19 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk SİHA’ları Çin Askeri Medyasının Gündeminde

Günümüzde silah teknolojilerinin hızla evrilmesi, savaş alanlarının da dönüşmesine yol açmıştır.

Türk SİHA’ları Çin Askeri Medyasının Gündeminde
A+ A-
Kubilay Çelik - Beijing

Günümüzde silah teknolojilerinin hızla evrilmesi, savaş alanlarının da dönüşmesine yol açmıştır. Bu evrimin merkezinde, İnsansız Hava Araçlarının (İHA) ve özellikle Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) yükselen önemi bulunmaktadır. Modern savaşın dinamiklerini kökten değiştiren SİHA'lar, esneklik, hassasiyet ve stratejik üstünlük gibi avantajlarıyla öne çıkmaktadır. Bu araçlar, geleneksel hava araçlarının insan faktörünü ortadan kaldırarak daha önce mümkün olmayan görevleri yerine getirebilmektedir. Bu da dünyanın her yerinde gözlerin yeni nesil SİHA’lara çevrilmesine neden oldu. Dünyanın pek çok farklı bölgesinde faaliyette olan Türk SİHA’ları da belki de en göz önünde olanların başında geliyor. Geçtiğimiz hafta Çin Ordu Gazetesi (Halkın Kurtuluş Ordusu Gazetesi)’nde Çinli askeri uzmanlar SİHA’lar üzerinden gelişen Türk savunma sanayisini mercek altına aldı.

‘BAYKAR örneği üzerinden Türkiye’nin drone geliştirme sürecine bir bakış’ isimli makale, Türk SİHA’larının ortaya çıkış ve gelişim sürecini ele alıyor. Tarihsel olarak çok güçlü bir askeri ve ulusal geçmişi olan Türkiye’nin, iki dünya savaşı sonrası gerilediğini söylüyor. Askeri teknoloji ve tehçizatta millilik açısından geleneksel yöntemlerle Batı ile aradaki farkı kapayamayacağını anlayan Türk savunma sanayinin, ‘sollamak yerine, yolu bükmek’ gibi bir tercih yaparak insansız savaş araçlarına odaklandığı ve bunun bir ulusal savunma stratejisi olarak belirlendiği belirtiliyor.

Türk SİHA’ları Çin Askeri Medyasının Gündeminde - Resim : 1

Bu yola çıkılırken genç Türk mühendislerin ön planda olduğu ve bu genç yeteneklerin Türk İHA/SİHA sektörünü büyük bir atılımla harekete geçirdiğine dikkat çekiliyor. Makalede Türk İHA/SİHA sanayinin ortaya çıkış ve gelişiminin ‘taklit et-test et-geliştir’ şeklinde bir sürecin ürünü olduğu ve ABD ile İsrail menşeli ‘Predator’ ve ‘Heron’ları taklit ederek yola çıkıldığı ancak girişilen tüm üretim ve geliştirme süreçlerinin sonucunda bunun yerini yeni ve modern Türk İHA/SİHA’larına bıraktığı tespit ediliyor.

Bu yükselişin özel girişimlerin başarısı olduğu kadar, hükümetin verdiği büyük destekle de bağlantılı olduğunu söyleyen yazıda, buradaki temel vizyonun Türk işletmelerinin gelişimini teşvik etmekle kalmadığı, aynı zamanda ulusal yüksek teknolojinin gelişimini ve ilerlemesini de teşvik ettiği vurgulanıyor.

Yazıda üretim ve gelişim süreçlerinin yanında, üretilen bu SİHA’ların savaş alanındaki etkileri de gözler önüne seriliyor. TB2’nin sadece bir "tank avcısı" olmakla kalmadığı, aynı zamanda geleneksel hava savunma sistemleri için de büyük bir tehdit oluşturduğu vurgulanıyor. Avrupa ve ABD'denin diğer gelişmiş SİHA’ları kadar iyi olmasa da, 27 saatlik görev süresi, 300 kilometrelik uçuş menzili ve 15 kilometrelik saldırı menzili, çoğu yakın menzilli hava savunma sisteminin savunma kapasitesini aştığı belirtiliyor.

İnovasyon ve savaş alanındaki ilerlemenin yanı sıra, ticari ve ikili ilişkiler açısından da önemli gelişmelerin yaşandığı vurgulanırken, özellikle Türkiye ve Kazakistan arasında yapılan sivil/askeri havacılık anlaşmaları ile Türkiye’nin bu alanda yeni bir müttefik de kazandığının altı çiziliyor.

Uzmanlar Türk savunma sanayinin hala gelişmekte olduğunu ve gelişmiş rakiplerine karşı başarı elde edebilmek için şu üç kuralı uygulamak zorunda olduğunu belirtiyorlar: ‘Zorluklarla yüzleşmek, yenilik yapmak ve gelişim stratejisini pazar ortamına uyarlamak. Her zaman başarılı olan şirket diye bir şey yoktur, sadece zamana sürekli uyum sağlayan şirket vardır. Dış dünyadan gelen siyasi kısıtlamalar karşısında Türk askeri-sanayi kompleksi "güçlerini birleştirerek" sürdürülebilir kalkınma için fırsatlar arıyor.’

SİHA Çin