22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TRT sanatçısı Bedri Ayseli anlattı: Yayık yaydım kolum şişti

Bu hafta Diyarbakır ilimizin doğal güzelliği Hevsel Bahçelerini, 1960 ihtilalinden anılarını, Yılmaz Güney ile tanışıp ertesi günü 'Bir çirkin adam' filminde oynadığı 'Kabadayı Dino' rolünü konuştuk. Tadına doyulmaz bir sohbet...

TRT sanatçısı Bedri Ayseli anlattı:  Yayık yaydım kolum şişti
A+ A-
EMİNE SAĞLAM AKFIRAT

Bedri Ayseli ile söyleşimize yaşamın içinden hikayelerle devam ediyoruz. TRT sanatçımız İbrahim Can ile birlikte yaptığımız söyleşi sırasında kahkahalar eksik olmuyor...

Bu hafta Diyarbakır ilimizin doğal güzelliği Hevsel Bahçelerini, 1960 ihtilalinden anılarını, Yılmaz Güney ile tanışıp ertesi günü “Bir çirkin adam” filminde oynadığı “Kabadayı Dino” rolünü konuştuk. Tadına doyulmaz bu sohbeti beğeninize sunuyoruz.

Türküyü, 2018 yılında kaybettiğimiz değerli TRT sanatçımız Mükerrem Kemertaş ve oğlu TRT sanatçısı Tuncay Kemertaş’ın muhteşem yorumuyla dinleyiniz.

DİYARBAKIR...

  • Diyarbakır bir kültür şehri…En az yedi bin yıllık bir tarihi var. Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerinin geçiş bölgesi. Sizin gözünüzle Diyarbakır’ı tanıyabilir miyiz?

Diyarbakır gerçekten sizin de söylediğiniz gibi çok eski tarihi olan bir şehir. Ben Diyarbakır’a giderken bana diyorlar, bizi de götür. Diyorum niye gelmek istiyorsun? Diyor karpuzu güzel. Allah, Allah… Bizim bir surumuz var… Yedi bin yıllık tarihimiz var. Sahabelerimiz, camilerimiz, kiliselerimiz, Cahit Sıtkı Tarancı’mız, Ali Emiri’miz, Ziya Gökalp’imiz var. Ahmet Arif’imiz var. Celal Güzelses’imiz var. Kimler var kimler. Evet haklısınız. Gelin bir görün diyorum. Bir Dicle nehrimiz var. Hevsel bahçelerimiz var. Kırklar dağımız var. On gözlü köprümüz var.

  • Hevsel Bahçelerini anlatır mısınız?

Hevsel Bahçeleri Dünya UNESCO kültür Mirası Listesine girmiş bir bahçedir. Bu bizim için büyük bir övgü. Dünyada öyle bir bahçe yok.

  • Bahçenin özelliği nedir?

Bahçede ağacın her türü var. İçine girdiğinde orman gibi içinde kayboluyorsun. O sıcak ortamda cennet gibi.

  • O ağaç çeşitlerini kim getirmiş oraya?

Tabiat getirmiş. Kenarından Dicle nehri geçiyor. Şimdi efendim, tabi bunu anlatırken Suzan Suzi hikayesi nerede geçmiş, Kırklar Dağı’nda. Dicle Nehri, Ongözlü köprü, Hevsel Bahçeleri derken tam orada benim başımdan geçmiş bir olay var. Bunu da size anlatayım. 1960’da ihtilal olmuştu. İhtilal mi diyelim darbe mi diyelim bilemedim?

  • İhtilal diyoruz. Darbe değil.

Sonra başımıza bir şey gelmesin, sen niye ihtilal dedin diye (gülerek).

TRT sanatçısı Bedri Ayseli anlattı:  Yayık yaydım kolum şişti - Resim: 1

'1960 İHTİLALİNDE KOMUTAN VE BİZ…'

  • İhtilal sonrası güzel bir dönem geldi. Siz de biliyorsunuz. Hiçbir sakıncası yok. Atatürk devrimlerinde ilerleyelim hep beraber.

