22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk askerinin NATO silahına ihtiyacı yok-4: Çelik çomak oynamıyoruz Vatan Savaşı veriyoruz

ABD yaptırımları sürüyor. Emperyalist piyonlar üstümüze salınıyor. Makina imalat sanayi, tüm ülkelerde en büyük desteklerle korunuyor. Milli savunma sanayimizin daha da gelişmesi, kendi kendine yeten bir Türkiye için mecburidir.

Türkiye'nin Milli Savunma Sanayisi: Gelişmesi Mecburidir Amidst ABD Yaptırımları ve Emperyalist Tehditler
Denizcilikte hızla ilerliyoruz. Türkiye'nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu envantere girdi. ABD ise Mavi Vatan'ı hedef almayı sürdürüyor.
A+ A-
HASAN ATİLLA TÜRKÖZ

Dünyanın ekonomik ve siyasi yapısında önemli değişimler yaşanıyor. Ağırlık merkezi Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Liberal demokratik düzenin eşitlik ve adalet getirmediği, sadece Batı’nın emperyalist politikalarına hizmet ettiği görüşü birçok ülkede güç kazanıyor.

Bu sadece ekonomik güç açısından değil, siyasi ve askeri güç ve hatta kültürel açıdan da geçerlidir. Kültür ve inanç sistemleri olarak Batı'nın hegemonyası zayıflıyor, Doğu'nun değerleri giderek yükseliyor. Dünyada en hızlı büyüme sağlamış ülkelerin pek azında liberal ekonomi ve politika ilkelerinin geçerli olduğu gözlemleniyor. Çin Halk Cumhuriyeti, devlet güdümündeki ekonomilerin, bir gün mutlaka çökeceği inancını yerle bir etti.

ÜRETMEDEN TÜKETİYORUZ

Üretmeden tüketiyoruz. Tüketmek için de borçlanıyoruz.

1990’larda tarım ve sanayinin gayri safi yurtiçi hâsıla içindeki payı yüzde 40’ların üzerindeydi. 2020 yılında tarım ve sanayi sektörünün payı yüzde 33,1 olmuştur.

Fabrika arsaları ve tarlalarda inşaatlar yükseliyor. Büyüme kentsel ranta dayalı olursa, sınırlarını da rant çizer. Nüfus artışı yavaşlayıp, kentleşmenin sınırına gelinince, rantın da sonuna gelinir.

Oysa büyümeyi sürekli olarak yüksek seviyelerde tutmak için adil rekabete ve üretime dayalı bir ekonomik yapı şarttır.

Türk askerinin NATO silahına ihtiyacı yok-4: Çelik çomak oynamıyoruz Vatan Savaşı veriyoruz - Resim : 1
Odak sektörlerdeki öncelikli ürünlerin yerli imkânlarla üretilmesi hedefi doğrultusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı” programı hazırlandı.

MİLLİ MAKİNA SEKTÖRÜ

Makine sektöründe serbest bölgeler hariç 2021 yılında toplam ihracatımız 2020 yılına göre yüzde 24 artarak 21,4 milyar dolar seviyesine geldi. İthalatımız ise yüzde 21 artarak 33 milyar dolar seviyesine geldi.

30 yıl öncesi; yıl sonlarına gelindiğinde makine ithalatı petrol ithalatını geçerdi. Bugün ise önemli oranda makine üretimi Türk mühendisliğinin ve müteşebbisin başarısıyla yapılmaktadır. Buna rağmen bazı tedbirler ile bu daha da geliştirilebilir.

Türkiye’nin sektörel bazda makine imalat kapasitesi envanteri çıkarılmalıdır.

İthal edilen makinalar içinde yerli yapılabilecek olanlar belirlenerek bu konudaki yatırımlar özendirilmelidir.

Tabii ki olayın salt çözümü yapmayı başarabilmek değildir.

Ülkemiz değerlerinin israf edilmemesi için; emek, zaman ve paranın verimli kullanılması gerekir. Çözüm bunun prototip imalat karakterini aşarak, ekonomik karakteri olan bir makinanın yapılabilmesidir. Maliyet muhasebesi yaparak alınması gereken tedbirler belirlenmelidir. Sanayide stratejik dönüşümün merkezinde milli makine olmalıdır.

Bir bütün olarak sosyo-kültürel ve iş yaşamımızı direkt etkileyen ve daha da etkili hale gelecek olan bir dijital dönüşüm süreci içinde bulunuyoruz. Bu dönüşüm ile alışık olduğumuz birçok şey değişecek ve yeniye evrilecektir. Bu ‘yeni’nin tanımı henüz vizyon aşamasında. Küresel anlamda tek bir tanım, tek bir doğru yok! Tanım ve vizyon her ülkeye, coğrafyaya, devlete, sanayiye ve işletmeye göre değişecektir. Yalnız bir gerçek var ki, o her yerde aynı şeyi içermektedir.

Türk askerinin NATO silahına ihtiyacı yok-4: Çelik çomak oynamıyoruz Vatan Savaşı veriyoruz - Resim : 2
Türkiye terörle mücadelede yerli ve milli silahlarını kullanıyor.

YENİYİ TANIMLAMAK

Üretim odaklı toplumlarda dönüşümün merkezinde makine vardır!

Makineyi üreten akıl ve zekaya şimdilerde yapay zekayı da eklemleyerek, entegre ederek ya da daha doğru bir tanımla interdisipliner bir yaklaşımla ‘yeni’yi tanımlamak, üretmek sürecindeyiz.

Makine sektörü, ürünleriyle diğer tüm sektörlerin üretkenliği ve verimliliği üzerinde etkisi olan bir sektördür.

