Akbabalara teslim olmayın! Tefecilere atama yetmedi faiz ve kur şantajı başladı
Türk kamuoyunda 'faiz lobisi' olarak anılan küresel finans devlerinde çalışmış iki ismin dış kaynak bulmak için ekonominin tepe noktalarına atanması sonrası şantaj başladı. Sıcak para merkezleri 'yüksek faiz, öngörülebilir kur' istedi.
Ekonomide yapılan atamalar, “Türk ekonomisini faiz lobisi mi yönetecek?” sorusunu gündeme getirdi. Seçimlerin hemen ardından Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması, önceki gece de Merkez Bankası Başkanı olarak Hafize Gaye Erkan'ın atanması dikkat çekti. Bu iki ismin özgeçmişleri incelendiğinde halihazırda daha önce Maliye Bakanlığı görevini de yürüten Şimşek'in Amerikan yatırım bankası Merrill Lynch'te 2000-2007 döneminde görev yaptığı biliniyordu. Şimşek'in bankadaki sorumluluk alanı Türkiye, Yunanistan, Mısır ve İsrail’i içeren Akdeniz ve daha sonra da Rusya, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan Avrupa ülkeleri oldu. Şimşek 2005 yılı sonunda Merrill Lynch'in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Bölümü Başkanlığına getirildi. 2007'den sonra AK Parti'deki kariyeri başladı.
FAİZ LOBİSİ'NDE PİŞTİLER
Şimşek'in kaptanlığındaki ekonomi yönetiminde Merkez Bankası Başkanlığı'na atanan Hafize Gaye Erkan'ın da son görev yeri bir Amerikan sigorta ve risk danışmanlığı şirketi olan Marsh McLennan'dı. Erkan'ın özgeçmişine baktığımızda tanıdık bir isme daha rastlıyoruz: Goldman Sachs. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Başkanı Erkan bu bankaca 9 yıl boyunca görev yapmış.
Hem Şimşek'in hem Erkan'ın CV'lerin ortaklaştığı nokta küresel finansal sermayenin dev yatırım bankalarından uzun yıllar görev yapmış olmaları. Bu dev yatırım bankaları dünyadaki dev fonları ve parayı yönetiyorlar. Finans kuruluşları bünyelerinde tuttukları trilyonlarca dolarla birçok ülkede faaliyet göstererek, borsaları yönlendiriyor, banka sendikasyonlarını yönetiyorlar. Öteden beri ülkemizde “faiz lobisi” olarak nitelendirilenler bu bankalardan başkası değil.
İSİM YAPTIKLARI KURUMLAR BATTI
2008 küresel finansal krizinin de bu yatırım bankalarının toksik kağıtlar ve türev piyasalarda yaptıkları alengirli işlemler yüzünden çıktığını not edelim. Nitekim TCMB Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan Hafize Gaye Erkan da faiz artırım sürecinde ABD otoritesi tarafından el konularak kapatılan bankalardan First Republic Bank'ta beş yıl boyunca en üst düzey görevlerde bulundu. İlginçtir First Republic Bank 2023 bankacılık krizinde Amerikan kapitalizminin devlerinden JPMorgan Chase'e satılırken, Mehmet Şimşek'in uzun yıllar görev yaptığı Merrill Lynch de 2008 küresel finansal krizinde bir başka Amerikan yatırım devi Bank of America'ya satılmıştı.
DOLAR 25 TL, FAİZ YÜZDE 40 OLSUN!
