Türk edebiyatının büyük şairlerinden maden şiirleri! Bir avuç cevher için can verenler unutulmadı
Orhan Veli, Rıfat Ilgaz, İlhan Berk ve Hasan Hüseyin Korkmazgil gibi pek çok büyük şair maden facialarına ve madencilerin çalıştığı koşullara sessiz kalmadı. Bir avuç kömür, bir avuç cevher için can veren, göçük altında kalan madenciler Türk edebiyatında hep yer aldı.
Erzincan'ın İliç ilçesinde bulunan altın madeninde meydana gelen toprak kayması nedeniyle 9 madenci göçük altında kaldı. Ülkemizin çeşitli dönemlerinde maden faciaları yaşandı. Yaşanan kazaların, faciaların en önemli nedeni ise işverenlerin kurallara uymaması ve denetimsizlik.
USTA ŞAİRLERDEN MADENLERE YAZILMIŞ ŞİİRLER
Maden facialarına şairler de duyarsız kalmadı. Bir avuç kömür için bir ömür veren madencilerimiz ve onların çalıştığı koşullar şiirlerde anlatıldı. Orhan Veli, "yüz karası değil bu kömür karası" dedi, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Atatürk'e ve aslında millete "sen hep samsun’a mı çıkarsın ay oğul ay kemal’ım
hele bir de kömürlere/çık hele bir/çık hele bir/kemal’ım!" diyerek seslendi.
BİR AVUÇ CEVHER İÇİN
Ömrü Karadeniz'in kıyıcığında geçmiş ve maden facialarıyla pek çok kez yüzleşmiş bir şair olan Rıfat Ilgaz ise "Yer altında, Pir aşkına/Taaa Jerminal'lerden beri çalışır,/Bir avuç arpa hatırı" dizeleriyle anlatır madende yaşananları.
İlhan Berk ise "bu şiir kömür kokar" diyerek anlatır madenleri.
Bir avuç kömür, bir avuç cevher için can veren, göçük altında kalan madencilerin anısına yazılmış şiirler
Bu Şiir Kömür Kokar
İkinci Yeni'nin en önemli şairlerinden birisi olan İlhan Berk'in İstanbul Kitabı adlı eserinde yer alan ve 1946 yılında yazılmış "Bu Şiir Kömür Kokar" şiirde "anladım en kısa ömür insan oğlunundu" dizesi çarpıcıdır.
"öyle insanlar gördüm ki
ölüm peşlerine düşmeye korkardı
kılları uzamış hayvanların yanı sıra
ya kuyulara iniyorlar
ya kuyulardan çıkıyorlardı
kazmaları kürekleri lambalarıyla
ya insanlar gibi toprağın üstünde
ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar
bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı
dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu
ikinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu
uyudum uyandım hep aynı seslerdi
anladım insanlar bir vardiyaya giriyorlar
bir vardiya çıkıyorlardı
anladım en kısa ömür insan oğlunundu
sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi"
"Yüz karası değil bu kömür karası"
Orhan Veli, 1945 yılında yayımladığı Yol Türküleri şiirinde Batı Karadeniz ve Doğu Marmara bölgesini anlatır. Zonguldak'ın madenlerini de anlatan Orhan Veli'nin, "Yüz karası değil bu kömür karası" dizesi ise dilden dile dolaştı. Orhan Veli'nin Yol Türküleri bütün şiirlerinde yer almaktadır.
"Güneşli bir günde
Masmavi göreceğiz Karadeniz’i
Balkaya’dan Kapuz’ a kadar,
Karış karış biliriz bu şehri;
EKİ’ nin çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen,
Soluk benizli insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldağın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası?"
Ocak Katırı Alagöz
Cide doğumlu olan ve ömrü Karadeniz'in kıyıcığında geçmiş Şair-Yazar Rıfat Ilgaz,1987 yılında yayınladığı Ocak Katırı Alagöz şiirinde madende çalışan bir katırı anlatır. Şiirdeki "Yer altında, Pir aşkına/Taaa Jerminal'lerden beri çalışır,/Bir avuç arpa hatırı." dizeleri ise dikkat çeker.
Pelit ovasında,
Nanepınar'da bir ocak…
Taştan değil,
Tuğladan değil,
Dört duvarı taşkömür,
Tabanıysa çamur, çökek…
Kaya kömür, taşkömür,
Nanepınar, dağ, taş kömür,
Kara toprak, kara elmas…
Yüz yirmi beş kara amele
Kömür karası yüz, göz…
Kiminde kazma, kiminde kürek,
Sökebilirsen, sök!
İster Lâver(*) lerde yıka,
İster kok'a çevir fabrikasında,
İstersen maltızında yak!
Bir ocak, Pelitovası'nda
Bir uçtan bir uca dekovil,
Vagonlar salkım saçak…
Tek başına
Çeker götürür vagonları, Alagöz!
At değil, eşek değil,
Alagöz, ocağın soylu katırı!
Yer altında,
Pir aşkına
Taaa Jerminal'lerden beri çalışır,
Bir avuç arpa hatırı.
Kendi inadına güvenmez de Alagöz,
Tutar kendi dayısına güvenir.(*)
Bütün gün üç vardiya
Oysa anası bellenir!
Yeter bu ocak ağzı aydınlığı,
Alaca karanlık!
Bir menzile bin kez
Ulaşıp ulaşıp dönmek…
Yeter ışısın ortalık
Ne bir avuç arpa
Ne bir tutam ot…
Ay Oğul Ay Kemal'im
Hasan Hüseyin Korkmazgil, Mustafa Kemal Atatürk'e seslendiği ve Türk Milleti'ne Atatürk'ün heykellerde değil eylemde yaşatılacağını hatırlattığı "Ay Oğul Ay Kemal'im" şiirinde Zonguldak madencilerine de yer verir:
karadeniz derler bir kara derya
abanmış üstüne kozlu’da çocukların
kömür müdür yürek midir ocaklardaki
ağıt mıdır figan mıdır bacalardaki
zonguldak zonguldak vurur yüreğim
zonguldar dertlerim günde beş öğün
katarlanır albayraklı cenazelerim
kimi ağlar ekmek ekmek, ne bilem
kimi ağlar okul okul, ne bilsin
ne bilsin grizuyu grevi sendikayı, kemal’ım
ne bilsin yoksul yetim?
sen hep samsun’a mı çıkarsın ay oğul ay kemal’ım
hele bir de kömürlere
çık hele bir
çık hele bir
kemal’ım!