Türk Dil Kurumu 90 yaşında
12 Temmuz 1932 günü Türk Dil Cemiyeti'ni kuran, aynı yıl kurultay düzenleyerek dil çalışmalarına hız veren Atatürk, doğru Türkçe kullanımını teşvik etti
Kültür devrimimizin önemli ayaklarından birisi 12 Nisan 1931 günü kurulan Türk Tarih Tetkik Cemiyeti ile 12 Temmuz 1932 günü kurulan “kardeş” cemiyet Türk Dili Tetkik Cemiyeti'dir. Her iki kurumun amacı da Türk tarihini, kimliğini, Türk dilinin köklerini araştırmak ve milli devletin iki ayağını bilimsel bilgilerle beslemekti. Atatürk'ün de bizzat kurulmasında katkıda bulunduğu dil çalışmaları, bilim insanlarının geniş katılımıyla şekillendi. Manevi kızı Afet İnan'ı tarihçi olarak yetiştirdi ve yurt dışına konferanslara gönderdi. Buralarda yeni çıkan dil ve tarih kitaplarını getirtip inceledi. Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak'ın aktardığına göre Atatürk, günlerce hiç uyumadan eserleri okuyor ve dil çalışmalarına katkıda bulunuyordu. Dil çalışmalarına da konunun uzmanlarını davet ederek günlerce tartışıyorlardı. 1935 yılında kaleme aldığı “Güneş Dil Teorisi”, en önemli çalışmasıydı. 26 Eylül 1932 günü de Dolmabahçe'de Dil Kurultayı toplandı ve bu gün “Dil Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı... Birçok kelimeyi de o yarattı. Tıpkı 1938 yılında yapılan 4 Türk denizaltısına verdiği isimler gibi: Saldıray, Batıray, Atılay, Yıldıray...
HARF DEVRİMİ KÜLTÜR DEĞİŞİMİ GETİRDİ
Harf Devrimi'nde önemli bir aşama alfabe değişikliğiydi. Arap alfabesi, gelişen Türkçe'nin sesli harf ihtiyacını karşılayamadığı için, Osmanlı’nın son döneminde de aydınlar arasında yeni alfabe tartışması başladı. İkinci Meşrutiyet Devrimi'nden sonra 1917 yılında Enver Paşa, yeni alfabe denemesi yaptı ancak okuma ve yazması daha zor olduğu için bu tutmadı. Bir de savaş içindeydik… Cumhuriyet devriminden sonra yeni alfabe tartışması yine gündeme geldi. Atatürk 1926 yılında yakınlarına bu konuyu açtı. İsmet Paşa'nın anlattığına göre 'herkes yine eskisiyle okur yazar' diye bu girişim ertelendi. Kararını veren Atatürk, 1928 yılında bunun üzerinde çalışmaya başladı. Latin esaslı Yeni Türk Alfabesi'ni geliştirdi. 1 Kasım 1928 günü Kanun, TBMM'de kabul edildi. Yılın son iki ayında geçiş amacıyla gazeteler yarı yarıya yeni ve eski alfabeyle yayımlanmaya başlandı. 1 Ocak 1929 gününden itibaren de resmen yeni alfabeyle okuma yazma uygulaması başladı. Açılan Millet Mektepleri'yle de kısa sürede okuma yazma yaygınlaştırıldı. Harf devrimi köklü kültür değişiminin de önünü açtı. Türkçeyi geliştirdi. Diğer yasalarla, dinin toplum üzerindeki etkisinin kırılmasıyla laik sistem kökleşti. Bilimsel düşüncenin önü açıldı. Atatürk, harf değişikliğine sadece okuma yazma kolaylığı olarak bakmadı.
‘TÜRK DİLİ BOYUNDURUKTAN KURTARILMALI’
Atatürk, 12 Temmuz 1932 günü Türk Dil Cemiyeti'ni kurdu. 26 Eylül 1932 günü de İstanbul'da kurultayı topladı. Dil çalışmalarına hız verildi. Güneş Dil Teorisi'ni geliştirdi. Atatürk'ün 2 Eylül 1930 günü, Sadri Maksudi'nin kitabına düştüğü “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” notu devrimin amacını açıklar. (ATABE., c.24, Kaynak Yayınları, 2015, s.262.)
İSMET PAŞA: ‘KÜLTÜR DEĞİŞİMİ OLDU’
Başbakan İsmet İnönü, Harf Devriminin amacını şu ifadelerle açıklar: "Harf İnkılâbı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Harf İnkılâbı'nın bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. (...) Bizim devrimimizde Latin harflerine geçmek, Türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur." (İsmet İnönü, Cumhuriyet'in İlk Yılları, C.1, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1998, s.106-107.)
ATATÜRK’ÜN DİL KONUŞMALARI
Atatürk, Türk dilinin önemini yaptığı konuşma ve yazışmalarda şöyle belirtir:
1 Kasım 1928, TBMM'de: Basit bir tecrübe, Latin esasından Türk harflerinin Türk diline ne kadar uygun olduğunu, şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk evlatlarının ne kadar kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır. (Alkışlar.)” (ATABE, c.22, s.282.)
Ağustos 1930, Tarih kitabı için: “Türk hükümdarı, İran ve Bizans imparatorlarına yazdığı mektupları ve sefirlerin itimatnamelerini Türk dilinde ve Türk yazısı ile yazardı.” (ATABE, C.24, s.58.)
2 Eylül 1930 günü Sadri Maksudi'nin kitabına şu notu düşer: “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” (ATABE., c.24, s.262.)
17 Şubat 1931 günü Adana Türkocağı'nda: “Türk milletinim diyen insan her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.” (ATABE, c.25, s.97.)
10 Mayıs 1931 CHP 3'ncü Kongresi'nde: “Türk dilinin bağımsız hüviyeti ile mükemmel ve medeni bir gayeye erişmesi için esaslı mesai de geçen devrede başlamıştır.” (Age., c.25, s.144.)
13-14 Mayıs 1931 günü CHP Programında ise şunları belirtir: “Türk dilinin milli, mükemmel ve sağlam bir dil haline gelmesi hakkındaki milli teşebbüs devam olunacaktır.” (Age., s.157.)
27 Ağustos 1932 günü Milli Türk Talebe Birliği araştırma heyetine gönderdiği mesajda: “Dilimiz çok zengindir, güzeldir. Bunu ortaya çıkaracaklar sizin gibi duygusu derin, yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak değerli araştırmanızdan beklerim.” (Age., s.400.)
1 Kasım 1932 günü TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada: “Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, alakalı olmasını isteriz.” (ATABE, c.26, s.37.)
12 Kasım 1932: “Gaye, bugünkü ve yarınki Türk'ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçedir.” (age., s.55.)
6 Şubat 1933, ezanın Türkçe okunması hakkında: “Kat’i olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hâkim ve esas kalacaktır.” (Age., s.120.)
27 Haziran 1933, Atatürk'ün yazdırdığı Medeni Bilgiler Kitabı: “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz badireler içinde, ahlâkının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. (ATABE, c.23, s. 17.)
4 Temmuz 1935 günü Türk Dili Araştırma Kurumu'nun vazifesini şöyle açıklar: “Kurum kendi sinesinde vücuda getireceği bir teşekküle tarih bakımından dil incelemeleri yaptıracak ve Türk Tarihinin Ana Hatları eserinin dil kısmını bir sentez halinde yazdıracaktır.” (ATABE, c.27, s.282.)