07 Ekim 2024 Pazartesi
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte

Tuna Nehri’nin ayırdığı Buda ile Peşte 1849’da yapılan ilk köprüyle birleşince Budapeşte doğmuş. Nefes alınabilen bir tarih, kültür ve sanat şehri Budapeşte

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte
A+ A-

Dr. Tülin Uygur
[email protected]

Avrupa’nın tam ortasında olmak kolay değil. Romalılardan bu yana hep savaşların içinde olmuş, çiğnenmiş, istila edilmiş. Ama direnmiş, her defasında ayağa kalkmış. 1848’de tüm Avrupa devrimlerle çalkalanırken Macar devrimciler de mutlakiyetçi, gerici ve işgalci Viyana yönetimine karşı ayaklanmışlar. Çarlık Rusyası’nın yardımını alan Avusturya hanedanının devrimcileri ezmesi zor olmamış. Devrim önderlerinden Lajos Kossut, Osmanlı’ya sığındıktan sonra 2 yıl Kütahya’da yaşamış. Sonra da İtalya’da sürgünde tamamlamış ömrünü. I. Dünya Savaşı sonrasında paramparça olan koca Avusturya-Macaristan İmparatorluğu henüz onur kırıcı Trianon antlaşmasını (1920) imzalamadan yeni bir devrim dalgası gelişmiş, Béla Kun önderliğinde. Béla Kun, I. Dünya Savaşı’nda Rusya’da esir düşen bir Macar subayı; Rus devrimi sonrasında eski esirlerden devrim tugayı kuranlardan. 1919’da Macar Sovyet Cumhuriyeti’nin kuruluşuna önderlik etmiş. Ama bu kez de savaş Romenler işgal edivermiş Budapeşte’yi ve Macar Sovyet Cumhuriyeti’ne son vermişler. Yıllar sonra sıra Nazi Almanyası’nın işgaline gelmiş. Kızıl Ordu yardımıyla kurtulmuşlar, nihayet 1949’da Macar Halk Cumhuriyeti kurulmuş. 1956’da yeni bir Macar isyanı sahnelenmiş. Sovyetlere karşı yapılan bu isyan da başarıya ulaşamamış ama Macaristan, Varşova Pakt içerisinde kalarak, diğer Pakt ülkelerinden daha bağımsız bir çizgide, sosyalist tek parti rejimini sürdürmeyi başarmış. 1989’da “demir perde”nin yıkılmasıyla Sovyetler Birliği ile tüm ilişkilerini koparan Macaristan, “halk”ı atıverir cumhuriyetten. Macaristan Cumhuriyeti önce NATO sonra AB üyesi olur!

ALDI NEMÇE BİZİM NAZLI BUDİN’İ’

Budapeşte’de gezip Budin’i anmamak, Türk izlerini aramamak olmaz. 1526 Mohaç zaferinin ardından Macaristan Krallığı, Osmanlı’ya bağlanmış. Kanuni Sultan Süleyman 11 Eylül 1526’da girmiş Budin’e, yani Buda’ya. Bir de Budin eyaleti kurulmuş. Evliya Çelebi’nin yazdığına göre Budin eyaletine 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 10 tekke-türbe, 2 hamam, 9 han, 8 ılıca, 75 sebil, 3500 ev, 1 baruthane, 1 saat kulesi, 1 bedesten inşa edilmiş. Nazlı Budin; İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra en sevilen Osmanlı şehri olmuş. 145 yıl hüküm sürmüş bu topraklarda Osmanlı. Kimi uzun kimi kısa süre görev yapan 75 beylerbeyi atamış.

