Türk kadını bağımsızlığına sahip çıkma kararlılığında

19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlayan yolculuk 9 Eylül 1922’de İzmir’de sona erdi. “İstiklal Savaşı” dediğimiz bu şanlı yolculuk Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk gösterdiği hedefe ulaştı ve bu zafer Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığının simgesi oldu. Bu önemli ve tarihi günü Dr. Adalet Ergenekon’la konuştuk:

• 1919 - 1922 sürecinin İzmir ve Türk milleti için önemi, anlamı çok büyüktür. Nasıl değerlendirirsiniz?

Bence asıl üzerinde durulacak soru, o gün yaşananların geleceğe yüklediği görev ve sorumlulukları görebiliyor muyuz? 9 Eylül için tarihe bakarken, Atatürk’ü kaynak alıyoruz. Görüyoruz ki zaferin kaynağında inanç ve vatan aşkı temel güçtür.

Mustafa Kemal’in, F. Rıfkı Atay’a verdiği beyanatta (21.09.1922, Akşam Gazetesi), Yunan ordusu için yaptığı değerlendirme ve özellikle inanç vurgusu, bugün insanlarımıza tekrar aktarılması gereken unsurlardandır: “…Ordularına ve bilhassa Afyonkarahisar, Seyitgazi, Eskişehir ve bütün cephelerde bir seneden beri çalışarak vücuda getirdikleri ve her nevi vesaitle takviye ve teçhiz ettikleri müstahkem mevzilerine, külliyetli topçularına nihayetsiz cephane ve mühimmat kaynaklarına lüzumundan ziyade güveniyorlardı. Şu hakikati bilmiyorlar ki, insanların mücadelesinde en kuvvetli siper iman dolu göğüslerdir.” Övünçle saptıyoruz: 99 yıl önce gerçekleşmiş zaferimizin kahramanları kadınıyla, erkeğiyle verdikleri mücadeleyle dünya tarihinde eşsiz bir sayfa açmışlardır. Başarının sırrı, bu yüce halkın vatan bilinci, bağımsızlık aşkı ve bunları besleyen inanç, fedakârlık duyguları… Türk halkı günümüzde de aynı bilinçle, inançla vatanına sahip çıkmaktadır.

• Büyük Taarruz’un, çok kısa zamanda sonuca ulaşmasını neye bağlıyorsunuz?

Emperyalist ülkelere vurulan son darbedir. Müthiştir! 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta zafere ulaşan meydan savaşında şanlı ordumuz, dört yüz kilometreyi on günde kat etti. Mustafa Kemal hayranlık uyandıran başarının kaynağı olarak yüce vatan aşkına dikkat çeker. Atatürk’ün “Ordularımız, İzmir rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz’e vardılar.” başlığıyla Nutuk’ta yaptığı değerlendirme açıklayıcı, eğitici özelliğe sahiptir ve şöyle devam eder: “… Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subaylar ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk Milleti’nin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölümsüz abidesi idi. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan, ilelebet mesut ve bahtiyarım.” Türk halkında mevcut dayanışma özelliği ve güçlü güven duygusu yani ulusun sahip olduğu cevher, özyapı, “Kurtuluş Savaşı”nı yaratmış ve dünya tarihine kaydedilmesini sağlamıştır.

'YENİ BİR GÖREVİ İŞARET ETMİŞTİ'

• Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” olarak verdiği tarihi emri, günümüzden bakarak, Türkiye’nin jeopolitik konumuyla birlikte nasıl değerlendirirsiniz?

Başkomutan, verdiği görev yerine getirilirken yeni bir görevi de işaret etmekteydi. Yol gösteren komut, daha o zaman Akdeniz’in vazgeçilmezliğini ortaya koymuştur. Yunanistan öne sürülmüştü ama savaşın karşı tarafında emperyalist talancı Batı ülkeleri vardı. Türkiye, bağımsızlığına sahip olmak uğruna tüm varlığıyla mücadele verdi. Öyle ki, diğer mazlum milletlere umut oldu, örnek oldu. Dünya tarihinde bağımsızlık savaşları çağının başarılı örneği, Türk Bağımsızlık Savaşı oldu.

Savaşta çocuklar da vardı. 7’den 70’e her Türk’ün heyecanla sevgiyle dinleyip söylediği İzmir Marşı! Bu marş herkesin kabulüdür. O naif mısralar, son derece yakıcı gerçekleri bilinçlerimize yerleştirerek, adeta bugünün halkına yol gösteriyor, heyecan veriyor… “İzmir’in Dağlarında Çiçeklerin Açması” ne kadar güçlü “ironik” bir anlatımdır. Hele “öksüz çocukları bağrıma bastım” ne derin, ne duygulu bir gerçekliktir! O çocukların şehit anaları, bacıları, eşler… İzmir’in kadınları 9 Eylül’ü bir başka yaşıyor. Ben buna İzmir’de yaşarken tanık oldum. İzmir’den yola çıkarak Türk kadınında ülkesinin bağımsızlığına sahip çıkma kararlılığının tüm ışıltısıyla varoluşunu görüyoruz.

• Siz bu oluşumu neye bağlıyorsunuz?

Vatan toprağı havasıyla suyuyla kutsaldır. Türk kadını bu gerçeği idrak etmiştir. O gün de bugün de… Aslında bu olgu tüm tarih boyunca kendini gösterir. Günümüzde Türk insanının olduğu her yerde bu bilinci görebilirsiniz. Ne var ki İzmir’de, işgali en acı haliyle yaşayan ve kurtuluşun son noktasının konduğu İzmir’de, kadınlarda daha başka bir bilinç yapılanması gerçekleşiyor. Bu yapı dalga dalga tüm yurda yayılmaya devam ediyor.

'ATATÜRK'ÜN KOMUTU HALA GEÇERLİ'

• “İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” komutunu günümüzde de yol gösterici olarak değerlendirebilir miyiz?

Yunanistan ile Batı ülkelerini, birlikte olarak görüp yenen Türk ordusu için artık düşman bellidir. Amiral Soner Polat konuya “Mavi Vatan İçin Jeopolitik Rota” kitabında açıklık kazandırdı: “Batı Yunanistan’ı, özel olarak Osmanlı Devleti’ne, genel olarak Türkler’e set çekmek için kurdurmuştur.” der, durumu özetler. Akdeniz’e, Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs’a işaret eder. Çünkü Türkiye için çok önemlidir.

Türkiye, Başkumandan Mustafa Kemal’in komutunun ne ifade ettiğini tekrar düşünmelidir. İzmir, bu konunun simgesidir. Düşman İzmir’den denize dökülmüştür, ama iş burada bitmemiştir! “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyenleri bekleyen görevlerin içinde bu komut vardır.

İşte tam da bu nedenle, 9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu’nu, bu bilinçle anıp kutlama görevi önümüzde duruyor!