Terör suçlarını görmediler
Van, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Muş barolarının açıklamaları tepki çekti. Barolar, Kavala ve Demirtaş'ın tutukluluğunu eleştirdi, terör örgütlerine sessiz kaldı, HDP kapatma davasına karşı çıktı, TSK'nın operasyonlarını 'çatışma ortamı' yaratmakla eleştirdi
Dünya İnsan Hakları Günü’nde Van, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Muş Barolarından tepki çeken açıklamalar geldi. Barolardan bazıları, TSK'nın terör örgütüne karşı yaptığı başarılı operasyonları hedef alarak, "Çatışma ortamında Kürt sorunun çözülebilmesi mümkün değildir.” açıklamasını yaptı. Van Barosu, HDP'nin kapatılması davasına ilişkin, “HDP’nin kapatılması girişimi, başta Kürtler olmak üzere Türkiye toplumunun önemli bir bölümünü katılım ve temsil mekanizmalarının dışına itecek, siyasal hakları kullanma imkanından yoksun bırakacaktır. Bu durum toplumsal barışa ve bir arada yaşama iradesine büyük zararlar verecektir.” denildi.
Muş Barosu, Muş Tabip Odası ile birlikte yaptığı açıklamada, "2021 yılında da seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran kayyım uygulamaları devam etmiş, seçme ve seçilme hakkına yönelik irade gaspından vazgeçilmemiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (AİHM)'nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında verdiği kararların uygulanmaması, özgürlük ve güvenlik hakkı açısından devam eden bir ihlali oluşturmakla birlikte Anayasanın amir hükümlerini hiçleştirmekten başkaca bir anlam taşımamaktadır." ifadelerini kullandı.
KAPATMA DAVASININ REDDEDİLMESİNİ İSTEDİLER
Diyarbakır Barosu da, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği ve Diyarbakır Tabip Odası ile yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: "AİHM’nin Demirtaş ve Kavala kararlarının gereği halen uygulanmamıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Aralık 2021 tarihinde açıkladığı Türkiye ile ilgili karar ve tavsiyeleri mutlaka uygulanmalıdır. Hukukun üstünlüğünü esas alan, insanlık onurunun öncelendiği genel bir adil yargı mekanizması işletilmelidir. Kürt meselesinin legal siyaset bağlamındaki temel muhataplarından HDP üzerindeki siyasi ve yargısal baskılar kaldırılmalı, siyasi faaliyette bulunma ve örgütlenme hakkının gereği olarak, HDP çatısında siyaset yaptığı için hapsedilen tüm kişiler serbest bırakılmalıdır. Özellikle Anayasa Mahkemesinin adeta Demokles’in kılıcı gibi her an kapatma kararı vereceği izleniminin giderilmesi adına mevcut kapatma davası reddedilmelidir.”
TERÖRE DEĞİL TERÖRLE MÜCADELEYE ELEŞTİRİ
Şanlıurfa Barosu da, Kavala ve terör hükümlüsü HDP'li Selahattin Demirtaş'ı gündeme aldı: “HDP’nin önceki dönem genel başkanı Selahattin Demirtaş 5 yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunmakta, AİHM kararına rağmen hala tahliye edilmemektedir. AİHM, Demirtaş ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde belirtilen ifade özgürlüğünün kısıtlandığına, özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine, serbest seçilme hakkı ihlaline, 18. Madde yönünden ihlale yani tutuklamanın hukuki değil siyasi olduğuna ve serbest bırakılması için gerekli tüm önlemlerin alınmasına karar vermesine rağmen hala tutukluluk hali devam etmektedir.
“Gezi Parkı davasında tek tutuklu olan Osman Kavala da yine AİHM kararına rağmen tahliye edilmemektedir. 2020 Mayıs ayında kesinleşen karara rağmen Osman Kavala hala tutuklu bulunmaktadır. AİHM’yi dahi tanımayan bir politika ile karşı karşıyayız. Kürt sorunu hala en önemli sorun olarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engel olarak devam etmektedir. Çatışma ortamında Kürt sorunun çözülebilmesi mümkün değildir. Hak savunucuları olarak bu sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesinden yanayız. Çatışmasızlık ortamının yaratılması ve toplumsa barışın sağlanabilmesi için herkesin üzerine düşen sorumlulukları ve yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir.”
'KÜRT SORUNU VAR'
Van Barosu ise Türkiye İnsan Hakları Vakfı Van Temsilciliği, Türk Tabipler Birliği Van/Hakkari Odası, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi ile birlikte şu açıklamayı yaptı:
"2021 yılında insan hakları örgütlerinin, dernek, vakıf, emek ve meslek örgütleri ile siyasi partilerin çok sayıda üye ve yöneticisi gözaltına alınmış, tutuklanmış, haklarında açılan davalar ile üzerlerinde baskı oluşturulmaya çalışılmıştır. Belediye eş başkanları, meclis üyeleri görevden alınmış, yerlerine kayyım atanmıştır. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri tutuklanmıştır. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin binalarına saldırılar olmuş, parti kapatma davaları açılmıştır. Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olarak varlığını korumaktadır.
HDP'YE KALKAN
“7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Özellikle son genel seçimlerde 6.5 milyon yurttaşın oyunu almış olan HDP’nin kapatılması girişimi, başta Kürtler olmak üzere Türkiye toplumunun önemli bir bölümünü katılım ve temsil mekanizmalarının dışına itecek, siyasal hakları kullanma imkanından yoksun bırakacaktır. Bu durum toplumsal barışa ve bir arada yaşama iradesine büyük zararlar verecek olması bakımından son derece kaygı verici bir gelişmedir. AİHM'nin Kavala ve Demirtaş kararlarının uygulanmaması nedeni ile 2 Aralık 2021 tarihli AK Bakanlar Komitesi kararı ile Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılması, ekonomik ve sosyal haklar ile ilgili yükümlülüklerden kaçmak için TÜİK’in başta enflasyon olmak üzere temel göstergelerde manipülasyon yapması, kara para ve yolsuzlukla mücadelede gerekli yükümlülüklerini yerine getirmeyen Türkiye’nin BM tarafından gri listeye alınması esasında insan hakları ihlallerinin ne denli arttığını da göstermektedir."