Türkiye’de 2018 yılında 17 bin 189 işletmeyle 248 bin kişiye istihdam sağlayan makine üreticileri, yaklaşık 108 milyar TL’lik ciroya ulaşmış ve 28 milyar TL katma değer üretmişlerdir. Türkiye makine sektörünün katma değer oranı (%25) imalat sanayi ortalamasının (%20) oldukça üzerindedir. Bu nedenle, küresel ekonomik değer zincirinde ülkemizi daha üst konuma taşımak ve ülkemizin orta gelir tuzağından kurtulmasına katkıda bulunmak için makine sektörü özel önem gösterilmeyi hak etmektedir.

Nitekim 11'inci Kalkınma Planı'nda makine sektörü odak sektörler arasında yer almıştır. 2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin, odak sektörlerdeki öncelikli ürünlerin yerli imkânlarla üretilmesi hedefi doğrultusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı” programı hazırlanmıştır. Makine sektörü, Türkiye’yi yüksek teknoloji üreten ülkeler ligine taşımayı amaçlayan “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı” kapsamında da öncelikli sektör olarak seçilmiştir.

Türkiye 2009-2018 döneminde makine ihracatını yıllık yüzde 7,7 oranında artırarak 8,1 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkarmıştır.

Yine aynı dönemde, Türkiye’nin dünya makine ihracatından aldığı pay yüzde 0,54’ten yüzde 0,71’a yükselmiştir. 2009-2018 döneminde, Türkiye’nin ihracat tutarı ve onun kadar olmasa da dünya makine ihracat pazarından aldığı pay önemli oranlarda artarken, Türkiye makine ihraç eden ülkeler arasında sadece iki basamak yükselerek 29. sıradan 27. sıraya ilerlemiştir.

Türkiye makine sektörünün genel özelliklerine bakıldığında, KOBİ’lerden müteşekkil sektör yapısı operasyonel esneklik bakımından olumlu bir faktör iken bu yapının ölçek avantajı, sermaye yeterliliği, finansmana erişim, Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar ve markalaşma bakımından kısıtlar yarattığı görülmektedir.

Türk askerinin NATO silahına ihtiyacı yok-4: Çelik çomak oynamıyoruz Vatan Savaşı veriyoruz - Resim : 3
Türkiye Milli Piyade Tüfeği ve keskin nişancı tüfeklerini kendi üretiyor.

ABD YAPTIRIMLARINA DEVAM EDİYOR

Savunma sanayimizin temeli olan makina imalat sanayi, en gelişmiş ülkeler dâhil birçok ülkede en büyük desteklerle korunuyor. Son yıllarda dost düşman herkesin kabul ettiği gibi, büyük bir hızla yerli katkı oranı % 80 seviyelerine çıkarılan milli savunma sanayimizin daha da gelişmesi için ve kendi kendine yeten bir Türkiye için gereklidir.

ABD yaptırımlarına devam ediyor.

30 Ocak 1996 Kardak Krizi: Yunanlılar Aralık’ta Kardak Adası’na asker çıkardı. Ada'ya çıkan Yunan askerleri 31 Ocak 1996 tarihinde Kardak Adası'na çıkan SAT komandoları tarafından Ada'dan çıkarıldı. Bu olaydan sonra ABD Türkiye’ye yeni bir engelleme uyguladı.

Bugün süren yaptırımlar:

  • F-16'ların verilmemesi.
  • Atak helikopterin motorları için ihracat lisansının verilmemesi.
  • Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması
  • PKK/YPG terör örgütüne yüzlerce tır silah mühimmat ve malzeme vermesi.
  • PKK/YPG terör örgütüne tahrip, sabotaj ve yeni nesil silah eğitimi verilmesi.
  • FETÖ'nün elebaşını Türkiye'ye teslim etmemesi.
  • 2020'de Türk savunma sanayine karşı yaptırım kararı alması.

Bugün ABD emperyalizmi çöküştedir. Bu ülkede ABD ve uşakları millî olan her şeye saldırdılar.

Mavi Vatan” diyen subaylarımıza ABD uşağı olan FETÖ’nün kumpasları kuruldu. Silivri'de FETÖ barikatları yıkıldı. Mustafa Kemal’in askerleri direndi.

15/16 Temmuz'da ABD’nin Gladyo’su sahneye çıktı. Ancak bu hain darbe girişimi; milletimizin, ordumuzun ve polisimizin birlikte direnişiyle tam bir yenilgiye uğratıldı.

NATO’cu terörist generaller bugün Türkiye hapishanelerinde yatıyor. PKK'ya karşı verilen savaş Türkiye Cumhuriyeti için basit bir iç terör savaşı değildir. Bu savaş emperyalizme karşı verilen bir bağımsızlık ve Vatan Savaşı'dır. Bu savaşı kaybetmek demek, Cumhuriyetimizin yok olması demektir. Bu olamayacağına göre, bütün millet güvenlik güçlerimizin yanında olmalıyız. “TSK, PKK’ya karşı kimyasal silah kullanıyor” yalanlarını bile çıkaracak kadar gözleri dönmüş. Dünyanın en güçlü ordularından biri olan ordumuzun, üç-beş basiretsiz politikacının kararı sonucu göz göre göre bölünmesine ve giderek yok edilmesine müsaade edeceğini inanmak safdilliktir. PKK yalvarıyor. Açılım süreci tekrar başlasın diye yalvarıyor.

ABD de aynı taleple yalvarıyor. Bu savaşı kaybedeceklerini anladılar. Bombalar ile milleti bezdirmeye çalışıyorlar. Önce Meclis içinde PKK’nın canlı bombası görevini üstlenen HDP etkisiz hale getirilmelidir. Çelik çomak oynanmıyor. Vatan savaşı veriliyor.

ABD NATO Türkiye FETÖ YPG Mavi Vatan