'Z kuşağı kuşatmasını 23 Nisan'da kıracağız'
TLB, 23 Nisan’da Ulus’ta 1. Meclisin önünde toplanacak, Anıtkabir‘e yürüyecek. Bayram hazırlıkları şimdiden başladı. Aydınlık'a konuşan TLB'liler, “Ülkeyi sevmemek, tembellik, sevgisizlik, yozlaşma. Bütün ithal söylemleri Z Kuşağı torbasına dolduruyorlar. Bu safsatalara geçit vermeyeceğiz.” dedi.
Türkiye Liseliler Birliği, kısa adı TLB bu yıl büyük bir işe koyuldu. 23 Nisan’da Ankara’da Ulus’ta 1. Meclisin önünde toplanacak, Anıtkabir‘e yürüyecekler. Değişik illerden liseli gençlerle ekranda buluştuk, heyecanlarına ortak olduk. TLB Genel Başkanı Barış Dikmen, Genel Başkan Yardımcısı Kıymet Yıldarı, Propaganda Büro başkanı Ebda Okutur, yeni üyelerden Türkan Van’dan, Tuana Milas’tan, Defne Antalya’dan… Biraz daha kıdemlilerden İstanbul Tuzla’dan Elif, İzmir’den Kayra, Eskişehir’den Can Polat… Birer cevher gibi parlayan gözleriyle hep bir aradalar. Bazıları ilk kez bir söyleşiye katıldığı için heyecanları anlaşılır, ama diğerlerine ve bize ne demeli? Hepimiz 23 Nisan coşkusuyla bayram hazırlıklarını konuştuk.
GENÇLİK SALDIRI HEDEFİNDE
- 23 Nisan öncesi nedir bu telaşınız? Bu yılın özelliği nedir?
Barış: Biz 23 Nisan’da binlerce liseliyle, 102 yıl önce gerçekleştirdiğimiz ulusal egemenliğimizi kutlamak amacıyla Ankara’da, Ulus’ta, 1.Meclis önünde buluşacağız. Ardından Anıtkabir’e gideceğiz.
- Öncekilerden ayıran özelliği nedir?
Barış: Son yıllarda batılı emperyalist devletlerin silahlı, ekonomik saldırılarıyla beraber kültürel saldırıları arttı. Silahlı olarak yenilen emperyalist devletler kültürel alanda hegemonyalarını korumaya çalışıyorlar. İnsanımızı, toplumumuzu geleceği yani gençliği yozlaştırma, milli kültürümüzü çürütme konusunda çok büyük bir saldırı var. Bu sosyal medyayla, tv kanallarıyla, yayın platformlarıyla, Netflix ile buna çalışıyorlar. Bu yozlaşmayla beraber gençliğin kendi öz kültürünü, tarihsel köklerini, millete olan güvenini, gençlerin öz güvenini, yaratıcılığını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
- Dertleri ne sence? Neyin peşindeler?
Barış: En büyük sebeplerden birisi, bir ülkeyi işgal edebilmenin, parçalayabilmenin, teslim almanın koşulu, gençliğini mahvetmekten geçiyor. Biz bunlara emperyalist saldırılar olarak bakıyoruz. Emperyalist sistem saldırısının hedefinde de Türk gençliği olduğunu görüyoruz.
İTHAL BİREYCİLİK VAR
- Bu saptamaya göre TLB’nin konumu nerede?
Barış: TLB Türkiye’nin geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Çünkü TLB Türk gençliğine oynanan bu oyunları göğüsleyen ve bertaraf eden yegane kuvvet. Onlar batıdan ithal söylemlerle, politikalarla, gençliği farklı bir projeye ne kadar çekmeye çalışırlarsa çalışsınlar başaramıyorlar. Çünkü bu topraklarda onların politikalarının hiçbir karşılığı yok. Bu topraklarda paylaştıkça mutlu olan, ihtiyacı olana elini uzatmaktan çekinmeyen, vatanına, milletine bağlı, çalışkan Türk gençliği var. Türkiye’nin devrimci birikimine yaslanan, liselilerin tek örgütlü gücü Türkiye Liseliler Birliği var.
- Nedir bu ithal söylemler? Bu farklı projeler?
Barış: En önemlisi Z Kuşağı söylemi ve projesi. Bütün ithal söylemleri de o Z Kuşağı torbasına doldurabilirsiniz. O torbanın içinde gençlik ülkesini sevmiyor propagandası da var, sevgisizlik de var, tembellik de var, yozlaşma da var, yabancılaşma da var… Bunlar Z kuşağı projesinin söylemleri.
