Adım adım PKK/HDP'nin yanına
Türk milliyetçilerini İYİ Parti aracılığıyla HDP'yle yan yana getirme girişimi hızlandı. Akşener, Kılıçdaroğlu'nun HDP ile görüşmesine yeşil ışık yaktı. Demirtaş da Akşener'e zeytin dalı uzattı. 11 maddelik tutum belgesini hatırlatan HDP’liler, 'Zaten çizgimize geldiler.' dedi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Habertürk TV canlı yayınında, Millet İttifakı’nın CHP üzerinden HDP ile işbirliğine yeşil ışık yakması, bölücü cepheyi cesaretlendirdi. Bahadır Erdem, Birol Aydın, Selahattin Demirtaş, Garo Paylan, Hakkı Saruhan Oluç ve Sezai Temelli gibi isimlerden itiraf gibi beyanlar geldi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın “Kılıçdaroğlu’nu genel merkezimize bekliyoruz.” çağrısının ardından kulisler hareketlendi. HDP’nin bazı istekleri Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde olmasına rağmen, Akşener Habertürk'te “HDP ve talepleri masaya getirilemez ama Kılıçdaroğlu’nun da görüşmesi bizi ilgilendirmez.” mesajı verdi. Altılı Masa temsilcileri “Zaten savunuyoruz.” demeye getirirken HDP cephesi, 11 maddelik tutum belgesine işaret etti. 27 Eylül 2021’de ilan edilen belgede “yerel yönetimlere özerklik, belediyelerdeki kayyımların sona ermesi, terörle mücadele operasyonlarının durdurulması, Suriye'den çekilme, yeni açılım süreci, KHK’lıların devlete geri döndürülmesi, çok kimlikli anayasa, uluslararası hukukun Öcalan ve PKK'lılar hakkındaki kararlarına riayet” gibi talepler yer alıyor.
DEMİRTAŞ’TAN ZEYTİN DALI
Selahattin Demirtaş’ın 8 Mart’ta “İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Akşener’e açık mektubum” diyerek sosyal medya hesabından paylaştığı metinde dört soru yer aldı. HDP, Akşener'e zeytin dalı uzattı. Akşener “Birleşe birleşe kazanacağız” çizgisine uygun davranmaya davet edildi.
Mektupta Akşener'e, “Bu arada, yerel seçimlerde Millet İttifakı'nın belediye başkanlarının kazanmasını sağlayan HDP oyları için 'istemem' demediğinizi de hatırlatırım.” şeklinde hitap eden Demirtaş şöyle devam etti:
“Siz Millet İttifakı'nın bir parçası olarak kendi ittifakınızdaki partilerle bile kıran kırana bir müzakere yürüttünüz. Size hak olan müzakere siyaseti, HDP için neden bir hak değil?.. Kaldı ki HDP'nin defalarca açıkladığı gibi müzakere başlıkları da Eylül 2021'de HDP'nin ilan ettiği 11 maddelik tutum belgesidir, öyle gizli kapaklı şeyler de değil. HDP destek kararı alırsa Sayın Kılıçdaroğlu çok yüksek olasılıkla Cumhurbaşkanı olacak ve siz de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaksınız. Ayrıca partiniz birkaç bakanlık görevi üstlenecek.”
‘ZATEN POLİTİKA METİNLERİNE YAKIN’
Garo Paylan, HDP’nin beklentilerinin Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne yansıdığını belirtti. BBC Türkçe haber sitesine 8 Mart'ta konuşan Paylan, Altılı Masa’ya “Eğer Türkiye’yi demokrasi alanına taşımak istiyorsa” diye seslendi. “Şimdiki stratejimiz net, ‘Hep beraber kazanalım’ stratejisidir. Çünkü yerel seçimlerde kaybettirme stratejisini ortaya koyduk.” diyen Paylan şöyle devam etti: “HDP’nin beklentilerini Eylül 2021’de açıkladık. İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü kadın özgürlüğü konusunda, ekonomide adalet konusunda başlıklar var. Bunlardan bir tanesi de Kürt Sorunu'nun demokratik çözümü. Ben bu 11 maddenin 10’uyla ilgili hiçbir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Çünkü bunlar, CHP’nin de son dönemde açıkladığı politika metinlerine yakın metinler… Elbette demokrat bir cumhurbaşkanı ile, ki bu Kemal Kılıçdaroğlu olacaksa, iddialarımızda ortaklaşırsak, onun seçilmesi için elimizden geleni yapacağız.”
