TİM Başkan Vekilinden Aydınlık Avrupa'ya özel açıklama: "Türkiye bu konuyu fırsata çevirmeli"

Avrupa Birliği, ithalata karbon emisyonu miktarına göre çeşitli kısıtlamalar uygulamaya başladı. 1 Ekim Pazar günü itibariyle pilot uygulama şeklinde yürürlüğe giren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile ithalatçı AB firmalarının, ithal ettikleri ürünlerdeki gömülü emisyonu raporlamaları gerekecek. 2026 yılına kadar sürecek bu geçiş aşamasında, uygulama yalnızca çimento, demir - çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ürünlerini kapsayacak. 2026 itibariyle firmalar, üretim sürecinde belirli bir karbon sınırını aşarlarsa ek “karbon vergisi” ödemek zorunda kalacaklar. Avrupa Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, AB ülkelerindeki üreticilerin iklim kısıtlamalarıyla dezavantajlı hale geldikleri ve bu uygulamayla bu dezavantajın giderilmesinin amaçlandığı belirtildi.

Uygulamayı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Tecdelioğlu, artık uluslararası rekabette öne çıkmanın koşullarının değiştiğini ifade etti: “Artık rekabet üründe, kalitede değil, çevreye duyarlılıkla ön plana çıkıyor. Bu konuyla ilgili güzel çalışmalar yapılıyor. Geride kalmış bir durumumuz yok.” Tecdelioğlu, TİM çatısı altındaki Yenilenebilir Enerji Ekipmanları Komitesi’nin çalışmalarıyla Türkiye’nin bu ekipmanların üretiminde uluslararası rekabete hazırlandığını vurguladı. Türkiye’nin bu süreci fırsata çevirerek kendi enerji üretimini artırabileceğini ve hurda geri dönüşüm yatırımlarıyla üretimine önemli katkı sağlayabileceğini ifade etti.

YENİ FIRSATLAR ÇIKABİLİR

Tecdelioğlu, sınırlamaların öne çıkarabileceği yeni fırsatların da altını çizdi. Bakanlıklar ile işbirliği halinde yeni yenilenebilir enerji üretim tesislerinin kurulması çağrısında bulunan Tecdelioğlu, “Biz bu konuyla ilgili Ticaret Bakanlığımıza ve Enerji Bakanlığımıza sektörlerimizin bir kooperatif şeklinde, organize enerji üretim merkezleri kurması ve firmalarımızın yatırım yaparak kendi ihtiyaçları olan enerjiyi üretip mahsuplaşmalarıyla ilgili taleplerimizi ilettik. Bu konular ileride ciddi anlamda karbon ayak izi ve sınırdaki çalışmalarımızı destekleyici faaliyetlerden biri olacak” dedi.

DÖNÜŞÜM TESİSİ İÇİN DESTEĞE İHTİYAÇ VAR

Tecdelioğlu, hurdanın dönüştürülüp Türkiye’deki üretim sürecine yeniden katılmasıyla ilgili çalışmalar yapmak istediklerini söyledi: “Metalde atıklarımız çok önemli. Hurdamız çok önemli. Metal hurdası kıymetlidir ve geri dönüşümü sağlanabilir. Bakırda, alüminyum ve paslanmazda bu atıklarımızın ihraç edilmeyip ülkemizde tekrar değerlendirilmesi yönünde çalışmalar yapmak istiyoruz. Hurdalarımızı geri dönüştürüp mamul hale getirebilecek tesislere de ihtiyaç var. Özellikle paslanmaz sektöründe böyle bir tesisimiz yok. Bunlarla ilgili de bakanlığımızın aslında farklı bir tasarım ve teşvik-destek çalışmasına ihtiyaç duyuyoruz.”

Karbon emisyonu ölçümüyle elde edilecek sertifikanın önemli bir ticari kıymeti olacağını ifade eden Tecdelioğlu, hurdadan elde edilen yeni ürünlerin önemini vurguladı. Tecdelioğlu, “Malın bedeli kadar o yarattığı sertifika belki ileride gümrükle ve vergilerle muhatap olacak. Yani orada bizim rekabet gücümüzü artırabilmek için hurdadan geri dönüştürülmüş mamüller ciddi anlamda katkı sağlayacaktır” dedi.