efrin, silah bırakmak gibi bir gündemlerinin olmadığını belirtti.
Efrin, Türkiye’nin silah bırakma çağrısını reddettiklerinin altını çizerek silah bırakmanın “imkânsız” olduğunu kaydetti. Terör elebaşı şunları söyledi:
“Saldırı altındayız. Bu durum silahlarımızı bırakmamızı imkânsız kılıyor. SDG, DEAŞ'la mücadelede on yıllık deneyime sahip bir güçtür. Uluslararası düzeyde Koalisyon tarafından desteklenmektedir. Türkiye, Özerk Yönetim’i bir model ve fikir olarak kabul etmeyi reddediyor. Türkiye aynı zamanda SDG'yi bir ordu olarak kabul etmiyor. Bunu da yeni hükûmete dayatıyor. Bu aynı zamanda YPJ'nin, DEAŞ'a karşı savaşan, önemli kazanımlar elde eden ve Özerk Yönetim’in merkezinde yer alan YPJ'nin, kabul edilmediği anlamına geliyor.”
Bölünme planı
Suriye’nin bölünme planı tam olarak şöyle işliyor: 50-60 bin teröristten oluştuğu ifade edilen PYD/YPG içinden 300-500 tane sözde “yabancı teröristin” çıkarılması, bunların güvenli bir ülkeye (BAE, Güney Kıbrıs vs.) nakledilmesi, PYNK ile ENKS arasında ortak bir ‘Kürt Komitesi’ oluşturulması, sözde terörden arındırılmış bu komitenin HTŞ ile müzakere masasına oturtulması, YPG’ye silahlarını bırakmadan Suriye Ordusu’na bağlı bir ‘tümen’ görünümü verilmesi, yeni yapılacak anayasada Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk bir yapının kurulması, petrol, doğal gaz gibi gelirlerin Erbil-Bağdat formülü ile paylaştırılması, yurt dışındaki PKK’lıların da birkaç sene sonra ülkelerine geri dönmesi… Tüm bunlar yaşanırken Türk halkının da “terörü bitirdik”, “Suriye’ye barışı getirdik” masalları ile uyutulması…
İşte yürüyen süreç tam olarak budur.