Tarife dışı bariyerlere karşı hakkımızı arayalım
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yaptığı Gümrük Birliği anlaşmasından gelen haklarını hatırlatan PAGÇEV Başkanı Eroğlu hem geri dönüşüm hem de vize konusunda ricacı diplomasiden çıkıp hak talep eden pozisyona geçilmesini önerdi.
Avrupa Birliği (AB) teknolojide geri kalan sanayisini yeniden rekabetçi kılabilmek için tarife dışı engellerle sınırlarını koruma altına alıyor. Özellikle plastik sektöründe Avrupa önce yüzde 30 geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmeyen hiçbir ürünü kabul etmeyeceğini karara bağladı. Ardından bu yüzde 30'luk kısmın Avrupa menşeli malzemeden olması şartını getirdi. Ayrıca Avrupa'daki geri dönüşümcülerin baskısıyla atık ihracatını yasaklama yoluna gidiyor. Bu durumun sakıncalarını gören Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye'nin ihracatının en az 70 milyar dolarlık kısmının bu kararlardan etkileneceğini ifade etti. Hollanda'nın Amsterdam şehrinde düzenlenen Avrupa Plastik Geri Dönüşüm Fuarı'nda gelişmeleri yerinde izlemek için bizi de davet eden Eroğlu, burada sorularımızı yanıtladı.
AVRUPA DÜMEN PEŞİNDE
Avrupa'nın Türkiye'ye göndermek istemediği atığın aslında Türkiye'ye ait olduğunu kaydeden Eroğlu, Türkiye'den yapılan ihracatın yarısının AB ülkelerine olduğundan hareketle aslında giden malların ambalajının Türk malı olduğuna dikkat çekti ve ekledi: "Normalde araba parçalarından ambalaja kadar Türkiye'nin ürettiği plastik toplamı aslında 11 milyon tona yakın. Peki bu kadar plastik üretiyorken neden sadece 1.5 milyon tonunu geri toplayabiliyoruz? Bunun cevabı da ihracat. Türkiye aynı zamanda plastik mamulünde en büyük ihracatçılardan biri. Plastik şişe, plastik araba tamponu, plastikten buzdolabı parçaları, diğer beyaz eşyalar, aklınıza ne gelirse. Biz bunları burada üretiyoruz ama ihracat olarak yurt dışına gidiyor. Bizim bu ihracat olarak gönderdiğimiz plastiği geri dönüştürmek için Türkiye'ye tekrar ithal etmemiz gerekiyor. Ancak burada Avrupalı şirketlerin ciddi bir şekilde yolu kapatma gayretleri var. Kendi gönderdiğimiz malın hurdasını bize geri göndermemek için çeşitli teknik engeller çıkarıp kapıyı kapatmaya çalışıyorlar. Çünkü artık atık altın değerinde. Televizyonda 'Avrupa'nın çöpü Türkiye'ye geliyor' diyorlar ya, o çöp zaten bizim, üreten biziz. İhracat olduğu sürece Türkiye'nin dışarıdan atık ithal etmesi lazım."
ANLAŞMAMIZ VAR AMA…
Türkiye'nin AB ile imzaladığı Ankara Anlaşmasına dikkat çeken Eroğlu, "Bu anlaşmaya istinaden de Gümrük Birliği yapılmış. Gümrük Birliğinin içinde şartlardan bazıları o kadar net ki... Mesela 9’uncu maddede 'sen bana teknik engel çıkarmayacaksın' yazıyor. Ama bize çıkardıkları maalesef hep teknik engel. Tamam, sen Çin'e engel çıkarabilirsin de benim seninle anlaşmam var ve senin bu anlaşmaya uyman lazım. Ankara Anlaşması altında, Gümrük Birliği Anlaşması'nın teknik engel çıkarmamayla ilgili 9’uncu maddesini bizim bürokratlar iyi savunmalı. Geri dönüşüm konusunda rekabetçiliğini kaybetmeye başlayan Avrupa ülkeleri Türkiye'yi ciddi bir şekilde hedefe alıyorlar." dedi.
Bu yıl Amsterdam'da yapılan Avrupa Plastik Geri Dönüşüm Fuarı'na Türkiye'den 35 firma katıldı. Toplam katılımcı firmaların yüzde 10'unu Türkiye'nin oluşturduğunu ifade eden PAGÇEV Başkanı Yavuz Eroğlu, geri dönüşüm sektöründe Türkiye'nin payının hızla arttığına ve çok önemli bir noktaya yükseldiğini not etti. Türkiye'nin granül hale gelmiş geri dönüşüm kapasitesinin 1.5 milyon tona ulaştığı bilgisini veren Eroğlu, tüm engellemelere rağmen Türkiye'nin hem geri dönüşümde hem de bu işin teknolojisinde çok hızlı bir şekilde yükseldiğini ve Avrupa'da ikinci sıraya yükseldiklerini aktardı.
