23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Timur Selçuk Ulusal kültür programının en kuvvetli notaları

‘Timur Selçuk bu milletin kendisidir. Evinin bir duvarında Atatürk resmi, yatağının başucunda dantel muhafaza içinde asılmış Kur’an-ı Kerim olan bu millet. Timur Selçuk bunun farkında ve bilincinde olduğu için devrimcidir’

Timur Selçuk Ulusal kültür programının en kuvvetli notaları
A+ A-
EKREM ATAER

Timur Selçuk dediğimizde aklımıza yalnızca bir besteci, kompozitör, orkestra şefi olmaktan ziyade tam anlamıyla düşünce ve bir eylem adamı gelir. Aslında her sanat insanında olması gereken özelliklerle donanmış bir modeldir Timur Selçuk. Yaşadığı topraktan, tarihinden, inançlarından beslenen bir müzik insanıdır. Çok yakınında olup hem öğrencisi hem de birlikte çalışmak onurunu yaşamış bir müzisyen olarak rahatlıkla ifade edebilirim ki;

Timur Selçuk ulusal müziğimizin yorulmayan dinamosudur. Her turunda kendini yenileyen ve yine kendinden kendini üreten bir kültür dinamosu. Yorulmak bilmeyen ve ömrü yaban arıları ile mücadele etmekle geçmiş bir bal arısıdır. Yalnızca fiziksel üstünlük gösterisine kapılmış yaygaracı yaban arılarına karşı peteğinin gözelerini bin bir çiçekten topladığı usâre ile doldurmuş bir bal arısıdır.

Timur Selçuk ile Sıraselviler’deki dershanesinde her buluştuğumuzda, dışarıda rahatlıkla söyleyemediklerimi söyler; onun her türlü şartlanmayı ve tabuyu reddeden tavrından cesaretlenirdim. O’nun böylesine yaklaşımı, benim için nefes alacağımız özgür alan ve o alanın rol modelini oluşturmuştu. Timur Selçuk’u değerlendirirken birkaç noktaya dikkatlice bakmamız gerekir. O’nu Timur Selçuk yapan, mâziden âtiye akan sürecin en sağlam taşıyıcılarından biri olmasıdır. Ne geçmişi reddeden ne de geleceği üretmekten vazgeçmeyen bir figürdür. Geçmişin zenginliğini hazmedip geleceğe hayaller kuranlar, yaşadığı günü en sağlam yaşayanlar ve hak edenlerdir. Şeceresi Germiyanoğlu Beyliği’ne kadar dayanan, Münir Nurettin ve Şehime Hanımoğlu Timur’un en büyük zenginliği geçmiş ve geleceğin ortak kümesini notalarla yakalamış olmasıdır. Cumhuriyetçiliği elitist bir batıcılık olarak algılayan takımın çok daha uzaklarında; taklitten, özentiden ve aşağılık duygusundan uzak, onurlu ve güvenli bir müzik çizgisinin ustasıdır o. Kısacası kurucu değerlerin sanat politikalarının gerçek hedefini anlayarak her türlü dağınıklığını sakince karşılayıp; bilime, sanata, yaşadığı toplum değerlerine yaslanarak damıtan en sağlıklı imbiktir. Yeni Cumhuriyet’in olması gereken sanat iklimidir Timur Selçuk.

Devrimcidir...

Hem de hiçbir ideolojinin ya da inancın çizdiği sınırları ya da kuramları sorgusuz sualsiz kabul etmeyecek kadar devrimcidir. İçinde yaşadığı muazzam tarihsel ve kültürel zenginliğin binlerce yıllık birikimini görmezden gelen bir devrimcilik modeli değildir bu. Kendini yetersiz görme hastalığının sıtmalı krizlerinden uzak, milli duruşu olan bir devrimcilik modelidir onunki. Çareyi ithal reçetelerde değil, kürenin yaşadığı tecrübe ve birikimlerden çıkan sonucu ata yurdunun erdemleri ve yaşam biçimiyle harman eden bir devrimciliktir.

Atatürk kırmızı çizgisidir...

Atatürk-çü (!) olup olmadığı konusunda bir şey söyleyemem lakin onun için Atatürk, milli ve özgürlükçü bir duruştur. Bir çıkış, yeniden doğuştur; onu bilirim. Bir TV programı kulisinde eğilip kulağıma söylediği şu cümleyi uzun yıllar sakladım. Sonrasında TRT FM’deki bir radyo programımda bağıra bağıra söyledi Üstâd.

“Bırakın artık iki Mustafa’mızın yakasını!” ...

ve devam etti “başımıza ne geldiyse iki Mustafa’mız üzerinde umarsızca siyaset yapanlardan geldi. O ki, biri Medine’de dinlenen âlemlerin nûru Peygamberimiz Muhammed Mustafa, diğeri bugün bu topraklarda özgürce yaşıyorsak ona borçlu olduğumuz Anıttepe’de dinlenen Mustafa Kemal’imiz.”