Aynı fikirdeyim, çok teşekkür ederim. Ben Diyarbakır’da saz çalmaya yeni başlamışım. Yedi- sekiz arkadaşız. Hepimizin bisikletleri vardı. Bisikletlerimize binerdik, Gazi Köşkü'ne veya Dicle nehri kıyısına giderdik. Sazımızı aldık, bisikletlerimize bindik, Mardin Kapısından aşağıya gidiyoruz. Yıl 1960… İhtilal olmuş. Ongözlü Köprüde askerler bizi çevirdi. Bize “İhtilal oldu, siz nereye gidiyorsunuz?” diyorlar. Ya biz ne anlarız ihtilalden. Sıraya dizildik tabi... Komutan baştaki arkadaşa soruyor, “Yavrum senin adın ne?”. Arkadaş, “Benim adım Aydın” diyor. İkinci arkadaşa soruyor, “Yavrum senin adın ne?”. O da “Benim adım Aydın” diyor. Üçüncü arkadaşa soruyor, “Yavrum senin adın nedir?”. Üçüncü arkadaşımız da “Efendim benim adım Aydın” diyor. Askerlerden biri “Komutanım bunlar bizimle dalga geçiyor” diyor. Komutan “Oğlum acele etme, bak burada beş-altı kişi daha var.” Dördüncü arkadaşımıza komutan soruyor, “Yavrum senin adın da Aydın olmasın?” “Valla billa benim adım da Aydın”. Dört Aydın var. Kargo Aydo, şişko Aydo, terzi Aydo, bilmem ne Aydo başındaki isimlerini söylemiyorlar. Asker, “Gördün mü komutanım bak dalga geçiyorlar” diyor. “Oğlum acele etme. Bak burada dört kişi daha var.” Sıra bana geliyor, “Senin ismin ne yavrum” diyor. “Efendim benim ismim Bedri.” Yanımdaki arkadaşa soruyor, “Yavrum senin ismin ne?” O da “Efendim benim ismim Bedri”. O da gerçekten Bedri. Kanada'da yaşıyor. Cümbüş çalıyor. Asker, “Gördün mü komutanım dalga geçiyorlar” diyor. Komutan, “Oğlum acele etme bak burada iki kişi daha var. Bir Ermeni asıllı kardeşimiz vardı, ismi Agop. O zaman çocuk öyle rahat söyleyemiyor ismini. Ona soruyor, “Senin ismin ne yavrum” diye. Diyor ki, “Efendim benim ismim Mecnun”. Bir de Kürt asıllı bir kardeşimiz vardı. “Senin ismin nedir yavrum” diyor. Bizimki Mecnun deyince o da “Leyla” diyor. Asker, “Komutanım görmüyor musun dalga geçiyorlar.” Komutan “Valla bu sefer doğru diyorsun” deyip bizi bir kovalamaya başladılar…

  • Sizin bir kitabınız var: Yetmişinde Bir Çocuk. Biraz kitabınızdan bahseder misiniz?

Bu hikayelerden birini bir yerde anlatınca, arkadaşlardan biri 'Abi neden yazmıyorsun' dedi. Ben de yazmaya başladım. İki senede yazdım kitabı.

‘BABA O VOTKAYI GETİR’

TRT sanatçısı Bedri Ayseli anlattı:  Yayık yaydım kolum şişti - Resim: 2

  • Kitapta Yılmaz Güney’den tutun Ahmet Kaya’ya kadar, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay ile yaşadığınız anıları anlatmışsınız.

