23 Ekim 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye, İsveç ve Finlandiya vetosunu geri çekti

İspanya’nın başkenti Madrid’de 28-30 Haziran’da düzenlenen NATO Zirvesi’nden önemli kararlar çıktı. Zirvede Türkiye’nin vetosunu geri çekmesiyle Finlandiya ve İsveç’e NATO yolu açıldı

Türkiye, İsveç ve Finlandiya vetosunu geri çekti
A+ A-

Zirve sonucunda açıklanan “Stratejik Konsept” belgesinde Çin “tehdit unsuru” olarak adlandırılken Rusya için "en önemli ve doğrudan tehdit" ifadesi kullanıldı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Zirve hakkında “Bu dönüm noktasıdır Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez böyle kararlar aldık”ifadesini kullandı. NATO Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısı, 28-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’te yapıldı. Toplantıda NATO’nun yol haritası çizildi.Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’yla vardığı anlaşmayla iki ülkenin NATO üyeliği önündeki engel kalktı. Zirve sonucunda açıklanan “Stratejik Konsept”te Çin ve Rusya hedef olarak belirlendi.

 FİNLANDİYA VE İSVEÇ’E NATO YOLU AÇILDI

Zirve öncesinde bir araya gelen Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in anlaşmaya varmasıyla iki ülkenin NATO üyeliğinin önündeki engel ortadan kalktı. Finlandiya ve İsveç, 18 Mayıs’ta resmi olarak NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmuş, fakat Türkiye başvuruyu veto edeceğini açıklamıştı. Türkiye tutumunu, iki ülkenin “terör örgütlerini desteklemesine” ve “Türkiye’ye yönelik silah ambargosu” uygulamasına dayandırmıştı. Anlaşmanın sağlamasının ardından NATO liderleri, iki ülkenin üyeliğe davet edilmesine karar verdi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg anlaşmayı “Türkiye ile yapılan anlaşma İsveç ve Finlandiya’ya davet kararının yolunu açtı. Türkiye, Finlandiya, İsveç ve NATO için iyi bir anlaşma. Tarihi bir karar aldık.Çabalarından dolayı teşekkür ediyorum” sözleriyle kamuoyuna duyurdu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan anlaşmaya ilişkin açıklamasında "İsveç ve Finlandiya ile imzalanan muhtıra, uzun müzakerelerden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir. İsveç 73 teröristi iade etme sözü verdi. Muhtıranın uygulanmasını takip amacıyla daimi bir mekanizma kurulmasına karar verildi” ifadelerini kullandı.

İsveç ve Finlandiya'nın üyelik sürecinin tamamlanması için ittifak üyesi 30 ülkenin bu kararı parlamentolarında onaylaması gerekiyor.

JOE BIDEN: ÇOK HEYECANLIYIM

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra beş dalga halinde genişlemeye giden NATO’ya İsveç ve Finlandiya’nın katılımı durumunda bir altıncısı gerçekleşmiş olacak.
Stoltenberg,zirvenin ardından, NATO’nun doğu kanadındaki mevcudiyetini güçlendireceğini açıkladı."Putin istediğinin tam tersini alıyor” diyen NATO Genel Sekreteri, “Daha az NATO istiyordu.Finlandiya ve İsveç'in ittifakımıza katılmasıyla daha fazla NATO elde ediyor” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Joe Biden ise NATO Zirvesi sonrası yaptığı açıklamada ''İsveç ve Finlandiya NATO'ya girecek” dedi ve bundan dolayı çok heyacanlı olduğunu söyledi. Stoltenberg’in açıklamasına benzer ifadeler kullanan Biden, “Savaş başlamadan önce Putin’e Ukrayna işgali gerçekleşirse NATO'nun daha da güçleneceğini söyledim tam olarak bunu gördüki bugün bu zirve ittifakımızı güçlendirmek ile alakalıydı” dedi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımıyla ittifakın sınırının 800 mil artacağını belirten ABD Başkanı, “Putin, Transatlantik İttifakı bozabileceğini düşünüyordu. Bizi zayıflatmaya çalıştı.NATO'yu Finlandiyalaştırmak isterken Finlandiya'yı NATO'laştırdı” şeklinde konuştu.

