Tansu Bele ile 50 yıllık yazın yolculuğu
Kadın hakları mücadelesini yazın dünyasında kendine özgü bir dille anlatan Tansu Bele, edebiyat yolculuğunu ve son eserlerini anlattı.


Kadın hakları mücadelesini yazın dünyasında kendine özgü bir damar bularak kaleme alan Tansu Bele, elli yılı aşkın edebi serüveninde öykü, roman, deneme ve araştırma yazılarıyla kadınların toplumsal konumlarını ve haklarını savunmaya devam ediyor. Attila İlhan’ın da övgüyle bahsettiği ilk öyküsünden itibaren kadın sorunlarını eserlerinin merkezine koyan Bele, İstanbul Üniversitesinde yaptığı akademik çalışmaları ve ödüllü tezini de bu amaca hizmet eden birer yapı taşı olarak görüyor. Yazarın son yayımlanan “Kadının Çağrısı” ve “Varoş Kraliçesi Bübüş” kitapları da kadın mücadelesine dair önemli izler taşıyor. Tansu Bele’nin yazın yolculuğunu ve eserlerini ele aldığımız bu söyleşide, sanatın toplumsal aydınlanmadaki rolünü bir kez daha hatırlıyoruz.
-
Sayın Tansu Bele. Yazın alanındaki çalışmalarınız 50 yılı aşmış bulunuyor. Ürettiğiniz yapıt sayısı da 60’ın üzerinde. Gerek öykü ve romanlarınızda gerekse deneme ve araştırmalarınızda konu, ağırlıklı olarak kadın hakları. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Söyleşi ve sorularınız için teşekkürler. Çocuk yaşlarımda şiirle, öykü ve günlüklerle başlayan yazma tutkum giderek kadınların toplumsal durumlarını dile getirmek isteğimde odaklaştı diyebilirim. İleri yaşlarda kaleme aldığım ilk öyküm “Ah Benim Bir Başıma İstanbul Kadınlığım”, özellikle Türk kadınının toplumsal konumuna ve Cumhuriyet döneminde geçirdiği yaşamsal değişimlere ilişkindi. Ülkemizde kadın hakları konusunda yazılan ilk öyküydü. Sayın Attila İlhan bu öykümle ilgili olarak; “Sen kendine yepyeni, keşfedilmemiş bir damar buldun.” demişti. Ben de yazın alanımda bu damardan yürüdüm ve tüm yapıtlarımı bu amaç doğrultusunda ürettim.
Dahası 50’li yaşlarımda İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde feminizm ve kadın konusunda master yaptım, “Erkek Yazınında Kadın” konulu, Kaynak Yayınları’nda kitaplaşan bu tez çalışmam, T.C. Kültür Bakanlığından ödül aldı. Felsefe Bölümü mezunu olduğum için bu çalışmayı yapmam zor olmadı ve arkası romanlarla, denemelerle, felsefe yazılarıyla geldi.
-
Öykü ve romanlarınızın yanı sıra deneme, eleştiri ve araştırma yazılarınız da var. Dahası çok sayıda çocuk romanınız bulunuyor. Bunu da açıklar mısınız?
Elbette. Benim çevresel ve toplumsal gözlemlerime dayalı, toplumcu gerçekçi bir yazma biçimim var. Yapıtlarımı kendi ülkemin yerel yaşam koşullarından ve insanlarından yola çıkarak oluşturuyorum. Dahası ülke koşulları da (siyasal, ekonomik vb.) yapıtlarıma, basın yayın organlarında yer alan yazılarıma bile yansıyor. Felsefe ağırlıklı yazılarımda yerelden evrensele açılan bir bakış açım var.
Örneğin “Saraydan Taşraya İstanbul Kadınlığım” ülkemin (ailemin) kadınlarından yola çıksa da dünyaya açılan bir romandır. “Aşka Koşmak” da böyle: Bu romanımda da 68 kuşağının çalkantılı dönemini, sosyal yapılanmasını bir genç kızın ağzından ve kadın bakış açısıyla dile getirdim. Bu alanda yazılan ilk romandır, sanırım. Çocuk romanlarıma gelince, bunların apayrı bir yapılanması var: Ben çocuk yapıtlarımı çocuk-gençlik vb. yaş kategorileriyle sınırlandırmıyorum. Benim çocuk yapıtlarımı her yaştan kişiler yani yetişkinler de okuyor ve keyif alıyor. Yani bunlar, Tom Sawyer ya da Jules Verne yapıtları gibi her yaşa sesleniyor. Ama bu yapıtlarımda da yine kadınlar (anneler, aile) ve çocuklar ağırlık merkezinde, hatta hayvanlar da.
Örneğin Toprak Ana’nın Ülkesinde, Dilmun’un Akıllı Kedileri, Garip Kızın Öyküsü, Kırk Kuş Kırık Kuş, Kimliksiz Yaşar vb. yapıtlarımın tümü de çevremde, yanımda yöremde ve ülkemde tanık olduğum olaylara dayalıdır.
-
İsterseniz biraz da son çıkan iki yapıtınızdan söz edelim. Bizlere “Kadının Çağrısı” ve “Varoş Kraliçesi Bübüş” isimli bu yapıtlarınızdan da söz eder misiniz?
“Kadının Çağrısı”, benim son otuz yılıma yayılan söyleşilerimin, dergi yazılarımın, konuşmalarımın, anlatılarımın bir dökümü. Yıllardır gerek dünyayı gerekse ülkemizi kapsayan ve emperyalizmin çok yönlü acımasızlığıyla sarmallanarak sarsan kadın sorunlarıyla ilgili. Özellikle de kadına yönelik şiddet, baskı ve öldürü olaylarını irdeleyen toplumsal açılımlı bir yapıt. Özetle kadınlar sert toplum koşulları içinde öldürülüyor ama yılmıyor. Biz sanatçılara da toplumu, dünyayı, insanı aydınlatmaktan yılmayarak bu durumu yazmak düşüyor. Yani dünyada da ülkemizde de kadının toplumsal savaşımı her şeye karşın sürüyor ve bugünkü ürkünç koşullar sürdüğü sürece de sürecek.
"Bunu kanıtlayan bir yapıt “Kadının Çağrısı.” Ben bir Cumhuriyet kadını olarak, tüm kadınlarımız haklarını bilsinler ve onlara bir armağan olsun diye bir araya topladım konuşmalarımı… Cumhuriyet Kadınları Derneği’nde yaptığım söyleşilerim de var. Uyuşturucuyla mücadeleye atılan CKD’li cesur kadınlarımızı yürekten kutluyor ve yapıtımı onlara adıyorum. “Varoş Kraliçesi Bübüş” ise; benim oturduğum yerde tanıdığım, yaşamına tanık olduğum bir dişi sokak kedisinin yaşadıkları… Bübüş, sokağın acımasız yaşam koşullarıyla savaşan ama gerçekte toplumsal haklarını dişini tırnağına takarak sonuna dek savunan bir varoş kadını aslında… Tüm çocuklarımızın yanı sıra genç kızlarımızın, hatta kadınlarımızın da bu eğlenceli kitabımı okumasını öneririm. Söyleşi için tekrar teşekkürlerimle.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.