TRT İzmir Radyosu ses sanatçısı Mustafa Özcan serüvenini anlattı
‘Okulumuzun öğretmenleri kendi köyümüzün insanlarıydı. Hep şunu düşünmüşümdür, Köy Enstitüsü’nü bitirenler, hizmet için köyüne geri geliyordu. Aralarından çıktıkları için köyün sakinlerini yakından tanıyorlardı. Dolayısıyla bir öğrencinin yeteneklerini daha çabuk fark ediyorlardı.’
Geçen hafta son söyleşimizle veda ettiğimiz İzmir TRT saz sanatçısı Hulki Rıza İpek’in babadan kalma tarihi atölyesinde, TRT İzmir Radyosu ses sanatçısı Mustafa Özcan ile birlikteyiz. Özcan, ilkokul ve ortaokul yıllarında Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerinin sesinin güzelliğini ve bu konudaki yeteneğinin keşfedilmesinde ne kadar önemli bir rol oynadığını anlattı. Sanatçılar arasındaki dostane ilişkilerinin kendisi üzerindeki etkilerini nakletti. Özcan’ın TRT sınavlarına giderken ailesinin desteğini ve müzik alanında yaşadığı zorlukları gelin birlikte dinleyelim.
- Kısaca öz geçmişinizi anlatır mısınız?
25 Kasım 1961 yılında, Muğla'nın Yatağan ilçesinin Turgut nahiyesinde doğdum.
- Ailenizi tanıtır mısınız?
Babam Muhsin Özcan, Hacıdeliler sülalesinden. Annem İfaket Özcan, Karahacılar sülalesinden. Ablam Nahide Özcan ve erkek kardeşim, Güngör Özcan ile birlikte üç kardeşiz.
Doğup büyüdüğüm köy evimiz annem İfaket Özcan-Babam Muhsin Özcan bahçesi.
KÖY ENSTİTÜSÜ’NÜ BİTİRENLER KÖYÜNE DÖNÜYORDU
- İlkokulu döneminizden biraz bahseder misiniz?
İlkokulu Turgut İlkokulunda okudum. İlk öğretmenim Köy Enstitüsü mezunu Fatma Görgülü, aynı zamanda başöğretmenimizdi. Daha sonra ikinci sınıftan itibaren İzzet Keskin öğretmenimle okudum ve beni şarkı türkü söylemeye teşvik eden İzzet öğretmenimdi. Kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum. Okulumuzun öğretmenleri kendi köyümüzün insanlarıydı. Hep şunu düşünmüşümdür, Köy Enstitüsü’nü bitirenler, hizmet için köyüne geri geliyordu. Aralarından çıktıkları için köyün sakinlerini yakından tanıyorlardı. Dolayısıyla bir öğrencinin yeteneklerini daha çabuk farkediyorlardı. Öğretmenlerimiz bize hem özgüven verdiler hem de yönümüzü tayin ettiler.
- O dönem öğretmeniniz müzik yeteneğinizi keşfetmiş miydi?
Komşu evimizde yine bir öğretmenimiz vardı, ‘Mustafa bana şarkıcı olacak gibi geliyor’ diye söylermiş hep aileme, adeta ailemi bu fikre alıştırırdı. Küçükken mahallede bir orkestra kurup, kibrit kutularıyla mikrofon yapardık. İmkanlarımız dardı ama hayal dünyamız genişti ve o hayallerle geldik buralara.
- Okulda size de türkü okuttular mı?
Tabii ki hepimizin ilkokuldaki öğretmenlerimiz tarafından bir yönlendirmesi olmuştur. İlkokul öğretmenlerimiz ders sonu zevk eğitimi bölümünde, hadi bakalım Mustafa derdi, birlikte tahtanın önüne geçer türkülerimizi, şarkılarımızı söylerdik. Tabi o zamanlar popüler şarkılar gündemdeydi onları söylüyorduk. Müziğin geleneksel boyutunu bilmiyoruz tabi.
Ahmet Günday, Mustafa Özcan, Köksal Coşkun, Yaşar Bildiren(Tulum sanatçısı)
SINIFTA TÜRKÜ SÖYLEMENİN KAZANÇLARI
- Şarkı söylemelerinizin faydasını gördünüz mü?
O mahcubiyetimizi kırmakta, özgüven kazanmakta şüphesiz ki bunların çok önemi var. Ama hepsinin ötesinde artık sizi müziğe yönlendiriyor ve sen bu işi yapacaksın diyor. İlkokul yıllarından bahsediyorum. Belki o zaman bir matematik, tıp, okumayacağımı hissediyordum ama sosyal bilimlere ve eğitimciliğe ilgi duysam da ve öğretmenlerimde bu yönde düşünseler bile bu çocuktan müzisyen olur diyorlardı ve ben de bunu içselleştirmiştim.
