16 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO

Japonya’nın Tokyo’dan önceki başkenti Kyoto, insanların 'hacı' olmak için geldikleri kutsal bir şehir. Eski adı 'barışçı zamanların başkenti' anlamına gelen Heian-kyo... Şehirde 400 Shinto tapınağı, 2000 Budist tapınağı bulunuyor.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO
TÜLİN UYGUR / [email protected]

Kyoto, geleneksel Japonya’yı hissetmek için ideal bir şehir. Halen imparatorun taç töreninin yapıldığı Kyoto, Japonya’nın Tokyo’dan önceki başkenti. 794 yılından 1868 yılına kadar başkent olmuş. Eski adı “barışçı zamanların başkenti” anlamına gelen Heian-kyo. İnsanların “hacı” olmak için geldikleri kutsal bir şehir. Şehirde 400 Shinto tapınağı, 2000 Budist tapınağı bulunuyor. Ayrıca “Kyoto Protokolü” 1997 yılında bu şehirde imzalandı. Bu protokol, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik yapılmış tek uluslararası sözleşme. Amacı dünyayı kurtarmak, “atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak". Tabii tek kutuplu dünyanın efendisi olmaya hevesli ABD, sömürge valisi gibi katıldığı konferansta imzaladığı protokolü, kongresinde halen onaylamıyor.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 1
Eski Kyotoda bir sokak

Osaka-Kyoto arası 43 km. Yaklaşık 1 saat 20 dakikalık bir yolculukla ulaştığımız Kyoto’da ilk durağımız müthiş etkileyici yemyeşil dağların arasından hızlıca akan bir nehir ve bir köprü.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 2
Togetsukyo köprüsü

TOGETSUKYO KÖPRÜSÜ

Katsura Nehri üzerindeki Togetsukyo köprüsü 155 metre uzunluğunda, ahşap çimento karışımı. Japonya’daki birçok yapı gibi birkaç kez yeniden inşa edilmiş. İlk köprü 836’da son köprü 1934’de inşa edilmiş. Togetsu “ay geçişi” demek. Bir efsaneye göre imparator bir dolunay eğlencesinde teknesinden ayı izlerken sanki köprüden geçiyor gibi görmüş. İmparatorun gördüğünü söylediği şey sorgulanamayacağı için adı “ay geçişi” köprüsü olmuş. Etraftaki tepeler yemyeşil. Aralarda ünlü “sakura” kiraz ağaçları da var.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 3
Geleneksel giysileriyle gelen bir okul grubuyla Togetsukyo köprüsü yakınında

Nehir kıyısı da ağaçlarla bezenmiş, bazıları çiçekli. İnsana huzur veren, dinlendiren en önemli şey yemyeşil bir doğa. Japonya’nın doğası müthiş. Belki de çok yüksek çalışma temposuna insanların dayanabilmesini sağlayan şey, sahip oldukları bu doğa. Bu köprünün ve nehir kıyısının sık ziyaret edilen bir yer olduğu belli. Hafif yağmurlu bir hava olmasına rağmen öğretmenleriyle gelen okul çocukları, gençler, gruplar, kimonolu genç kadınlar gördük. Ancak kalabalığa rağmen nehir kıyısı da nehir de tertemiz. Zaten gördüğümüz kadarıyla Japonya’nın “temizlik” sorunu yok.

HUZURUN ADI ARASHİYAMA BAMBU ORMANI

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 4
Arashiyama Bambu Ormanı

Bir sonraki durağımız Arashiyama Bambu Ormanı oldu. Resmi adı Sagano Bambu Ormanı. Arashiyama; dağlarıyla, nehirleriyle, bambu korularıyla bölgenin adı. Orman devasa bambulardan oluşan bir orman. Çok bakımlı. Ortalıkta hiç çöp yok. Yemyeşil, hafif karanlık bir ormanda güneş ışığı huzmeleri bambuların aralardan sızdıkça öylesine büyüleyici bir görüntü oluşturuyor ki ortamı tanımlayacak tek kelime huzur olabilir. Müthiş dinlendirici bir yer. Zaten eskiden Japon soylularının inziva yeriymiş. 794 yılına uzanan bir geçmişi var.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 5
Arashiyama bambu ormanında bir mezarlık, mezar taşlarına önlük takılmış