Nemçe, Osmanlıların Habsburglar yani Avusturya için kullandığı ad. II. Viyana Kuşatması’nın başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Kutsal İttifak Güçleriyle, Budin’i kuşatan Habsburg ordusu 1686’da Avusturya Arşidüklüğü adına hem Budin’i hem de Budin eyaletini ele geçirmiş. Dışarıdan yardım gelmeyince bir avuç Osmanlı askeri ne yapsın? Kanlarının son damlasına kadar direnirler Budin kalesinde. Son Budin Beylerbeyi Arnavut Abdurrahman Paşa, Beç Kapısı’nda şehit düşer. Macarlar gömer Paşa’yı. Mezar taşına da “145 yıllık Türk egemenliğinin son Budin Valisi Abdurrahman Abdi Arnavut Paşa, bu yerin yakınında 1686 Eylül ayının 2. günü öğleden sonra yaşamının 70. yılında maktul düştü. Kahraman düşmandı, rahat uyusun” yazarlar. O günden sonra Budin, Buda olur. Osmanlı’da ise nazlı Budin için ağıtlar yakılır, Nemçe’ye kahredilir. Ta ki I. Dünya Savaşı’nda aynı saflarda Kapratlarda çarpışıncaya, Rusya’daki esir kamplarında kader birliği yapıncaya kadar. Bugün 15. Kolordu’nun evlatlarından 480’i, 1926’da Türk hükümetinin çabalarıyla kurulan Budapeşte Türk Şehitliği’nde yatmakta.

Budapeşte’de az sayıda Osmanlı eseri kalmış. Kökü Orta Asya’ya uzanan dil akrabalığının ise yok olması kolay değil, belki de bu yüzden halen 6-7 sokağın adında “Török” yani Türk kelimesi var.

BUDA VE PEŞTE

Şehrin Buda yakası daha sakin ve derli toplu, daha zengin. Tepeden tüm şehri ve nazlı nazlı akan Tuna’yı seyretmek müthiş! Üstelik gecesi bambaşka bir güzel. O ince ince işli binaların ışıklandırılmış hali harika. Buda tarafında gezilecek yerler çok. Zevkli molalarla yürüyerek dolaşmak mümkün. Türk izlerinin de en çok olduğu yer Buda. Kale, birkaç kapının üzerindeki tabelalar, Gül Baba Türbesi, küçücük bir Osmanlı mezarlığı, son beylerbeyinin mezarı, ılıcalar ve “Kemal Atatürk sokağı”. Kaleden Citadelle tarafına doğru inerken, yeşillikler arasında küçük bir yolda gördük sembolik sokak tabelasını. Kendisinin yok olurken dirilttiği, var ettiği vatanında yobazların silmeye çalıştığı adı, burada birdenbire tabelada görünce boğazım düğümlendi. Ne mutlu! Mustafa Kemal Atatürk yaşıyor! Her yerde, her zaman!

Şehrin Peşte yakası canlı, kalabalık ve temposu yüksek. Bir koşturmaca var sabah ve akşam saatlerinde. Evine giderken ekmeğini, pastasını almak isteyenler aceleci ama adil, kuyruklar çok düzenli, insanlar saygılı. Bu koşturmada herkesin oturup dinlenebileceği irili ufaklı küçük parklar, meydanlar var. Zaten tüm şehir ruhu dinlendiren heykeller, kitapçılar, galerilerle dolu. El işlerinin en güzelini ve itinalısını bulabildiğiniz küçük tezgahlardan alışveriş yapmak bir zevk. İnsan ilişkileri sıcak ama seviyeli. Uzun kırmızı Macar biberlerinden, ete, sebzeye, hamur işlerine, hazır yemeklere ve ıvır zıvıra kadar her şey satılan kapalı pazaryerinde bir şeyler atıştırırken etrafı seyretmek çok keyifli. Cıvıl cıvıl insanla dolu yürüme caddeleri, Tuna boyunca yürüyüş yollarıyla çok güzel ve dinlendirici bir şehir Budapeşte. Binalar 18. yy sonları ve 19. yy başlarından kalma, küçük geçitler, pasajlarla dolu.

İki dünya savaşının bombalarıyla yıkılan ama ayağa kalkan, bu şehirde, hoyratça ranta kurban edilen Beyoğlu ve eski İstanbul için bir kez daha yüreğim kanadı.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 1

BUDA KALESİ

Buda Sarayı tüm Budapeşte şehrine hakim bir tepede, kalenin içinde yer alıyor. Tüm bölge 1987’den bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde. Aslan başlı, ünlü Zincir Köprü’den (Asma Köprü) geçtikten sonra Buda tarafından bir füniküler ile çıkılabiliyor. 1200 yıllarında yapımı başlayan saray defalarca yıkılmış, yanmış, bombalanmış ama hep aynı yerde yeniden yapılmış. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şimdiki haline kavuşmuş. Kalenin arka kısmında uzunluğu 6 kilometreye ulaşan yeraltı dehlizleri var. İkinci Dünya Savaşı’nda bu dehlizler sığınak ve hastane olarak kullanılmış. Milli Galeri, Osmanlı eserlerinin o dönemi betimleyen tabloların, haritaların sergilendiği önemli bir müze.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 2