RUSYA VE ÇİN DÜŞMAN

Zirvede kabul edilen yeni “Stratejik Konsept” belgesinde Çin ve Rusya ilgili saptamalar ve kararlar öne çıktı. Belgede Çin ilk defa “tehdit unsuru” olarak adlandırıldı, Rusya için ise "en önemli ve doğrudan tehdit" ifadesi kullanıldı.

Belgede Rusya’nın Ukrayna harekâtının NATO'nun güvenlik ortamını kökten değiştirdiği ve NATO'nun temel amacının “kolektif savunmayı sağlamak” olduğu belirtildi. “Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdittir” ifadeleri yer alan belgede Rusya’nun “zorlama, yıkma, saldırganlık ve ilhak yoluyla etki ve doğrudan kontrol alanları oluşturmaya çalıştığı” iddia edildi. Zirvenin ardından basın toplantısı düzenleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Rusya, 2010’daki stratejik konseptte dış ortak iken şimdi direkt tehdit olarak tanımlanıyor” diyerek NATO’nun Rusya’ya karşı tutumundaki değişimi ortaya koydu. Madrid Stratejik Konsepti'nin “Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en kötü dönemde” kabul edildiğinin altını çizen Stoltenberg, bunun nedeninin, Rusya'nın Avrupa'da barışı yıkması olduğunu savundu.

‘ÇİN GÜVENLİĞİMİZE MEYDAN OKUYOR’

NATO’nun “Stratejik Konsept” belgelerinde ilk kez yer alan Çin hakkında ise “güvenliğimize meydan okuyor” ve “kurallara dayalı uluslararası düzeni yıkmaya çalışıyor” saptamaları yapıldı. Belgenin Çin üzerine kısımlarında şunlar ifade edildi: "Çin'in hırsları ve zorlayıcı politikaları, çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyor. Çin küresel ayak izini ve proje gücünü artırmak için geniş bir yelpazede siyasi, ekonomik ve askeri araçlar kullanırken, stratejisi, niyetleri ve askeri birikimi hakkında belirsizliğini koruyor.Çin, kilit teknolojik ve endüstriyel sektörleri, kritik altyapıyı ve stratejik malzemeleri ve tedarik zincirlerini kontrol etmeye çalışıyor.Ekonomik gücünü stratejik bağımlılıklar yaratmak ve etkisini artırmak için kullanıyor.Uzay, siber ve denizcilik alanları da dahil olmak üzere, kurallara dayalı uluslararası düzeni yıkmaya çalışıyor.” 
NATO, Çin ile Rusya arasında güçlenen ittifaktan rahatsızlığına da belgede yer verdi. Belgede, “Çin ile Rusya arasında derinleşen stratejik ortaklığın ve kurallara dayalı uluslararası düzenin altını oymak için karşılıklı olarak güçlendirici girişimlerin”NATO’nun değer ve çıkarlarına aykırı olduğu ifade edildi.

ABD Başkanı Biden da zirve sonrası açıklamasında  “Tehdit sadece Rusya değil, Çin de NATO için tehdit oluşturuyor” dedi.

 RUSYA: ASKER KONUŞLANIRSA YANIT VERİRİZ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelik sürecine ilişkin açıklamalar yaptı.Rusya’nın Finlandiya ve İsveç’le Ukrayna’yla yaşadıkları gibi bir sorunları olmadığını belirten Putin, “NATO'ya üye olmak istiyorlarsa olsunlar” dedi. Diğer yandan Putin Rusya’nın güvenlik şartını da belirtti. “Eskiden (bu ülkelerle) her şey iyiydi.Şimdi aramızda kesinlikle gerginlik olacaktır” diyen Rus lider, sınırlarına askeri birlikler ve altyapı buralara konuşlandırılması durumunda, buna başka tehditlere cevap verdikleri türden yanıt vereceklerini açıkladı.

"NATO'nun Soğuk Savaş'ın kalıntısı olduğunu" vurgulayan Rusya Devlet Başkanı, "NATO, ABD'yedış siyasetinin bir enstrümanı olarak uydularını kendisinin buyruğu altında tutmak için lazımdır" dedi.

 ÇİN: İDDİALAR MESNETSİZ

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Licien ise NATO’nun Stratejik Konsept belgesinde Çin’in “tehdit unsuru” şeklinde ifade edilmesine ilişkin açıklamalar yaptı.
Zhao, Stratejik Konsept belgesinin gerçekleri çarpıttığını söyleyerek belgede Çin'in dış politikasına yönelik iddiaların dayanaksız olduğunu, gerginlikler ile çatışmaları teşvik edici nitelikte olduğunu ve Soğuk Savaş’ın ideolojik önyargılarıyla dolu olduğunu savundu.

