02 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye HTŞ'nin ensesinde

HTŞ terör örgütünün Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyon bölgelerinde kalmasına izin vermeyen Türkiye, dün de yurt içinde tespit ettiği HTŞ'lileri eşzamanlı operasyon ile yakaladı.

Türkiye HTŞ'nin ensesinde
A+ A-
HABER MERKEZİ

Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD ile kurulmaya çalışılan terör koridoruna vurduğu her darbede, Batı'nın ahlaksızca öne sürdüğü iftiralara maruz kaldı. Daha Suriye'deki harekâtlardan önce “DEAŞ'a yardım etmek, silah göndermek, teröristleri ülkede beslemek” gibi iddialarla muhatap olan Türk Ordusu, Irak ve Suriye'de 4 bin DEAŞ'lıyı kısa sürede etkisiz hale getirerek iftiralara en net yanıtı verdi. Bu mücadele, dünya çapında DEAŞ ile verilmiş en kararlı mücadele idi.

DEAŞ'ın etkinliğinin yok olmasıyla birlikte ise yeni piyon olarak Heyet-i Tahrir el-Şam (HTŞ) belirlendi. HTŞ ile mutualist (Karşılıklı faydalanma) bir ilişki kuran Batı, bu örgütü terör listesine alıyor, fakat operasyon düzenlemekten itinayla kaçınıyordu. Türkiye ise bir kez daha bu teröristlerle “işbirliği yapmak, göz yummak ve yol vermek” gibi ithamlarla karşılaşıyordu.

Gerçekte HTŞ'nin serpilmesinde, para kaynaklarının yönetilmesinde ve liderinin parlatılmasında rol alan hep Batı oldu. HTŞ lideri Cevlani “ABD ile ortak çıkarlarımız var.” derken, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de HTŞ'yi “vatansever” ilan ediyordu.

HEM İÇTE HEM DIŞTA MÜCADELE

HTŞ'nin geçen günlerde İdlib'den çıkarak Afrin'e tanklarla girmesi ve Azez yönündeki ilerleyişi de yine “Türkiye yol verdi” kampanyasına dönüştürüldü. Halbuki Türk Ordusu sahada müdahale ederek bu ilerleyişi durdurmuş, HTŞ'lileri Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekât bölgelerinden çıkmaya zorlamış ve bölgeye ek sevkiyatlar yaparak Halep kırsalı ile İdlib arasına bir duvar örmüştü. Zaten bu müdahale ne ilk, ne de son olmuştu. Sadece 2021’de 320 DEAŞ/HTŞ mensubunu etkisiz hale getiren Türk güvenlik güçleri, örgüt ile yurt içinde de etkili bir mücadele yürütüyordu. Eleman temin etme ve yeni mali kaynaklar yaratma gibi hedeflerle Türkiye'ye sızan HTŞ'liler anında tespit ediliyor, bir şafak operasyonuyla da gözaltına alınarak tutuklanıyordu. Bu operayonların sonuncusu, dün Ankara'da yürütülen soruşturma kapsamında yapıldı. Çatışma alanlarıyla irtibatı tespit edilen 11 HTŞ'li hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Düzenlenen eş zamanlı operasyon ile 9'u yakalandı. Teröristlerin sorgusunun devam ettiği, yerinde bulunamayan 2 HTŞ'linin de arandığı öğrenildi.

ADIM ADIM DARBOĞAZA

Türkiye'nin HTŞ'ye vurduğu en büyük darbelerden biri de Rusya ile 5 Mart 2020'de imzalanan Moskova Mutabakatı idi. Bu anlaşma ile Suriye Ordusu'nun HTŞ'yi gerileterek kontrol ettiği topraklardaki statüko kabul ediliyor, İdlib M-4 ve M-5 karayolları arasında sıkıştırılıyor, HTŞ'nin lojistik kabiliyetlerine önemli bir darbe vuruluyordu. Anlaşmanın ardından Türkiye'nin, HTŞ'nin ticaretine darbe vuran adımları da üst üste gelmeye başladı. Türkiye’nin Cilvegözü’nden sevkiyatları yavaşlattığı ve ticareti Öncüpınar’a kaydırdığı, bu nedenle örgütün ciddi sıkıntıya girdiği öğrenildi. HTŞ'nin Azez'e ilerleyişinin temel nedeni de aslında bu darboğaza girişiydi. Bölgedeki tüm ticareti kontrol altına almak isteyen örgüte, Türkiye izin vermedi.