‘BİZİM SÖYLEDİKLERİMİZE GELDİLER’
Dün PKK’ya yakın bir haber ajansına değerlendirmede bulunan HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç da Altılı Masa’nın kendi çizgilerine geldiğini söyledi. Oluç, “Biz pazarlık yapmayız, biz politika ve mücadeleyle ilgileniyoruz, ilkelerle ilgili konuşuyoruz. 2021 yılının Eylül ayının sonundan itibaren bu politikamızı ortaya koyduk. O gün ne söylediysek, bugün de aynı noktada duruyoruz. Bu politikaların tartışılması gerektiğini söylüyoruz. Millet İttifakı’nın bileşenlerinin altına imza attıkları kağıtlara bakarsanız, bizim söylediklerimizin önemli bir kısmına kendilerinin geldiklerini görürsünüz. Dolayısıyla biz politika ve ilkelerle ilgileniyoruz.” cümlelerini kurdu.
AKŞENER'İN DEĞİŞEN AJANDASI
HDP’nin önde gelenlerinden Van Milletvekili Sezai Temelli’nin çıkışı ise dikkat çekti. Temelli, terör örgütünün haber ajansı üzerinden şunları aktardı: “Bu meselenin HDP'yle çözülebileceğine dair bir kamuoyu oluştu ve dolayısıyla da Akşener'in masaya dönerken artık ajandasında, Kürt meselesinin çözümü, HDP'yle müzakereye ayak dirememek gibi yeni başlıkların eklendiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu masanın bugünden sonra HDP'nin demokratikleşme mücadelesine, demokrasi konusunda ortaya koymuş olduğu tavra sırtını dönebileceğini düşünmüyorum.”
BÖLÜCÜLÜĞE ‘OLUR’ VERECEKLER
HDP’nin Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’na şart olarak sunduğu “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu” başlıklı tutum belgesi Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar tarafından 27 Eylül 2021’de Ankara Hilton Otel’de duyuruldu. Belge “Güçlü demokrasi”, “Tarafsız ve bağımsız yargı”, “Kayyım rejimi değil halk iradesi”, “Kürt sorununda demokratik çözüm”, “Barışçı dış politika”, “Kadına özgürlük ve eşitlik”, “Ekonomide adalet”, “Kamu yönetiminde liyakat”, “Doğaya saygı”, “Gençler için özgür yaşam” ve “Demokratik anayasa” ara başlıklarıyla 11 maddeden oluştu. İlk bakışta herkesin kabul edebileceği bir programmış gibi duran belgede bölücülüğün maddelerin satır aralarına yedirildiği görüldü.
ÖZERKLİĞE ATIF
HDP’lilerin pek çok yerde yaptığı açıklamalarda bu taleplerin, yerel yönetimlere özerklik, belediyelerdeki kayyumların sona ermesi, terörle mücadele operasyonlarının durdurulması, Suriye'den çekilme, yeni açılım süreci, çok kimlikli anayasa, uluslararası hukukun Öcalan ve PKK'lı tutuklular kararlarına riayet, KHK’lıların geri döndürülmesi gibi somut işleri aktardığı belirtiliyor. “Güçlü demokrasi, aynı zamanda yerinden ve yerelden yönetim anlayışını gerektirir. Bu nedenle kuvvetler ayrılığının yerele doğru genişletildiği, yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi olmadan güçlü demokrasiyi inşa etmek mümkün değildir.” ifadeleriyle Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı işaret ediliyor.
