TGB Genel Başkanı Dilek Çınar: Yüzyıla ışık tutacak bir mitinge gidiyoruz

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında 6 Mart’ta Ankara’nın Tandoğan Meydanı’nda “Yükselen Kadın Yükselen Türkiye” mitingi düzenliyor. Mitingle ilgili ayrıntıların anlatıldığı basın açıklamasında CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür’ün yanında Türkiye Gençlik Birliği (TGB) temsilcisinin bulunması dikkat çekti. Açıklamadan mitinge TGB’nin de destek vereceğini anladık. CKD’nin Twitter’daki miting duyurusunu en çok TGB’li hesapların retweet etmesi ayrıca dikkat çekiciydi. TGB’nin “kadın mitingi”ne gösterdiği ilgiyi Genel Başkanı Dilek Çınar’la konuşmak istedik.

• Bu ilgi, TGB Genel Başkanı’nın kadın olmasından mı kaynaklanıyor?

TGB’nin sırtını yasladığı Türkiye’nin milli demokratik devrim mirasından kaynaklanıyor. “Yükselen Kadın Yükselen Türkiye” mitingi Cumhuriyet Kadınları Derneği önderliğinde yapılıyor. Ancak yalnızca CKD’nin değil TGB’nin de mitingidir. CKD Genel Başkanı Sayın Tülin Oygür basın açıklamasında, mitingde kadınımızın üretime katılma gücünün ve kararlılığının kutlanacağını söyledi. Kadının üretime katılması Türkiye’nin başı dik yaşaması demektir. Her türlü emperyalist saldırıyı bertaraf edecek gücün önünün açılması demektir. TGB “Türk Gençliği”nin teşkilâtı olarak bu kutlamanın en önünde yer almayı görev bilecek, bundan onur duyacaktır.

CKD KADIN MÜCADELESİNDE RAKİPSİZ

• Olay nedir? Gençliğin mi CKD’ye ilgisi, kadınların mı TGB’de ön alması, yoksa ikisinin birleşmesi mi?

Kadınların demeyelim, eşitliğin TGB’de ön alması bir etkendir elbette, ama esas gençliğin CKD’ye ilgisinin üzerinde durmak gerekir. Cumhuriyet Kadınları Derneği dışında Türkiye’de milli kadın hareketini temsil eden bir kitle örgütü maalesef göremiyoruz. Kadın mücadelesinde CKD rakipsizdir. Üreten kadının, emekçi kadının, terörle mücadelenin simgesi Diyarbakır Annelerinin, mazlum milletlerin kadınlarının ve bütün kadınların temsilcisi CKD’dir. Neoliberalizmin kadın ve erkeği karşı karşıya getiren, kadını “özgürlük” adı altında prangalara vuran anlayışlarına karşı CKD kadın, erkek eşitliğinin ve kadının yükselişinin teminatıdır.

KADININ KURTULUŞU

• Hem kadın hem gençlik önderi olarak soralım, ne olacak bu Türkiye’nin hali, ataerkil düzeni, hem de üretim devrimi?

Ne mi olacak, devrim olacak. Devrimi görüyor musunuz? Türkiye, üretim devrimini gerçekleştirecek “Milli Hükümet”ini yaratacak sürecin içine girmiştir. Kadın gerçek kurtuluşunu ve yükselişini Türkiye’nin emperyalizme karşı mücadelesinde yaşayacaktır. Bağımsızlık olmadan hiçbir şey olmaz, kadın olmaz, eşitlik olmaz, hak-hukuk olmaz. Bağımsızlıksa, direnme ve üretim güçleriyle kazanılır ve savunulur. Bunlarda da kadın erkek eşitliği ve birlikteliği olmazsa olmaz. Tarihi tecrübeler ortadadır, devrim her şeyi eşitler ve temizler.

AYAĞIMIZ VATAN TOPRAĞINDA

• Devrim, emek, gençlik, Türkiye, üretim… Alfabetik sıralı bu kavramlardan en başa hangilerini koyarsınız? Bu kavramları kullanarak en güzel hangi cümleyi kurarsınız?

En başa Türkiye’yi koyarız. Gençlik, Türk gençliği. Üretim, Türkiye için. Emeğimiz, Türkiye’mize. Devrim, Türkiye’mizde… Hangi konu olursa olsun, ayağımızı vatan toprağına basarız, aksi takdirde uçuşta olduğumuzun resmidir. Türk Kadını da Türk Gençliği de kararını vermiştir, üretim devrimi önümüzdedir. Bu kararın karşısında demirden dağlar olsa dayanamaz. Karar esasen Türk Milleti tarafından verilmiştir.

• Geçen hafta bu sayfada, 1923 İzmir İktisat Kongresi’ni anlatan bir yazı vardı. Kongreye katılan toplum kesimleri içinde, kadınlar dikkat çekiyordu. İktisat kongresiyle kadınlar arasındaki ilişkiye nasıl bakıyorsunuz?

