22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarihi bina böyle ayağa kaldırıldı

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Arif Doğan, 1995-1998 yılları arasında binada yaptıkları tadilatı anlattı

Tarihi bina böyle ayağa kaldırıldı
A+ A-
ERCAN DOLAPÇI

Bugün Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan Arif Doğan, Aydınlık binasının ilk günlerinde fedakârca çalışanlardan birisi. Karda kışta “bana mısın” demeden, gece gündüz çalışan inşaat ekibinin idari işlerini 1998 yılı Ocak ayına kadar sürdürdü. Ekip,1995 yılında başlayan çalışmayı aralıksız 5 yıl oda oda, kat kat yaparak İşçi/Vatan Partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal’a orijinal haliyle teslim etti. Arif Doğan bu çalışmalar sırasında uğradığı bombalı saldırıda yaralandı, bir defasında da yanlışlıkla gözaltına alındı. Ancak bu onu yıldırmadı. Daha bir şevkle işe koyuldu ve zorlukları aştı. Arkadaşlarına da örnek oldu. Arif Doğan o günleri Aydınlık’a anlattı:

‘ÜZERİMİZE KAR YAĞDI’

“1995 yılı mayıs ayında, İşçi Partisi İstanbul İl Başkanı Turhan Özlü ve bir heyet, Deva Çıkmazındaki binamızın avukatı bir hanımefendi ile Sirkeci’de bulunan bürosunda görüştü. Boş bir dairenin olduğunu ve bu daireyi verebileceklerini söyleyince, avukat hanım orasının harabe ve yıkık dökük olduğunu belirtti. Turhan Özlü binanın tamirat ve tadilatını üstleneceğimizi söyledi. Böylece karşılıklı anlaşıldı ve ay sonunda tadilat işine başladık.

Akşam saatlerinde, binanın hem terasının hem de boş dairelerinin tinercilerin ve madde bağımlılarının meskenine dönüştüğünü gördük. İlk işimiz, dış kapıyı bir zincir ve asma kilitle kilitleyip kontrol altına almak oldu. 6 veya 7 daire doluydu, tadilat yapacak toplu paramız da yoktu. Parça parça bağışlarla bu işe kolları sıvadık.

Kırılması ve dökülmesi gereken yerleri orjinaline uygun şekilde yeniledik. Bir dairenin tadilatını kabaca bitirdik ve ekibi oraya yerleştirdik. Arkadaşlarımız orada yatıp kalkmaya başladılar. İlk ekibimiz Halil Alkan, Erkan Kaya, Arif Doğan, Volkan Şengül, Mimar Orhan Şenoğlu’dan oluşuyordu... Daha sonraki zamanlarda ise Çetin Çağlayan ve Arif Yılmaz da görev aldı.

Hiç unutmam, bir iki dairenin tadilatını bitirmiştik, mevsim kıştı, gecenin ilerleyen saatlerine kadar yıkım ve moloz çuvallama işi vardı. İşimiz bitince bir odanın penceresine naylon çakarak orada yattık. Sabaha doğru rüzgâr naylon pencereyi yırtmış ve içeriye kar dolmuş. Tabi üzerimizi yorgan gibi sarmış. Donuyoruz… Her taraf bembeyazdı. Bunu fark edince hemen kalkıp pencereyi tekrar tamir ettik. Artık bir daha uyuyamadık. Sabah da olmuştu. Erkenden çorbacıya gidip bir güzel karnımızı doyurduk ve böylece ısındık. Unutulmaz bir geceydi.

Tarihi bina böyle ayağa kaldırıldı - Resim : 1

BİNAMIZA BOMBALI SALDIRI

Bir sene içinde 4 veya 5 daire elimize geçince, yıkım ve tadilat alanını daha da büyüttük. Yüzlerce çuval moloz birkaç günde birikiyor, Beyoğlu ve İstiklal Caddesine araç girişleri yasak olduğu için gece 22.00’de kamyonlarla taşınabiliyordu. Molozları İstanbul il örgütümüzün gençleri ve üyelerinin katılımıyla sabah 05.00’e kadar kamyona taşıyorduk. İl yönetimi, üyelerine her gece ayrı görev vererek moloz taşıma işinde çalıştırdı. Tam bir seferberlikti.

Tadilatı biten bir daireyi de İstanbul il örgütümüze tahsis ettik. Bir yandan da partinin yaptığı eylemlere katılıyorduk. 2. Abdülhamit ile ilgili bir protestoya katılmıştık. Ondan dolayı olacak İstanbul il binasının kapısına bomba konmuştu. 7 Mart 1996 günü ben parti binasında kalıyorum. 23.00 sularında santral telefonumuz çaldı. Ben telefonun ahizesini kaldırır kaldırmaz daire kapısının girişine bırakılan bomba patladı. Orada vücudumun çeşitli yerlerinden yaralandım. Binamızın orta koridorları ve birçok camlar kırıldı. Eşyalarımız hasar gördü. O gece İstanbul’un dört bir yanından üyelerimiz il binasına gelerek bize destek verdi ve çalışmalara dört elle sarıldı.

İnşaat ekibimizin başında bulunan Halil Alkan ve İl Başkanımız Turhan Özlü ile birlikte çalışmalara bazen ara verip, bağış çalışması yapıyorduk. Daha sonra bu bağışlarla en öncelikli yapılması gereken yerlere malzeme alıp yapıyorduk. Toplu para bulma şansımız yoktu. Parça parça bağışlarla yaptık burayı.

