Türkiye daha iyilerine layık
'Geleneğinde Nasreddin Hoca’ları barındıran bir ülke, komedi adına çok daha iyi üretimleri hak etmektedir'
![Türkiye daha iyilerine layık](https://img.aydinlik.com.tr/rcman/Cw1280h720q95gc/file/aydinlik-bucket/2019/11/28/faf46e0b-b640-4aa1-a55a-e9f0ce29735a.jpg)
Şahan ve Togan Gökbakar işbirliğinin son filmi anlamına gelen “Kayhan”, geçen hafta izleyiciyle buluştu. Film, çevresinde masumiyeti ile tanınan bir gencin, mezun olduğu okulun pilav günü etkinliğinde karşılaştığı kötü sürpriz sonucu, eski arkadaşlarından intikam alma çabalarını konu alıyor. İlk haftanın gişe sonuçlarına göre ikiliyi hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebileceğimiz yapım dolayısıyla, şayet böyle bir tanımlama yapılabilirse, “Şahan Gökbakar Komedisi”ni ve “Recep İvedik Mizahı”nı tartışmak istedik.
BIR GARIP TEMSILIYET!
Bir söyleşisinde, kendisine yöneltilen eleştirilere, “Türkiye’de sosyal, ekonomik, kültürel dengesi birbirinden ayrı insanlar yaşıyor. İkon olarak Recep İvedik’i ortaya koyarsak; onun simgelediği her şeyden nefret edenler var. Bu adamlar; yaşadıkları toplumdan da o toplumun beğenisinden de siyasi tercihlerinden de kısacası her şeyden tiksiniyorlar. Sokakta bu tip bir adamı görünce ‘ıyyy’ diyorlar” şeklinde yanıt veren oyuncunun sözlerinin gündelik kültürel ve politik ortamdan bağımsız ele alınamayacağı tespitiyle başlayalım söze. Burada, İvedik’te vücut bulan sosyal kişiliğe tepki duyulması söylemi oldukça havada kalmakta; çünkü sözü edilir türden bir temsiliyet, gerçekte söz konusu değil! Tipleme, alabildiğine karikatürleştirilmiş, karton haline dönüşmüş marjinal bir imge. Sinema tarihine damgasını vuran komik figürler gibi, yanında saf tuttuğu kesimlerin eli, ayağı, dili olma gibi bir derdi yok.
Geçmişte Şaban’a sahip çıkanlar, şimdi yerinde AVM’lerin, gökdelenlerin olduğu o sevgi dolu mahallelerde yaşayanlar, 70’ler / 80’ler Türkiye’sinde, yanı başlarında öyle bir karakterin olması için neler feda etmezdi? Bir de benzer bir vurgudan hareketle, sokağına sahip çıkıyor gibi görünen Recep İvedik’i düşünelim: Hoyratlığın son kalesi gibi duran “halk kahramanımız” (!), olanca ölçüsüzlüğüyle mahalleliye kan kusturmak için orada bulunuyor gibi.
HALK KAHRAMANı OLMAK!
Anlayacağımız, sinemada “kahraman” olma iddiası taşıyan evrensel komiklerin tarihini ve hayata karşı duruşlarını unutmamızı ve önümüze koyduğu üretimi koşulsuz kabullenmemizi istiyor Gökbakar. Hadi, önceki filmlerde otel sorumlusu ile garsona, hiçbir sınıfsal ayrım gözetmeksizin uyguladığı orantısız şiddeti (yoksa orantısız zekâ mı demeli!) bir an için gözden kaçırdık diyelim; peki, adadaki tek dostunu adeta köleliğe zorlamasına ya da kilolu olması dışında hiçbir davranışıyla antipati uyandırmayacak bayan yarışmacıyı eline / diline dolamasına ne diyeceğiz? Bir güldürü unsuru olarak “kaba komedi”, olsa olsa ancak bu kadar kaba ele alınabilirdi. Benzer şeyler, “yerli ve millî” söylemine sahip çıktığı, bol mehterli son İvedik filmi için de geçerli.
Recep İvedik’in toplumun beğenisine sahip olduğunu yalnızca gişe sonuçlarından çıkaran oyuncunun buradan derin Türkiye analizine soyunması ve aydın / halk ilişkileri hususunda fikir beyan etmesine söylenecek tek söz, “halkın kahramanının” zamana ne kadar direnebileceği ve onunla ilgili son kararı tarihin vereceği olmalı. Ayrıca, “Kayhan”da soyut resme ilgi duyanlara gösterilen tepkinin ya da önceki filmlerde entelektüel figürlere nefretin, oyuncunun tribüne oynayan söylemiyle büyük bir çelişki içinde olduğunun da altını çizelim.
KOMEDI KIMIN HIZMETINDE?
Burada söz konusu olan, Şahan Gökbakar’ın iddia ettiği gibi filmlerine gidenlerin hor görülmesi veya aşağılanması değil, onun sinemasının -taşıdığı iddiaların tersine- neye, hangi oranda hizmet ettiğinin sorgulanmasıdır. Bu durum, yalnızca Gökbakar’la ya da onun üretimleriyle alakalı olmayıp kitlesel olan hemen hemen tüm yapımlar için geçerlidir. Sözün kısası, geleneğinde Nasreddin Hoca’ları barındıran bir ülke, komedi adına çok daha iyi üretimleri hak etmektedir.