25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk üniversiteleri ne kadar iyi?

YÖK başkanı ‘Sunuş’ yazısında, ‘Avrupa eğitim alanıyla, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi devletlerle, Afrika ve İslam dünyasıyla ilişkilerin daha da güçlendirilmesini hedeflediklerini’ belirlemektedir.

Türk üniversiteleri ne kadar iyi?
Rapora göre Türkiye’de 129’u devlet, 75’i vakıf, 4’ü vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 208 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversite ve kurumlarda ise toplamda 8.306.121 öğrenci öğrenim görmektedir.
A+ A-
Berkay Şayir / Şanghay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından ‘üniversitelerin işleyişlerini desteklemek ve performanslarını değerlendirmek’ iddiasıyla “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu“ yayımlandı. İçinde bir tane bile akademik hedef ya da olumsuz ifade barındırmayan bu belgeye ‘değerlendirme’ demek zor olsa da Türkiye’nin üniversite eğitimini ele alış şeklini Çin tecrübesiyle karşılaştırarak bu belgeye mercek tutalım. ÖĞRENCİ SEÇİMİ Rapora göre Türkiye’de 129’u devlet, 75’i vakıf, 4’ü vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 208 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversite ve kurumlarda ise toplamda 8.306.121 öğrenci öğrenim görmektedir. 3000’den fazla yükseköğrenim kurumuna sahip Çin’de ise 44,3 milyon yükseköğrenim öğrencisi bulunmaktadır. Bu da Türkiye’de üniversite başına düşen öğrenci sayısının Çin’den 4 kat daha fazla olduğu anlamına gelmektedir. Bu bir sorun olarak görülmüş olacak ki Türkiye’de üniversite kurmak, istikrarlı bir işkolu haline dönüştü. Fakat iki ülke pratiği arasındaki temel fark, toplam nüfusları bir kenara bırakılacak olursa üniversite öğrencilerinin seçilmesinde yatmaktadır. Zira Çin’de 1239 lisansüstü eğitim vermeye yetkili üniversiteden 147'si, Çin yükseköğretim sisteminde oldukça saygın olan 双一流 (shuang yīliú); yani ‘çifte birinci sınıf üniversiteler sistemi’ içinde yer almaktadır. Bu sistemin amacı, birinci sınıf üniversiteler ve disiplinler yaratmak, özel devlet fonları ile gelişime katkı sağlamak, daha kaliteli öğretim üyelerini yetiştirmek, araştırma ve yenilik kapasitesini geliştirmek, akademik ilerleme ile sanayi arasında bağlantı kurulmasına olanak sağlamak olarak açıklanmaktadır. Bu sistem öğrenci seçiminde o kadar acımasız davranmaktadır ki (haklı olarak) Oxford Üniversitesi’ne lisans için başvuranların kabul oranı 2022 yılında %14 iken Çin’deki üniversitelerde bu oran %6,7 olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de ise böyle bir sisteme yönelim bile söz konusu değildir.,

Türk üniversiteleri ne kadar iyi? - Resim : 1
Raporda 2022 yılında 149 üniversitenin 2.415 patent, faydalı model veya tasarım başvurusu yaptığı, bunlardan 826 patent, 231 faydalı model veya tasarım başvurusunun olumlu sonuçlandığı belirtilmiş. İlk akla gelen soru, hiçbir patent, faydalı model veya tasarım başvurusu yapmayan 59 üniversitenin ne yaptığıdır.

