Türkiye Maden İş Genel Başkanı Akçul: Çayırhan’da geri adım atmazlarsa sokağa dökülürüz

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, dün Çayırhan Termik Santrali’nin varlık satışıyla ilgili manşetten duyurduğumuz, “Şartnamede işçinin adı yok! Çayırhan’da 2 bin emekçiyi kapının önüne koyacaklar” başlıklı haberimize ilişkin Aydınlık’a konuştu. Gazetemizin duyurduğu sözleşmede, işçileri kapı önüne koymanın zeminini hazırlayan 17’nci maddeye dikkat çeken Akçul, “Özelleştirme istemiyoruz; insanları sokağa dökmek istemiyoruz. Ama bizi buna zorluyorlar.” dedi.

Aydınlık’ın ihale süreciyle ilgili ulaştığı gizlilik sözleşmesi imzalatılarak verilen şartnameye göre personelin tamamı ihale şartnamesinin dışında tutularak iş güvencesi tamamen ortadan kaldırılıyor. Bu durumda onlarca yıldır santral ve madenlerde çalışan 2 binin üzerinde işçi, özel şirkete devir yapıldığı gün hukuken işsiz kalabilir.

BÜYÜK OLAYLARA GEBE

Genel Başkan Akçul, “Şartnamede çok acı ve vahim bir durum var. İşçiler için hiçbir güvence yok. Biz burada 22 yıldır toplu iş sözleşmesi yapıyoruz. Her sözleşmede bir adım öne geçtik; arkadaşlarımız mutlu. Durup dururken huzur kaçırmanın anlamı yok. İnsanlar huzursuz, geleceklerinden kaygılı, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Yörede tepkiler çığ gibi büyüyor. Yarın ne olacağını bilemiyorum, çok büyük olaylara gebe orası.” dedi.

PERDE ARKASINA İŞARET ETTİ

Bir termik santralin ortalama ömrünün 20 yıl olduğunu belirten Akçul, şunları kaydetti: “20 yıl ömrü olan bir termik santrali neden varlık satışına çıkarıyorlar? Anlamakta güçlük çekiyoruz. Orada daha kıymetli madenlerin olduğuna ilişkin söylentiler var; acaba perde arkasında bu mu var? Bizim bu özelleştirmeye yasal çerçeve içinde itirazımız olacak. Ülkenin içinde bulunduğu süreçte huzura ve barışa ihtiyacımız var. Şimdi hal böyleyken yeni huzursuzluklar yaratmanın anlamı yok.”

AMORTİ SÜRESİ 4 YIL ADRESE TESLİM EDİLİYOR!

“Altın yumurtlayan tavuk” diye tanımlanan işletmenin neden satılmak istediğiyle ilgili Akçul şu değerlendirmeyi yaptı:

“Eskiden ‘zarar ediyor o yüzden satacağız’ derlerdi. Burada böyle bir şey de yok. Kazançlı bir iş yeri. Herkes mutlu. Şu anda yapılan arı kovanına çomak sokmak. Sanki imtiyazlı birileri gelecek… Uzmanların görüşlerini alıyoruz. ‘Dört yılda kendisini amorti eder.’ diyorlar. Dolayısıyla çok cazip de bir yer. ‘Adrese teslim’ gibi şeyler de aklımıza geliyor yoksa bir anlam veremiyoruz.

‘BÜYÜK BİR İŞÇİ KIYIMI OLACAK’

Çalışanları ilgilendiren maddeyi değerlendiren Akçul şu ifadeleri kullandı:

“Aydınlık’ın haberinden okudum. Biz bunu şöyle yorumluyoruz: En kötü ev sahibi bile kiracısına ‘4 ay içerisinde burayı boşaltın’ demez. Sorun orada başlıyor. Niyet orada anlaşılıyor. Şu anda hem santral hem de madenlerde 2 bin 400'ün üzerinde çalışan var. Belli ki müthiş bir kıyım olacak. En az 700 kişi kapı dışarı olacak; kalanların da kazanılmış haklarıyla ilgili bir düzenleme yok. Vahim olan bu. Satışa kökten karşıyız, o ayrı. Ama ikinci perde çalışanlarla ilgili.

SENDİKASIZLAŞTIRMA GÜNDEME GELEBİLİR

“23 yıldır verilen emek ortada. Bizim yaptığımız toplu sözleşmelerle kazanılmış haklarımız var. Sendikasızlaştırma da gündeme gelecek. Ben sendikasında değilim: Oradaki insanların kazanılmış hakları ne olacak?

“2000 yılına kadar Ciner 20 yıl işletti. Kazanılmış haklarla işletmeyi devraldı. Şartnamesinde güvence vardı; burada yok! İşçileri asgari ücretle çalıştıracaklar. İkram mı diyeyim, peşkeş mi diyeyim? Yazık ediyorlar.

CUMA GÜNÜ SON GÖRÜŞME

“Mücadelemiz olacak. Birdenbire insanları sokağa dökmek de istemiyoruz ama bizi buna zorluyorlar. Şimdi verdiğimiz mesajları anladılar mı anlamadılar mı onları bir göreceğiz. Cuma günü son görüşmemiz olacak siyasilerle. Bir gelişme işareti göremezsek başımızın çaresine bakacak; kararlılığımızı göstereceğiz. Arkadaşlarımız buna hazır. Bölge halkıyla bir bütünüz. Önümüzdeki hafta itibariyle mücadelemiz yoğunlaşacak. Çizgimizi belirleyeceğiz. Adım adım o çizgide yürüyeceğiz. Siyasilerle görüşmelerimizden olumlu bir görüş çıkmazsa her platformda her türlü mücadelemiz başlayacak.”

Akçul, Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal’a “Yanımızda olduğunuzu görmek çok büyük bir onur.” diyerek teşekkür etti ve sözlerini tamamladı.