Ekranlarda ne halkın ekonomisi, ne emekli ne de asgari ücretli var!
Siyaset bilimciler, ekranlarda gündeme getirilen yapay konular sebebiyle halkın sorunlarının ele alınmadığını belirtiyor. Uzmanlara göre ekonomik sorunlar perdeleniyor
Diamont Tema isimli youtuber’in açtığı “Hz. Ayşe’nin evlilik yaşı” konusu, gazeteci Yılmaz Özdil ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında “bidon kafa” atışması, Bodrum Mandarin otelde iki ünlü iş insanının yumruklaşmasıyla ortaya çıkan sosyetik kavga, Yunan adalarına tatile kaç kişi gitti, gidemedi meselesi, annesi Eylem Tok tarafından yurt dışına kaçırılan T.C. olayı ve muhalif yayın organlarının gündemden düşürmediği Sinan Ateş cinayeti...
Televizyonların akşam programlarını süsleyen, gazete sayfalarında toplumun gündemini meşgul eden başlıklardan bazıları böyle. Bunların neden ve kimler tarafından toplumun önüne getirildiğini, insanların esas sorunlarının ne olduğunu siyaset bilimcilerle konuştuk. Dr. Nurettin Kalkan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman kazanması lazım” derken, Prof. Dr. İpek Özkal Sayan da birtakım haberlerle kamuoyunun meşgul edildiğini vurgulayarak, toplumun gerçek gündemi olan ekonomik ağır koşulları anlattı.
‘TOPLUMU TEMSİL ETMEYEN X’DE KONUŞULUYOR’
Belirtilen başlıkların toplumda tartışılıp tartışılmadığının tam olarak ölçülemediğini, daha çok sosyal medya platformu X’de (Twitter) tartışıldığını söyleyen Dr. Nurettin Kalkan, “Twitter’ın Türk toplumunu temsil etme oranı geçen yıl yüzde 21 olarak tespit edildi. Toplumun büyük bir kısmı Twitter’da temsil edilmiyor. Çok etkileşim alan haberlerin toplumda da aynı oranda karşılık bulduğunu söylemek doğru bir yorum olmaz.” dedi.
‘İNSANLAR ANTİPOLİTİKLEŞTİ’
Bu başlıkların gündeme gelmesinin birkaç temel sebebi olabileceğine işaret eden Kalkan, o nedenleri şöyle sıraladı:
“Birincisi, özellikle 2023 seçimlerinden sonra Türkiye’deki insanlar antipolitikleşti. Bu antipolitikleşme, 31 Mart seçimleri gösterdi ki iktidar seçmeninde daha fazla oluşmuş. Sebebi de 2023 seçimlerinde ekonominin çok düzelmemesi. Türkiye’de uzunca bir süredir vatandaşın problemini çözemeyen bir iktidar var. Buna mukabil, iktidarı sandıkta alaşağı edemeyen bir muhalefet var. Bu çözümsüzlüğün uzun sürmesi de insanları antipolitikleştiriyor. Çözümsüzlük ister istemez insanları gerçek sorunlardan kaçmaya zorluyor. Bu da tehlikeli süreçlere kapı aralar. Tabii bu ümit kesme hali ister istemez insanları farklı mecralara, farklı gündemlere yönlendirebiliyor. Diğer bir sebebi yaz dönemindeyiz malum. Yaz döneminde insanlar politikadan her zaman uzaklaşır.”
‘İKTİDARIN DİKKATLERİNİ BAŞKA YÖNE ÇEKMESİ LAZIM’
Bu tür tartışmaların hükümete yakın televizyon ve gazetelerde sıkça görüldüğünü de yorumlayan Dr. Kalkan, şu değerlendirmede bulundu:
“Sayın Erdoğan zaman kazanmak, erken seçim tartışmalarının önünü kapamak istiyor. Çünkü Erdoğan’a zaman lazım. Türkiye’de bu mevcut siyasi aktörlerle bir yeni anayasa yapılma ihtimali, onların aynı masa etrafında uzlaşmaları çok düşük. Yeni anayasa tartışmaları da Erdoğan’a zaman kazandırmanın bir kılıfı. Yapay gündemleri de böyle değerlendirebiliriz. Çünkü iktidarın zaman kazanması ve olabildiğince insanları ekonomik meselelerden başka tarafa dikkatlerini çekmesi lazım.”
Siyasi tarafların her konuyu politikleştirerek toplumu kutuplaştırdığının da altını çizen Kalkan, bunun çok tehlikeli bir sürece gideceğine işaret etti.