Yazımın başında sınır tanımayan Timur Selçuk dediğim tam da bu işte. Aslına bakarsanız Timur Selçuk bu milletin kendisidir. Evinin bir duvarında Atatürk resmi, yatağının başucunda dantel muhafaza içinde asılmış Kur’an-ı Kerim olan bu millet. Timur Selçuk bunun farkında ve bilincinde olduğu için devrimcidir. Atatürk ile aldatanların, Allah ile aldatanlarla aynı çukurda helâk olacaklarını hayal etmektir devrimcilik.

Yıllar önce bir televizyon programında birtakım hadsizler telefon bağlantıları ile “Beş vakit namaz kılan sosyalist olur mu?” diye hafiften alaya almaya kalkınca “Nutuk ve Kur’an’ı peş peşe okuyun ancak o zaman anlarsınız ne demek istediğimi!” diye tokat gibi yanıtı veren bir ustaydı. 8 Mayıs 2023 tarihli Sabah Gazetesi’ndeki röportajda eşi Handan Selçuk şöyle diyor:

"... Bazı kesimler tarafından sevimsiz bulunuyordu... Timur'a neden böyle söyledin? Neden namaz kıldığını açıkladın?" diyenler vardı. Timur'u anlamadan yargıda bulundu bunu söyleyen sözüm ona aydınlar... Timur neyi doğru biliyorsa, onu cesurca açıklardı. Peygamberimizin de Atatürk'ün de kimsenin tekelinde olmadığını açıkça dile getiriyordu. Ama anlamamakta direndiler.”

Kısacası, sözüm ona aydın takımı “Bil ama söyleme, bak ama görme, duyma, kendini gizle, tribünlere oyna, localara hoş görün!” diyor. “Farklı olma, oyunumuzu bozma!” diyor.

Az mı çektik o takımdan! İşte Timur Selçuk’un oyun kurarken oyunu bozduğu nokta budur.

Timur Selçuk’un kültür, sanat ve sosyal yaşamımızda en belirgin özelliklerinden biri de sürekli öğrenen ama en kıymetlisi de aynı heyecanla öğreten olmasıdır. Hoca olmasıdır; aydınlatıcı, yol gösterici olmasıdır. Öğretisi ise asla müzikle sınırlı değildi! Dershanesinin kapısını çaldığımda şaşırmıştı. Müziği yeni öğrenmeye çalışan genç arkadaşlarla birlikte aynı sıralara oturmaya aday ama konservatuvarı bitirmiş, köşe yazıları yazan, konferanslar, konserler veren bir öğrenciydim! Şaşkınlık içinde şu cümleler döküldü dudağından “Ekrem’ciğim biz meslektaşız, yeni başlayanlarla nasıl olacak bu iş?” Zor iknâ ettim açıkçası. O bir yıl içinde o kadar şey öğrendim ki, o kadar beslendim ki, arkadaşlığımız çok daha farklı bir zemine oturdu.

6 Kasım onu sonsuzluğa uğurladığımız gündür. İspanyol Meyhanesi’nin, Beyaz Güvercin’in, Karantinalı Despina’nın ve daha birçok melodinin tarihe aktığı gün…

Şimdi değerli okurlar izin verirlerse biraz hasret giderelim...

Eveeet Timur Hocam, Tolga Yarman’ın Vaniköy’deki evinde şen kahkahalarla piyano çalıp şarkılar söylediğimiz, Sıraselviler’deki sıcacık dershanende hayallerimizi paylaştığımız, aynı sahneyi onurla paylaştığımız demleri; birlikte yaptığımız radyo-tv programlarını ve muazzam espri yeteneğin ile gülmekten hepimizi kırıp geçirdiğin günleri unutmak mümkün mü?

Uğurlama törenine gelemedim değil, dürüstçe söyleyeyim, gelmedim ve artık hemen hemen pek kimseye gitmiyorum da. Belki hepsi değil ama bıktım artık yaşarken yanına yaklaşmayan lâkin kara gözlüklerini takıp “Kamera bana dönüp bir şey soracak mı acaba?” diyerek cami avlusunda sohbete toplananları görmekten.

Kızma hemen kızma... Hiç gelmedim değil, tabii ki geldim... Bütün ruhumla o gün ben de oradaydım ve ertesi gün bedenen toprağının başındaydım. Adının yazıldığı taşını öptüm can hocam, arkadaşım, meslek önderim...

Buralarda pek değişen bir şey yok! “Pâyidar” hâlâ kararsız! Merak etme “Ekonomi Tıkırında.” Unutmadan 100. yılı devirdik ama tabularımızı, korkularımızı hâlâ deviremedik. Bu yazıyı yazarken Ankara’dan ve oradaki gençlerden sesler yükseliyor, ABD’li Dışişleri Bakanı gelmiş, onlar da geldiğine geleceğine pişman ediyorlar. Şimdilik burada kesiyorum, kulağım gözüm çocuklarda...

Son Dakika Haberleri timur selçuk