Teröristler mağara ve sığınaklara hapsoldu

TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın haberine göre, Türkiye’nin terörle mücadelesi yeni bir dönüm noktasında… Karakolların basıldığı, gruplar halinde sızmaların yapıldığı, sadece kırsalda değil ilçe ve kimi kent merkezlerinde dahi teröristlerin görüldüğü dönemler çoğumuzun hafızasında.

Ancak özellikle son 10 yılda terörle mücadelede ortaya konan irade çok ciddi sonuçlar doğurmakla kalmadı, terör örgütünün çöküşüne giden yolun da en önemli temeli oldu.

AĞRI’DAKİ OPERASYON KIRILMA NOKTALARINDAN BİRİ

Dün ajanslara düşen bir haber son dönemlerin en önemli terör operasyonlarından biriyle ilgiliydi… Kısaca hatırlatmak gerekirse, Eren-Kış Operasyonları kapsamında Ağrı İl Jandarma Komutanlığınca 100 metre uzunluğunda bir mağara tespit edildi.

Bölgede iş makinelerinin çalışabilmesi için 1,5 km yol yapıldı. 7 ekskavatör, 2 dozer, 2 rok makinesi ve teknik cihazlar bölgeye sevk edildi. Tüm hazırlıkların ardından operasyon için düğmeye basıldı ve aralarında sözde bölge sorumlusunun da bulunduğu 11 terörist ölü ele geçirildi.

Bu haber kendi başına çok önemli olmakla birlikte aslında puzzle’ın en önemli parçalarından biri olması adına değerli… Çünkü son dönemlerde duyduğumuz yurt içi terörle mücadele operasyonlarının neredeyse tamamı mağara, sığınak ve tünellere yoğunlaşıyor.

Peki, ne oldu da karakol basan, pusular atan, bölge halkını sindiren ve zorla istediğini yaptıran terör örgütü çareyi mağaralarda saklanmakta, sığınaklara inmekte buldu? Türkiye’nin terörle mücadelesini ve bölgeyi en iyi bilen isimlerden biri olan Emekli Tuğgeneral, İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahri Erenel’e hem bu soruyu hem de operasyonun ne anlama geldiğini soruldu…

PKK YILLAR SONRA YENİDEN MAĞARAYA DÖNDÜ

Ağrı’daki operasyonla ilgili net bir söylemle görüşlerini aktarmaya başlıyor Erenel… “Terör örgütünün bitirilmesi aşamasının en önemli işaretlerinden biri bu operasyon.” dedikten sonra bunun sebeplerini sıralıyor.

Elde edilen başarının Türkiye’nin terörle mücadelesinde seçilen yeni konseptin meyvesi olduğundan bahsediyor. Erenel’in burada dikkat çektiği iki temel durum var. Birincisi; güvenlik güçlerinin kendisine yönelik bir saldırı beklemeden direkt operasyonlara başlayan bir yaklaşım tarzı seçmesi. Diğeri ise operasyonların sadece yurt içinde değil Irak ve Suriye’nin de kuzeyini kapsayacak şekilde yapılması ve örgütün tüm bu bölgelerden baskılanması.

Fahri Erenel geçmiş yıllarda terör örgütünün ‘stratejik taarruz’ adını verdiği yöntemle pek çok yerde farklı unsurlarla saldırılar gerçekleştirdiğini anımsatıyor.

“Hendek olayları dönemi bu yaklaşımın tavan yaptığı zamandı” diyor ve “Şimdi bırakın taarruz etmeyi adım atacak halleri kalmadı. Şehirlerden kırsala döndüler. Orada da tutunamadılar. Gelinen nokta itibariyle mağara ve sığınaklara saklanmak zorunda kaldılar” görüşünü paylaşıyor.

BÖLGEDEN ALDIKLARI DESTEK YOK SEVİYESİNE DÜŞTÜ

PKK’nın kuruluş yıllarındaki felsefesine döndüğünü söylüyor Erenel… Bunu biraz daha açmasını istiyoruz ve o da anlatmaya devam ediyor:

“Örgüt ilk kurulduğunda kendisini kimsenin görmemesini istiyordu çünkü destek yoktu. Aradan geçen onca yılın ardından yine aynı noktaya geldiler. Eleman temin edemiyorlar. Bölge halkından destek görmüyorlar. Lojistik anlamda müthiş sıkıntıdalar.

Burada kısaca bazı temel noktaları anımsamak gerek… Hükümetlerin bölgeye yaptığı alt ve üst yapı yatırımları, yerel halk ile kurulan yeni diyalog, iş imkanlarının artması gibi etmenler çok değerli. Bölge insanı terörsüz geçen yılların kendileri için ne denli kritik bir kazanım olduğunu çok iyi gördü. Oradaki vatandaşlarımız PKK’nın en önemli sorun olduğunu anladı.

Devletin planlı çalışmalarıyla örgüt ile oradaki bazı sivil unsurların iletişimi kesildi. Aynı dönemde bölgedeki güvenlik unsurlarıyla yerel halk arasında güçlü bir bağ kuruldu. Geçmişte dağda ya da köy merkezinde kendini göstermekten geri durmayan teröristler bugün bölge halkından dahi köşe bucak kaçar oldu. Oradaki duyarlı vatandaşlarımız bu gibi durumları aynı anda güvenlik güçlerimize bildirmeye başladı. Çünkü seyahat özgürlüğünün, ticaret özgürlüğünün, anayasal hakların ne demek olduğunu bu dönemde çok net gördüler.

Tüm bunların yanı sıra istihbaratın artan gücü, mücadelede kullanılan askeri araçlarda sağlanan ilerleme, gelişen teknolojinin sağladığı diğer avantajlarla süreç bugüne geldi.

TEK AMAÇLARI ‘HAYATTA KALMAK’

Terör örgütü mensuplarının gelinen nokta itibariyle güvenlik güçlerinin ana güzergahlarından uzaklaştığı belirten Erenel, neden mağaraların seçildiği sorusunu da yanıtlıyor:

“Mağaralar hep sarp yerlerdedir… Merkezden uzaktadır. Yerel halk dahi sizi göremez. Yakalanan teröristlere dikkat ederseniz bir deri bir kemik olduklarını görürsünüz. Parayla dahi yiyecek temin edemeyecek noktaya geldiler. Baskıyla, korkuyla alamadıkları desteği parayla da alamayınca bazı sonuçlar kaçınılmaz oluyor.

Tabi tüm bunların yanında özellikle SİHA’larla düzenlenen nokta operasyonlara da dikkat çekmek gerek. ‘Lider kadro böyle kolay ortadan kaldırılıyorsa bizim de ölmemiz an meselesi’ düşüncesi hakim örgütün genelinde.

Eskiden görünüp güç gösteri yapan örgüt mensupları tüm iletişimi kesti. Şu an için tek ve en büyük amaçları hayatta kalabilmek. Tıpkı 80’li yıllarda oldukları pozisyondalar. Bu nedenle Ağrı’daki operasyon örgütün nasıl bir yok oluş sürecine girdiğini göstermesi açısından son derece değerli.”