Bambu, Japon kültüründe saflığın ve dayanıklılığın sembolüymüş. Bambunun kırılmadan bükülebilme yeteneği, zor zamanlarda gereken içsel gücü temsil edermiş. Belki de Japonlar bu yüzden İkinci Dünya Savaşı’nda üzerlerine atılan atom bombalarıyla oluşan kayıplarına, ulusal yaralarına bir bambu gibi bükülerek ama kırılmadan dayanabildiler. İçsel güçlerini harekete geçirip yaralı olarak tekrar doğruldular. Bambu ormanında 500 metrelik bir yol var. Çeşitli yerlerde de mezar taşları var. Bu yolda da o kadar çok kimonolu kadına rastladık ki sanıyorum bu ormana geleneksel giysilerle gelmenin ruhani bir yanı var. Ama bazen yol o kadar kalabalık oluyor ki ne huzur kalıyor ne de ruhani ortam. Hemen ana yoldan ayrılıp dar patikalara sapmak gerekir. Ormanda bolca taksi hizmeti gören Japonca “jinrikisha” denilen araçlardan var. Bunlar Hindistan’dan itibaren Asya’nın doğusunda çok yaygın olan büyük iki tekerlekli, kapısız, oturma yeri olan, eskiden yayan sürücü tarafından çekilirken şimdi bisiklet gibi sürülen araçlar.

Ormanda maymun sesleri duyuluyor ama görünmüyorlar çünkü onların mekânı çok yakındaki “İwatayama” maymun parkı. Biz oraya gitmedik.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 6
Altın Köşk önünde

KİNKAKU-Jİ, ALTIN KÖŞK

1397 yılında görevinden ayrılan Shogun Ashikaga Yoshimitsu için yapılan bu köşk küçük bir göl kenarında, tertemiz güzel bir bahçede, sayısız ağaçlar ve çiçekler arasında. Altın varakla kaplanmış ve Anka kuşuyla süslenmiş. Yoshimitsu için öyle ideal bir inziva ortamı olmuş ki ölümünden sonra köşkün “Zen Budist” tapınağı olarak hizmet vermesini vasiyet etmiş. Öyle de yapılmış. Ancak 1950 yılında şizofren bir genç keşiş intihar etmek için kendisiyle birlikte tapınağı da yakmak istemiş, kendisi kurtulmuş ama tapınak yanmış! 1955 yılında savaş sonrası perişan olmuş halk, aralarında para toplayarak bu tapınağı yeniden inşa etmiş. Anka kuşu küllerinden yeniden doğmuş. 1956 yılında Japon yazar Yukio Mishima “Altın Köşk Tapınağı” adıyla bir roman yazmış. Tapınak köşk, 1995 yılından bu yana “Dünya Kültür Mirası” listesinde.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 7
Kiyomizu-dera tapınak alanında küçük bir tapınak

KİYOMİZU-DERA TAPINAĞI

Japonya’nın en eski Budist tapınaklarından olan Kiyomizu-dera tapınağının 1250 yıllık bir tarihi var. Kyoto’nun doğu kesiminde Otowa dağının orta yamaçlarında 130.000 m2’lik bir alana yayılmış bu tapınağın sınırlarında 30 tapınak binası bulunuyor. Artık Japonya’nın geçmişiyle ilgili öğrendiğimiz “yangın” olgusu Kiyomizu-dera tapınağını da defalarca yok etmiş, her seferinde yeniden inşa edilmiş. En son 1633’te yapılmış, 1944 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine kaydedilmiş. Birçok ülkede tapınakların yeri seçilirken bilge bir kişinin gördüğü rüyalara dayanan efsaneler dinlemiştik. Burada da farklı değilmiş. Efsaneye göre Nara’da yaşayan keşiş Kenshin, rüyasında beyazlar içerisinde yaşlı bir adam görür, yaşlı adam ona “bu güney bölgesinden ayrıl” der. Keşiş kuzeye doğru yürür ve Otowa dağında suyu çok berrak olan bir şelale görür. Orada kendine küçük bir yer yapmış, inzivaya çekilmiş olan keşiş Gyoei-kojiile karşılaşır. Gyoei-koji “seni bekliyordum” der ve ona bin kollu bir Kannon oyması için kutsal bir ağaç parçası verir ve “bu kutsal yerde Kannon için tapınak inşa et, ben gidiyorum” der ve kaybolur. Kannon, Japon Budizminde şefkati ve tüm duyarlı varlıkların acılarını hafifleten merhamet tanrıçası. Kenshin tüm kutsal alanı ve Gyoei-koji’nin kulübesini korur. On bir başlı, bin kollu Kannon heykelini yapar. İki yıl sonra Sakanoue-no-Tamuramaro adlı bir savaşçı geyik avlamak için geldiği Otowa dağında, şelalenin yanında Kenshin ile karşılaşır. Kenshin kutsal topraklarda avlandığı ve can aldığı için onu uyarır, Kannon’un erdemlerini anlatır. Tamuramaro, bu bilge keşişten etkilenir. Yaptığı heykeli yerleştirmesine ve ibadet edilebilecek bir tapınak inşa etmesine yardımcı olur. Tapınağa şelale suyunun berraklığını vurgulayan “saf su” anlamına gelen “Kiyomizu” adını verir. Bugün halen bir “hac” yeri olarak ziyaret edilen tapınakta akan berrak su ziyaretçiler tarafından içiliyor. Tapınağın seyir teraslarından yemyeşil bir vadiyi ve Kyoto şehrini izlemek kalabalığa rağmen çok dinlendirici ve keyifli. Kalabalıklara rağmen her yerde karşılaştığımız temizlik çok etkileyici.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 8
Kyoto'da bir mazgal.