- Ortaokul ve lise yaşamınızdan müzikle ilgili anılarınızı paylaşır mısınız?
Ortaokulu da Turgut’da okudum Köyümde lise olmadığı için Muğla Ticaret Lisesi’ne gittim. Okulumuzun halk oyunları gurubunu çalıştıran Mehmet Eraslan hocamız, müzisyen olarak gruba girmeme ve halk müziğine yönelmeme neden olan öğretmenimdir. Bağlama çalmayı da halk müziği ekiplerine, folklorik dans ekiplerine, sınıfta öğrenci arkadaşlarıma çalarak geliştirdim.
KARS’TAN GELEN AVŞAR RÜZGARI
Kars’ta meşhur Avşarlar ailesinden Muzaffer Avşar diye bir tarih öğretmenimiz vardı. 1963-1967 yıllarında, Erzurum Radyosu’nda, Mükerrem Kemertaş, Mete Çelenk, Raci Alkır’ın olduğu dönemde “Doğu'dan Sesler” sınavına girmiş ve kazanmış. Ama ailesi radyoya göndermediği için müzik yapamamış. O yörenin türkülerini çok güzel söylerdi. “Kar yağar bardan bardan” ve “Ağrı Dağından uçtum” türkülerini ondan duymuştum. İlk defa başka yörenin türkülerini dinliyordum ve çok sevmiştim.
- Avşar Hoca, Doğu’dan türkü rüzgarını estirmiş size.
Tabii ki farklı yöreleri radyodan da dinliyorduk ama Avşar hocam bana, “Kar yağar, bardan bardan” türküsünü canlı okuma ve dinleme imkanı verdi. Bir süre bağlamamla o türküleri çaldım. “Ağrı Dağı'ndan uçtu mu” türküsünü çaldım. O zamanlar, farklı yöreden türkü okumanın bugün ki kadar geniş yayılımı yoktu. Kültürel rotasyon da yoktu. Daha kapalı toplumlar vardı.
Yine MuğlaTicaret Lisesinde 1979-80 yılları
İYİ ÖĞRENİNCEYE KADAR AÇIKTA SAZ ÇALMADIM
- Müzik açısından bir altyapınız oluştu mu?
Şüphesiz bağlama ile türküyü çalıyor muydum, çalıyorum. Ama sol sesini alacağım da yerini bulamıyordum. Soracağım kimse de yoktu. Re üzeri çaldığım zaman sıkıntı yoktu. Ama La üzerinden çaldığımda orta teldeki sesleri bulamıyordum. O dönem merak ettiğiniz bir şeyi sorabileceğiniz bir insan yok. Sonra Muğla’dan İzmir'e geldim TRT yetiştirmek üzere ses sanatçısı sınavlarını kazandım kurs görmeye başladık, saz sanatçısı adayı arkadaşlarıma baktım çok iyi bağlama çalanlar var, ben bir buçuk, iki sene sazı elime almadım ve izledim sadece toplum içinde bağlama çalıyorum demedim bir süre.
İ. Can: O zaman bağlama çalmak, bugün ki gibi popüler değildi.
Bir de o yanı var tabi. Aşık derler, biraz da utanırsınız. Sanki birilerine aşık olmuşsun gibi hissedersiniz. Sazı elimize aldığımız da ‘aşık ne yapıyorsun’ falan gibi dalga geçerlerdi.
ÜNİVERSİTE SINAVINA DEĞİL
- Lise bittiğinde, radyo sınavlarına mı, üniversite sınavlarına mı girdiniz?
1980 yılında liseden mezun oldum, 12 Eylül darbesi oldu. Sınav güvencesi yok diye ailem üniversite sınavlarına göndermedi. O yılı pas geçtik. Bir kış günü, hayatımın akışını değiştiren bir radyo anonsu duydum. “TRT, yetiştirilmek üzere ses ve saz sanatçıları alacaktır” diye. Anonsu duyduğumuzda, babamla tütün balyalıyor, presleyip, küçük konteynır haline getiriyorduk.
- Tütünün milli üretim yıllarıydı değil mi?
Tabii, tabii, tabii ki… Anonstan sonra ‘baba gidelim sınava’ dedim. Gidelim oğlum dedi. Bir soğuk kış günü kaydımızı yaptırdık.