AÇILIM VE ANADİL TALEBİ
Yeniden açılım ve Kürtçe anadilde eğitim talebi şöyle sunuluyor: “Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır. Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikârdır. Bunun için Türkiye halklarının tümünün yararını ve geleceğini düşünerek, herkes özveride ve fedakârlıkta bulunarak adım atmalıdır. Sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil; konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur.”
ÇOK KİMLİKLİ ANAYASA
“Savaş politikaları”, “silah ve çatışma yöntemleri” gibi deyimlerin yer aldığı cümlelerle terörle mücadele operasyonlarının durdurulması isteniyor. “Bütçe kaynaklarının; saraylar, savaşlar, yandaşlar için değil, halkın ekonomik güvencesi için seferber edilmesi ilk adımlardır.” paragrafında güvenlik harcamalarının kısıtlama çağrısı yapılıyor. FETÖ ve PKK iltisakları nedeniyle kamudan el çektirilenlerin “liyakat” maskesiyle devlete geri döndürülmesi savunuluyor: “Kanun Hükmünde Kararnameler'le yaratılan hak gasplarının giderilmesi, kamuda işe alımda ve atamalarda her tür ayırımcılığa son verilmesi ve sadece liyakatın esas alınması gereklidir.”
Anayasadan “Türk milleti” tanımını çıkarmayı hedefleyen çok kimlikli anayasa önerisi ise şu sözlerle dile getiriliyor: “Sivil, özgürlükçü, yeni bir anayasa, gerçek anlamda bir toplumsal sözleşme Türkiye'de yeni bir başlangıcın ve demokratikleşmenin tacı olacaktır. Bu anayasa; farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı eşit yurttaşlığı esas almalıdır.”
İYİ PARTİLİ ERDEM'DEN HDP'YLE ORTAKLAŞMA
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem HDP’yle ortak noktalarının bulunduğunu ve bunların yeni söylenen şeyler olmadığını aktardı. Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın da önceki gün “HDP’nin talep edeceği şeyler ülkede demokrasidir, adalettir, refahtır.” demişti. Önceki akşam Halk TV’de konuşan Bahadır Erdem şunları söyledi:
"Ben Selahattin Demirtaş'ın mektubu hakkında konuşmak istemiyorum. Çünkü siyasette böyle bir yöntem yok. Ama biz kendi düşüncelerimizi söylüyoruz. Açık söylüyoruz. AYM kararlarına uyulması, kayyum uygulamalarının demokrasiye aykırı olduğu yahut AİHM kararına uyarken iktidarın sevdiği ya da sevmediği tutuklu gibi bir ayrımın olamayacağını... Bunlar yeni söylediğimiz şeyler değil… Her siyasi parti milletin sesidir.”
HDP’NİN TALEPLERİ MUTABAKAT METNİNDE
CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa, 30 Ocak 2023’te seçim vaatlerinden oluşan Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni duyurdu.
Metinde, HDP’nin önemli talepleri Altılı Masa’nın kaleminden ifade edildi. PKK adının hiç geçmemesi dikkat çekti. ABD ve AB’nin “ifade özgürlüğü” adı altında PKK’ya nefes aldırma amacıyla Türkiye’nin terörle mücadele yasalarını değiştirmesini istediği bilinirken, “Terörle mücadelede, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütler bünyesinde kabul edilen belgeleri ve alınan kararları dikkate alan bir yaklaşım sergileyeceğiz.” taahhüdünde bulunuldu.
‘KAYYIMLARA SON VERECEĞİZ’
FETÖ ve PKK ilişkileri nedeniyle kamu görevinden el çektirilenler için yapılan düzenlemelere ilişkin, “Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.” cümlesi yer aldı. Altılı Masa’nın vaatleri arasında, İçişleri Bakanlığının teröre destek veren ya da yolsuzluk yapan belediyelerde görevden uzaklaştırma ve kayyum atama yetkisini kaldırmak da sunuldu. “Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyım uygulamalarına son vereceğiz.” denildi. “Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki aşırı vesayetine son vereceğiz.” vurgusuyla merkezi-yerel yönetim ayrımı yapıldı ve “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” benzeri bir yaklaşım sergilendi.