TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay: Meclis’te işçi milletvekilleri olmadan çözüm bulmak zor

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) tarafından “Enflasyonda Atalet, Ücrette Sefalet, Vergide Adalet Arayışı” sempozyumu Ankara’da bir otelde düzenlendi. Açılış konuşmasını Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök’ün yaptığı sempozyumda, TÜRK-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da özellikle ücretler ve çalışanlar üzerindeki vergi yükü konusunda bir konuşma yaptı.

‘MECLİS’TE YOKSAN ANLATAMAZSIN’

Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütü olarak Hükûmet’in anlayacağı dilde uyarılar yapmak zorunda olduklarını belirten Genel Başkan Ergün Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu ülkede işçi, emekçi ülkenin yüzde 65'i. Biz bu mevcut partilerle öyle bir noktadayız ki, diyorlar ki, ‘Bize oy vermek zorundasınız!’ Aynen tablo bu. Öyle bir mecburiyetimiz yok! Biz bunu ne zaman anlarsak bu sıkıntıların büyük bölümünü çözebiliriz. Yüzde 65’ini oluşturuyorsun sen bu ülkenin. Ama Meclis’te bir tane işçi kökenli milletvekili yok. Her gün bu kürsülerden ağlamaya devam edeceğiz. Bu yolun doğru bir yol olmadığını biliyoruz. Benden ne siyasetçi olacak, ne patron olacak. Ben gelebileceğim noktaya geldim.

"Ama genç arkadaşlarımız oy kullanacakları zaman, kimi başkan seçeceklerini istişare etmediği sürece biz bu sıkıntıları bu kürsülerden söylemeye devam edeceğiz. Yolu bu yol değil. Meclis'te yoksan hiçbir yerde yoksun. Meclis’in çatısı altında yoksan ne tarımı anlatabilirsin ne işçiyi anlatabilirsin ne memuru anlatabilirsin. Miting yaparsın, grev yaparsın, bunları anlatmaya devam edersin.

"Çözüm odaklı meseleleri takip etmek mecburiyetindeyiz. Biz sendikacılar hiçbir partinin grup başkan vekili filan değiliz. Hangi parti doğru yapıyorsa ‘doğru yaptın’ diye söylemek zorundayız. Yanlışı gördüğümüzde de daha yüksek sesle söylemek mecburiyetindeyiz.”

GELİR EŞİTSİZLİĞİNDE 4’ÜNCÜ SIRADAYIZ

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, açılış konuşmasına Gazze’de süren insanlık dışı vahşeti kınayarak başladı. Dünya Eşitsizlik Raporu’na atıfta bulunan Gök, dünyadaki tüm gelirin yüzde 52’sinin en yüksek gelir grubundaki yüzde 10’luk kesim tarafından paylaşıldığını, gelir eşitsizliği bakımından OECD rakamlarına göre Türkiye’nin 4’üncü sırada yer aldığını hatırlattı. Gök’ün konuşmasında şu vurgular öne çıktı:

“Bu durum küresel düzeydeki eşitsizliği en derin ve en katı yaşayan ülkeler arasında olduğumuz gerçeğini ortaya koymaktadır. Bugün Türkiye’de hemen hemen tüm yönetimlerin elinde adeta bir silah olan vergi sistemi bal arılarını yakalayan, ama eşek arılarının delik deşik ettiği bir sistem halini almış ve kontrolden çıkmıştır. Böyle bir vergi kompozisyonu varken reformdan bahsetmek mümkün değildir…

OBEZ SİSTEMİN DİYET ZAMANI

“Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranların çalışanları yıllardır mağdur ettiğini görmekteyiz. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin lira olarak belirlenmiştir. 2002 yılında gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıyken, günümüzde ise 5,5 katına kadar gerilemiştir.

"Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte, yılda yaklaşık bir buçuk aylık ücretini fazladan vergi olarak ödemektedir. Bu sistem adil değildir… Bunun için köklü değişikliklere ihtiyaç vardır. Obez vergi sisteminin artık diyet zamanı gelmiştir.”

YARDIMA MUHTAÇ HANE SAYISINDA 500 BİN ARTIŞ

Konuşmasında çarpıcı örnekler de veren Gök, “1 Haziran 2024 itibarıyla ülkemizde altı ayda yardıma muhtaç hane sayısı 500 bin artışla 4 milyon 278 bine çıkmıştır. Resmi verilere göre, Türkiye'deki 17 milyon 114 bin 912 insan yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışırken daha önemlisi, yoksulluk sebebi ile çocukların ailelerinden alınma riski giderek büyümektedir.” diye konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından sempozyum, alanında uzman akademisyenlerin sunumuyla devam etti.