11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk aydınının kangren sorunu: Batıcılık

Afganistan'ın bağımsızlığı bütün dünyanın mazlum milletlerinde sevinçle karşılandı. Türk halkı da Afgan halkının bu antiemperyalist başarısını selamladı.

Türk aydınının kangren sorunu: Batıcılık
A+ A-
İbrahim KASAPOĞLU

Ancak gel gör ki, Türkiye’de önemli sayıda bir antitalibancı varmış. Vatan Partisi ve özellikle Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) bu çıbana bir iğne batırınca cerahat ortalığa saçıldı. Amerikan uşakları kırk dereden su getirdiler. “Aslında ABD’nin orada yenilmediğini, anlaşmalı çekildiğini” savunacak kadar saçma sapan fikirler ileri sürdüler. ABD’nin yenilgisini gizlemeye çalıştılar. Ama esas bizim üzerinde durduğumuz Türk aydınları içinde bu tartışmalar sürerken son zamanlarda sahte bir Atatürkçülük ortaya çıktı. Murat Belge'sinden, Hasan Cemal'ine kadar liberal aydınlar Atatürkçülüğe güzellemelerde bulundular. “Taliban’ın şeriatçı olduğunu, o nedenle Afgan devriminin Atatürk devrimine benzemediğini, Atatürk’ün laik ve batıcı olduğunu” ileri sürdüler. Türkiye’deki liberal yazarlar eskiden muhafazakâr kesimlere seslenerek onları Amerikancılığa ve Batıcılığa ısındırmaya çalışırdı. Bunda da epey başarılı oldukları söylenebilir. Ancak son 5-6 yıldır Türkiye’nin muhafazakârları Atlantik’e karşı tavır almaya başlayınca yönlerini ‘Atatürkçü’, ‘laik’ ve ‘sol’ kesimlere çevirdiler. Şimdiki görevleri bu kesimleri avlamaktır.

BATICILIK VE ÇAĞDAŞLIK

Öncelikle Batıcılık nedir? Çağdaşlık nedir? Onun üzerinde duralım. Batıcılık Amerika ve Avrupa gibi olmaya, onlar gibi yaşamaya özenmek, demokrasi, özgürlük ve refahın oradan geleceğine inanmaktır. Çağdaşlık ise o an mevcut olan en ileri uygarlık düzeyini hedef almaktır.

Batı 150 yıldır çağdaş uygarlık üretemiyor. Kapitalizmin 19. yüzyılın sonlarına doğru tekelleşip emperyalist aşamaya ulaşmasıyla devrimci Batı son bulmuştur. Artık İngiliz ve Fransız devrimlerinin yerlerinde yeller esmektedir. Batı emperyalizmi dünya gericiliğinin merkezine dönüşmüştür. Batı 150 yılda iki dünya savaşı çıkarmış ve 100 milyon insanın kanına girmiştir. İlhak, işgal, katliam, darbe, sömürgecilik ve hegemonyacılık karakteri olmuştur. Devrimci Batı'nın kültürü uluslaşma, laiklik, özgürlük, demokrasi, aydınlanma iken emperyalist Batı'nın kültürü gericilik hatta faşizmdir. Rakı içmek, mini etek giymek, eşcinselliği savunmak uygarlık değildir.

20. yüzyılın başından itibaren uygarlığın ve devrimlerin merkezi Batı'dan Doğu'ya kaymıştır. Asya’nın, Afrika’nın ve Latin Amerika’nın birçok mazlum halkı millî bağımsızlığına kavuşmuştur. Bu milletler kalkınma ve refah yolunda ilerlemişler, millî bağımsızlık devrimleri ile dünya uygarlığına büyük katkılar yapmışlardır.

ATATÜRK BATICI MIYDI?

Mustafa Kemal’in hayatı emperyalist Batı ile mücadele içinde geçmiştir. Atatürk hiçbir zaman emperyalist Batı'yı örnek göstermemiştir. Onu hem devrimci Batı'nın fikirleri hem de Doğu milletlerinin mücadeleleri etkilemiştir. Kemalist Devrim; Çin, Hindistan, Cezayir gibi bütün ezilen milletlerin esin kaynağı olmuştur. Atatürk mazlum milletlerin lideridir. Atatürk Doğu'nun lideridir. O bütün mücadelesini ve geleceğini Doğu halklarının uyanışına bağlamıştır. O nedenle Kurtuluş Savaşımızı destekleyen bir tek Batı devleti yoktur. Kemalist Devrim, Doğu'nun şahlanışıdır.

