Suyumuzu ve zeytinimizi koruyalım
İklim değişkenlerinin zeytin verimi üzerindeki etkisini inceleyen yeni bir çalışmaya göre, son 50 yıldır Türkiye zeytin üretiminde önemli rol üstlenen 12 şehirde zeytin verimi azalıyor
İklim değişikliğiyle birlikte artan sıcaklıklar ve yetersiz yağışlar, diğer Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de zeytin üretimini olumsuz etkiliyor. 1968-2018 yılları arasında 12 şehirde zeytin veriminin nasıl değiştiğini inceleyen yeni bir araştırmaya göre, son yıllarda ülke genelinde düşüş gözleniyor. Bazı şehirlerde zeytin verimi, 50 yıl önceki seviyelere geriledi. Ekolojik koşulların uygunluğu nedeniyle tüm dünyada tüketilen zeytinin ve zeytinyağının çok büyük kısmı, Akdeniz ülkelerinde üretiliyor. Örneğin 2020-2021 sezonunda, küresel sofralık zeytin üretiminin neredeyse yüzde 80’i altı Akdeniz ülkesi tarafından gerçekleştirilmişti: İspanya, Mısır, Türkiye, Cezayir, Yunanistan ve Fas. Aynı sene, küresel zeytin üretiminin yüzde 14’ü Türkiye’de gerçekleşti ve Türkiye en büyük üçüncü üretici oldu. Akdeniz Havzası aynı zamanda iklim değişikliğinin olumsuz etkileri karşısında en hassas bölgelerden biri ve ortalama küresel sıcaklık artışına kıyasla daha fazla ısınıyor. Nitekim şu ana kadar yapılan araştırmalar, özellikle artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar nedeniyle, Akdeniz’de zeytin veriminin azalma eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor.
TÜM KENTLERDE DÜŞÜŞ VAR
Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevil Acar, Türkiye’de zeytin üretiminin, çoğunlukla Akdeniz kıyılarında ve Akdeniz ikliminin etkili olduğu, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa gibi bazı Güneydoğu Anadolu şehirlerinde gerçekleştiğini belirtti. Daha ılık geçmeye başlayan kışların etkisiyle, Güney Marmara’da da zeytincilik daha mümkün hale geldi. Sevil Acar ve Dr. Oğuz Tutal, yaptıkları çalışmayla iklim değişikliğinin bu bölgelerdeki zeytin verimini ne şekilde etkilediğini incelediler. Araştırma kapsamında, zeytin üretiminde önemli rol oynayan, meyve veren zeytin ağaçlarının en az yüzde 1’inin bulunduğu Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Gaziantep, Hatay, İzmir, Manisa, Mersin ve Muğla illerinde inceleme yaptılar. Çalışmanın bulguları, 50 senede zeytin dağılımının fazla değişiklik göstermediğini, ancak Bursa, Çanakkale ve Muğla dışındaki tüm kentlerde, verimin düşüş eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor.
BALIKESİR’DE VERİM 50 SENEDE YÜZDE 6 ARTMIŞ
Araştırmaya göre en büyük üreticiler olan Aydın, Balıkesir ve Manisa’da 50 yıl boyunca üretimde dalgalanmalar yaşanmışsa da; son yıllarda düşüş gözleniyor. Çanakkale, Gaziantep ve Mersin gibi bazı örneklerde ise zeytin verimi 50 yıl önceki seviyelere gerilemiş durumda. Örneğin Balıkesir’de, 1968-1970 yılları arasında ağaç başına 15,7 kilogram olan zeytin verimi, 2016-2018’de 16,7 kilogram olarak tespit edilmiş. Kısacası, aradan geçen 50 senede tarım teknolojilerinde yaşanan tüm gelişmelere karşın verim yalnızca yüzde 6 artmış. Aydın’da ise 2000’lerin başında ulaşılan rekor verim, özellikle son yıllarda gözlenen düşüşler ışığında geride kalmış görünüyor. Son verilerde verim, 2004-2006 yılları arasındaki zirve seviyelerden yüzde 17 daha düşük gözleniyor. Manisa’da ise 2016-2018 yılları arasındaki ağaç başı verim seviyeleri, 1986-1988 yıllarındaki zirve noktasına kıyasla yüzde 45 daha düşük.
İDEAL KOŞULLAR KAYBOLUYOR
Sevil Acar’a göre, iklim değişikliğiyle birlikte sıcaklıkların artması ve yağışların azalmasının yanı sıra, en yüksek ve en düşük sıcaklıklar arasındaki farkın açılması, zeytin verimini olumsuz etkileyen unsurlar arasında. Prof. Dr. Sevil Acar, zeytin üretimi ve iklimin üretime etkisini şöyle açıklıyor: “15°C ve 20°C arasındaki sıcaklıklar, yüksek zeytin verimi için en olumlu koşulları yaratıyor. Zeytin ılık kışları ve çok sıcak ya da çok nemli olmayan yazları seviyor. Sıcaklıkların 40°C’nin üzerine çıkmasından zarar gördüğü gibi çok soğuyan havalar konusunda da hassas.
KURAKLIK ARTACAK
“G20 İklim Risk Atlası’na göre, acilen harekete geçilmediği takdirde, Türkiye’de tarımsal kuraklık 2050 yılına kadar yüzde 37 artacak. Sıcak hava dalgaları ise yaklaşık yüzde 4 daha uzun süreli olacak. İklim değişikliğinin bu gibi olumsuz etkilerinin sonuçları ise zeytin verimi ile sınırlı kalmayacak. “2050 yılında Türkiye’nin su ihtiyacı, kuraklık nedeniyle yaklaşık yüzde 47 artabilir. Bu, şimdiden su stresi çeken Türkiye’nin su kaynakları üzerinde ciddi baskı yaratabilir. Bugün, Türkiye’de tarım arazilerinin yalnızca yüzde 20’sinin sulandığı durumda dahi tarım sektörü, su kullanımının yüzde 84’ünden sorumlu. “Tüm bu olumsuzlukların, 2050 yılında Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasında yüzde 2,26’lık bir daralmaya sebep olacağı öngörülüyor.”