‘EN BÜYÜK PROBLEM YÜKSEK ENFLASYON’
Türkiye’nin ekonomik bir dar boğazdan geçtiğini söyleyen Prof. Dr. İpek Özkal Sayan ise toplumun gerçek gündemini verilerle ortaya koydu:
“Emekliler 10 bin, Asgari ücretliler 17 bin lira alıyorlar ki bu açlık sınırının oldukça aşağısında. Mayıs ayı açlık sınırı 18 bin 969 lira olarak, yoksulluk da 61 bin 789 lira olarak belirlendi. Şimdi insanlar böyle zorluklarla uğraşırken AK Parti’nin ‘sivil anayasa’yı gündeme getirmesiyle gündem meşgul edilmeye çalışıldı. Sonra Türkiye’nin gündemi normalleşme üstünden bir süre tartışıldı. Ve sıralanan pek çok başlık. Türkiye’nin aslında en büyük problemi şu anda yüksek enflasyon. Kendileri yüzde 70 dese de aslında rakamlarının yüzde 121’lerde olduğunu biliyoruz.”
‘TASARRUF TEDBİRLERİ SONRASI 7 KAT ARTMIŞ’
Konuşulması gereken şeylerden birinin Mehmet Şimşek’in nisan ayında açıkladığı Kamuda Tasarruf Tedbirleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sayan, “Kamuda bırakın tasarrufu, harcamalarının arttığını görüyoruz.” diyerek şu çarpıcı verileri paylaştı:
“Temsil ve tanıtma giderleri Nisan’da 61 milyon 185 bin lirayken, Mayıs’ta 418 milyon civarında olmuş. Yani tasarruf tedbirleri açıklamasından sonra kamu ağırlama giderleri 7 kat artmış. Mesela toplu organizasyon hizmet alımı Nisan ayında 14 milyon 563 binmiş. Mayıs ayında 73 milyon 281 bin lira olmuş. Yine kırtasiye, 297 milyon 920 iken 458 milyona çıkmış. Bütün yük aslında kamuda çalışanların üzerine bindiriliyor. Yani göstermelik bir takım palyatif tedbirlerle ekonominin düzeleceğine insanlar inandırılmaya çalışılıyor.”
‘ŞİMŞEK DEVLETİ KARŞISINA ALIYOR’
Konuşulması gereken bir başka konunun da vergi meselesi olduğunu ifade eden Sayan, “Mehmet Şimşek, Sayın Cumhurbaşkanı’na sunuş yaptı. Bu çalışma basına sızdırıldı. Şimdilik Türkiye sessiz. Vergilendirmeyle birlikte aslında orta sınıfın çok daha fazla ezileceğini görüyoruz. Kira stopajları, engelli vatandaşların bindiği arabalardaki ayrıcalığın kaldırılacağı, yurt dışı çıkış harcının 150 liradan 3 bin liraya çıkarılacağı, mazot ve yem fiyatlarında KDV’nin artırılacağı, yargıda adalet...
Genel olarak baktığınız zaman Türkiye’nin genel problemleri bunlar aslında. Mehmet Şimşek neoliberal politikaların sıkı bir takipçisi. Her zaman kamuyu ve kamu personelini karşısına alan bir tavrı var. Yani kişinin kendini devletin karşısına konumlandırdığı bir ideolojik bakış açısı diyeyim. 1980’lerdeki, 1990’lardaki o özelleştirilme, kamunun kısıtlanması, kamu yatırımlarının azaltılması, kamu personelinin işten çıkarılması bakış açısının bir devamı niteliğinde ama Türkiye’nin problemleri çok yapısal problemler aslında.”
‘HÜKÜMET GERÇEK GÜNDEMDEN KAÇAMAZ’
“Bir taraftan kamuda genel müdürler pahalı lüks araçlara binmeye devam ediyor, vatandaş iyice kemerini sıkıyor, özellikle de emekliler ama gündem de çok farklı şeylerden ilerliyor. Daha magazinsel haberler bazen ön plana çıkabiliyor ama gündem değiştirerek ben hükümetin vatandaşı getirdiği durumdan kaçabileceğini zannetmiyorum. Zaten bunu 2024 yerel yönetim seçimlerinde vatandaş kırmızı kart göstererek hükümete gösterdi.
‘BİRTAKIM HABERLERLE KAMUOYU MEŞGUL EDİLİYOR’
“Sorunları kabul etmezseniz, siz sorunları üstünüze almayıp, palyatif, geçici birtakım çözümlerle onları pansuman etmeye çalışırsanız ve gündemi de değiştirirseniz o zaman 2028 seçimlerinde vatandaşın size artık tamam sen bu oyunda yoksun deme ihtimalinde göze almanız gerekiyor diye düşünüyorum. Birtakım haberlerle kamuoyu meşgul ediliyor diyelim ama aslında insanlar istedikleri kaynaklara, istedikleri yerden ulaşabilirler. O yüzden ben sadece bu haberlerle, gündem değişiklikleriyle bunların üstünün örtebileceğine inanmıyorum.”