Batılı finans kurumları tarafından en çok merak edilen iki koltuk olan Hazine ve Maliye ile Merkez Bankası atamaları yapıldıktan sonra Şimşek'in uzun yıllar çalıştığı Merrill Lynch'i de bünyesinde barındıran Bank of America stratejistleri faiz artışları, döviz alım kısıtlamaları ile müdahalelerin kaldırılması halinde Türk lirasında alımı değerlendirdiklerini bildirdi. Bloomberg'te yer alan haberde bankanın TL'ye yatırım yapması için dört kriter öne sürdüğü not edildi. İlk kriterin, iç talebin cari dengeyi sürdürülebilir bir seviyede istikrara kavuşturacak kadar zayıflamasını sağlamak için şu anda yaklaşık yüzde 8.9 olan ortalama fonlama maliyetinin en az yüzde 40’a çıkması olduğu kaydedildi. İkinci kriter dolar kurunun 25 TL seviyesinin üzerinde olması, üçüncü kriter kurumların dolar alımlarına yönelik kısıtlamaların ve döviz piyasasına yönelik müdahalelerin kaldırılması, dördüncü kriter dolar için küresel görünümün yukarı yönlü olmaması gösterildi.
Bank of America Corp. stratejistleri, dört kriterin sağlanması halinde, Türk lirasında uzun pozisyon açmayı ya da 10 yıl vadeli yerel tahvillerde alım yapmayı değerlendirdiklerini ilan etti.
ÜLKEYİ BORCA BATIRACAK MODEL
Peki Bank of America'nın dört talebi ne anlama geliyor? İktisatçı Cem Başlevent şu örnekle durumu Twitter'da yaptığı paylaşımla açıkladı: “1 milyon dolarımla 25 milyon lira alırım. Yüzde 40 faizle bir yılda 35 milyon TL olur. Kur 24'e gevşer: 35 milyon TL 1 yıl sonra 1.46 milyon dolar eder. Bir yılda dolar bazında yüzde 50'ye yakın kazanacaksam TL'ye yatırım yaparım, diyor.”
Berat Albayrak dönemi ile Londra'ya kapatılan kapıların yeniden açılması, küresel finansal sermayenin Türk piyasalarında at koşturarak, TL üzerinden “carry trade” yapmalarının önünün açılması isteniyor. Küresel piyasalar bileşik kaplar kanununa göre çalışıyor. Para ucuz ve bol olduğu yerden pahalı ve kıt olduğu yere akıyor. ABD'de yapılan ve yapılacak olan faiz artışları piyasalarca fiyatlandı. Bankacılık krizinin etkileri henüz tam olarak bilinmese de küresel piyasalarda risk iştahı kötü değil. Bu noktada Türkiye istenen koşulları sağlarsa para çekebilir. Ne karşılığında? Sıcak paraya bir yılda yüzde 50 getiri sunması karşılığında. Peki Türkiye bir yıl sonunda o parayı nereden bulup verecek? Elbette ilave borçlanma. Ali Babacan'ın 2009'da 275 milyar dolarla alıp 2015'te 408 milyar dolarla, Mehmet Şimşek'in de buradan alıp 2018'in ikinci çeyreğinin sonunda 448 milyar dolara çıkarıp bıraktığı ülkenin toplam dış borcunu burada okurlarımıza hatırlalatım. Şimşek'ten sonraki 4.5 yılda ülkenin toplam dış borcunun sadece 11 milyar dolar arttığını, Şimşek'li ve Babacan'lı dönemde ise 173 milyar dolar arttığını not edelim.
TALEPLER NE KADAR KARŞILIK BULACAK?
Mehmet Şimşek'in çalıştığı kurumu satın alan Bank of America'dan bu talepleri gelirken, Merkez Bankası Başkanı Erkan'ın daha önce çalıştığı kurum olan Goldman Sachs ekonomistleri de 14 Mayıs öncesi Türkiye'de seçim sonuçlarına yönelik piyasa senaryolarını içeren analizlerinde piyasanın Türk lirasında keskin bir değer kaybını fiyatladığını not etmişlerdi.
ABD Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations-CFR) sitesinde 6 Haziran'da yayınlanan “Türkiye'nin artan bilanço riskleri” konulu makalede de ülkenin yakın bir finansal krizden kaçınmanın yolunu bulması gerektiği belirtildi ve ülke ekonomisinin dış borç alabilme kabiliyetine kıyasla çok sıcak olduğunu vurgulandı. Brad W. Setser imzalı makalede Türkiye'nin makro ekonomik göstergelerine atıfla bir ödemeler dengesi krizi ihtimaline dikkat çekildi.
