Taliban, IŞİD’le savaşıyor
Afganistan'ın başkenti Kabil'de önceki gün yaşanan bombalı saldırılar, IŞİD'in Horasan kolu tarafından üstlenildi.
Saldırılar, Taliban'ın ülkede huzur ve istikrar vaat ettiği bir dönemde gerçekleşmesine rağmen; Türk kamuoyunda Taliban ve IŞİD'in aynı örgüt olduğu, ortak ideolojik kökenden beslendikleri, IŞİD'li teröristleri Taliban mensuplarının serbest bıraktığı gibi çok sayıda iddia ortaya atıldı. Hâlbuki bu iki örgüt, daha 2015 yılının Ocak ayında birbirlerine savaş ilan etmişlerdi.
Savaş ilanı, IŞİD'in Afganistan, Pakistan, İran ve Orta Asya'nın eski adı olan 'Horasan' kolunu 2015 yılında ilan etmesinin ardından geldi. Böylelikle kökü Irak ve Suriye'deki çatışmalarda olan IŞİD, resmi olarak Arap Dünyası'nın ilk defa dışına çıkmış oldu.
IŞİD, Taliban tarafından Afganistan İslam Emirliği'nin 'Emir ül Müminin' olarak görülen kurucusu Molla Muhammed Ömer'in yetkisine meydan okuyan ilk militan örgüttü. Açıklamaları ve propaganda videolarıyla Taliban'ın meşruiyetini sorgulayan IŞİD, Taliban'ı Pakistan'ın istihbarat biriminin çıkarlarına çalışmakla suçladı.
Taliban da IŞİD'e “paralel cihat cephesi yaratmaya son vermesi” çağrısıyla karşılık verdi. IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi'ye gönderilen 16 Haziran 2015 tarihli mektupta, “kendi başarılarını savunmak zorunda kalacakları” uyarısında bulunuldu.
IŞİD de bir hafta sonra, sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani aracılığıyla yanıtında özellikle Horasan, Libya ve Suriye'deki rakiplerinden bahsedip Taliban'ı dini bir suç işlemekle suçladı. IŞİD, kendi savaşçılarına, “Hilafet'e katılmayan ve tövbe etmeyenlere” acımamaları, şefkat göstermemeleri talimatı verdi.
TEK AMAÇLARI IŞİD'İ EZMEK
Bu tarihten sonra IŞİD ve Taliban arasındaki kavga her geçen gün büyüdü. İki örgüt birbirlerine karşı uyarıların ardından silahlı mücadeleye başladı. Taliban güçleri, IŞİD'le mücadele için 'Özel Kuvvetler'ini görevlendirdi. Taliban kaynaklarına göre, örgütün Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Özel Görev Kuvveti, 1000'den fazla savaşçısıyla Ekim 2015'te kuruldu. Bu kuvvet, diğer Taliban güçlerinden daha donanımlı ve daha eğitimliydi ve tek amaçları da IŞİD'i ezmek olarak açıklandı.
Savaş kabiliyetlerine ve deneyimlerine göre itinayla seçilmiş olan bu Özel Kuvvetler; IŞİD'in var olduğu ve var olma potansiyeli olan Nangarhar, Farah, Helmand ve Zabul gibi eyaletlerde faaliyet gösterdi. IŞİD karargâhlarını bastı, liderlerini öldürdü ya da tutukladı.
RUSYA: TALİBAN, IŞİD’LE ETKİN MÜCADELE ETTİ
Putin'in Afganistan Özel Temsilcisi Kabulov'a göre Taliban, “Afganistan'da IŞİD'le ABD'den çok daha etkin şekilde mücadele etti.” Bu nedenle Rusya, Taliban iktidarı ele almadan önce de ülkenin kuzeyini Taliban'ın kontrol etmesini istediklerini açıkça ilan etmişti.
IŞİD ise bulabildikleri her yerde Taliban'ı hedef aldı ve birliklerine tuzak kurdu. Nangarhar'da Taliban savaşçılarının başlarını keserek öldürdükleri videoları yayınladı. Taliban'ın 'valisi' Mevlevi Mir Ahmed Gül'ü Peşaver'de suikastla öldürdü. Özbek, Tacik, Çeçen ve Uygur teröristlerle de bağlantı kurarak tüm gücüyle Taliban mevzilerine saldırdı.
