Ege’de sınır sorunu yeniden gündemde
TPAO, Ege Denizi'nde 9 sahada petrol aramak amacıyla başvuruda bulundu. Atina ise Dedeağaç açıklarında Türkiye ile deniz yan sınırını ihlal eden bir araştırmaya girişti. Türkiye Atina’yı uyarırken, Ege’de deniz sınırlarının çizilmesi yeniden gündeme geldi
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Ege Denizi'nde 9 sahada petrol aramak amacıyla ruhsat başvurusunda bulundu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG) konuya ilişkin ilanı, önceki gün Resmi Gazete'de yayımlandı.
İlana göre TPAO, Ege Denizi’nde petrol arama ruhsatı almak için 15 Eylül 2023 ve bunu tamamlayan 5 Haziran 2024 tarihli dilekçeleriyle MAPEG’e müracaat etti.
Ruhsatlar verildiği takdirde TPAO, Ege Denizi’nde Türk karasuları içinde koordinatları belirlenen 9 saha içinde petrol arayabilecek.
YUNAN BASINI ÖFKELİ
Türkiye’nin Ege’deki hamlesi, Yunan basınını çileden çıkardı. Yunan NewsBreak sitesi, söz konusu başvuruda Limni Adası çevresinde bulunan bir sahanın tartışmalı olduğunu iddia etti. Haberde, yanlış bir bilgi olsa da, şu ifadelere yer verilmesi de dikkat çekti: “Asıl sorun, Ege'nin ‘kalbinde’ madencilik yapmak isteyen Türkiye'nin devlete ait petrol şirketinin ana hissedarının, Miçotakis ailesinin bir aile dostu olan Rahmi Koç olmasıdır!”
Halbuki sermayesinin yüzde 100’ü devlete ait olan TPAO’nun Koç ailesi ile bir bağı bulunmuyor.
Diğer yandan Yunan Pentapostagma gazetesi de Türkiye’nin hamlesinin yeni bir durum olduğunu belirtti. “Adaların askerden arındırılması gibi hususların ardından Türkiye, uzun bir aradan sonra, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve kıta sahanlığı sınırlarının çizilmesi meselesini yeniden masaya getiriyor.” diyen Yunan gazete, Dedeağaç ağzındaki deniz yan sınırının 26 Kasım 1926 tarihli Atina Protokolü’ne göre çizilmiş olduğunu iddia etti. Pentapostagma, Türkiye’nin taraf olmadığı 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni de gündeme getirerek, şu değerlendirmeyi paylaştı:
“Türkiye'nin mevcut rejime ilişkin her türlü ihtilafı temelsizdir ve uluslararası hukuka aykırıdır. Sınırlandırma anlaşmaları Türkiye açısından tamamen bağlayıcı olup, deniz sınırları konusunda anlaşma sağlanamayan alanlar, örf/adet hukuku kapsamında eşit uzaklık/ortay hat ilkesine göre belirlenir.”
YUNAN NAVTEX’İNE İTİRAZ
TPAO’nun başvurusu Resmi Gazete’de yayımlanmadan hemen önce Yunanistan, Dedeağaç açıklarında oldukça tartışmalı bir sahada, “bilimsel araştırma” adı altında yeni bir faaliyete girişti. Söz konusu faaliyet için bir de denizcilik bildirimi (NAVTEX) yayımlayan Atina’ya yanıt, Türkiye’nin İzmir İstasyonu’ndan geldi. Türkiye’nin mesajında şu ifadelere yer verildi: “RV Alkyon’un 11 Haziran 2024’ten 22 Haziran 2024’e kadar yürüteceği bilimsel araştırma faaliyetleri ve araştırmaya ilişkin Limni Radyosu’nun (NAVWARN) 091/24 numaralı duyurusu güvenilir değildir. Söz konusu bölge Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz yan sınırı yakınında ve içinde yer alan ve henüz sınırlandırılmamış alanı kapsamaktadır. Bölgeye makûl bir mesafe bırakın. Dikkatli olunması tavsiye edilir.”
BERN MUTABAKATI
Türkiye ile Yunanistan arasında yıllar önce de Ege Denizi’nde petrol arama faaliyetleri nedeniyle büyük krizler yaşanmıştı.
Ocak 1974'te Türkiye, Ege Denizi’ndeki müstakbel kıta sahanlığı içinde yer alan hidrokarbon rezervlerinin haritasını çıkararak sismik/sondaj faaliyetlere başlamıştı. Yunanistan ise Ege’deki uluslararası sularda petrol aramaya başlayınca kriz patlak vermişti.
Bunun üzerine Atina, Ağustos 1976'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ve Uluslararası Adalet Divanı'na başvurdu. Ancak Divan, Yunanistan'ın “ihtiyati tedbir” talebini 11 Eylül 1976'da reddetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise 395 sayılı kararı ile her iki ülkeye de Ege'deki sorunları müzakere yoluyla çözme çağrısında bulundu. Bunun üzerine Atina ve Ankara, 11 Kasım 1976’da masaya oturarak Bern Mutabakatı’nı imzaladı.
Mutabakat kapsamında taraflar, iki ülke arasında bir anlaşma sağlanabilmesi için başlatılacak görüşmeleri engelleyebilecek bütün girişim ve davranışlardan kaçınacaklarını beyan ettiler. Yunanistan, kendi karasularının ötesinde petrol ve doğal gaz aramama ve çıkarmama taahhüdünde bulundu. İki ülke temsilcilerinden oluşan bir karma komisyon kuruldu ve kademeli bir müzakere süreci başlatıldı.
Ancak Yunan tarafı, 1987 yılının Mart ayında Taşoz'un 10 mil açıklarında petrol arama faaliyetine girişerek Bern Mutabakatı’nı yok saydı. Türk Donanması’nın Taşoz’a gönderilmesi sonucu geri adım atmak zorunda kalan Yunanlar, iki ülke arasındaki diyalog sürecini de çöpe atmış oldu.