Görünen o ki “faiz lobisi”nde staj yapan Türk kökenli İngiliz ve Amerikan vatandaşları, 28 Mayıs'ın ardından bir ödemeler dengesi krizi yaşamamak için sermaye kontrolleri veya acil dış kaynak arasında kalan iktidarın ikinciden yana tercih yaptığını gösteriyor. Ekonomi konusundaki yetkinliği borç bulmak ve finansı yönetmekten ibaret kalan iki ismin daha önce çalıştıkları ve kariyerlerini borçlu oldukları küresel finans devlerinin taleplerine ne derece karşılık verebilecekleri ise önümüzdeki dönemdeki politikalarda belirleyici olacak.
2018'DEKİ TEKRARLANIR MI?
Takvimde bir değişiklik yapılmazsa Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 22 Haziran'da Başkan Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplanacak. Toplantıda faiz artırım kararı alınması bekleniyor. Türkiye benzer bir süreci yine Mehmet Şimşek'in ekonomi kaptanı olduğu 2018 yılında yaşamıştı. 2018'nin bahar aylarında başlayan süreçte faizler 43 günde 5 puan birden yukarı çekildi. 9 Haziran 2018 tarihli Aydınlık'ta yer alan haberde, “Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’nın Londra’da yaptığı görüşmeler sonucu gelmesi dikkatten kaçmadı. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre Londra’da 10 büyük banka ile yapılan görüşmeler neticesinde faiz kararı alındı.” bilgisi yer aldı. Dünyada yatırım fonlarını yöneten ve yönlendiren en büyük bankalar şöyle; Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Barclays, Bank of America Corporation, Morgan Stanley, Deutsche Bank, Citigroup, Credit Suisse, UBS Group AG, HSBC Holdings.
MERKEZ’E TARTIŞMALI İSİM
Merkez Bankası Başkanlığı'na atanan Hafize Gaye Erkan henüz göreve getirilmeden hakkında birçok yorum ve yazı çıktı. Önce “müthiş Türk kızı” dendi ancak öyle olmadığı anlaşıldı. El konulan bankada üst düzey görevler yapmış olması sadece Türkiye'de değil yabancı ekonomi çevrelerinde de konuşuldu. Hatta atamasının bu iddialar nedeniyle birkaç gün geciktiği öne sürüldü. Nihayetinde Merkez Bankası kanununa göre, maliye, iktisat ve bankacılık alanlarında tecrübe sahibi olması gereken ancak finans mühendisliği dışında bir eğitim ve tecrübesi bulunmayan Erkan, Merkez Bankası'na atandı. Ülke içinden veya Merkez Bankası bünyesinden bir ismin değil de küresel finans kurumlarında çalışmış birinin IMF memuru gibi Merkez Bankası'nın başına atanması, seçimlerden önce dillendirilerek vatandaştan onay istenen “bağımsız ekonomi” söylemini gölgede bıraktı.
DAVUTOĞLU TAYFASI KAVCIOĞLU'NDAN RAHATSIZ!
Cumhurbaşkanı görev süresi dolan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nu ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) başına atadı. Bankacılık sektöründe uzun yıllar deneyimli Kavcıoğlu'nun, başarılı bulunan selektif kredi politikasını bu görevde de sürdürebileceği belirtiliyor.
Başkan Kavcıoğlu'nun bu göreve atanması seçimlerde Erdoğan'a karşı Altılı Masa'da yer alan Davutoğlu ve Babacan'ı destekleyen yayınlar yapan Karar gazetesini rahatsız etti. Gazetenin yazarı Taha Akyol, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, “Kavcıoğlu'nu BDDK'nın başına getirerek 'rasyonel zemine' geçme iddiasına gölge düştü. Hani yemi 'rasyonel ekip' olacaktı?” diye sorarak, Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan'ın, Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota'nın ve Bilkent Üniversitesi İktisat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak'ın da görüşlerinin yer aldığı haberi paylaştı.