21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Teo’lar kolay yetişmiyor

Ulusal Kanal Ana Haber Sunucusu, Aydınlıkçı, büyük mücadele insanı Teoman Alili’nin ardından söylenecek o kadar söz, yazılacak o kadar yazı, anlatılacak o kadar anı var ki… O’nu anlatmaya ciltlerce kitaplar yetmez. Aydınlıkçılar var oldukça Teoman Alililer yaşamaya devam edecek.

‘Teo’lar kolay yetişmiyor
A+ A-
ABDULLAH GÜRGÜN

Bugün gibi hatırlıyorum. Hasan Yalçın’ın 29 Ağustos 2002 tarihinde kalbimize gömüldüğünü yazar Erol Sever’den duymuştum. Çok üzülmüştük. Dilinden “Öyle devrimci kolay yetişir mi?” sözleri dökülmüştü. Hasan Yalçın, 24 saatini Türk devrimine adamış, bir saniyesini boş geçirmek istemeyen bir Aydınlıkçıydı. Varlığını Türk varlığına armağan edinceye dek çalıştı. 6 ay sonra da 10 Şubat 2003 tarihinde değerli arkadaşımız, Turan Dursun ödülü sahibi yazarımız, Erol Sever yoldaş oldu yıldızlara. O da tüm varlığını Aydınlık’a, Türk milletine armağan eden bir devrimciydi…

Ve daha nice arkadaşlarımız…

3 Mayıs’ı 4 Mayıs’a bağlayan gece de Ulusal Kanal Ana Haber Sunucusu Teoman Alili yoldaş oldu yıldızlara. Alili haberlere “Büyük Milletimiz” diye başlıyor, "Varlığımız Türk varlığına armağan olsun" sözleriyle noktalıyordu. Yaşamı boyunca bu sözlerinin ardında durdu.

Ulusal Kanal’dan duyurulan haberde Teoman Alili’nin özgeçmişi şöyle özetleniyordu:

“15 Şubat 1978'te İstanbul'da doğdu. İlkokulu Vatan İlkokulu'nda, ortaokul ve liseyi Rıfat Canayakın Lisesi'nde tamamladı. Lise yıllarında lisanslı basketbolcu olarak çeşitli takımlarda spor yaptı. Üniversite eğitimi için Makedonya Kiril Metodi Üniversitesi Yüksek Basketbol Antrenörlüğü bölümüne girdi.

“Öğrencilik yılları zamanında aktif olarak Yugoslavya iç savaşını yaşadı, Yugoslavya'nın birliğini savunan gruplarla birlikte çalıştı. 2000 yılında Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. Aydınlık dergisinde dış haberler muhabirliği ve editörlüğü ile spor yazarlığı yaptı. 2000 yılından itibaren aynı zamanda Ulusal Kanal'da çalıştı. Muhabirliğin yanı sıra, dış haber editörlüğü, haber müdür yardımcılığı, haber müdürlüğü ve programcılık yaptı. Ergenekon kumpası döneminde gözaltına alındı ve Türk vatandaşı olmadığı gerekçesiyle sınır dışı edildi. Uzun süre yurt dışında yaşayan Teoman Alili Makedonya'da evlendi ve Türkiye'ye döndü.

“Yugoslavya Dersleri, Küresel Irkçılığın Kurbanları ve Balkan Hikayeleri isimli yayımlanmış üç kitabı olan Teoman Alili'nin Atatürk'ün Ata Yurdu Kocacık ve Adı Yasaklı Ülke isimli iki belgesel çalışması da bulunmaktadır. İyi derecede Rusça, İngilizce, Bulgarca, Arnavutça konuşmasının yanı sıra Balkan ülkelerinde konuşulan dil ve lehçelere de hakimdi.”

Teoman Alili ile Deva Çıkmazı’nın temel direklerinden ve herkesçe sevilen simalarından Devrim Küfteoğlu’nun odasında tanışmıştım. Güler yüzlü, iyimser, umutlu, yapıcı, kazanıcı, bilgili, birikimli, zeki, aydın, neşeli, şakacı, sevecen kişiliğiyle herkes tarafından seviliyordu. Herkesin “Teo”suydu.

Sosyal medya hesabından 17 Nisan'da yazdığı son mesajında ölümcül tehlikeyi gene şakaya vuruyordu:

"Eee pozitif olalım dedik ama Kovid’i kastetmemiştik. Mecburi izolasyon süreci başladı."

Ve on altı gün sonra acı haber geldi.

Nasıl kapmıştı virüsü? Bir anlık boş bulunma? Önlemsizlik? Başkalarının dikkatsizliği?

Virüs çıktığından beri uyarılıyoruz. Pek çok kez uyaranların da uyarılanların da dikkatsizlik ve sorumsuzluk örneklerine tanık oluyoruz.

Bir bebek, bir çocuk, bir insan, hele bir yurtsever, halksever, devrimci kolay mı yetişiyor?

Hem kendimizin hem başkalarının sağlığına dikkat ediyor muyuz? Kendimize ve başkalarına saygılı, sorumlu davranıyor muyuz? Teoman Alili’nin ölümü bizi ciddi düşündürmeli…

Peki ya onun güzel özelliklerini örnek alıyor muyuz?

Etrafımıza iyimserlik aşılıyor muyuz? Hep umutlu muyuz? Gerçek devrimciler olarak yaşayabiliyor muyuz? Her şeyimizle ve her zaman yapıcılığa, çözüme kilitli miyiz? Olaylara olumlu açıdan, çözüm açısından yaklaşabiliyor muyuz? Çevremize sevgi, umut yayabiliyor muyuz? Hoşgörülü, anlayışlı mıyız? Milletimize, ''Büyük Türk Milleti”, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun'' diyebiliyor muyuz?

Yurtseverlerin, halkseverlerin, devrimcilerin ne kendilerini ne de arkadaşlarını olur olmaz nedenlerle kaybetme lüksü vardır. Yaşadıkları sürece “Teo”larımızın kıymetini bilmek, eften püften nedenlerle kırmamak, darıltmamak zorunluluğumuz vardır. Varlığımızın Büyük Türk Milleti’ne armağan olması için dikkatli olma, çalışma görevi ve sorumluluğu da vardır.

Teoman Alili, görevi başında şehit oldu, varlığını Türk varlığına armağan etti, varlıklarını Türk varlığına armağan eden tüm diğer yıldızlarımıza yoldaş oldu.

Ulusal Kanal’ın, Aydınlık’ın, Görev Vakfı’nın, Vatan Partisi’nin, halkımızın, hepimizin başı sağ olsun.

Ulusal Kanal Teoman Alili aydınlıkçı Hasan Yalçın