Türk Edebiyatının Anadolu’su Osman Şahin 87 yaşında! Yapıtlarıyla sinemaya ilham oldu
Türk Edebiyatının ustalarından Osman Şahin’in 87. yaş günü, sempozyumla kutlandı. Şahin’in de katıldığı etkinlikte yazar ve eleştirmenler, usta yazarın Türk edebiyatındaki yerini ve sinemaya olan katkılarını anlattı
Türk Edebiyatının en önemli isimlerinden, Osman Şahin’in 87. yaşı, İstanbul Kartal Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyumla kutlandı. Eserleri; Kibar Feyzo, Derman, Adak gibi pek çok filme uyarlanan Osman Şahin aynı zamanda kısa öykünün ustası olarak nitelendiriliyor.
Osman Şahin için düzenlenen sempozyumda Akgün Akova, Tunca Arslan, Necati Güngör, Nebil Özgentürk, Sadık Usta, Ahmet Yıldız konuşmacı olarak yer aldı. Sanatçı Muzaffer Özdemir ise Anadolu deyişlerine can verdi.
Alakarga Yayınları’nın düzenlediği etkinliği değerlendiren Faruk Duman, Osman Şahin’in Türk edebiyatının yaşayan çınarı olduğunu belirtti. Şahin’in Dede Korkut’tan günümüze uzanan sözlü kültürün sürdürücüsü olduğunu belirten Duman, “Osman Şahin, edebiyatımızın yaşayan çınarı... Ta Dede Korkut'tan Yaşar Kemal'e uzanan sözlü kültür damarımızın sürdürücüsü. Biz onun ‘Ağız İçinde Dil Gibi’ ve ‘Ay Bazen Mavidir’ kitaplarını basıma hazırlarken, ustanın 87. doğumgünü de yaklaşmıştı. Bu vesileyle hem onun yeni yaşını kutlamak hem de sanatı hakkında bir oturum gerçekleştirmek istedik. Bu etkinlik fikri buradan doğdu. Şahin'in öykücülüğü, sineması kuşkusuz çok kapsamlı konular. Ancak bir gün içinde yapabileceğimiz en güzel etkinliği gerçekleştirdik” dedi.
EĞİTİME DİKKAT ÇEKTİ FAKİR BAYKURT’U ANDI
Sempozyumda konuşan Osman Şahin, eğitime dikkat çekti. Köy Enstitüleri’ni hatırlatan Şahin, eğitimin insanın ilk yazılı destanında dahi var olduğunu dile getirdi: “Eğitim kötü amaçlarla kullanıldığı zaman toplumları ve kişileri yerinde saydırır. Eğitim insanın ilk yazılı destanı olan Gılgamış’ta vardır. Sümer Kralı Gılgamış’ın arkadaşı Ormanlar Kralı Vahşi Enkıdu’yu nasıl ehlileştirdiğini enine boyuna anlatırlar.”
Konuşmasında büyük bir yazar ve eğitimci olan Fakir Baykurt’u anan Osman Şahin, Baykurt’un bir şiirini de okudu. Türkiye’nin yakın dönemde yaşadıklarına dikkat çeken Şahin, şöyle konuştu:
“Tarihler değişmek isteyenlerle, yerinde sayanların ölüleriyle doludur. Ülkemizde de yakın zamanda yerinde sayanların yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği yılları yaşıyoruz, görüyoruz. Köy Enstitüleri’nin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç büyük bir eğitimciydi. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel de öyleydi. Ülkemiz tarihinde yüz binlerce öğretmenimizin görülmemiş grevine başkanlık etmiş bir insandır Fakir Baykurt. Değerli yazarımız, büyük eğitimci Fakir Baykurt şöyle yazmıştır: Ben sözü özüne uyan bir Türk’üm Çalışmak ileri gitmektir ülküm Severim her şeyden önce güzel yurdumu Severim öz yurdumu Sensin Türk varlığı bahtiyarlığım Sana armağan olsun varlığım”