KİMONOLU KADINLAR SOKAKLARDA, SAMURAYLAR VİTRİNDE

Kyoto’nun eski şehir merkezi bir film platosu gibi. Daracık sokakları, çıkmazları, yokuşları, evlerin butik haline getirilmiş ön cepheleriyle müthiş güzel. Rengarenk giysileriyle, özel makyajlarıyla yüzlerce kimonolu kadının da kalabalıklara karıştığı bu ortamda kendimizi eski Samuray filmlerindeki figüranlar gibi hissediyoruz. Neredeyse zamanın durduğuna inanacağız. Kimonolu kadınları durdurup, her biri sanat eseri gibi olan giysilerini fotoğraflayabilmek için izin istiyoruz. Çok kibarlar ve turistlerin ilgisine alışmışlar. Birlikte fotoğraf çektirmeye de kolayca izin veriyorlar. Hemen gülüşüp elleriyle zafer işareti yapıyorlar.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 9
Arashiyama bambu ormanında kimonolu ve maskeli kızlarla

Ama samuraylar nerede? Onlarında giysileri çok özel, rütbelerine ve dönemlerine göre değişiyor. Biz Kyoto’daki çok istediğimiz halde Samuray müzesine gidemedik. Samurayları göremedik. Ama butiklerde gördük. Mağazalarda da mutlaka bir samuray giysili cansız mankenler vardı, çok heybetli ve ürkütücü, kılıçlarının yakınında bulunmamalı. Samurayların folklorik bebekleri de muhteşem. Japonlar hem kadın hem de erkek folklorik bebekleri o kadar ince detaylarla yapmışlar ki gerçekten bayıldım, koleksiyonuma birer bebek ekledim. Minik butiklerde el sanatlarının en güzel ve temiz örnekleri, yelpazelerin bin bir çeşidi, kimonolar, Samuray kılıçları her şey var. Her şey çok hoş, çok itinayla yapılmış ve sunumları çok güzel.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 10
Eski Kyoto'da yelpaze satan bir butik.

Sokaklarda mutlu mutlu dolaşırken sabahtan beri çiseleyen yağmur inanılmaz hızlandı ve sonunda kovayla dökülürcesine boşaldı. Öyle bir yağmura yakalandık ki, sırılsıklam ıslandık. Ne şemsiyeler yağmuru engelleyebildi ne de ayakkabılar akan derelere dayanabildi. Üstelik o canım sokaklarda dolaşan herkes şemsiyelerini açıverince, şemsiyeler dışında bir şey göremez olduk. İşin tadı kaçmıştı, üşümeye de başlayınca otobüse zor yetiştik. Kyoto’dan hızlı tren Shinkansen ile Hiroşima’ya ve Miyajima adasına gidiyoruz. Hiroşima’yı iki hafta önce yazmıştım. Okumak isterseniz link ilişikte.

Haftaya Japonya’nın milli sembolü Fuji dağı ve Tokyo’da buluşmak üzere.