- Z kuşağı tanımlamalarında ne var?
Barış: Bir, bireycilik var. İki, kariyerizm, üç, toplumdan kopmuş yalnız bir insan var. Yalnızlığı savunuyorlar! Dört, gençliği sadece eğlence sektörüne gömmüş durumdalar. Gençleri popüler kültürün esir ediyorlar. Gençleri tüketim canavarına dönüştürme yarışı var. Otorite tanımazlık var. Geleneklerinden ve özlemlerinden kopuşun marifetle sunulması var.
YE İÇ EĞLEN TÜKET
- Yaşamak güzel şey! Eğlenmek de güzel. İtirazınız neye?
Barış: Tabi yaşamak güzel şey, ama onların ‘Hayatını yaşamak‘ dediği şey, kulüplerde sınırsızca takılmak, barlarda sarhoş olmak, uyuşturucu kullanmak! Kötü alışkanlıkları birer özgürlük olarak sunuyorlar. Uyuşturucu kullanmaya özgürlük diyorlar. Önce “boş zaman” diye bir şey uyduruldu, sonra o boş zamana niteliksiz, kalitesiz, özentiliğin ürünü ne varsa dolduruldu.
- Z kuşağı gençlik deyince hep olumsuzluk mu aklınıza geliyor?
Barış: Batı’dan gelen her şey kötü değildir ama sorgulanmalıdır. Bu çağda, 21. yüzyılda Batı’dan gelen kavramlar, projeler sorgulanmalıdır. Zaten altından da hep olumsuzluklar ya da yanlışlar çıkıyor. Çünkü sistem bir tarafa gençliği çürütmek üzere bir kavrama ihtiyaç duyuyor. Niye bizi bir anda bir harfle tanımlamaya kalkıyor. Bir harfle tanımlama ihtiyacı bile başlı başına olumsuzluk. Genç deyince benim aklıma ne geliyor? Otobüste yaşlıya yer vermek, insanlara yardımcı olmak, hızlı olmak, hareketli olmak, neşeli olmak… Z kuşağı deyince bunların tam tersi.
- Nereden çıkıyor bu izlenim?
Barış: Havadan gelmiyor tabi. Örnekleri var. Mesela, Fransa’da yaşanan bir durumda gördük. Bir fotoğrafçı, yaşlı bir amcamız yere düşmüş ve 9 saat boyunca hiç kimse yerden kaldırmamış bile. Oysa bizim Türkiye’de böyle mi? Hemen kaldırılır, bir ihtiyacı var mı yok mu sorulur. Yardımsever bir kültürden geliyoruz, Türk gençliği bu mirası taşıyor, ondan yararlanıyor. Yere düşmüş yaşlıyı kaderiyle bırakmaya da müsaade etmiyor. Derste notunu paylaşıyor. Ödevini beraber yapıyor. Yemek ısmarlıyor. Çay ısmarlıyor. Fakat Z Kuşağının dayatıldığı batıda ne yazık ki kültürün, bu erdemlerin içi çoktan boşaltılmış, bunlar yaşanmıyor. Oysa bizim için ne kadar basit şeyler...
Z KUŞAĞI SAFSATALARI
- Gençliğin mayasında tutmaz, derken bunu kastediyorsun herhalde…
Barış: Evet, Türk gençliğinin yapısına bakalım, paylaşmacılık var. Zora düşüldüğünde o zordan mücadeleyle kaldıran, yalnızlığa mahkum olmayan, tam tersine hayatın her alanında birlik olarak hareket eden bir yapı! Nereden geliyor? Milli mücadelemize bakıyoruz. Atatürk hiçbir zaman yalnız değildi. Her zaman arkadaşları vardı, örgütlüydü. Her zaman halka sırtını dayadı, gücünü onlardan aldı. Halkını küçük görmedi, bu halktan birşey olmaz demedi.
Peki bu safsatalara bakalım bizim önümüze ne sunuyorlar?
Bizi yalnızlaştırmak istiyorlar. Ne kadar az insan o kadar çok huzur diyorlar. Bizi halkımızdan kopartmak istiyorlar.
Biz de diyoruz ki, ulusal egemenliğin teminatı gençlikse, gençliğin de teminatı Türkiye Liseliler Birliğidir. Biz bu safsatalara geçit vermeyeceğiz, Türk gençliğinin tarihsel mirasını korumaya ve geliştirmeye devam edeceğiz. Bunun için Türkiye Liseliler Birliği olarak ulusal egemenliğimizin 102. yılında Ankara’da Anıtkabir’e yürümek üzere 1. Meclis önünde, saat 14:00’da buluşacağız.
