Türkiye Sovyetler’in katılmasını istedi
Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek, İtilaf Devletleri'nin Sovyet Rusya’nın Lozan’a katılımını engellemeye çalıştığını söyledi. Perinçek, “Türkiye ise Sovyetlerin orada bulunması gerektiğini birçok notayla bildirdi” dedi
Moskova Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mehmet Perinçek, Lozan’da iki tehdit ve iki cephe olduğunu, Türkiye ile SSCB’nin aynı tehditlere karşı aynı cephede yer aldığını ifade etti. Lozan Barış Antlaşması’nda, SSCB’nin aldığı tavırları ve etkisini döneme ilişkin çalışmalarıyla tanınan Perinçek’e sorduk:
İKİ TEHDİT İKİ CEPHE
“Lozan Konferansı'nda iki cephe var. Bir cephe Türkiye'yi paylaşmak isteyen İtilaf Devletleri. Karşısında da tabii Türkiye bulunuyor. Türkiye'yle birlikte Sovyet Rusya'yı da Lozan Konferansı'nda paylaşılanlar kampında, Türkiye'nin yanında bulunduğunu söyleyebiliriz. Zaten Sovyet Rusya bunu Kurtuluş Savaşı günlerinde de gösterdi. Hem askeri hem maddi hem de uluslararası ilişkiler düzleminde Türkiye’yi destekledi. Lozan Konferansı’nda emperyalist devletlere imza attırılması aşamasına gelindiğinde de Sovyet Rusya Türkiye'nin yanında yer aldı.”
‘TÜRKİYE’Yİ YALNIZ BIRAKMAK İÇİN SSCB’YE ENGEL’
Lozan Konferansı'na gidilirken itilaf devletlerinin, Sovyet Rusya’nın Lozan Konferansı'na katılmasını engellemeye çalıştıklarını belirten Perinçek, “Amaç da Türkiye'yi yalnız bırakarak güçsüz kılmak ve bu şekilde Türkiye üzerinde baskı kurup daha ağır şartlara zorlamaktı. Türkiye ise Sovyetlerin orada bulunması gerektiğini birçok notayla bildirdi. Hem Türkiye'nin çabaları hem Sovyet Rusya'nın çabalarıyla Lozan Konferansı'nın sadece boğazlarla ilgili görüşmelerine Sovyet Rusya katılabildi.” dedi.
‘SSCB’NİN AMACI TÜRKİYE’NİN TALEPLERİNİ KABUL ETTİRMEK’
Sovyet Rusya’nın bizzat Lenin'in ağzından Lozan konferansındaki stratejilerini, amaçlarını açıkladığını dile getiren Perinçek, bu stratejileri şu şekilde sıraladı: “Bunun birinci sırasında da Türkiye'nin milli taleplerinin itilaf devletlerine kabul ettirilmesi geliyordu. Bununla birlikte boğazların emperyalist devletlerin savaş gemilerine kapatılarak, Karadeniz'de bir güvenlik ortamı yaratılması, bir barış ortamı yaratılması da yine Sovyet Rusya'nın hedefleri arasında yer alıyordu. Bu noktada bizim protokolümüzde Dışişleri Bakanı olarak geçen, SSCB Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin, neredeyse bir Türk heyeti yetkilisi gibi çalışmıştır. Hatta İngilizlerin Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Çiçerin’i Türklerden daha Türk bulduğunu ifade ederek, “Eğer gözlerimi kapamış olsa idim Çiçerin’in bir fes giyip kendisini İsmet Paşa olarak takdim ettiğine inanacaktım.” da demişti. Bununla birlikte İsmet Paşa da Çiçerin’in, Türkiye'yi neredeyse Türk heyetinden daha fazla savunduğunu çeşitli sohbetlerinde belirtmişti. Ben Çiçerin’in Moskova'ya gönderdiği ve kendisine gelen bütün raporları okudum. Lozan Konferansı sadece konferans görüşmelerinden ibaret değil. Bunun dışında otellerde, kafelerde, restoranlarda, sokaklarda heyet yetkililerinin yaptıkları kulisler çalışmaları da var. Bu raporları okuduğumuzda da açık bir şekilde Sovyet Rusya'nın, Türkiye'yi hem Boğazlarla ilgili görüşmeler sırasında hem de Lozan kulislerinde sıkı bir şekilde desteklediğini söyleyebiliriz.”
BARIŞIN GÜVENCESİ BOĞAZLARDA TÜRK HAKİMİYETİ
Türkiye’nin Boğazlardaki egemenliğinin, Karadeniz’de barışın güvencesi olduğunu belirten Perinçek, Çiçerin’in bu konudaki sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sovyet Rusya, boğazlarda Türk egemenliğinin tam anlamıyla sağlanmasını samimi olarak savunmuştur. Hatta Çiçerin, ‘Boğazlarda silahsız bir Türkiye, büyük devletlerin elinde bir oyuncak olur. Hakim bir Türkiye, barışın temeli olur.’ sözlerini de sarf etmiştir.”
‘SSCB İÇİN DE KAZANIM’
Lozan Antlaşmasının sadece Türkiye için değil SSCB ve tüm ezilen halklar için kazanım olduğunu belirten Perinçek, “Lozan, Türkiye'nin tam egemenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşıyordu. Ama sadece Türkiye açısından değil, Sovyet Rusya açısından da ciddi bir kazanımdı. Çünkü Türkiye'nin emperyalist devletlerin işgali altında veya güdümünde bulunması, sözde Kürdistan veya büyük Ermenistan gibi oluşumların, kukla devletlerin bulunması Sovyet Rusya'yı da tehdit ediyordu. Çünkü emperyalist devletler, Türkiye'yi hem Ekim devrimine karşı hem de diğer uyanan Avrasya, Asya uygarlıklarına karşı üs olarak kullanacaklardı. Bu bakımdan Lozan, Türkiye'nin büyük bir zaferi olmakla birlikte SSCB açısından da çok büyük bir kazanım olarak tarihe geçmiştir. Hatta sadece Türkiye ve SSCB açısından değil emperyalist devletlerle çıkarı çelişen, onların sömürüsü altında bulunan, bütün ezilen halkların bir zaferi olarak değerlendirebiliriz.” dedi.
LOZAN’DA RUS TEMSİLCİYİ ÖLDÜRDÜLER
Emperyalizm, Türkiye-Rusya işbirliğine karşı tavrı değişmiyor. Günümüzde Rusya’nın Ankara Büyükelçisine düzenlediği suikast ile Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmayı amaçlayan emperyalizm, 100 yıl önce de aynı planı uyguladı. Emperyalist güçlerin, Türkiye ile Sovyet Rusya işbirliğini, suikast girişimi ile engelleyerek Türkiye’yi yalnız bırakmayı amaçladığını söyleyen Mehmet Perinçek, “Emperyalist güçler Türkiye'yle, Rusya'nın işbirliğini engellemek için Sovyet temsilcisi Varovsky'e, Lozan'da bir suikast düzenlemişlerdir. 1923 mayısında yapılan bu suikast Türkiye'ye de bir mesajdır. Çünkü o dönemde İsmet Paşa'ya da çok sayıda suikast ve ölüm tehdidi gelmektedir. Bu suikastla emperyalist devletler Türkiye'yi Lozan'da yalnız bırakmak istemişlerdir. Vorovsky'nin cenazesine İsmet Paşa'nın bizzat katıldığını ve Sovyet Rusya'yla dayanışma duygularını ifade ettiğini de söylemek gerekir.” ifadelerini kullandı.