Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk fotoğrafının büyük ustası hazırladığı kitapların yayımlanmasını bekliyor... (2)

Türk fotoğrafının büyük ustası hazırladığı kitapların yayımlanmasını bekliyor... (2)
A+ A-
Lütfi Özgünaydın

Ozan Sağdıç’ı bugün de anlatmaya devam ediyorum... Ülkemizi adım adım dolaşmış, fotoğrafları ülkemizde ve dünyanın önemli yayınlarında yer almış, Türk fotoğrafının büyük ustasına yine sorular sordum. O sadece bir fotoğrafçı değil bir yazardır. Yerine göre bir anlatıcıdır. Sürekli çalışır sürekli üretir... Anadolunun görsel bir tarihini anlatmıştır. O görsel tarih Ozan Sağdıç’ın arşivinde durmaktadır. Birçok kitap hazırlamıştır; bu ülkenin yaşam tarihi ile ilgili... Onlar yayımcısını beklemektedir. Ara Güler’in arşivi kadar değerlidir, Ozan Sağdıç’ın arşivi... Kim sahip çıkacak, kim değerlendirecektir? Kanımca Kültür Bakanlığının mutlaka el atması gerekmektedir. Ozan Sağdıç müzesi mutlaka yapılmalıdır... Ara Güler onun kadar dolaşmamıştır Anadolu’yu... 85’lik çınar yaşarken bunu bu ülke gerçekleştirmelidir.

-Yazar fotoğraflarınızı nasıl çalıştınız? Bende iki yıldır yazarların fotoğraflarını çekiyorum. O dönemde en çok hangi yazar etkiledi sizi?
Yalnız yazarların değil, her türden sanat erbabının portelerinden oldukça zengin bir koleksiyonum var. Foto muhabirlerini, sanat fotoğrafçılarını çağımızın müverrihleri saymak gerek. Belgelediğimiz her türlü olay ve olgunun en büyük parçasını, onları yaratan insanlardan soyutlayamayız ki. İçinde yöneticiler de var ama ben sanatı sanatçının yüzüne yansımış olarak görmek ve göstermek isterim. Onlar yaşadığımız çağın özü, özetleridir. Keşke daha çoğuna ulaşabilseydim, daha çok portre çekebilseydim. Portrelerimin çekim koşulları farklıdır. Stüdyo ortamında çektiklerim de var, rast geldiğim yerde mevcut olanaklarla çektiklerim de var. Bazı fırsatları değerlendirmiştim elbette. Hayat dergisinde Musafa Baydar’ın “Edebiyatçılarımız ne diyorlar” dizi röportajına katılmam, Pars Tuğlacı’nın ansiklopedileri için gönüllü fotoğraf çekmiş olmam, imza günleri gibi...
Çekim sırasında beni etkileyen duygusallık fotoğrafı çekilenin kişiliği değil, daha çok o anda bir iş üretmenin verdiği zevk ve heyecan. O kişiler zaten etkili kişiler oluyor. Derin bir anısı, anlatılacak bir öyküsü olanlar olmuyor mu, oluyor elbet. Örneğin Halikarnas balıkçısı Cevat Şakir...

-Kaç kitabınız yayımlandı. Sizin hazırladığınız ve yayımlanmayan çok önemli kitaplarınız var, onları anlatır mısınız?
Yayımlanmış kitaplarım var. Aklıma gelenler: ‘Bir Zamanlar Ankara’, çocuklara adanmış ‘Dünyanın Bütün Çiçekleri’, çağlar boyunca ‘Aydın’, ‘Kuşadası’; Albüm-Kılavuz biçiminde ‘Kapadokya’; ayrıca beş ayrı dilde rehber biçiminde yine ‘Kapadokya’. Albüm-Kılavuz biçiminde ‘Hacıbektaş Kılavuzu’, ‘Bayburt İzlenimleri’, Türk Fotoğrafçıları dizisinin 3 numaralısı; otuz sergimin özeti sayılacak ‘Resmen Tanığım ki’; anılarımın birinci cildi: Birinci Savaştan İkincisine; bir de şiir kitabı: Çağla Çağı... Çok önemli bir Ömer Hayyam uyarlaması ‘Bir Islak Ateş’...
Özetle bunların yanında yayınlanamamış, yayına hazır, yayıncısını bekleyen kitaplar ve taslaklar kıyamet gibi. Önemli saydığım birkaçını söyleyeyim: Temcit pilavı gibi basılıp duran arkadaşım Ara Güler’in 1950’lerin ‘İstanbul’unu bir de Ozan Sağdıç gözünden görmek ilginç olmaz mı? Bence bal gibi olur. Öyle bir maket elimde hazır. Basacak yayıncı beri gelsin. Bir de genel beyan niteliğinde ‘Fotoğrafın Ozanı’. Dahasını saymayayım, sayfa izin vermez.

-Fotoğrafçılara Ozan sağdıç ın öğütleri ve önerilerini yazarsanız çok seviniriz.
Yetişme konusunda okulların, kursların, kitapların yararını inkâr etmiyorum. Onlar özellikle teknik konularda, kısmen de akademik genel estetik kurallarını tanıtmak açısından çözümler önerebilirler; yardımcı da olurlar. Ama estetik gibi daha çok duyumsal ve öznel kişilik olarak insanın ruhunda gelişen güzellik kavramı ve neredeyse felsefi görüş niteliği kişinin yeteneği ve geliştirme becerisiyle bağıldır. Bu, yüzmeyi öğrenmek gibi bir şeydir. Yüzmeyi öğrenmek salonlarda teorik bilgilerle olmaz. Suya dalarsınız, çırpına çırpına öğrenirsiniz. Bu yola baş koyanlara ikişer aşamalı iki tavsiyem olabilir belki.

Birinci kural: Bol bol iyi fotoğraf izlesinler. Onların güzel ve başarılı olmalarının nedenlerini araştırıp keşfetmeye çalışsınlar.
İkinci kural: Çalışkan olsunlar, bol fotoğraf çeksinler. Ama çektiklerinin hiçbirini beğenmesinler. O bir dünya şaheseri değildir. Daha iyisini çekme olasılığını akıllarından çıkarmasınlar. Olgunluğa giden yol budur. İyi dalışlar efendim.
Bu tavsiyelerim yeni başlamış genç arkadaşlar için. Fotoğrafta olgunlaşmış arkadaşlar ne yapacaklarını benden iyi bilirler. Sadece arşive önem vermelerini salık veririm.

SONSÖZ: Ozan Sağdıç bu ülkenin bir değeridir. 65 yıl bu ülkede fotoğraf çekmiş yazmış çizmiş önemli bir sanat adamıdır. Mutlaka onun arşivi de Ara Güler gibi bir müze halinde gelecek topluma aktarılmalıdır. Bu işi özel ya da tüzel bir kuruluş üstlenmelidir. Bu bir görevdir. Ozan Sağdıç’ın hazırladığı bu ülkenin kültürel yapısının yer aldığı kitapları Kültür Bakanlığınca yayımlanmalıdır.

Son Dakika Haberleri