YILMAZ GÜNEY’DEN ŞAHİN’E: SEN SİNEMACISIN
Sempozyumda konuşan sinema eleştirmeni Tunca Arslan, Osman Şahin’in Türk sinemasına yaptığı katkılara dikkat çekti. Türk Sinemasının Türk edebiyatından ve özellikle Osman Şahin’den yeterince faydalanmadığını belirten Arslan, Şahin’in öykülerinin sinematografik özellikte olduğunu dile getirdi. Osman Şahin’in Türk Sinemasına en çok malzeme sağlayan yazar olduğunu belirten Arslan, “Osman Şahin ve sinema ilişkisi denilince, işin sinema tarafından bakanların vurguladığı bir gerçek vardır. Osman Şahin öyküleri sinematografiktir. Bu ilişki Yaşar Kemal açısından dezavantaj niteliğindedir. Yaşar Kemal’den uyarlanan hiçbir film başarılı olmamıştır.” ifadelerini kullandı. Osman Şahin’in ilk kez Yılmaz Güney tarafından Kırmızı Yel öyküsüyle keşfedildiğini kaydeden Arslan, Güney’in Şahin’e “Sen sinemacısın” dediğini aktardı: “Yılmaz Güney keşfediyor, Osman Şahin’i. İstanbul Radyosu’nda projelerini anlatırken Kırmızı Yel öyküsünü okuduğunu ve film yapmak istediğini söylüyor ve yazışıyorlar. Yılmaz Güney şöyle diyor:
‘Sen farkında değilsin ama sen sinemacısın’ baba diyor ve ‘senin her satırında her öykünde müthiş sinematografik öğeler var’ diyerek Kırmızı Yel öyküsünü satın almak istiyor. Hatta Yılmaz Güney para vermek istiyor, Osman Şahin kabul etmiyor. Öyküyü Yılmaz Güney alıyor fakat 12 Mart şartları ve Güney’in hapse girmesi nedeniyle proje uygulanamıyor. Yıllar sonra Kırmızı Yel, Başar Sabuncu’nun senaryosuyla Atıf Yılmaz tarafından ‘Adak’ olarak çekiliyor.”
FARELER ÖYKÜSÜ KİBAR FEYZO’YA DÖNÜŞTÜ
Türk Sinemasının kült filmlerinden Kibar Feyzo’nun nasıl ortaya çıktığından söz eden Arslan, “1977’de Korhan Yurtsever, Fırat’ın Cinleri’ni çekiyor. Aynı yıl, Ertem Eğilmez Osman Şahin’in Fareler öyküsünü alıyor. Atıf Yılmaz çekecek filmi. Fakat öykünün gerçekliğini yakalamak için filmde gereken zaman kaçırıldığı için Fareler’den Türk sinemasının komedi dalındaki en önemli yapımlarından birisi olan Kibar Feyzo çıkıyor. Kibar Feyzo’nun öyküsünün arkasında Osman Şahin olduğu pek bilinmez.” ifadelerini kullandı.
Günümüz sinemacılarının cevval davranması gerektiğini belirten Tunca Arslan, Osman Şahin’in çok değerli eserlerinin beyaz perdeye aktarılmayı beklediğini kaydetti. Şahin’in öykülerinin Anadolu Western’i olarak adlandırıldığını dile getiren Arslan, Hollywood’dan çok daha iyi Western filmlerin çekilebileceğini belirtti.
ÖĞRENCİSİ NECATİ GÜNGÖR: MALATYALILAR İÇİN EFSANEDİR
Osman Şahin’in öğrencisi, yazar Necati Güngör, Şahin’in eğitimciliğine dikkat çekti: “Osman Şahin adı Malatyalılar için bir efsanedir. Beden eğitimi öğretmeni olarak çalıştığı Malatya Lisesi’nde öğrencilerine spor yapmanın yararlarını öğretmenin ötesinde onları şampiyonluklara taşımış bir öğretmendir. Yalnızca öğrencilerin değil, bütün kent halkının saygı duyduğu bir insandır. Her 19 Mayıs’ta kent stadında öğrencilerinin başında yer alır ve adeta hemşehrilerine bir şölen çekerdi. Ondan herkes saygıyla, sevgiyle söz ederdi.”