TUNA NEHRİ KIYISINDAKİ AYAKKABILAR

Tuna nehri kıyısında Parlamentoya yakın, demir ayakkabılardan oluşan 40 metre uzunluğundaki kompozisyon 2005 yılında yapılmış. Nazi Macar milisleri tarafından 1944-1945 yıllarında nehir kıyısında ayakkabıları çıkarttırılarak vurulan ve suya atılan 800’ü Yahudi 3500 kişinin katledilmesi anısına...

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 3

PARLAMENTO BİNASI

Londra’daki Parlamento örnek alınarak yapılan çok süslü devasa yapının dış cephesinde 200’den fazla heykel bulunuyor. Tuna kıyısında bir mücevher gibi muhteşem bir görüntüsü var. Dünyanın Buenos Aires ve Londra’dan sonra en büyük üçüncü parlamento binası. 691 odası olan parlamento binasının merdivenlerinin uzunluğu 20 kilometre.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 4

GÜL BABA TÜRBESİ

Buda’nın Margit adası tarafına doğru kısmında Gül Baba’nın türbesi var. Gül Baba bir Bektaşi dedesi. Budin’i yurt yapmak için Kanuni tarafından gönderilmiş, bir tekke kurmuş. Tahta kılıcı ve sarığındaki gülüyle ünlü. 1541’de Budin’de şehit düşmüş, Kanuni’nin de katıldığı bir törenle bugün türbesinin bulunduğu yere defnedilmiş. 1926’da genç Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Budapeşte Başkonsolosu türbeye sahip çıkmış. 1996’da da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in çabalarıyla yeniden onarılmış türbe.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 5

TURUL KUŞU

Macar mitolojisinin en önemli sembolü Turul kuşunun heykeli sarayın bahçesinde ve Hürriyet Köprüsü’nde yer alıyor. Bir cins doğan! Attila’nın kalkanından, Oğuz boylarına bir sembol olarak kullanılmış Turul veya Tuğrul, Tognl, Dumrul.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 6

DOHÁNY SOKAĞI SİNAGOGU

Dohany tütün demek, kökü Arapça, ama Türkçe kullanılışı Duhan. Tütün Sokağındaki Sinagog 3000 kişi kapasitesiyle dünyanın en büyüklerinden. İspanya’nın Morik tarzında 5 yılda yapılmış. Etrafında bir Yahudi Mahallesi var. Osmanlılar zamanında Budin Kalesi’nde de bir Yahudi Mahallesi olduğu bilinmekte. 1941’de Nazi yanlısı iktidar Yahudi karşıtı yasalar çıkarınca mallarına el konulmuş ve sarı Davut yıldızı taşımak zorunda bırakılmışlar. 1944’te Alman işgaliyle 600 bin Yahudinin yok edildiği bir süreç başlamış. Sinagogun arka bahçesinde bu döneme ait mezar taşları, her bir yaprağında katledilen birine ait bir adın yazılı olduğu gümüş “hayat ağacı” ve bir de Yahudileri kurtarmak için çabalayan isimlerin yazılı olduğu bir taş bulunuyor. Savaş sırasında Nazilerce bombalanan Sinagog 1990 sonrası onarılmış.

Tuna’nın nazlı şehri Budapeşte - Resim : 7

MEMENTO PARKI

Şehrin dışında bir heykel parkı, 1948-1989 yılları arasında Macaristan’ın komünist dönemine ait heykeller, Sovyetler Birliği’nin Macaristan’dan çekilmesi sonrasında şehirdeki yerlerinden sökülmüş. Bir süre sonra “Heykel Parkı”na taşınmış ve ziyarete açılmış. Lenin, Marx, Engels, Macar komünistleri ve işçilere ait güçlülüğü simgeleyen dev heykeller var.

Son Dakika Haberleri