DİNİ VE İDEOLOJİK İKİ KUTUP
Türkiye kamuoyunda bu iki örgütün aynı ideolojik kökenden beslendiği de yazılıp çizildi. Fakat gerçekte durum daha farklıydı. İki grup arasında ciddi ideolojik ve kültürel farklar bulunuyor. Her şeyden önce IŞİD, pan-İslamist (ümmetçi) bir örgüt ve sınırsız küresel cihat gündemi var. ABD'nin ajandası dışında; tüm Müslüman ülkeler ve topraklarında oluşan tek bir siyasi oluşum kurmayı amaçlıyorlar.
Taliban ise daima gündeminin Afganistan'la sınırlı, yerel olduğu konusunda ısrar etti. Amaçlarının Afganistan'ı yabancı işgalinden kurtarmak ve yabancı askeri güçlerin ülkeden tamamen çekilmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Ebu Bekir el Bağdadi, hilafet ilanıyla tüm Müslümanların kendisine biat ettiğini öne sürmüştü. IŞİD'in Horasan kolunun Mayıs 2015'te yayınladığı videoda da, dünyada iki 'Halife' olamayacağı ve 'muvafık Halife'nin yanında diğerinin saf dışı kalması gerektiği' belirtilmişti.
Ayrıca Taliban, Sünni İslam'ın çoğu Afgan gibi Hanefi mezhebine bağlı, muhafazakâr bir hareket. Genelde tasavvuf inancına sahipler ve Şii karşıtı mezhepsel çatışmalardan kaçınıyorlar. IŞİD ise Vahabi/Selefi ideolojiyi benimsiyor, tasavvufa inanmıyor ve Şiileri dinsiz olarak görüyor.
IŞİD, Horasan kolunu oluştururken yaptığı açıklamasında amacın tevhit inancının dayatılması ve 'şirk koşulması' anlayışının yok edilmesi olduğunu duyurmuştu.
Taliban'ın din adamları da IŞİD'in meşruiyetine ve ideolojisine karşı fetvalar verip IŞİD'le mücadelenin din temelinde yürütüldüğünü söylemişti.
Taliban’ın üst düzey yöneticisi Molla Hayrullah da geçen hafta İran devlet televizyonu Press TV’de IŞİD ile ilgili “Onların inanışı ‘sapkınca’ (deviant, Ç.N.) ve bizim kurallarımız buna kesinlikle izin vermeyecek. Kendilerine inanmayanları Müslüman olarak görmüyorlar ve onların mallarına el koyuyorlar. Böyle şey mi olur?” demişti.
AFGANLARIN IŞİD'E BAKIŞI
Afgan halkı Taliban'ın mücadelesine büyük oranda saygı duydu. İşgale karşı çıkan çok sayıda genç Taliban'a katılırken, ülkedeki IŞİD ve bağlısı örgütlerle savaştı.
IŞİD'li teröristler de Ortadoğu'daki diğer benzer örgütlere kıyasla, özellikle 'fiili başkentleri' olarak gördükleri Nangarhar'da düşmanlarına çok daha sert 'cezalar' uyguladı ve ölüm cezaları arttı. Özellikle Ağustos 2015'te yayınlanan bir video, ülke genelinde korku ve dehşet duygusu artırdı.
Videoda IŞİD militanları, aralarında ileri yaştakilerin de bulunduğu 10 kişiyi gözleri bağlı halde Achin kasabasında bir tepeye çıkarıp, içleri patlayıcı maddelerle dolu deliklere zorla oturturlarken görülüyor. 'Tek Tanrı'ya inananlar, dinden dönenlerden intikam alıyor-2" başlıklı videoda daha sonra da gözü bağlı kişilerin parçalanmış bedenleri görülüyor.
Nangarhar vilayetinin bazı bölgelerinde IŞİD militanları köylülerden, örgüte yeni katılan IŞİD'lilere evlenmek üzere eş vermelerini istemiş; sigara içmeyi ve satmayı da yasaklamıştı. Daha sonra IŞİD, Nangarhar'da örgüte üye kazandırmak için propaganda amaçlı yerel bir radyo kanalı kurdu. IŞİD savaşçıları, örgüte karşıt binlerce Afgan'n evlerini yağmaladı, yaktı ve boşalan evleri aldı. Dolayısıyla Afgan halkı tarafından hiçbir zaman benimsenmedi.