TGB İLE YOL ARKADAŞIYIZ
- Siz TGB’nin küçük kardeşi misiniz?
Ebda: Hem kardeşiz, hem yol arkadaşıyız. Hem TGB’nin geleceğiyiz hem Türkiye’nin geleceğiyiz. TGB ile aynı mücadeleyi veriyoruz. Aramızdaki fark, biz liselileriz, TGB ise üniversiteliler. Aramızda bir bölüşüm de var. Tam bağımsız Türkiye mücadelesini birlikte veriyoruz. TLB, liselilerin sorunlarına çözüm oluyor, liselilerin hayal ettiği Türkiye’yi kurmak çalışıyor. TGB’nin de TLB’nin de istediği, aynı Türkiye! Buraya giden yolda, liselilerin kaygıları da fazla. Mesela sınav kaygısı. Eğitim sistemindeki değişiklikler onu daha çok etkiliyor. Buraya yönelik özel çözümleri TLB üretiyor. TGB’nin liseli birimiyiz. Başka bir yapı haline geldik. Genel başkanı, Genel Yönetim Kurulu ve TaLeBe meclisi var. Kurulları TGB’den ayrı, fakat mücadelemiz ortak.
Z KUŞAĞININ İLGİ ALANLARINI PAZARLAMACILAR BELİRLER
- Siyasi faaliyeti liseliler nasıl karşılıyor? Z kuşağının ilgi alanıyla TLB’nin ilgi alanını karşılaştırır mısınız? Hangisi ağır basıyor?
Kayra (İzmir): Biz Atatürk’ün açtığı yolda gösterdiği hedefteyiz. Bu TLB’nin değil bütün liseli gençlerin yolu. Aslında bu savunduğumuz görüşler bir grubun değil bütün liselilerin görüşleri.
Z Kuşağının ilgi alanları batının pazarlama sektörünün konusu. Zaten Z Kuşağını ortaya atanların bir kısmı da pazarlamacılar, büyük şirketler. O yüzden Z kuşağının ilgi alanı diye bir şey yok. Türk gençliğinin ilgi alanları diye bir şey var. Ne yazık ki emperyalist kültür, ülkemiz gençlerini sorunlara karşı duyarsız, başka şeylere bağımlı, özenti bir gençlik yaratma çabasında. Ülke sorunlarımıza duyarlı, çözüm arayışında olan gençleriz. Gençliği de iki kutba ayırma çabasında. Fakat bunun tutmadığını görüyoruz, gerek TGB’nin 2006 yılından verdiği mücadele gerek biz liselilerin gözlemleri tutmadığını gösteriyor, buna eminiz, yaşayarak görüyoruz.
- Lisede genellikle siyasete ilgi var mı? Yoksa siyasetle yakından ilgili olan sizler biraz aykırı, hatta uzaylı gibi mi kalıyorsunuz?
Kayra: Siyasete ilgiyi şöyle tarif edebilirim. Türkiye’nin gündemi çok yoğun. O yoğun gündemden ne yetişkinler ne liseliler uzak kalamaz. Bu da biz liselilerin de politik görüşlerinin oluşmasını sağlıyor. Ülke gündemine hakimiz, ülkemizin sorunlarına duyarlıyız. Bunu tüm liseliler için söyleyebiliriz. Herkes ucundan da olsa bir duruşa sahiptir. Herkesten aynı ölçüde yoğun görüşlere sahip olmasını beklemeyiz ama ortak noktada buluşuyoruz.
Barış: Karamsar olan arkadaşlarımız olabiliyor. Çünkü örgütlü değiller. Doğru hedefi olan örgütte gençler hayata umutla bakıyor. Geleceğe umutları yeşerirken örgütsüz olanlar, ne yazık ki sistemin saldırılarına karşı yeterli cevabı veremiyor, göğüsleyemiyor. En büyük hedeflerimizden biri de herkesi Türkiye Liseliler Birliği çatısı altında buluşturmak. TLB bütün liselilerin teşkilatı.
İSYANIM VAR AMA KİME
- Lise çağları, çocukluktan gençliğe geçiş dönemi. İsyan yılları… Bu süreçte disiplini, örgütlülüğü nasıl kabul ediyorsunuz? TLB’de cazip olan nedir?
Elif: Aslında bizim için örgütlü olmak bir disiplin dayatması ya da benimsemediğimiz bir hiyerarşi değil. Her şey gönüllü olunca disiplin de gönüllü oluşuyor. Bizim isyanımız Jön Türk devrimcilerinin isyanı. Yani işgalcilere, saltanat düşkünlerine.