SKDM'DEN DAHA KRİTİK
Sınırda karbon düzenlemesi mekanizması (SKDM) şu sıra Türk sanayicisinin gündeminde. Ülke genelinde konferanslar yapılıyor. Yavuz Eroğlu'na bu konuyu sorduğumuzda, sadece plastik sektörü açısından değil bütün sektörleri kapsayan geri dönüştürülmüş malzemenin yüzde 30'unun Avrupa menşeli atıklardan oluşturulması kararının, SKDM'den çok daha kritik bir konu olduğunu çünkü SKDM kapsamında belli bir ceza ödeyip ürün ihraç edilebilirken burada kesinlikle ürünün Avrupa sınırlarına sokulmaması durumunun söz konusu olacağını vurguladı.
NEREYE KADAR ENGELLEYECEKSİN?
"Bizi engellemeye çalışmak yerine gelin Türkiye'de bu işi ortak yapalım. Yeşil dönüşümün Türkiye'de kalitesini arttıralım, geri dönüşüm miktarlarını iyileştirelim." çağrısı yapan PAGÇEV Başkanı Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de bunun altyapısı var, teknoloji var, üretim var, hepsi var. Geri dönüşüm için Türkiye'nin özel destek programı da var. Bizimle savaşarak bir şey elde edemezsiniz çünkü Avrupa'nın toplam ticaret hacmi 1.5 trilyon avro ve bu ticaret hacminin sıralaması ABD, Çin, İsviçre, İngiltere ve Türkiye diye gidiyor. Avrupa'da en çok konuşulan konulardan biri tedarik güvenliği. Peki sen Çin'le çalışmak istiyor musun? Hayır. İsviçre sana tedarik yapabilir mi? Hayır. İngiltere yapabilir mi? Hayır. Amerika yapabilir mi? Pahalı kalır. Zaten bir tek Türkiye kalıyor. Avrupalılar her ne kadar 'atıklar Türkiye'ye gitmesin, öyle olursa buradaki sektör biter' dese de bu durum Avrupa'nın genel menfaatine de uymuyor. Türkiye'yi de kapatmaya çalışırsan sen kendi maliyetlerini yükselteceksin. Sizin bütün yaptığınız korumacılığın hiçbiri kalıcı çözüm değil, hepsi pansuman. Avrupa gibi pahalı bir mekanda, inovasyonu yükseltmen, katma değerli bir şey yapman lazım. Bunu yapmadığın sürece Çin'i engellemeyi, Türkiye'yi engellemeyi nereye kadar yapacaksın?"
‘MAKİNEN GELİYOR SEN GELEMİYORSUN!’
Türkiye'deki sanayicilerin son dönemde yaşadığı en büyük problemlerden biri haline gelen vize konusuna dikkat çeken PAGÇEV Başkanı Eroğlu, burada 'rica eder' pozisyonda olmaktan çok büyük rahatsızlık duyduklarını belirtti. "Vize meselesinde 'bize niye vize verilmiyor, bize az veriliyor' şeklinde sanki hep rica eder pozisyondayız. Halbuki bizim anlaşmamız var. Ticaret Bakanlığı'nın vize meselesinde söylem tonu yanlış. Sen Avrupa olarak benimle anlaşma imzaladın mı? O zaman sen bunu bana yapmak zorundasın, ya da bunu iptal et..." diyen Eroğlu, "Bu anlaşmada Hollanda Kraliçesinin imzası var mı, var. Sen buna uyuyor musun, uymuyor musun? Bizim buradaki tonumuz bence çok kibar. Bizim çok daha net olmamız lazım. Fuarda İtalyan alıcı diyor ki, makinen geliyor sen gelemiyorsun buraya. Siz böyle bir ülkeden makine almışsınız, makinesi geliyor ama adam kendi kurmaya gelemiyor, servis istersen gelemiyor, ne zaman geleceği belli değil. ‘Vize alırsam o zaman gelirim’ diyor. Anlaşmamız varsa sen bu anlaşmaya istinaden bize bu işi vermek durumundasın. O zaman anlaşmayı kaldıralım. Hem anlaşıyoruz hem ricacı oluyoruz kapında." ifadelerini kullandı.