AKADEMİK YAYIN

Üniversite ve bölüm sayılarını bir kenara bırakırsak, ülke olarak Çin’i ‘akademik yayın’ endeksinde yakalamamız mümkün mü? Maalesef hayır. Raporda, Ulusal hakemli dergilerde yayımlanmış yayın sayısının öğretim elemanı başına düşen ortalamasının %0,25 olmasından ve üniversite başına düşen yayın ortalaması sayısının 246 olmasından sevinçle bahsedilmektedir. Endeksli dergi ve kitaplardaki yayın ortalaması %0,44 ile 441 olarak belirtilmiştir. Uluslararası endeksli yayınlarda yayımlanan eserlerin hangi bilim dalı ile ilişkili olduğu ise açıklanmamıştır. Sadece 2016 yılında uluslararası endeksli dergilerde yayınlanmış bilimsel makale sayısı Çin açısından 400.000’in üzerindedir. 2023 yılı ‘Doğa Endeksi Yıllık Tablolarına’ göre Çin’in kayıtlı 82 Doğa Bilimleri dergisindeki payı yüzde 26 artmıştır. Çin’i de bu listede Hindistan takip etmektedir. Dolayısıyla YÖK’ün yayımladığı raporda yer alan %0.05’lik artışın ‘başarı’ olarak adlandırılması ve buna kimsenin itiraz etmemesi çok üzücüdür.

ÖĞRETİM ÜYESİ YETERLİLİĞİ

Türkiye’deki akademisyenler, Çin’dekilerden daha mı vasıflı? Bunun cevabını birlikte arayalım. Türkiye’de öğretim görevlisi olarak akademisyenlik kariyerine başlayabilmek için yüksek lisans mezunu olmak yeterlidir. Mezuniyet not ortalamasının 2.50 olması yeterli görülmektedir. Bunun yanında Türkiye’ye özgü bir garabet olan YDS’den alınan ortalama dil puanı ile adayların akademisyen olmaya ve uluslararası yayın çıkarmaya yeterli oldukları kabul edilmektedir. Kaliteli akademisyen yetiştirilmesinde ve seçilmesinde bu şartın ne kadar işlevsel olduğu tartışmalıdır. Zira Çin’de akademisyen olmak için mutlaka doktora mezunu olmak ve doktora sonrasında ise en az 2 yıl boyunca ‘doktora sonrası araştırma deneyimi’ olarak ifade edilen süreyi geçirmek gereklidir. Eğer dünya sıralamasında ilk 200’de yer alan bir üniversiteden mezunsanız bu süreyi geçirmenize gerek yoktur. İki yıllık süre içinde kişiden mümkün olan en fazla sayıda akademik yayın çıkarması beklenir. Bu yayınların uluslararası endekslerde yer alan dergiler olduğunu söylemeye gerek yok. İki yıllık araştırma süresi bittikten sonra akademisyen adayı üniversite tarafından kabul edilirse 3-6 yıllık 预聘/长聘 (yu pin/zhang pin) olarak adlandırılan ‘istihdam öncesi işe alım’ süreci başlayacaktır. Bu dönemde sözleşmeli olarak üniversitede çalışılmasına rağmen aday yayın çıkarmaya devam etmeli ve dönem sonu değerlendirmesinde olumlu not almalıdır. Web of Science (Bilim Ağı) dergilerinde yayınlanmış bir makalesi olmayan ya da dil becerilerini geliştirmemiş bir adayın bu rekabetten başarılı çıkarak akademisyen olarak göreve başlaması mümkün değildir. Türkiye’deki adrese teslim akademisyen ilanlarını ve torpille, adam kayırmacılıkla bu kadroları dolduran onlarca işgalciyi göz önüne alırsak, Türkiye’de neden bilimsel çalışmaların istenen seviyede olmadığı sorusuna cevap bulabiliriz.

Türk üniversiteleri ne kadar iyi? - Resim : 2
Ulusal hakemli dergilerde yayımlanmış yayın sayısının öğretim elemanı başına düşen ortalaması %0,25; üniversite başına düşen yayın ortalaması sayısı 246.