Örgütlü olmaya gelecek olursak bir yaz kampında gördüm. Düşüncelerime denk düşen arkadaşların olduğu samimi bir ortamdı. Benim düşüncelerime uyan pek çok arkadaş olduğunu gördüm ve TLB’ye üye olmaya karar verdim. Fikirlerimi paylaşabildiğim bir ortamdı, yalnız olmadığımı anladım, yabancılık yaşamadım.
- Farklı fikir varsa?
Elif: Farklı fikirler olduğunda konuştukça bir noktada buluşuyoruz. Herkesin kendine ait fikri var. Herkes dile getiriyor, ortaya koyuyor, sonunda ortak bir noktada buluşuyoruz. Fikirlerin farklı olması bizim açımızdan faydalı, ufkumuzu açacak tartışmalar böyle başlıyor.
- Elif’in aynı çizgide görüşleri vardı. Daha önce hiç tanımayanlar neden TLB’yi tercih ediyor acaba? Yeni bir arkadaş var mı aranızda?
Defne: İçinde bulunduğumuz toplumda, gençler her şeyi eleştiriyordu, ama hiçbir çözüm bulmuyorlardı. İçi dolu işlerle uğraşmak yerine boş işlerle uğraşıyorlardı.
BOŞ İŞLERLE UĞRAŞMAK İSTEMEDİM
- Boş iş ne, dolu iş ne?
Defne: Boş derken, kendilerine de başkalarına da bir şey katmayacak işler. Bizim için değerli zamanı öldürmelerinden ve diğer konuları sıkıcı bulmalarından rahatsız oluyordum. Dolu işler ise, hiç olmazsa kendilerini geliştirecek, anlam katacak işler demek istiyorum. TLB yaz kampına katıldım, orada benim duyduğum rahatsızlığa karşı çözüm üretildiğini gördüm. Ben de bu çalışmalara katılıp çözümlere katkıda bulunmak istedim. O yüzden TLB’ye üye oldum. Çözüm bulup ülkeme yararlı olmak için!
- TLB, sanat, spor gibi farklı konulara da ilgili mi?
Can Polatlı: Yakın zamanda Kızıltepe kampanyamız buna bir örnekti. Gençlerin eğitim, spor hayatıyla ilgiliydi. Uyuşturucudan uzaklaştırmak, sosyalleşmek, hayata bağlamak… Örnek, teşvik eden bir projeydi. Her şeyi içinde barındırıyordu. Umut olduk. Geriye gittiğimizde her çalışmamızın sanatla sporla içiçe ortaya çıkmıştır.
- Kitap, edebiyat, bilimsel çalışma… Buralarda faaliyet var mı?
Barış: Tabi. Biz TLB olarak Türkiye’nin en uzun soluklu liseli dergisini çıkartıyoruz. Baştan sona liselilerin yazdığı, hazırladığı bir dergi. Bunu da Türkiye’nin entelektüel ve bilim birikimine yaslanarak başarıyoruz. İki ayda bir düzenli olarak yayın hayatında, şu sıra 22. Sayımızı çıkartıyoruz.
2000 YILLIK TARİHİMİZ
- Z kuşağından da bizden de ilerdesiniz bu alanda…
Z kuşağını 2000 yılında başlatıyorlar. Neredeyse insanlık tarihini bu saatte başlatacaklar. Oysa bizim tarihimiz 2 bin yıllık köklere sahip. TaLeBe dergisi böyle çıktı. Sizin de katkılarınızla, biraz da önceki kuşakların katkılarıyla bugünlere geldik.
- Dergi her yere ulaşıyor mu? Milas’a gidiyor mu mesela? Çalışmalar orada nasıl yürüyor?
Tuana: Zoom toplantısına katıldım iki sefer. Dergiyi tartıştık. Okulda arkadaşlarıma anlatıyorum, konuşuyoruz. Ayrıca hafta bir ya da iki hafta bir gündem buluşması yapıyoruz. Geçenlerde afiş çalışması yaptık, esnafla sohbet ettik. Çoğu olumlu tepkilerle karşılaştık. Yakında masa çalışması başlatacağız, 23 Nisan’ı duyuracağız. Okulumuzda zaten bizim TLB’li olduğumuzu herkes bilir. Haberi bizden alır.
- Hangi konu dikkat çekiyor çalışmalarda?
Tuana: En çok Atatürkçü olduğumuz için seviyorlar bizi. Atatürk deyince akan sular duruyor. Bazıları inatçı çıkıyor tabi, onlara da uygun bir dille anlatıyoruz fikirlerimizi. Vatan sevgimizin durağan bir şey olmadığını da göstermiş oluyoruz, coşkuluyuz ve çalışkanız. Vatan sevgisi de iş yaparak, çalışarak olmaz mı zaten.