NATO'nun Asya-Pasifik bölgesine yönelik hamlelerinin gözlemlendiğini ifade eden Cao, "NATO yeni alanlara ve bölgelere yönelen hamleler yapma ve bloklar arası cepheleşme yaratma arayışında. Dünya buna karşı uyanık olmalı ve bu girişimleri reddetmeli” dedi.


 Bıden ile f-16 pazarlığı

NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde Erdoğan ile Biden arasında yapılan görüşmenin ardından iki lider, Türkiye ile ABD arasında uzun süredir devam eden Türkiye’nin F-16 savaş uçaklarının modernleştirilmesi konusuna ilişkin açıklamalar yaptı.
"Aralık ayından bu yana pozisyonumu değiştirmedim” diyen ABD Başkanı, "F-16 jetlerinin modernizasyonu konusunu çözmemiz gerekiyor, bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil. Aralık ayından bu yana bunu söylüyorum. Bunun için Kongre'nin onayına ihtiyacımız var ve bu onayı alabileceğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu.
ABD açısından F-16 konusunun karara bağlanması yalnızca ABD Başkanı’na bağlı değil, ABD Kongresi’nde yapılacak oylamanın da olumlu sonuçlanması gerekiyor.

Cumnurbaşkanı Erdoğan da basın toplantısında konuyla ilgili gelen soruya“Biden, F-16 konusunda elinden gelen adımı atacağını söyledi” yanıtınıverdi. Erdoğan 28 Haziran’da, NATO Zirvesine gitmeden önce havalimanında yaptığı açıklamada ise "Bu arada ABD’yle olan en önemli görüşmemiz F-16 meselesiydi. F-16 meselesi de şu anda hâlâ masada, orada da yine bir oyalama taktiği gidiyor” demişti.

Türkiye, Eylül 2021'de F-35 programından resmen çıkartılmıştı. Bunun ardından Türkiye, ABD'den 40 adet Blok 70 F-16 almak istediğini, mevcut filolardaki savaş uçaklarını modernize etmek için de 80 adet kit almak istediğini ABD'ye bildirmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı,17 Mart'ta Kongre'ye bir mektup göndererek Biden yönetiminin Türkiye'ye yeni nesil F-16 satışının Amerikan çıkarlarına uygun olduğunu düşündüğünü ve NATO'yu güçlendireceği görüşünü iletmişti.


 Global Tımes: Nato’nun asya-pasifik’e gelmesine karşı koyalım

 Çin’in İngilizce yayın yapan ulusal gazetesi Global Times’ta “Asya-Pasifik ülkeleri NATO'nun 'tehlikeli duvarının' altında kalmamalı” başlıklı editoryal bir yazı yayımlandı. NATO Zirvesi’ne davet edilen ülkeler olan Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya uyarılarda bulunan yazının dikkat çeken kısımları şöyle:

“Sebebi ne olursa olsun, başta Japonya ve Güney Kore olmak üzere Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın NATO zirvesinde bulunmaması gerekir. Bu çok olumsuz bir adımdır.Güçlü bir Soğuk Savaş, ve Çin'e karşı net bir düşmanlığa sahip olan bu transatlantik askeri ve siyasi toplantıya katılmak bu Asya-Pasifik ülkelerine ne kazandırabilir?Ne kaybedecekler? Bunu anlamak zor değil.”

“Genel olarak, bu NATO zirvesinde sergilenen tüm eğilimler yanlış ve tehlikelidir.Asya-Pasifik ülkeleri için NATO'nun Asya-Pasifikleşmesine karşı teyakkuzda olmak, buna karşı çıkmak ve doğruyu yanlıştan ayırmak bir görevdir.”


 Abd’den Ukrayna’ya 800 milyon dolar yeni yardım

Zirve sonrası açıklamasında ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya 800 milyon dolar değerinde yeni bir askeri destek paketi açıklayacaklarını duyurdu.Biden, ABD’nin yeni destek paketinde gelişmiş hava savunma sistemlerinin de yer alacağını ve birkaç gün içinde detayları resmiyete dökeceklerini belirtti.