‘AMERİKA’DA OLSA YAZDIKLARI HER YIL OSCAR ALIR’
Gazeteci ve Belgesel Yönetmeni Nebil Özgentürk, Osman Şahin’in evrensel bir yazar olduğunu dile getirdi. “Bir insan ancak bu kadar güzel yürekli kalabilir” diyen Özgentürk, gazeteciliğe başladığı yıllarda pek çok sinemacının Şahin hakkında “Amerika’da olsa, yazdıkları her yıl Oscar alır” diye bahsettiğini aktardı:
“1970’lerden 1980’lerin ortasına kadar sinemada Osman Şahin rüzgârı var. İyi bir sinemaseverim. Meşhur sinemaseverler lokali vardı, kapandı. Hiç müziğin olmadığı bir atmosferde Türkiye’nin aydınları sohbet ederdi. Biraz gazetecilik yaptığım için röportajlar yapıyorum. Osman abiyi tanımıyorum. Tarık Akan var, Atıf Yılmaz var. Osman Şahin nasıl biri diyorum. Herkes övüyor. Amerika’da olsa her yıl yazdıkları Oscar olur diye bahsediyor. Aradan birkaç yıl geçti, bir yerde tanıştık. 87 yaşını kutluyoruz, bir insan ancak bu kadar güzel yürekli kalabilir. Güzel yürekli kalmak da bir meziyettir. Kötülüğü reddetmeye çalışan iyi adamlardan biri gibi. Kendi kahramanlarını da iyi insanlardan seçiyor, bir kısmını. Onlar gibi tertemiz kaldı. Kuşaktan kuşağa binlerce yıl öykülerini geçmesini isteyelim. Onunla ilgili yapılmış, portre, yaşamöyküsü, hayatının yer aldığı belgeselleri aktarmalıyız ki bir iyi insan 87 yıl nasıl iyi kalır diye.”
‘EN BÜYÜK YARATICILARDAN’
Yazar ve Eleştirmen Ahmet Yıldız ise Osman Şahin’in öykücülüğüne dikkat çekti. Şahin’in dünyada insan-doğa ilişkisini ele alan yazarların başında geldiğini belirten Yıldız, Osman Şahin’in öyküsünün aynı zamanda bir öz yaşam öyküsü olduğunu da kaydetti. Şahin’in edebiyatını “Grotesk Gerçekçilik” olarak nitelendiren Yıldız şunları söyledi:
“Halk kültüründe grotesk öğeler bolca vardır. Orhun Yazıtlarından Dede Korkut'a, Kaşgarlı Mahmud'un derlediği atasözü ve bilmecelerden Nasrettin Hoca fıkralarına kadar bu öğe Türk kültür yaşamının neredeyse ana eksenini oluşturmuştur. Köy Enstitülü yazarlarımızın, insanla hayvan ve doğa arasındaki ayrımları silikleştiren biçemleri, ‘grotesk’ öğeleri modern edebiyatta başarıyla kullanmanın tekil örneklerini oluşturmaktadır. Ama Osman Şahin daha çok grotesk öğeleri yapıtlarında bolca kullanan bir ‘gerçekçi’ olarak, ‘Romantik Gerçekçi’ akım değerlendirmesi içinde tanımlanabilir.”
‘YAŞADIKLARINI YAZMAK İÇİN YAŞAMAKTADIR’
Konuşmasının sonunda Osman Şahin’in en büyük yaratıcılardan biri olduğunun altını çizen Ahmet Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı:
“Osman Şahin'i yakından tanıyanlar, onunla konuşanlar, anlatacaklarına zaman yetiştiremeyeceğinden kaygılı, sonsuz konuşkan, yaşam iştahlı bir insanla birlikte olduklarını görürler. Anlattığı akıl almaz öykücüklerle, başından geçenleri yazmayı unutmamak için sanki sözlü ders çalışmaktadır. Osman Şahin'de yaşamak, ölümlü, sıradan insanlardaki gibi rahat, geniş zamanlı değildir. O yaşadıklarını yazmak için yaşamaktadır; boşa geçirecek zamanı yoktur; yaşadıklarını diğer insanlara anlatmakla görevlendirilmiştir. Edebiyat da zaten insanın öyküsünü insana anlatma işi değil midir? Büyük sanat yapıtları ancak doğadan, maddi gerçekten ve kendisi de bir gerçek ve bir doğa olayı olan esinden yaratılırlar. Osman Şahin en büyük yaratıcılarımızdandır.”