Köyüm de arkadaşlarımla Yıl 1977 AHMET GÜNDAY’IN KATKISI
E.A. Sınava öncesinden hazırlanma olanağınız oldu mu?
Gelmeden önce Muğla’daki Turgut Reis lisesi müzik öğretmeni müzik kulağımı kontrol etti, sesleri, ezgi tekrarını yaptırdı ve hazırlıklı çıktık yola. Sınavda teorik bilgi istenmiyordu. Yine de bir ön bilgimiz osun diye sınavdan iki gün önce İzmir’deydik. Rahmetli Ahmet Günday hocamızın yanına, dershanesine geldik. Rahmetli İsmet Egeli de oradaydı. O da orada kemane dersleri veriyordu. Ahmet abi bana ne okuyacaksın diye sordu. O zamanlar daha repertuvara girmeyen, “Pek yokuşmuş cavur asarın yolları” nı okuyacağım dedim. Yöremizin türküsüydü. O duymuş türküyü daha evvel. Oku bakalım dedi. Okudum… Ahmet Abi yandan pek tatmin olmadı, başka ne okuyacaksın dedi. Bizim düğünlerimizin vazgeçilmez zeybeği Kerimoğlu’nu dedim, okudum. Bir de şuradan oku dedi. Biraz daha tiz olan RE karardan çaldı, çünkü ben bir tenor ses idim ve sesimin karakteri daha ortaya çıkmış olmalı ki sonunda güzel, bunları bu sesten oku dedi. Ve sınavla ilgili bir takım püf noktalarını da öğütledikten sonra bana bunları yap kazanırsın diyerek sınava hazırladı. Kendisine her zaman saygı ve minnet duydum hocam olarak, ruhu şad olsun.
Sınav bitti, Muğla'ya geri döndük. Kazanıp kazanmadığımızı bilmiyoruz, çağrılmayı bekliyoruz. 1981 yılıydı, bir gün başarılı oldunuz diye bir haber geldi. Sevinmek bir yana, devamındaki kurslarda da başarılı olup olamayacağımızın heyecanı sardı beni ve başarılı olabilme kaygısı başladı. Gelen yazıda diyordu ki, “Başarılı olduğunuz takdirde kadroya alınacaksınız.” Yani başarılı olamamak da var bu işin içinde. Bir ürperti, bir korku almıştı beni.
BİZLER USTALARIMIZIN TEZENELERİNİN NAĞMELERİ İLE PİŞTİK
İzmir’e geldik. Kurslar başladı. Ruhları şad olsun Durmuş Yazıcıoğlu Hem Halk Müziği Müdürü’müz hem de Repertuvar ve Nazariyat hocamız, Yılmaz İpek hocamız, bağlama ve repertuvar icra derslerine giriyordu. Biz onların tezenelerinde çıkan nağmelerle örgülendik, bilgilendik, motiflendik. O zaman Nihat Kaya ve Necdet Mahir'in ilk ustalık dönemleriydi. Yılmaz hocamızın, Durmuş hocamızın yanında repertuvar derslerimize girdiler. Repertuar ve türkü öğrenmeye, yavaş yavaş başladık. Yine Türk Halk Müziği Yurttan Sesler Korosu’nun kurucusu merhum Muzaffer Sarısözen döneminin halk müziği şahsiyetlerinden, İzmir Radyosu’nda Yurttan Sesler’in oluşumunda görev alan Mustafa Hoşsu hocamızdan, genel müzik kurallarını ve THM nazariyatı ve repertuvar dersleri almaya başladık. Müzik derslerimizin yanı sıra şan, bona solfej, tarih, halk edebiyatı, diksiyon fonetik gibi birçok kültür dersini bir yıllık hızlandırılmış eğitim süreci için de almış olduk.
Mustafa Özcan’ın meşhur ettiği türkü:
İLİMAN ÇALILARI
Yol Ettim Yalıları
İnadına Sevecem (Ayarim Aman)
Çatlasın Dayıları (Komşuları)
Yalıda Gezer Oldum
Okudum Yazar Oldum
Kız Ben Senin Yüzünden
Kurudum Gazel Oldum
Ay Doğmuş Penceremden
Ben Sandım Sabah Oldu
Açtım Yorganı Baktım (Ayarim Aman)
Yar Yanımdan Gayboldu
Yöresi: Muğla Bodrum
Kaynak Kişi: Rasim Eriş
Derleyen Ahmet Çakır-Abdurrahim Karademir
Notaya Alan: Mustafa Özcan-Nazım Onay
Makamsal Dizi: Hüseyni
Konusu-Türü : Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 9 Ses