Evet. Yılmaz Güney’in adı geçmişken çok kısa bir anımı anlatayım size. Yine Abdullah Nail Hocaya gitmişim. Hüsamettin Özkan da yanımda. Eser verecekler bize. Beklerken kapı açıldı, Yılmaz Güney girdi içeri. Yılmaz’ı görünce inanamadık. Dilimiz tutuldu. Hoca ona “Yılmaz hoş geldin” dedi, “Sana bir şişe votka almışım.” Yılmaz “Hocam ben içkiyi bıraktım” dedi. Peki dediler, aldılar Yılmaz’ı başka bir odaya. Biz de oturduk, bekliyoruz. Ama bir-bir buçuk saat… Canımız sıkıldı. Sazı aldım yanıma tın tın, Celal beyin Yaş Destanı’nı okudum. Yavaş, pesten. Baktım kapı açıldı. Osman Bayşu geldi. Bana dedi “kıvırcık”, bana kıvırcık derdi, seni içeriden çağırıyorlar. İçeri girdim. Yılmaz orada, Hoca orada. Yılmaz dedi, “Kardeş hoş geldin, gel otur, ismin ne?”. Bedri. “Nerelisin?” Dedim, Diyarbakırlıyım. “Bedri kardaş gel yanıma otur” dedi. Biraz sohbet ettik. Oku dediler okudum. Kürtçe biliyor musun dedi. Yarı Türkçe yarı Kürtçe biliyorum dedim. Okudum bir türkü. Yılmaz “Vay be… Baba o votkayı getir” dedi. Baba dedi ki Orhan’ı çağır, Arif’i çağır. Orhan geldi. Arif geldi. Osman Bayşu sazı aldı. Rakıların ardı arkası kesilmedi. İnanın sabaha yakın çaldık söyledik. Bana efendice "Bedri kardeş" dedi, “Yarın bizim bir sahnemiz var. Eğer istiyorsan sen de gel. Senin için de iyi olur” dedi. Ya, Yılmaz Güney’in filminde kim oynamak istemez ki.

'KABADAYI DİNO'

  • Hangi filimdi? Filimde oynadınız mı?

“Bir çirkin adam” filmi. Tabi oynadım. Dedi ki yarın Şişli’de meşhur Paşam Taverna’dayız. Ertesi gün gittik. Filmde Yılmaz’a bir tokat çekiyorum böyle… Türkü de okudum filmde. Feri Cansel geldi. Rahmetli Süleyman Turan geldi. Biz oturmuşuz bir masada. İsmim de Dino Kabadayı. Sazları da götürmüşüm. Ben türkü okuyorum. Başka kabadayılar içeri giriyorlar. Bakıyorlar, biz oturmuşuz. Bu kabadayıların başında da Süleyman Turan var. Bütün gazinolara gidip haraç alıyorlar. Bakıyorlar ki Dino oturmuş orada.

  • Bu anlattığınız filimden bir kesit mi?

Tabi bu anlattıklarım filimden kesit. Dino oturmuş orada alem yapıyorlar. Bakıyorlar, hiç ses çıkarmadan dönüp gidiyorlar. Biz de türkümüzü okuyoruz.

Bedri Ayseli meşhur etti:

YAYIK YAYDIM KOLUM ŞİŞTİ

Yayık yaydım kolum şişti

Kolumdan kol bağım düştü

Benim gönlüm sana düştü

Bağlantı:

Sen allar gey ben gırmızı

Çıkalım dağlar başına

Sen gül topla ben kırmızı

Evleri var hane hane

Ben kül oldum yaneyane

Bulamadım aşka çare

Bağlantı

Kolbağı: Büyük taneli boncuklardan yapılmış kadın bileziği.
Yöresi: Diyarbakır
Kaynak kişi ve derleyen:
Bedri Ayseli
Notaya alan: Mehmet Özbek
Makamsal dizi: Uşşak
Konusu: Aşk-sevda
Ses genişliği: 6

TRT sanatçısı Bedri Ayseli anlattı:  Yayık yaydım kolum şişti - Resim: 3

HAFTAYA: 'Mübarek mübarek yüz bin mübarek'
Son Dakika Haberleri