Stratejik konsept’te siber operasyon konusu da yer aldı


Zirve sonucunda açıklanan “Stratejik Konsept” belgesinde Rusya'nın NATO müttefiklerine ve ortaklarına karşı geleneksel yöntemlerin yanı sıra siber ve hibrit araçlar kullandığı iddiası yer aldı. Belgede, siber operasyonların da NATO’nun “herhangi bir üye ülkeye saldırı olduğu takdirde, bu saldırı tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış sayılacağını” belirten 5.maddesini uygulamaya sevk edebileceği kaydedildi.


Nato’nun 5 dalgada genişlemesi

Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından buyana Doğu ve Güneydoğu Avrupa'dan 14 ülke NATO’ya girdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin NATO’nun genişlemesinin kabul edilemez olduğunu sürekli dile getiriyor. Ayrıca Putin NATO ülkelerinin, 1990’ların başında Rusya’ya verdiği NATO’nun genişlemeyeceği sözlerini tutmadığını ifade ediyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik harekâtının ardından Alman Der Spiegel konuya ilişkin dokümanlar yayınlamıştı. Britanya Ulusal Arşivi’nde uzun zaman gizlilik klasöründe kaldıktan sonra Boston Üniversitesi’nden Amerikalı siyaset bilimci Profesör Joshua Shifrinson tarafından gün yüzüne çıkarılan dokümanlarda 1990’lar boyunca NATO üyesi ülke liderlerinin verdiği sözler yer alıyor.


1999’dan bugüne NATO beş genişleme dalgası:

 1. DALGA (1999): Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan

 2. DALGA (2004): Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya

 3. DALGA (2009): Arnavutluk ve Hırvatistan

 4. DALGA (2017): Karadağ

 5. DALGA (2020): Kuzey Makedonya


 Büyük avrasya ortaklığı

Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 4 Şubat 2022 tarihindeki buluşmasının ardından 'Büyük Avrasya Ortaklığı' vurgulu bir metin yayınlaşmıştı.
“Dünyada gücün yeniden dağıtılmasına yönelik bir eğilim ortaya çıkmıştır ve uluslararası toplum, barışçıl ve kademeli kalkınmayı hedefleyen yeni bir uluslararası düzene artan bir talep göstermektedir” tespiti yapılan metinde Rusya ve Çin’in bu sürece önderlik etme iradesi dile getirilmişti.
İki devlet arasında “dostluğun sınırı ve yasak işbirliği alanları yoktur” ifadesi yer alan metin ABD ve NATO liderleri tarafından kendilerine karşı bir girişim olarak değerlendirilmişti.

Rusya-Çin ortak bildirisinde öne çıkan bazı noktalar şu şekildeydi:
-ABD hegemonyacılığına karşı çok kutuplu dünya
-Milli egemenliğe dayanan gerçek demokrasi
-Renkli devrimlerle ve terörle mücadele
-ABD yaptırımları ve küresel eşitsizliğe karşı mücadele
-Dijital egemenlik
-Uzayın silahlandırılmasına ve sıfır toplamlı nükleer ve kimyasal silahlanmaya karşı mücadele
-Yeşil dönüşüm ve insan ile doğanın uyumlu gelişimi

 ‘BÜTÜN DÜNYA’ RUSYA’NIN KARŞISINDA MI?

Zirve sonrası yaptığı açıklamada ABD Başkanı Joe Biden Rusya’nın dünyada yalnız kaldığını iddia etti. Savaş başlamadan önce Putin'e, Ukrayna'yı işgal etmesi halinde dünyadaki demokrasilerin ayağa kalkarak saldırganlığına karşı çıkacağını ve kurallara dayalı düzeni savunacağını söylemiştim.” diyen Biden, bugün yaşanan şeyin tam olarak bunu doğruladığını kaydetti.

Fakat rakamlar ABD Başkanı’nı yalanlıyor. Ukrayna’daki savaştan beri ABD, NATO ve AB’nin başını çektiği Rusya yaptırımlarına net bir tutumla karşı çıkan ya da katılım göstermeyen ülkelerin dünya nüfus, kara yüzölçümü ve Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) oranları şu şekilde:

Dünya nüfusunun — yüzde 83'ü

Dünya kara yüzölçümünün — yüzde 74’ü

Dünya GSYİH'sinin —- yüzde 62’si

Son Dakika Haberleri