MİYAJİMA ADASI

Sadece Hiroşima’ya değil, Japonya’ya gelen herkesin görmek istediği bir ada Miyajima adası. Ortam her zamanki gibi yemyeşil, tertemiz, sakin ve sessiz. Feribottayken bizi karşılayan kumsaldaki 16 metre yüksekliğindeki tapınak kapısı, Torii, çok ilginç. Shinto tapınaklarında bu dünyadan kutsal dünyaya geçişi temsil ediyor. 1875 yılında yapılmış. Kapı denizdeki gel git hareketine bağlı olarak sabahları kumsalda kalıyor, öğleden sonra suların içinde. Kapı, UNESCO Dünya Mirası listesinde.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 12
Miyajima adasındaki Torii, öte dünyaya geçiş kapısı, suların çekildiği saatlerde kapının yanına gidilebilir, hatta öte dünyaya da geçilebilir.

Adadaki Itsukushima Tapınağı da çok ünlü. Tüm adayı ruhani bir ada haline getirmiş bu tapınak. İlk yapılışı 593 yılı. Birçok binadan oluşan bir yapı. İlginç bir tören izledik. Sadece erkeklerin yer aldığı, müzisyen kadrosunun çok geniş olduğu, geleneksel giysiler, müzik ve dansla sunulan bir törendi. Adada yapılabilecek şeyler arasında 500 metre yükseklikteki tepeye tırmanarak etrafı seyretmek, Senjokakubin hasır köşküne çıkmak, sahildeki insanlara çok alışık ceylanları beslemek, bir lokanta veya bir çayhanede oturup geleni geçeni izlemek sayılabilir. Bolca şekerleme satan butiklerin olduğu ada maalesef trafiğe kapalı değil.

HAKONE VE ASHİNOKO GÖLÜ

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 13
Ashinoko Gölü önündeki tur teknesi

Ashinoko Gölü ve Owakudani bölgesini görmek üzere Hakone’deyiz. Hakone Japonya’nın termal bölgelerinden biri. Sabahın erken saatlerinde yola koyuluyoruz. Owakudani vadisine gideceğiz ama öncesinde Ashinoko gölünde tek yönlü bir tur yapacağız. Göl, bir volkan çukuru, 3000 yıl önce volkan patlaması ya da çökmesi sonucu oluşmuş. Suyu buz gibiydi. Gemi ilginç bir tur gemisi. Geniş, rahat, süslü. Hava uygun olduğunda Fuji dağı çok güzel görünüyormuş ama Fuji biraz nazlı. Canı isterse görünüyor istemezse her zaman tepesinde olan karları üfürüp kendini görünmez kılıveriyor. Gölde tıpkı Miyajima adasında olduğu gibi ayakları suyun içinde kırmızı bir Shinto tapınağı kapısı olan torii, var. Kapı, gölün karanlık mavi sularına, arkadaki yemyeşil ormanlarla kaplı dağlara ve Fuji’nin bembeyaz tepesine inat, kıpkırmızı rengiyle ortama ısı saçıyor.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 14
Ashinoko Gölü önündeki Torii, arkada kutsal Fuji ve yemyeşil bir doğa

Gemiden indikten sonra Owakudani vadisine gitmek için göl kıyısındaki Togendai istasyonundan 10’ar kişilik kabinleri olan teleferiğe biniyoruz. Keyifli ve bol bol manzara seyredilebiliyor. Önceleri yemyeşil bir bölgede ilerlerken birden Owakudani vadisine giriyoruz ve teraslar şeklinde kesilmiş bir kükürt ocaklarıyla karşılaşıyoruz. Zaten havadaki kesif kükürt kokusunu hissetmemek imkânsız.

Tapınaklar ve kimonolu kadınlar şehri: KYOTO - Resim : 15
Owakudani'de sülfürlü suda kaynatılan ve kapkara olan yumurtaların heykelini bile yapmışlar.

Vadi, volkanik Hakone dağının 3000 yıl önce patlamasının ardından oluşmuş bir krater. Bölgedeki sıcak termal yeraltı sularının, sülfürün ve sıcak akan nehirlerin sebebi de bu. Minik krater müzesinde dağın patlamasının ardından yüzeydeki oluşumlar, yer kabuğundaki değişimler hem çok pedagojik bir biçimde anlatılıyor hem de bulunan taşlar, kaya katmanları tanıtılıyor. Tabii hediyelik eşya ve yiyecek satan birçok butik ve kahvehane de var. Bir Japon inanışına göre sülfürde kaynatılıp kabuğu kapkara olan yumurtalardan yiyenin ömrü 7 yıl uzarmış, biz de afiyetle yedik.

Japonya