TÜRKİYE’DE BATICILIĞIN GEÇMİŞİ

Atatürk hayatının sonuna kadar Türk milletine Batıcılığı değil çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı tavsiye etmiştir. Atatürk’ün Batıcılık ile ilgili tek bir cümlesine rastlanamaz. Batıcılık, ABD’nin 1945’ten sonra dünya efendisi olmasıyla ortaya çıkmış bir akımdır. Türkiye bu dönemde Atatürk’ün yolundan ayrılarak Batı cephesine katılmıştır. “Küçük Amerika olacağız” diye NATO’ya, AB’ye üye olmuş emperyalist Batı'nın kucağına oturmuştur. Bu tarihten sonra Atatürk devrimlerinin altı oyulmaya başlanmıştır. İktidarları, muhalefetleri ve liberal aydınlarıyla Atatürk’ün bağımsızlıkçı ve devrimci fikirleri gizlenmiş, Atatürk uysallaştırılmıştır. Batı'ya uygun sahte bir Atatürkçülük yaratılmıştır. İşte Türkiye’de Batıcılık akımı böyle doğmuştur.

Batıcılık kendine güvenmemektir. Kendi halkına güvenmemektir. Batıcılığın anası Tanzimat’a kadar uzanır. Tanzimat, borç batağına batan Osmanlı'nın Avrupa kapitalizminden gelecek yardımlarla kurtarılacağı anlayışına dayanır. Tanzimat “Biz kendimiz kurtulamayız, Avrupa bizi kurtarsın.” demektir. Bu anlayışa karşı Nâmık Kemaller, İttihatçılar mücadele etmiş 1. ve 2. Meşrutiyet devrimlerini yapmıştır.

Batıcılık, Kurtuluş Savaşı'mızda mandacılık kisvesine bürünmüştür. Milliyetçi, Türkçü, halkçı ve devrimci akımlar birleşerek tam bağımsızlığı savunurken bazı aydınlarda mandacılığı savunmuştur. Mustafa Kemal ve arkadaşları sadece işbirlikçi Vahdettin ve Damat Feritlere karşı değil mandacılara karşı da mücadele etmişlerdir. Tarih tam bağımsızlıkçıları zafere ulaştırmış, işbirlikçileri ve mandacıları mahkûm etmiştir.

BATICILIĞIN SONU

İşbirlikçiliğin, mandacılığın ve Batıcılığın varacağı yer vatana ihanettir. Bunu Vahdettinlerin, Damat Feritlerin, Ali Kemallerin ve yurtdışına sürülen mandacıların sonlarından görebiliyoruz.

Ama şu gerçeği de kabul etmeliyiz ki 75 yıldır Türkiye’nin “Küçük Amerika” süreci Türk aydınını zehirledi. Batıcılık ders kitaplarımıza kadar girdi. Batıcılık kendine ciddi bir taban oluşturdu. Bugün CHP, İyi Parti, SP, Gelecek Partisi, Deva Partisi Batıcılığın etkisindedir. Ancak Batıcılık işbirlikçilikten ihanete doğru yol almaktadır. ABD, HDP/PKK ve FETÖ ile işbirliği bu partileri hızla bu yola sokmaktadır.Türk aydınının kangren sorunu: Batıcılık - Resim: 1

AVRASYA VE TÜRK DEVRİMİ

Afganistan gibi yoksul bir halk ABD gibi bir süper devletin sırtını yere getirdi. Atlantik çöküyor. Avrasya yükseliyor. Yeni bir uygarlık doğuyor. Her olaya Batı gözlüğü ile bakan Batıcı liberaller bunu kavrayamıyor. Ama gelişmeler ve toplumsal hayat bunu herkese kavratacaktır. Çünkü bunlar gerçek olgulardır. Olguların mantığı her zaman bizim mantığımızdan daha gerçekçidir.

Türkiye 5-6 yıldır bu gerçeği görmüş hızla Avrasya’da yerini almaya başlamıştır. Türkiye’nin Avrasya’yı terk edip tekrar Atlantik’e döneceğini umut eden Batıcılar hayal içindedir. Bu tarihsel bir süreçtir, kimse geri döndüremez. Avrasya’ya yönelmek devrime yönelmektir. Biz Kemalist Devrimimizi ancak Avrasya ikliminde tamamlayabiliriz.

Asya içlerinden temizlenen ABD emperyalizmi yakında Batı Asya’dan da kovulacaktır. Sıra Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, Yemen halklarına gelmiştir. Bunlar içinde en zoru ve aynı zamanda en önemlisi de Türk Devrimi olacaktır. Bunun iki nedeni bulunuyor. Birincisi; Türkiye hem büyük hem de dünya dengelerini değiştirebilecek stratejik öneme sahiptir. İkincisi de; Türkiye bir NATO ülkesidir. 75 yıllık Batıcı fikirler toplumda önemli bir yer tutmuş vaziyette. O açıdan Türk Devrimi sadece ABD ve uşaklarına karşı değil işbirlikçi Batıcılara karşı da mücadele içinde oluşacaktır. Bu nedenle Türk Devrimi sadece dünya dengelerini değiştiren bir pratik değil aynı zamanda kadını ve erkeğiyle aydınlanmış bir halk tarafından gerçekleştirilecektir.

Son Dakika Haberleri