'ABD CİDDİ DEĞİL'

Bölgede yaşayanlar da ABD'nin HTŞ konusunda samimi olmadığı görüşünde. Afrinli Kürt siyasetçi Celal Minla Elî, yaşananları şöyle yorumluyor: “ABD Afrin konusunda ciddi değil. ABD’nin Suriye Büyükelçiliğinin açıklaması, HTŞ’nin Afrin’i ele geçirmesinden bir hafta sonra geldi. Açıklamada kayda değer bir şey de yoktu, sadece ‘Cevlani bölgeden çekilmeli’ denmişti. Bana kalırsa Rusya bu konuda daha ciddi ve doğrudan olaya müdahil oluyor. Çünkü Esad’ın halefi olarak kendini konumlandırıyor.”


SINIR EKONOMİSİ

HTŞ'nin kontrol ettiği Bab el-Hava Sınır Kapısı, örgütün mali imparatorluğunun en stratejik unsuru. Haziran 2017'de HTŞ, Ahrar el-Şam ile yaşanan çatışmaların ardından Türkiye ile olan en önemli insani ve ticari geçiş kapısı olan Bab el-Hava geçişini devraldı. HTŞ kapıyı devraldığında Türkiye, sınırın bir terör örgütünün kontrolüne girmesi nedeniyle insani olmayan malların geçişini kısıtlayacağını açıkladı. O zamandan beri sınırın Türk tarafı drone'lar ile izleniyor ve gıda dışı ürünlerin kapsamlı denetimleri yapılıyor. HTŞ de Türkiye'nin kontrollerini atlatmak için sınırdaki sivil otoriteyi görevde tutmuş ve sözde komutanlarından birini, Mustafa Qadid tarafından kurulan ve denetlenen Geçişler Genel İdaresi aracılığıyla gayri resmi olarak yönetmesi için atamış. Qadid tarafından atanan ve el-Muğire olarak bilinen HTŞ yetkilisi, ticari mallar için gümrük tarifeleri belirlemekten ve sınırdan geçen kamyonlara uygulanan ücretlerden elde edilen gelirleri toplamaktan sorumlu. Bab el-Hava'dan elde edilen tahmini gelirin ayda 10-15 milyon dolar olduğu değerlendiriliyor. HTŞ, Bab el-Hava'ya ek olarak şu anda Afrin ile Gazaviye sınırını da yönetiyor. Ayrıca insan ve mal kaçakçılığı operasyonlarını yürüttüğü gayri resmi bir geçiş olan Dorriyeh sınırını da kontrol ediyor. Türkiye ile olan diğer iki resmi sınır kapısında ise HTŞ'nin herhangi bir varlığı bulunmuyor.

SURİYE İLE GEÇİŞLER

HTŞ, Suriye Ordusu'nun Aralık 2019 operasyonu öncesinde Hama'da Morek, Abu Dali, Qalaat al-Madiq, Mansoura ve el-Eis dahil olmak üzere Suriye bölgeleriyle olan bir dizi geçişi kontrol ediyordu. Fakat bu geçişler Suriye Ordusu'nun ilerleyişiyle birlikte kapandı. O zamandan beri HTŞ, geçişleri açmak için çaba sarfediyor. Nisan 2020'de HTŞ, Ma'arat Na'asan'da bir sınır kapısının açıldığını duyurdu. Fakat karar, Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı ve bölgedeki Türk kuvvetleri kamyonların geçişini engellemek için kontrol noktaları oluşturdu. HTŞ, İdlib'e gelen un ve buğday hariç, tüm geçişlere vergi uyguluyor. Vergiler, malların türüne göre ton başına 3 ila 7 dolar arasında değişiyor. İdlib'den çıkarılan her tarımsal makine parçası için 500 dolar ücret isteniyor. Eski bir HTŞ komutanına göre, tek başına Morek geçişinden elde edilen gelir ayda yaklaşık 800 bin dolar iken, Abu Dali, Qalaat al-Madiq ve al-Eis'ten elde ettikleri gelirle bu rakam ayda 1,5 milyon dolara ulaşıyor. HTŞ ile Suriye bölgeleri arasındaki geçişlerin açılmasındaki gecikmelerin, Türkiye'nin müdahalesinden kaynaklandığı bildiriliyor.

ABD Irak Suriye DEAŞ Türk Ordusu Suriye Ordusu htş pkk terör örgütü