KIZILTEPE’DEKİ KUCAKLAŞMA
- TLB sadece bireyciliğe, yabancılaşmaya karşı siyaset yapmıyor. Hayatın başka alanlarında da görüyoruz sizi. En son Kızıltepe’deydiniz. Etkinliği anlatır mısınız?
Barış: Oraya giden ekipte benimle birlikte Ebda ve Kıymet de vardı. Mardin’e götürdüğümüz tek şey, yardım kampanyası falan değildi. Oraya umutlarımızı götürdük. Liseli arkadaşlarımız 5-10 lirasıyla simit parasını verdi. Pizza tost yiyecekken simit yedi. Artırdığı parayı spor malzemeleri bütçesine kattı. Z kuşağı gençliğe hakimse, bu paylaşmacı kuşak kim? Bireyciliğin tam tersine verici, fedakar bir gençlik.
- Kızıltepe’de yabancılık çektiniz mi?
Barış: Ne onlar ne de biz yabancı gibi davrandık. Ayrılırken, keşke gitmeseydiniz diyenler oldu, biz de keşke kalsaydık, dedik. Bizim candan olduğumuzu gördüler, gönül kapılarını açtılar. Edremit’ten, Antalya’dan 12 kişi gittik.
ANITKABİR’İ HERKESE ANLATIYORUM
Türkan Van’da lise öğrencisi. TLB’nin ikinci toplantısına katılıyor. İlkinde Ankara’ya gitmiş. Unutamıyor, hâlâ Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna çıkmanın heyecanını yaşıyor.
“Sürekli internetten araştırıyordum, ama gördükten sonra benim için çok farklı oldu. Geldim, herkese anlatıyorum. Atatürk’ü çok seviyordum, oraya gidince, daha da sevdim. Gerçekten çok duygulandım, çok mutlu oldum. Arkadaşlarıma anlattım, gelmedikleri için çok pişman oldular. Ben gittim diye kıskanıyorlar, inşallah 23 Nisan’a belki gelirler. Bir de asker değişimi oldu, onu da gördüm, çok heyecanlandım. Nasip olursa yine geleceğim.”
BALON BAYRAMI DEĞİL
- Yıllardır 23 Nisan çocukların, 19 Mayıs gençlerin diye bilinir. Sizler TLB olarak gençlerin daha da gençleri olarak 23 Nisan’a sahip çıkıyorsunuz. 23 Nisan el mi değiştiriyor? 2022’nin farkı mı?
Kıymet Yıldarı (TLB Genel Başkan Yardımıcısı): Değil aslında. Biz bunu uzun zamandır vurguluyorduk öyle de kutluyorduk. 23 Nisan unutturulmaya çalışan tarihsel anlamını yeniden kazanıyor.
- Şenliklerde, bayramlarda her yer balonlarla süslenir…
Meydanları süsleyelim, okullarımızı Türk bayraklarıyla, balonlarla şenlendirelim, ve bunu Türk Devrimimizi kutlamak için, İstiklal Savaşımızı zafere ulaştıracak meclisimizi kuruluşunu kutlamak için yapalım! Biz böyle yapıyoruz. 23 Nisan’da Türk milletinin egemenliğini kutluyoruz. Çocukların, gençlerin, yaşlıların yani bütün Türk milletinin en önemli bayramı.
- Nasıl kutlanacak?
Biz 23 Nisan duyurularımızda şunu söyledik: Bir z kuşağı balonu var, şişiriyorlar. Bu 23 Nisan’da, Liselilerin önderlik ettiği bir yürüyüşle Z Kuşağı balonunu patlatacağız.
Ana sloganımız “Z kuşağı değiliz, Türk gençliğiyiz”. Bir ulusu ele geçirmek istiyorsanız önce gençliğini ele geçirmeniz lazım. Biz de buna karşılık olarak bu Ulusal Egemenlik bayramında liselileri ayağa kaldıracağız.
- İlkokul öğrencilerini de yanınıza alacak mısınız?
Tabi! Kapımız herkese açık. Bazen üniversiteli arkadaşlar da benzerini soruyor. Biz üniversiteliyiz, gelebilir miyiz? Diyorlar. Her yaştaki vatanseverleri bekliyoruz. Sadece yürüyüşümüzün önderi Liseliler Birliği. TLB öyle bir teşkilat ki ilkokul ortaokul öğrencileri de var.