PATENT VE FAYDALI MODEL SAYISI

Az sayıda akademik yayına ve daha az kaliteli akademisyen seçim yöntemlerine rağmen Türkiye patent ve faydalı model konusunda lider ülke mi? Ne yazık ki hayır. Raporda 2022 yılında 149 üniversitenin 2.415 patent, faydalı model veya tasarım başvurusu yaptığı, bunlardan 826 patent, 231 faydalı model veya tasarım başvurusunun olumlu sonuçlandığı belirtilmiş. İlk akla gelen soru, hiçbir patent, faydalı model veya tasarım başvurusu yapmayan 59 üniversitenin ne yaptığıdır. Muhtemelen bilimsel araştırma yapmaktan daha önemli işleri vardı. Tüm Türkiye açısından bu rakam, yerli ve yabancı patent başvuruları dâhil 15 binin üzerinde hesaplanmaktadır. Çin, dünyadaki patent başvuruları açısından ise ilk sıradadır. Dünya Ticaret Örgütü’nün 2021 yılında yayınladığı, patent başvuruları açısından ‘Dünyanın En İyi 50 Üniversitesi Listesi’nde Tsinghua Üniversitesi, Pekin Üniversitesi gibi Çin’den 19 üniversite yer almaktadır. Bu üniversiteler açısından sadece Patent İşbirliği Antlaşması (PTC) aracılığıyla yapılan başvuru sayısı 6.164 olarak açıklanmıştır ki bu sayı Türkiye’deki bütün üniversitelerin başvurularının neredeyse 3 katıdır.

ÜNİVERSİTELERDE NASIL BİLİM ÜRETİLİR?

YÖK başkanı ‘Sunuş’ yazısında, ‘Avrupa eğitim alanıyla, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi devletlerle, Afrika ve İslam dünyasıyla ilişkilerin daha da güçlendirilmesini hedeflediklerini’ belirlemektedir. Fakat bilim dünyasının parlayan yıldızları Çin gibi Hindistan gibi ülkeler, YÖK’ün ilgi alanında gözükmemektedir. İstatistiklerle açıkladığımız üzere Türkiye’nin yönünün Asya’ya çevirmesi ve buraların bilimsel kaynaklarından faydalanması elzemdir. Bunun yanında Türkiye’deki yükseköğrenim sisteminin ‘bilim üretmeye odaklı’ kadrolarla donatılması için torpilden ve adam kayırmacılıktan uzak bir anlayış sergilemesi gereklidir. YÖK bu konuda ilk adımı Şırnak Üniversitesi’nde FETÖ soruşturması başlatarak atabilir. Türkiye’nin, ‘Konya’da iyi ağırlanmadığı için kıyamet koparan’ rektörlere değil; bu ülkeyi ileriye götürmeye hevesli genç münevverlere ihtiyacı var. Üniversitelerde FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine yol açan ya da göz yumanlara değil; kıvılcım olarak yurtdışına gidip alevler olarak dönecek genç akademisyenlere ihtiyacı var.

KAYNAKÇA

-‘2023 Tables: Countries/Territories | Annual Tables | Nature Index’ <https://www.nature.com/nature-index/annual-tables/2023/country/all/all> accessed 23 December 2023
-‘Lexicon’ (China Policy) <https://policycn.com/public/lexicon/16-07-10-world-class-universities-2-0-%E5%8F%8C%E4%B8%80%E6%B5%81-shuang-yiliu> accessed 22 December 2023
-‘Record Numbers for China’s “Gaokao” Examinations | British Council’ <https://opportunities-insight.britishcouncil.org/news/news/record-numbers-china%E2%80%99s-%E2%80%98gaokao%E2%80%99-examinations> accessed 22 December 2023
-‘Recruitment? Long-Term Employment? Approved to Hire? School Recruitment? Special Appointment?
- Know Almost’ <https://zhuanlan.zhihu.com/p/342032868> accessed 23 December 2023 -‘YÖK Yükseköğretim Kurulu Üniversitelerin Analizini Çıkardı’ <https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2023/yuksekogretim-kurulu-universitelerin-analizini-cikardi.aspx> accessed 22 December 2023

YÖK ÇİN