‘Cumhuriyet’i hedef aldılar’
Sivas katliamı açıkça laik Cumhuriyeti ve devleti hedef aldı. Buna rağmen o dönemde iktidarda olan Çiller Hükümetinin, olaya yaklaşımı katliamın büyümesine neden oldu.
Otelde bulunan aydınlara yönelik sürdürülen ve 7,5 saat süren saldırıda hükümetin sessiz kalması saldırganlara cesaret verdi ve 33 aydınımız vahşice katledildi.
1993 yılında açılan davada, dört yıllık bir yargılama sonucu 28 Kasım 1997 günü 33 sanığa idam cezası verildi. Tertibin arkasındaki merkeze ise hiçbir zaman gidilmedi… Oysa her haliyle önceden planlı eylem olduğu çok netti.
FİRARİ SANIKLAR YARGILANIYOR
Madımak davası 1997'de sonuçlandığında birçok firari sanık vardı. Onlar yıllarca yakalanmadı. İdamın kalkması ve zaman aşımının yaklaşması nedeniyle üç firari sanık teslim oldu. Dava ile ilgili olarak Av. Nusret Senem’in görüşlerine başvurduk. Nusret Senem yıllarca süren davada, katliamda hayatını kaybedenlerin tamamının avukatlığını yaptı. Senem son dava ile ilgili olarak şunları aktardı: “Aslında dava yıllar önce sonuçlandı. Ama firari sanıklar vardı. Onlardan Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş ya teslim oldular ya da yakalandılar. Onlarla ilgili açılmış davadır devam eden bu dava. Ana davadan ayrılmış sanıklarla ilgili... ”
33 sanığın yargılandığı dava 146. Maddeden açılmış olmasına rağmen Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi kalkışmayı adi suç sayarak, kasten adam öldürme fiili olarak olayı nitelemiş ve o zamanki ceza kanununun 450. Maddesinden ceza vermişti.”
DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRDİK
Nusret Senem, Mehmet Cengiz, Barolar Birliği Başkanı Önder Sav ve çok sayıda avukat arkadaşlarıyla birlikte davada vekillik yaptıklarını hatırlattı: “Biz o zaman bu dosyayı temyiz ettik, Yargıtaya gittik. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, (Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı’ydı) bizim iddiamızı yerinde bularak bu davanın, Anayasanın temel ilkelerinden laiklik ilkesinin ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirildiğini ve anayasanın 146. Maddesinin ve anayasal sistemin ortadan kaldırılması anlamında ihlal edildiğini değerlendirerek 33 sanığa idam cezası vermişti.”
SİVAS’TA GİZLENDİĞİ ÖLÜNCE ORTAYA ÇIKTI
Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi eski kararında direnir. Dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gider. Kurul, avukatların iddiasını yine yerinde bulur. Ceza Genel Kurulu’nun kararına yerel mahkemenin direnme şansı yoktur. Yerel mahkeme kurulun kararına uyarak idam kararını verir. Sanıklar yıllarca cezaevinde yattı. Bu süreçte idam cezası kaldırıldı.
Av. Nusret Senem, o zamanki Refah Partili Belediye Başkan Temel Karamollaoğlu’nun belediye meclisi üyesi, Aziz Nesin’i itfaiye merdivenlerinden iterek linç edilmesini sağlamaya çalışırken görüntülenen Cafer Erçakmak’la ilgili olarak da “O kişinin yurt dışına gittiği söylendi ancak Sivas’ta gizlenmiş. Öldüğünde ortaya çıktı.” dedi. Senem’e; “Bu kalkışmanın gerçek faili kimdi?” diye soruyoruz: “9. Ceza Dairesinin ilamında olay cumhuriyetin temel niteliklerini ortadan kaldırma amacıyla bir kalkışma olarak nitelendi. Bizim iddiamız da oydu. Çünkü Atatürk’ün büstü parçalanmış, Sivas Kongresi'nin yapıldığı bina yakılmaya çalışılmış, camları kırılmış. ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak’ sloganları atılmış. Bu eylemi planlayanın da aslında Gladyo olduğu, kontrgerilla olduğu, eylemin planlanma şeklinden açıkça anlaşılıyordu.”
Sivas Katliamının firari sanıklarının yargılandığı dava hâlâ devam ediyor. 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam davada dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun dinlenmesi talebi reddedildi. Mahkeme, bir sonraki celseyi 14 Eylül’e erteledi. Bu davayı sorduğumuz Senem “Hâlâ devam eden ve firari sanıkların yargılandığı davada müdahillerinden birisinin avukatı, olayın Alevilere yönelik olduğunu belirterek savunma yapıyor. Külliyen yanlış. Bu bir kontrgerilla kalkışması ve Cumhuriyetin laiklik niteliğine karşı yapılmış bir isyan eylemidir. Netice olarak bunu Alevilere yönelik bir eylem olarak nitelemek tam bir mezhep kışkırtması tavrıdır. Bunu kınıyorum.” dedi.
GLADYO BAŞBAĞLAR'DA PKK’YI KULLANDI
Sivas katliamından 3 gün sonra Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde PKK katliam yaptı, 33 köylümüz yakılarak ve kurşuna dizilerek şehit edildi.
Erzincan'a 204 kilometre uzaklıkta bulunan Barasor Vadisi'nin en son köyü Başbağlar'a gelen PKK'lı 100 terörist, o sırada yatsı namazında bulunan köyün erkeklerini bir alanda topladı. Meydanda yaklaşık bir buçuk saat süren PKK propagandasının ardından, katiller seçtikleri erkekleri köye 100 metre uzaklıkta bir kavaklığa götürdü, 28 vatandaşımızı kurşuna dizdi. Köyde 214 haneyi, cami, okul ve halk evini kundakladı. Dört yurttaşımız da yakılan evlerde can verdi.
Baskın tipik ‘Süper NATO’ Gladyo eylemiydi. Sivas’ta gericiler, Başbağlar’da ise PKK kullanıldı. Amaç ‘Kırmızı Bölge’de derin bir çatlak açarak, Türkiye’yi çatlağın içine itmekti! Tıpkı Yugoslavya’da olduğu gibi…
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 2 Ağustos 2012’de Aydınlık’taki köşesinde Madımak ve Başbaşlar'ı ayırmaya kalkanları şöyle uyarıyor: “Madımak ve Başbağlar’da yarılan veya birleşen bilinç, aslında iki karşıt program, iki karşıt çözümü temsil eder. Türkiye’nin siyasal partileri ve toplulukları, Madımak ve Başbağlar’daki bölünmüş veya birleşik duruşlarıyla nasıl bir toplum kuracaklarını açıklarlar. Bu duruş, bir program ilanıdır. Yarılmış bilinçlerle devrim yapılmaz; ancak köle olunur. Halkı bölerek yapılan eylemlerden halkın bütününü kucaklayan çözümler çıkmaz.”