Evet, Sayın Şule Perinçek’in bilgilendirici yazısını gururla okuduk. İzmir İktisat Kongresi sadece kadınlar için değil, Türkiye için çok önemlidir. Adından dolayı hep iktisat yönüyle düşünülür, kapitalisttir, sosyalisttir diye tartışılır. Ama o günün koşullarında Türkiye’deki kadınlarla, emekçilerle, köylülerle, üretimle, bağımsızlıkla ilgili, özellikle Lozan Barış Antlaşması sürecinde, birinci tur görüşmelerin kilitlenmesine sebep olan İngiliz delegelerin küçümser tavırlarına ve baskılarına cevap olacak çok önemli ayrıntılara sahiptir. Işıkları hâlâ bugünü aydınlatır.

BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE DAVET

• Günümüzde bunun gibi, yüz yıl sonraya bile ışık tutacak kongreler nasıl düzenlenir?

2022 yılının kongresi “Yükselen Kadın Yükselen Türkiye” mitingidir! Bunun gerçekleşmesi için Atatürk Gençliği bütün görevlere hazırdır, görevinin başındadır. 6 Mart’ta Tandoğan Meydanı’nda yükselecek kararlı sesi şimdiden duyuyorum. Kadın, erkek, genç, yaşlı, bütün toplum kesimlerinin buluştuğu, yüzyıla ışık tutacak bir mitinge gidiyoruz. Yükselen kadın, yükselen gençlik, yükselen Türkiye için Büyük Türk Milleti’ni 6 Mart’ta Tandoğan’da buluşmaya davet ediyoruz.

FATMA KARANFİL’DEN MİTİNGE SELAM

Sinemanın ve dizilerin sevilen oyuncusu Fatma Karanfil, Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla 6 Mart’ta, Ankara’da yapacağı “Yükselen Kadın Yükselen Türkiye” mitingi ile ilgili “Aranızda olmayı çok isterdim ama ne yazık ki 70 yaşımda olmam ve sağlığıma özen göstermem gerektiği için sizlere katılamayacağım. Yüreğim sizlerle beraber, yolunuz açık olsun. Gurur duyuyorum hepinizle, ne mutlu bana!” mesajını iletti.

Kadını yükselteceğimizin, kadınla birlikte vatanımızı, insanımızı, geleceğimizi yükselteceğimizin sözünü Atamıza hep bir ağızdan yüksek sesle ve bütün inancımızla haykıracağız.

TÜRK METAL SENDİKASI BURSA ŞUBE BAŞKANI TEKMAN’DAN DESTEK: KADIN TOPLUMU AYAKTA TUTAN DİNAMİKLERİN VAZGEÇİLMEZİDİR

“Yükselen Kadın Yükselen Türkiye” mitingiyle ilgili görüşüne başvurduğumuz, Türk Metal Sendikası Bursa Şube Başkanı Selda Tekman şöyle konuştu:

“8 Mart dünya emekçi kadınlar günü yaklaşırken yapacağınız mitingi destekliyorum. Mitingin duyurulduğu basın açıklamasında değindiğiniz konular önemli. Klişe bir söz olacak ama kadınların değerini anlamak için bir gün yetmez, konuşulan konular sözde kalmamalı, hayata geçmeli. Kadının toplumu ayakta tutan dinamiklerin vazgeçilmezi olduğu unutulmamalı.

“Türk kadını, seçme ve seçilme hakkını Cumhuriyet kurulduğunda ve çoğu medeni Avrupa ülkesinden yıllar önce elde etti. Atatürk, Türk kadınının değerini gözler önüne serdi, kadını mücadeleye soktu, ona hakkını verdi. Fakat biz mücadeleyi yarım bıraktık. Millî mücadele döneminde cephede düşmana karşı savaşan kadın neyse bugün fabrikada tezgâhı başında alın teri döken, üretim yapan kadın odur. İkisi de bizim için çok değerlidir.

“Türkiye’de nüfusun yarısını kadınlar oluşturur. Fakat TÜİK’in son istatistiklerine göre erkeklerin işgücüne katılma oranı yüzde 69 iken kadınlarınki yüzde 31’de kalmaktadır. Erkeklerde istihdam oranı yüzde 59, kadınlarda yüzde 26’dır. Bu rakamlar Türkiye’de kadınların çalışma hayatındaki durumunu gözler önüne sermektedir. İşgücü istatistiklerinde görünmeyen kadınların 10 milyonu ev kadını statüsündedir.

KADININ BAŞARAMAYACAĞI İŞ YOK

“Metal işkolunda seçilen ilk kadın sendika başkanı olarak inanıyorum ki, kadınların isterlerse başaramayacağı hiçbir iş yoktur. Savaş pilotu, otobüs şoförü, cerrah, asker, polis ve sayamadığım onlarca meslekte imkân tanınan kadınlarımızın başarılarına hepimiz tanığız. ‘Elinin hamuruyla’ Türk kadını çocuk yetiştirir, ev işlerini yapar, fabrikada çalışır, bilim, sanat, spor, ticaret, siyaset ve diğer alanlarda önemli başarılara imza atar. Kadın eli değen her iş güzelleşir.

“Dünyada kadın olmak zor, ülkemizde çalışan, üreten kadın olmak daha da zor. Eşit işe eşit ücret alamayan, sırf cinsiyeti için hor görülen kadınlarımızı sendikalı olmaya, sendika çatısı altında hakları için mücadele etmeye davet ediyorum. Örgütlü olunursa çoğu zorluğun üstesinden daha kolay gelineceğine inanıyorum.”