Tarihi bina böyle ayağa kaldırıldı - Resim : 2
Arif Doğan

PERİNÇEK’İN DESTEĞİ

Yine bir gün Genel Başkanımız Doğu Perinçek ve İstanbul’daki bütün yönetici ve üyeler binaya gelerek moloz taşıma işine yardım ettiler. Partili tersanecilerin gece çalışma mesaisi, partili sıvacı, demirci, boyacı, duvarcı, marangoz, kaynakçı gibi arkadaşların bağış ve katkıları unutulmaz. Kim ne biliyorsa gelip yardım ediyor ya da para bağışında bulunuyordu. Çalışmalarımız 1997 yılının ilk çeyreğinde bitti ve ortaya güzel bir bina çıktı. Çok keyifliydi. Yaptıkça mutlu oluyor ve daha bir şevkle çalışmaya devam ediyorduk.

Partimizden sonra Aydınlık taşındı. 2000 yılından sonra da üst katlarda Ulusal Kanal kuruldu. O heyecanlı günler unutulmaz. 1997’nin sonlarına doğru tertemiz, kontrol altına alınarak gönül rahatlığıyla herkesin girip çıktığı bir yer haline geldi. 2000 yılına kadar çalışma ve tadilatlar devam etti. 2000 yılında Hüseyin Mert ve onlarca arkadaş daha çalışmalara katıldı. Tadilatta duvarlar, ahşap mobilyalar başta olmak üzere orijinaline uygun olarak yapıldı.

Unutamadığımız bir iki olayı daha anlatmak istiyorum: Bir gün yurt dışından gelen Genel Başkanımız Doğu Perinçek beni yanına çağırarak “Bu parayı al ve arkadaşlarınızın karnını iyi doyur. Bu parayı başka bir şeye de harcama. Sadece yemek işinde harcayacaksın. Kimseye de söyleme” dedi. Ben bu parayı yemek işinde kullandım. Arkadaşlara durumu anlatmamıştım. Onlar da benim bol harcamama şaşırmışlardı. Ama bazen sıkışınca bu parayla yine malzeme almak zorunda kalmıştık. Başkanımız bunu duyunca çok kızdı, “Ben bunu sağlıklı beslenesiniz diye verdim, inşaat malzemesi alasınız diye değil” dedi.

Bir gün de alt katta misafirleriyle balkonda kahvaltı yapan gazino sahibinin masasına kazayla 3. kattan moloz düşürdük. Beyazsaray Gazinosunun sahibi bunu görünce çok kızdı ve tabancasını eline alarak üst kata çıkarak bize çıkıştı. “Siz benim başıma bela mısınız ya” dedi. Adamı zor sakinleştirdik. Sonra yumuşatıp geri gönderdik. Ne hoş günlerdi… Bir zaman sonra o da burayı boşaltmıştı. Orayı da kendimize kattık.”

DÖNER EKMEKLERLE GÖZALTI

Arif Doğan’ın ilginç bir anısı daha var. Onu anlatırken gülmekten kendimizi alamadık. Aziz Nesinlik olayı kendisinden dinleyelim: “1996'nın yaz aylarıydı. Biz inşaatın çalışmasını sürdürüyoruz. Acelemiz de var. Bazı arkadaşlar işini bitirip gidecek… Bir Almancı vatandaşımız bizi ziyarete gelmişti. Ekibimize yemek ısmarlayacağını söyledi. Biz, 'Vakit yok, siz para verin ekmek arası döner alalım.” dedik. Ben gittim. 25 yarım ekmek döner yaptırdım, getireceğim. O sırada da caddede memur eylemi varmış. Etrafı polis sarmış. Arbede yaşandı ve polis gözaltılara başladı. O sırada beni de gözaltına aldılar. Her ne kadar Partiye yemek götürdüğümü söylesem de polisler dinlemedi. Belediye otobüsüne yaka paça bindirdiler ve Gayrettepe'ye götürürler. Elimdeki ekmekleri bırakmıyorum. Polis merkezinde ekmeklerin içine tek tek baktılar. Ondan sonra beni de büyük bir nezarethaneye attılar. Bizim arkadaşlar da oradaymış. Mustafa Erdoğan, İsmet Öğütücü gibi birçok arkadaşımızı da gözaltına almışlar. Beni görünce onlar da şaşırdı. 'Sen nasıl girdin. Bize nasıl yemek getirdin' diye sevinerek soruyorlar. Ne diyeceğimi şaşırdım. Olayı anlattım. Açlarmış. Yemekleri alıp bir güzel yemeğe başladılar.

“Gözaltına alınan bazı sol gruplar, nezarethanede yemek yememe boykotu başlatmışlar. Bizim bundan haberimiz yok. Biz habire döner ekmekleri yiyoruz. Bizim bu halimizi görünce 'İşçi Partiler açlık grevi kırıcılığı yapıyor' diye kızmaya ve söylenmeye başladılar…

“O değil, o gün arkadaşlarımız döner ekmekten oldular. Ben en çok ona yandım. Arkadaşlarım yazık aç aç beni beklemiş. Ben ise ancak üç gün sonra serbest kalabildim.”

Tarihi bina böyle ayağa kaldırıldı - Resim : 3

GÖREV VAKFI HESAP BİLGİLERİ:

Hesap adı: İletişim Gönüllüleri ve Görevlileri Vakfı

TL Hesabı:

Hesap Numarası: 0015 8007 304787529

İban numarası: TR78 0001 5001 5800 7304 7875 29

Euro Hesabı: TR50 0001 5001 5804 8016 2613 03 €

Dolar Hesabı: TR55 0001 5001 5804 8016 2613 10 $

Vakıf Bank Beyoğlu Şubesi

Vatan Partisi deva çıkmazı tarihi bina kampanya