23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

The Washington Post’tan itiraf: Gelişen dünyayı kaybediyoruz

ABD’nin önemli gazetelerinden Washington Post’ta editörlerin imzasıyla çıkan makalede Ukrayna kriziyle birlikte gelişen dünyanın giderek Batı’dan uzaklaştığı ve bunun ABD başta olmak üzere Batı’nın ‘başarısızlığı’ olduğu işleniyor

The Washington Post’tan itiraf: Gelişen dünyayı kaybediyoruz
A+ A-
DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD’nin dış siyasetini etkileyen medya organlarında Ukrayna krizinde Batı’nın dünyanın geri kalanını yanına çekememesinin ABD’nin “başarısızlığı” olduğu konuşuluyor. ABD basının demirbaşlarından olan Washington Post’ta 6 Haziran’da “Editörlerin Analizi” imzasıyla yayımlanan bir makalede bu soru etraflıca işleniyor. “Batı, Ukrayna’da oluşan küresel bölünmeyi kapatmak zorunda” başlığını taşıyan makalede “ABD ve zengin dostlarının, gelişen dünyayla güçlü bir ortaklık kurma konusunda başarısız olduğu” ifade ediliyor.

AFRİKA, LATİN AMERİKA VE ASYA BATI’YLA ARASINA MESAFE KOYDU

“Afrika, Latin Amerika ve Asya’daki pek çok hükümet Batılı müttefiklerin Rusya’nın saldırganlığına verdiği yanıtla arasına mesafe koydu.” diye başlayan makale bunun Moskova’ya yaradığını ve yayılmacı ihtirasları olan diğer rejimleri de cesaretlendirdiğini söylüyor. Batı açısından bu tablonun ortaya çıkmasına yol açan ihmalin “ciddi bir hata” olduğu ve işleri yoluna koymanın “yüksek bir öncelik” olması gerektiği savunuluyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda işgalin kınanması için yapılan oylamada 35 ülkenin çekimser kaldığına dikkat çekilerek bunların içinde sadece Çin ve “Küba ile Nikaragua gibi dost diktatörlüklerinin” değil, Hindistan, Güney Afrika ve Senegal gibi ülkelerin olduğuna dikkat çekiliyor. Etiyopya ve Fas’ın oylamaya katılmadığı da not ediliyor. Bu durumun sebebi olarak ise üç faktöre işaret ediliyor: Rusya’dan silah almaları, Çin yatırımları ve Amerika’nın ilgisizliği. Bunun sonucunda “çok sayıda hükümetin çıkarlarının ABD ile saf tutarak karşılanamayacağı kanaati oluştuğu” kaydediliyor.

The Washington Post’tan itiraf: Gelişen dünyayı kaybediyoruz - Resim : 1

BIDEN’IN GİRİŞİMLERİ FİYASKO

Makalede “bu durumun daha büyük bir tablonun parçası” denerek ABD Başkanı Joe Biden’ın başkanlığında bu hafta düzenlenecek olan “Amerikalar Zirvesi”nin başarısızlığına vurgu yapılıyor. Nitekim ABD’nin davetli listesinde “diktatör oldukları” gerekçesiyle Küba, Venezuela ve Nikaragua devlet başkanları yer almamış, bunun üzerine Meksika Devlet Başkanı Obrador zirveye katılmayacağını açıklamıştı. Onun ardından Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, Honduras Devlet Başkanı Xiomara Castro de Zelaya ve Guetamala Devlet Başkanı Alejandro Giammatte da zirveyi “boykot ettiklerini” ilan etti.

ABD’nin mayıs başında yaptığı ASEAN ülkeleri zirvesinde masaya koyduğu yeni inisiyatifin “yalnızca” 150 milyon dolar olduğu ve Biden’ın 23 Mayıs’ta ilan ettiği Refah için Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi’nin (IPEF) “ABD’nin müstakbel müttefiklerini etkilemekte bariz bir şekilde yetersiz kaldığı” dile getiriliyor. Öte yandan Çin’in ise sadece 2009-2019 arasında Latin Amerika ve Karayipler’e verdiği borcun 130 milyar dolardan fazla olduğu kaydediliyor.

RUSYA VE ÇİN MEVZİ KAZANDI

Batı’nın gelişen dünyayı kazanmada yetersizliğini belirginleştirmek için bu ülkelerin Çin ve Rusya ile kurduğu bağlar ortaya konuluyor: Çin, pandeminin en zor zamanlarında pek çok ihtiyaç sahibi ülkeye ücretsiz Covid-19 aşısı yolladı. Rusya ise Hindistan ve terörle mücadele eden Afrika’nın pek çok ülkesine silah satıyor. Bu ülkelerin ana tahıl ve gübre kaynağı. Ne Moskova’nın ne de Pekin’in “serbest seçimler ya da insan hakları konusunda fazla soru sormadığı” söylenerek aslında Çin ve Rusya’nın başka ülkelerin içişlerine karışmamasının bu ülkelerin kurduğu ilişkilerde bir avantaja dönüştüğü ifade ediliyor.

Pek çok ülkenin, ABD’nin Ukrayna gibi krizlerde “liberal değerlere başvurması” karşısında “Batı’nın daha ilkesiz müdahalelerini hatırladığı”na dikkat çekilirken Ukrayna’da süren çatışmanın Washington ve Moskova arasında bir “vekalet savaşı” olduğu yönünde bir algı olduğu için ülkelerin bir saf tutmakta isteksiz olduğu vurgulanıyor. “Bu durumun çaresi,” deniyor, “çatışmaya yaklaşımımızı Rusya’yı ve otokratik liderini cezalandırma çerçevesinde değil, kendi kaderini tayin için savaşan Ukrayna’ya yardım şeklinde sunmaktan geçiyor.”

‘HANEMİZDE BİR BAŞARISIZLIK’

Daha da uzayan bir savaşın gıda, enerji, gübre fiyatlarını iyice yükselteceği ve bunun yoksul ülkeleri daha da çaresiz hale getireceği kaydediliyor. Eğer Batı, Afrika gibi krizden en kötü etkilenen ve en muhtaç ülkelere cömert bir yardım yaparsa bunun “gelişen dünyayla daha yakın işbirliği için yerinde harcanmış bir para” olacağı öğüdü veriliyor. Rus silahına bağımlılığın azaltılması, gezegenin en fakir insanlarının gıda güvenliğinin sağlanması ve iklim değişikliğinin getirdiği zorlukların aşılması için Batı’nın gelişen dünyaya yardım elini uzatma zamanın gelip geçtiği vurgulanıyor. Makale şu cümleyle son buluyor: “Küresel Güney’in Putin’in suçlarına sinir bozucu bir hoşgörü göstermesi ABD ve dostlarının hanesinde bir başarısızlığa işaret ediyor. Bu konu, acil bir ilgi gerektiriyor.”

ABD Rusya Çin Washington Post